Slovenya seyahat rehberi

RECEP TAYYİP ÇELİK
Abone Ol

Şahsi aracımla yaklaşık iki ay olarak planladığım Avrupa turumun ilk durağı Slovenya’ydı. Slovenya’nın başkenti Lübliyana’da şehrin tarihi yapılarını, Türk akımını önlemek için inşa edilen kaleyi ve şehrin ara sokaklarını gezdim. Sizin için ülkenin en meşhur kitabı Alamut’u inceledim ve ülkenin en meşhur şarkılarıyla şu sıralar en çok dinlenen popüler şarkılarını dinledim.

Herkese merhaba arkadaşlar, ben GZT Seyahat Editörü Recep Tayyip Çelik. Bu yaz, yaklaşık iki ayımı Avrupa’da geçirdim. Kuzey’inden Güney’ine her yerini gezdiğim Avrupa Birliği ülkelerindeki izlenimlerimi GZT aracılığıyla sizlerle paylaşacağım. İlk yazıma, ilk gezdiğim ülke olan Slovenya’da başlamaya ve diğer ülkeleri de gezdiğim sırayla sizlere anlatmaya karar verdim. O zaman hadi, Slovenya ile başlayalım.

Avrupa seyahatimizi araçla gerçekleştirdiğimizden dolayı Türkiye’den Slovenya’ya gidebilmek için Bulgaristan, Sırbistan ve Hırvatistan’dan da geçmek durumunda kaldık. Bulgaristan ve diğer ülke sınırlarında herhangi bir zorluk çıkarma, oyalama ve hata rüşvet talebi gibi ‘kesin yaşarsınız’ denilen hiçbir şeyi yaşamadık. Bu arada, biz yurt dışına çıktığımız tarihlerde harç pulu henüz 50 TL olmamıştı. Yani biz yurt dışı harç puluna 15 TL ödemiştik.

İstanbul'dan 18 saat süren bir yolculuğun ardından Lübliyana'ya ulaşılıyor.

Yaklaşık 18 saatlik bir sürüşün ardından İstanbul’dan Slovenya’nın başkenti Lübliyana’ya ulaştık. Lübliyana ya da bilinen adıyla Lubyana ve hatta resmi adıyla Ljubljana, Slovenya’nın en turistik şehri. Yaklaşık 2 milyon nüfuslu Slovenya’nın %15’i Lubyana’da yaşamayı tercih etse de şehir yine de kalabalık olmuyor.

Slovenya sınırından araçla giriş yaptığınızda en yakın dükkândan, makineden ya da benzinciden vinyet almanız gerekiyor. Vinyetler, otoyollardan alınması planlanan geçiş ücretlerini tek bir seferde almak için satılıyor ama bazı ülkeler daha fazla para alabilmek için vinyet yerine her otoyola ayrı bir gişe yerleştirerek ayrı ayrı ücret alıyor.

Vinyetler 7 gün boyunca geçerli oluyor.

Slovenya’da vinyet 15 Euro’ya satılıyor, bu vinyet 7 gün geçerli. Eğer Slovenya geziniz daha uzun sürecekse 30 Euro ödeyerek bir aylık vinyet almanız gerekiyor. Araçla gezecekler için otopark ücreti saatlik 1.20 Euro’dan başlıyor.

Slovenya'nın 170'den fazla yöresel yiyeceği var.

Çoğunluğu etli ürünlerden oluşan 170’ten fazla yöresel yiyeceği olan Slovenya’da, helal gıda hassasiyeti olanlar için de azımsanamayacak kadar seçenek bulunuyor. Sizin için elimden geldiğince yemekler ve bu yemekleri yiyebileceğiniz mekânlardan da bahsetmeye çalışacağım ama önce hadi, Lubyana’da gezdiğimiz yerlerden kısaca bahsedeyim.

JUBLJANA

Avrupa’nın en yeşil başkentlerinden biri olan Ljubljana (ya da Lubyana & Lübliyana) tarih ve doğa turizmi için biçilmiş kaftan. Çünkü bu şehirde tarih ve doğa iç içe. Şehir, 2016 yılında ‘’Green Capital” unvanını bile kazanmış. Slovenya’nın en büyük şehri olan Lubyana, tam bir öğrenci şehri; Erasmus yapmayı gitmeyi düşünen üniversite öğrencileri bu şehri kesinlikle daha detaylı olarak araştırmalı. Yoğunlukla öğrencilerin yaşadığı bir şehir olmasından dolayı herkes İngilizce biliyor. Yani dil konusunda sıkıntı da yaşamayacaksınız muhtemelen.

Slovenya, Avrupa'nın en yeşil ülkelerinden birisi.

Hemen her binasının giriş katı farklı içeriklerdeki kafelere ayrılmış olan şehirde yeme içme konusunda en ufak sıkıntı yaşamayacağınıza garanti verebilirim. Hadi Slovenya’ya özgü lezzetleri beğenmediniz diyelim, o zaman sizi dünya mutfağı karşılayacak. Hala damağınıza layık bir lezzet bulamadıysanız da Türk yemekleri önünüze çıkacak. Yemek konusunda bu kadar ön gösterim yeter gibi geldi bana ama bitmedi. Önce şehirdeki gezilecek yerleri anlatayım sonra yeme içme faslına devam edeceğim.

