İstanbul’da 30 Eylül 1895 tarihinde cereyân eden Ermeni
ayaklanmasından sonra nümayişçilerin büyük bir kısmı, Beyoğlu, Galata,
Kumkapı kiliselerine sığındılar ve ancak altı büyük devlet elçilerinin aracılıkları
sonucunda ortaya çıktılar.
Ancak, Hınçak Komitesi üyeleri ise sığındıkları
yerden hiç ayrılmadılar. Bunlar, İngiliz Büyükelçiliği’nin yakınındaki kilisede
çalışıyorlar ve Zeytûn’daki bütün faâliyetleri buradan yürütüyorlardı.
İsyandan önceki tarihlerde bölgede geniş çaplı bir propaganda
yürütülmüş, bütün Ermeniler isyana teşvik edilmiştir.
İsyanı başlatmak üzere
Zeytûn’a gelen komiteciler, İskenderun limanında emirlerine âmade bir İngiliz
zırhlısı olduğunu ve Avrupa’nın kendilerini, istiklâl peşinde koşan komita
hareketlerini tasvip ettiklerini ileri sürerek dağlı Ermenileri tekrar isyan
ettirdiler.
Ermeniler hem Türk askerine, hem de sivil halka karşı tam anlamı ile bir
katliam uygulamışlardır. İsyanın liderlerinden biri olan komiteci Aghasi
günlüğünde buradaki katliamı şöyle anlatmaktadır:
'Kadınlar balta, tabanca, kama ve sopalarla kaçan Türk esirlerinin
arkasından koşup bunların büyük bir kısmını öldürdüler, sadece kendisini
kurtarabildi…
İsyanın başından sonuna kadar Türkler 13.000’i asker, gerisi
başıbozuk olmak üzere 20.000 kişi kaybettiler, biz sadece 125 kişiyi kaybettik.
Diğer birçok Ermeni isyanında olduğu gibi, Zeytûn isyanında da
Avrupalı devletler olayı kışkırttıkları gibi Hükümet tedbir aldığı zaman hemen
devreye girip komiteciler lehine baskı yapmaya başlamışlardır.
Osmanlı Devleti,
bu baskılar sonucunda Avrupalı devletler ve komitecilerin isteklerine dayalı
olan bir anlaşmayı imzalamak zorunda kalmıştır.
Bu anlaşmaya göre;
Zeytûnlular, buraya gelip isyanı çıkartan komitecileri Hükümete teslim
etmeyecekler, bu kişiler Avrupalı devletlerin güvencesi altında ülkeyi terk
edeceklerdir. Genel af ilân edilecek, Avrupalı altı devlet burada garantör
olacaklardır.
Osmanlı ordusu Zeytûn’dan çekilecek, güvenliği sağlamak için
burada bir tabur kalacak, ancak bu askerî birlik Zeytûnlular’ın içişlerine
karışmayacaktır.
Maraş’ta konsolosluklar kuracak olan Avrupalı devletler,
Zeytûn’un yeni yönetimini buradan denetleyeceklerdir.
Yapılan anlaşma gereği isyanı çıkartan altı komiteci İngilizlerin
himayesinde Mersin limanından Marsilya’ya gitmişlerdir. Zeytûn isyanının bu
şekilde sonuçlanması ve komitecilerin cezalandırılamaması Ermenilere cesaret
vermiştir.