Osmanlı, sağlık ve temizliğe çok önem veren dünyanın sayılı medeniyetlerinden birisidir. Osmanlı Devleti'nin 1865'te Karantina Adasına yaptırdığı Tahaffuzhane, ecdadımızın temizlik kültürüne verdiği önemi de de kanıtlar niteliktedir. Avrupa'lı asilzade ve İngiliz milletvekili H. Munro Butler Johnstone'ın “Türkler" isimli eserindeki alıntıyla listeye başlayalım: “Osmanlı sadece yeryüzünün en kibar milleti değil, aynı zamanda en temizidir de."
0. Tahaffuzhane nedir?
TDK'da Tahaffuzhane "sefer sırasında, yolcu ve çalışanların arasında bulaşıcı hastalık görülen gemilerin karantina sürelerini geçirmeleri, gerekli sağlık önlemlerinin alınması ve hastaların iyileştirilmeleri için büyük limanlara yakın kıyılara kurulmuş sağlık kuruluşu" olarak geçer.
1800'lü yılların başında dünyanın hemen her tarafına musallat olan kolera, veba, tifo, çiçek, sarıhumma gibi hastalıkların önüne geçmek için Osmanlı Devleti tarafından Tahaffuzhane kurulmuştur.
1823 yılında ilk karantina bölgeleri kuruldu. Fakat Türkiye Cumhuriyetine kadar sürecek Tahaffuzhane, 1865 yılında Urla'da bulunan bir adaya Osmanlı Devleti tarafından Fransızlara yaptırılmıştır.
0. Dünyadaki 3 adet karantina adasından birisi ülkemizde kurulmuştur.
Dünyada tescilli olarak bulunan 3 tane Karantina Adası bulunur: Bunlar ABD'de Elisa Adası, Hırvatistan'da Dubrovnik'te bulunan ada ve ülkemizde bulunan Karantina Adası.
Ülkemizde bulunan Urla Tahaffuzhanesi ticaret gemileri, yolcu gemileri ve hac yolu için ülkenin dört bir yanında gelen hacılar için düşünülmüş, 1950 yılına kadar da aktif bir şekilde çalışmaya devam etmiştir. Başlangıçta bu adada karayla bağlantı olmadığı için Fransızlara köprü yol da yaptırılmıştır. (Ayvalık ve Cunda Adasını bağlayan yola benzer)
0. Tahaffuzhanenin işleyişi
Ticaret, yolcu, hac vb amaçlarla gelen gemiler ada açıklarında demir atar ve küçük teknelerle karaya taşınırdı. Yolcular eşyalardan farklı bir yerden Tahaffuzhaneye girerek kayıt ve ön muayene olduktan sonra duşa gönderilirdi. Önce kıyafetler çıkartılıp numaralı filelere konulur sonra da 360 derece dönebilen dolaplara yerleştirilirdi. Görevliler bu dolapları çevirerek gelen kişileri görmeden kıyafetlerini alabilirlerdi. Yolculara sabun havlu takunya gibi eşyalar verilir ve sterilize edilmiş su ile yıkanmaları sağlanırdı. Duştan çıkan insanlara dezenfekte edilmiş kıyafetleri geri verilir ve doktor muayenesine giderdi. Bu muayenede hastalığı olmayanlar yolculuğuna devam ederken hastalık belirtisi olanlar ise adada misafir edilirdi.
0. Eşyalar Tebhirhane'de özenle temizlenirdi
İnsanlar Tahaffuzhane'nin içerisinde dezenfekte olurken aynı anda eşyaları da aynı komplekste bulunan Tebhirhane'de dezenfekte edilirdi. Tebhir, buhar demektir. Yani Tebhirhaneye buhar odası da denilebilir. Burada ince bir detay bulunur. Tebhirhane'de 3 adet buhar kazanı mevcuttur. Birinci kazanda çamarşırlar yıkanırken 2. kazanda kıyafetler yıkanırdı. 3. kazanda ise ipekli kıyafetler yıkanırdı, çünkü 110 derecelik buhar ipeğe zarar verdiği için ve bu yolcuları mağdur edebileceği için, Osmanlı Devleti bir kazan daha koydurarak burada çeşitli ilaçlarla ipekli kumaşların bozulmasını önlemiştir.
0. Adada mezarlık da bulunur
Buraya gelen yolculardan bulaşıcı hastalığı olduğu tespit edilenler adada misafir edilmek üzere yerleştirilir. Yoğun çabaları sonucunda iyileşen yolcular seyahatlerine diledikleri gibi devam edebilirler. Hastalığı ağır olup da vefat eden misafirler için ise adanın arkasında mezarlık bulunmaktadır. Bu mezarlıkta birçok farklı milletten 350'ye yakın kişi yatmaktadır.
0. Gemiler de temizleniyordu
O dönemlerde meydana gelen hastalıkların bulaşmasındaki en yaygın yol fare, bit, pire vb hayvanlar gösteriliyordu. Bu hayvanlar gemiler yoluyla kolayca ülkelere girebiliyor ve hastalık yayabiliyorlardı. Bundan dolayı geminin dezenfektesi için bütün ambar kapakları ve kamara kapakları kapatılarak içeride kükürt ve gazyağına benzer bir maddenin dumanı kalıyordu. Bu işlem 3 gün tekrar ediliyor ve sonrasında kontrol ediliyordu.
0. Her temiz gemi için İzmir Valisi hediye verirdi
Osmanlı, temizlik konusuna çok önem verdiğini her temiz gemi haberini alan İzmir Valisinin(Paşasının) haberi getirene ödül vermesinden de anlayabiliriz. Paşanın izni olmadan hiçbir gemi yol alamazdı, kurallar katıydı.
0. 1950 yılına kadar hizmet vermiştir.
Tahaffuzhane 1950 yılına kadar aktif kullanılmış, Kore gazileri ve Barış Harekatı askerlerinin de faydalandığı bilinmektedir. Tahaffuzhane işlemi şanlı tarihimizde ülkemize üstün hizmetlerde bulunmuş ve her zaman yüz akı olmuştur. Tahaffuzhanenin müze olarak açılması için girişimler başlatılmıştır, çalışmalar devam etmektedir.
Kaynak: http://www.urla.gov.tr/default_B0.aspx?id=60