Slovenya'nın kendine özgü yapıları var.

Gezilecek yerlere bir türlü geçemiyormuşum gibi görünebilir ama Instagram için güzel fotoğraflar çekinecek yerleri de söylemeyeyim mi bir önce? Bana göre Lubyana’da iki yapı tam ‘önünde fotoğraf çekinip Instagram’da paylaşmalık’ Bu binalar Cooperative Bank Binası ve Metelkova Lubyana’daki en farklı görünümdeki binalar olma özelliğindeki bu renkli yapılar, turistlerin de ilgisini çekmeyi başarmış. Öyle ki, şehri ziyaret eden turistler, şehirdeki tarihi yapılarla değil, bu binaların önünde çekindikleri fotoğraflarla paylaşımlar yapmayı tercih ediyor. ‘Öne çıkan’ Instagram postlarına sahip olabilmek için size de buralarda fotoğraf çekinmeyi öneririm.

Bu renkli yapılar turistlerin ilgisini çekiyor.

Bu sefer gerçekten gezilecek yerleri anlatmaya başlıyorum.

Ejderha Köprüsü.

Ejderha Köprüsü:

Tarihi köprünün hikâyesi eski Yunan mitolojisine kadar dayanıyor. Rivayete göre Yunanistan’dan kaçarken yolu yanlışlıkla Lubyana’ya düşen Jason, burada şehrin koruyucuyu olan ejderhayla dövüşüp onu öldürmüş ve sevgilisiyle birlikte şehre yerleşen ilk çift olmuşlar. İşte bu hikâye için inşa edilen köprünün her iki yanında 4 büyük 16 küçük ejderha heykeli var. Turistler, yoğun trafiğin olmadığı köprünün tam ortasında fotoğraf çekinmeyi tercih ediyor.

Ljubljana Kalesi.

Ljubljana Kalesi:

11. Yüzyıl’da ahşap olarak inşa edilen kule, 15. Yüzyılda taşlarla yenilenmiş ve günümüzdeki halini almış. Son olarak Osmanlı’nın saldırılarını engellemek için güçlendirilen kaleden şehrin manzarasını izleyebilirsiniz. Avlusuna girişin ücretsiz olduğu Lubyana Kalesi’nin içine girebilmek için 7.50 Euro ödemeniz gerekiyor. Kaleye yürüyerek kolayca çıkmak mümkün ama 10 Euro ile binilen füniküler de kaleye çıkıyor. Lubyana Kalesi’ne çıkanlar fotoğraf çekinirken arka plan olarak kaleyi almaktansa şehir manzarasını tercih ediyorlar.

Preseren Meydanı.

Preseren Meydanı: İsmini meydanda heykeli de bulunan Sloven şair FrancePresen’den alan meydan şehrin ana meydandır ve üç köprü de bu meydana çıkar. Meydanın çevresinde Fransız Kilisesi, Ulusal Kütüphane, Zale Mezarlığı ve Tivoli Parkı yer alıyor. Bu meydanın en çok fotoğraflanan kısmı, diğer binalardan ayrışan rengiyle Fransız Kilisesi binası.

Robba Çeşmesi.

Robba Çeşmesi: Tarihi Roma çeşmelerinden esinlenerek yapılmış, bir kopyası da belediye binasının önünde var.

Bled Gölü.

Bled Gölü: Lubyana’yı gezdikten sonra, şehre çok uzak olmayan Bled bölgesine gidip Bled Gölünü de gördük, tertemiz suyuyla turistlerin ilgi odağı olan gölde biz de biraz ferahladık. Gölün çevresinde otopark bulmak pek de kolay olmuyor. Bu yüzden aracınızı park ettikten sonra biraz yürümeniz gerekebilir, göle bağlanan bazı yolların kenarlarına aracınızı ücretsiz olarak park edebilirsiniz.

Tüm bu konumların dışında, Instagram için güzel fotoğraflar çekebilmek için Old Town’ın ara sokaklarını turlamanızı öneririm.

Slovenya’da nerede ne yedim?

Kremsnita Bled’de yediğim ama Lubyana’daki en işlek kafelerden biri olan Slascicarna Zvezda’da da aynı standartlarda yapılan kek, muhallebi kremasıyla doldurulmuş, çok hafif bir tatlı. Özellikle de kahvenin yanında tatlı bir şeyler yemeyi sevenler için ideal bir lezzet.

Prekmurska Gibanica de yine bir tatlı. Milföy hamuruyla yapılan bu tatlının öne çıkan malzemesi haşhaş ve süzme peynir. Yanı sıra ceviz ve elmayla da tatlandırılan pastamsı tatlıyı ödüllü mimariye sahip Lolita Cafe’de, kahve eşliğinde deneyebilirsiniz.

