Tüketim çılgınlığına değen anne eli: Sarah Tyau

MÜGE VARDAR
Abone Ol

Çağın hastalığı tüketim çılgınlığına, aile tasarrufuyla katkı sağlayan muhteşem anne Tyau...

Çağın en büyük hastalıklarından olan tüketim çılgınlığı, neredeyse hayatın her alanını sarmış durumda... Peki, baş faktörü ''doyumsuzluk'' olarak adlandırılan tüketim çılgınlığı nedir, ne zaman başlamıştır?

Bu şekilde tanımlandığında, 'Hayır canım, ne alakası var?' diyeceğinizi şimdiden kestirebiliyorum; ancak ne yazık ki durum... Tüketim çılgınlığı, kişinin ömür sermayesinde var olan nimetlerini, hoyratça heba etmesi olarak tanımlanabilir.

Tüketim çılgınlığının 18. Yüzyılda İngiltere’de başlayan ve daha sonrada Avrupa’ya yayılan sanayi devrimine dayandığını söylemek, sanıyorum yanlış olmayacaktır. Dünya nüfusunun artması, beraberinde ihtiyaçları da arttırmıştır. İstek ve arzuların birçoğu, mecburiyet haline gelmiştir; ki bu durumun en tehlikeli boyutudur.

'Ne kadar çok şeye sahip olursak, o kadar çok mutlu oluruz’ düşüncesinden kaynaklan aşırı tüketim, çoğu zaman kişileri mutsuzluğa da sürüklüyor.

Çoğu zaman sahip olduklarımız yeterli gelmiyor

Maslow İhtiyaçlar Hiyerarşisi Piramidi'nde, insanların belirli ihtiyaçları elde etmek üzerine güdülenmiş olduğunu ve bu ihtiyaçlardan bazılarının diğerlerine göre önceliğinin bulunduğunu belirtmiştir. Ona göre, en temel ihtiyaçlar ilk sırada yer alır ve ardından diğerleri sıralanır. Ancak durum artık böyle değil; temel ihtiyaçlarımızın birçoğunu fazlasıyla karşılıyor olsak bile, artık hep daha fazlasını istiyoruz. Aşırı yemek yiyoruz, aşırı alışveriş yapıyoruz ve dahası yaşadığımız her şeyin aşırısını istiyoruz. Sonuç olarak; bir süre sonra tüm bunlar doyumsuzluğa, tatminsizliğe ve beraberinde mutsuzluğa sürüklüyor.

Tüm bunlardan şikayetçi olsak da, hepimiz bu çarkın içindeyiz; evet... Popüler kültürün dayattığı bütüüüün akımlara maruz kalıyoruz, kıyafetlerimiz dolaplardan dolup taşıyor, moda diye bir çift ayakkabı daha alıp bir önceki hafta aldığımızın yanına koyarken de utanmıyoruz; çünkü alıştık.

Popüler kültüre kanmayıp kendi çarkını döndürenler yok mu? Elbette var, ancak bir elin parmağını geçemez. Üç çocuk annesi Sarah Tyau da onlardan sadece biri... Tyau, uzun yıllardır yeni kıyafetlerin neredeyse hiçbirine para vermiyor. İlk çocuğu doğduğunda eski elbiseleri değerlendirmeye başlayan yetenekli anne, arkadaşlarından ya da ikinci el dükkanlardan aldığı elbiseleri adeta baştan yaratıyor. Onu, Intagram hesabından da takip edebilirsiniz.

0. 'İkinci sanayi kirliliği'ne göğüs gerdi'

Sarah Tyau'nun aile tasarrufu için başvurduğu bu yöntem, zamanla hayat felsefesi haline geldi. Onun bu uğraşını, temelde dünyanın ikinci sanayi kirliliğini yaratan giyim sektörüne karşı bir savaştı. Sık sık tüketime teşvik ederek sürekli yenisini almaya yönlendiren ve eksik hissettiren modanın dayattığı baskı, onu yıldırmadı. Yetenekli annenin küçük kızları ise, bu durumdan oldukça memnun görünüyor; Tyau'nun tasarımlarını beğenerek giyiyorlar. Aile tasarrufunun yanı sıra, geri dönüşüme de katkı sağlayan anne kızlarına da dikiş dikmeyi ve eski bir kıyafeti nasıl modern ve kullanışlı bir hale getirebileceklerini öğretiyor.

0. Tüketim, geçici mutluluk sağlar!

Sarah’ın tasarım konusunda da herhangi bir eğitimi yok; yalnızca ev ekonomisi dersleri alan yetenekli anne, birçok şeyi kendi öğrenmiş durumda... İhtiyaç duyduğu malzemeleri, ikinci el mağazalarından ailesinden ve arkadaşlarından temin eden anne, tüm geliri ise ihtiyaç sahibi çocuklara bağışlıyor. ''Dönüştürmek istediğim şeyi hayal etmem 15-30 saniye sürüyor'' diyor Tyau... Giysilerin geçici mutluluklar verdiğini, kimsenin satın aldığı kıyafetlerle mutlu olduğuna inanmaması gerektiğine inanan anne; ''Ne giydiğinizden, ne kadar pahalıya aldığınızdan ya da hangi marka olduğundan çok, kendinize odaklanmanız gerekli'' diyor.

0. Tyau'nun tasarımlarından birkaçı...
0.
0.
0.
0.
0.