Prekmurska Gibanica tatlısı

Idrian Zlikrofi Türk mantısını andıran bir görünüme sahip olan bu yemek, makarna hamurunun içine patates ve köfte yerleştirilerek yapılıyor. Tavşan eti sevenler tarafından beğenilebilecek bir tat. Özellikle sosu çok övülüyor. Lubyana Kalesi’ndeki restoranda (Restavracija Strelec) bu yemeği tadabilirsiniz.

Idrian Zlikrofi yemeği

Peki, bu rotayı nasıl gezmenizi öneriyorum?

Lubyana küçük bir şehir ve tarihi yapıların hepsi birbirine çok yakın. Ben aracımı kapalı bir otoparka park ettikten sonra Google Maps üzerinden hazırladığım rotayla tüm şehri yürüyerek gezmeyi tercih ettim ama siz bisikletle ya da elektrikli scooterla da gezebilirsiniz.

Lubyana’da turistler için BicikeLJ isimli bir ‘bisiklet paylaşım sistemi’ mevcut. Üye olmanız gereken sistemde oldukça makul bir ücret karşılığında, dilediğiniz saate kadar kullanabilmek için bisiklet kiralayabilirsiniz.

Güncel kiralama ücretleri: ilk saat ücretsiz, ikinci saat 1 Euro, üçüncü saat 2 Euro ve takip eden saatler 3’er Euro. Elektrikli scooterlar, bisiklet kadar ucuz olmasa da daha az yorucu bir gezi imkânı sağlıyor. Ama Lubyana düz bir şehir olduğu için her iki seçenek de – hatta yürümeyi de eklersek üç- sizi çok fazla yormayacaktır.

Elektrikli scooterlar, bisiklet kadar ucuz değil.

Gezdim, yedim içtim. Peki nerede kaldım?

Ben, iki arkadaşımla birlikte gezdiğim için otel yerine Airbnb kullanmayı tercih ettim. Böylece hem otele ödediğim ücretin daha azını ödemiş oldum hem de tüm daireyi kullanarak daha geniş bir imkâna erişmiş oldum. Yaklaşık 300 TL’yu, Lubyana manzaralı evler kiralayabilirsiniz. Ya da daha düşük bütçeli evleri de tercih edebilirsiniz.

330 TL'ye manzaralı evler kiralanabiliyor.

Gelelim Slovenya’yla denince akla gelen kitaba…

Alamut: Vladimir Bartol tarafından 1938 yılında yayımlanan kitabın Türkçeye çevrilen arka kapak yazısı:

Hasan Sabbah’ın, Alamut Kalesi’nin, fedailerin ve cennet bahçelerinin hikâyesi Bir tarafta Hasan Sabbah’ın yeryüzü cennetiyle yeni tanışan güzel köleler, diğer tarafta onun en güvenilir savaşçıları olan fedailer. Sabbah’ın yarattığı cennetin içinde gözleri açıldığında hepsinin hayatı hiç umulmadık bir şekilde değişir. Hikâye 11. yüzyıl İranı’nda, kendini peygamber ilan eden Hasan Sabbah’ın, seçilmiş bir grup insanı intihar suikastçısına dönüştürerek bölgede hâkimiyet kurmak için çılgınca ve aynı zamanda zekice bir plan tasarladığı Alamut Kalesi’nde geçmektedir. Güzel kadınların, yemyeşil bahçelerin, şarap ve haşhaşın göz boyadığı sanal bir cennet yaratan Sabbah, genç savaşçılarını emirlerine uydukları takdirde bu cennete gidebileceklerine inandırır. Kendilerini onun yoluna adayan, ölmeyi de öldürmeyi de göze almış olan bu küçük orduyla hükümdar sınıfına gözdağı verebileceğini düşünür. Sabbah kendi deyimiyle insanların saflığını kullanıp dine adanmışlığı politik emellerine alet eder. Artık kapılar onun için ardına kadar açılmıştır.

Kitabın Slovence ve İngilizce halini internetten sipariş edebilir ya da kitabın Türkçe çevirisini yaklaşık 26 TL’ye Türkiye’den satın alabilirsiniz. İnternette yayımlanan PDF halini ise ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Alamut: Vladimir Bartol tarafından 1938 yılında yayımlanan kitabın Türkçeye çevrilen kitabı.

Slovenya’yı Slovenlerin yerel müziklerini dinleyerek gezmeye ne dersiniz?

Slovenya’ya ait geleneksel müzikler pek benlik değildi açıkçası. O yüzden size de önermeyeceğim. Ama beğendiğim birkaç popüler müzik oldu.

  • Dejan Vunjak & Manca Špik – Limonada
  • Nika Zorjan - Za Vedno
  • Ansambel Banovšek - Rženova Tinka
  • Challe Salle ft. Erik - Letim

İşte, Slovenya dedikleri bu kadardı… Ben, iki ay boyunca gezdiğim tüm Avrupa ülkelerindeki deneyimlerimi GZT’de sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. GZT’de yayımlanan diğer tüm gezi yazılarıma BURADAN ulaşabilirsiniz.

Sevgiler.