Pamuk tarlasından zirveye uzanan adam: Johnny Cash

Johnny Cash, Arkansas'ta Ray ve Carrie Cash'in oğlu olarak dünyaya geldi. Johnny'nin ailesi geçimini o zamanlar Başkan Roosevelt'in uygulamaya koyduğu tarım programından sağlıyordu. Maddi durumları iyi olmadığı için Johnny ve altı kardeşi 5 yaşından itibaren pamuk tarlasında çalışmaya başladı.

Cash, 12 yaşına geldiğinde hayatında birçok şey değişecekti. İlk gitarına bu yaşında sahip oldu. Johnny, pamuk tarlası dışındaki boş zamanlarını gitarıyla çalışarak geçiriyordu. Annesi Carrie, belli süre sonra Jonny'nin yeteneğini gördü ve arada gitar dersleri alması için bir hoca tuttu. Ancak bu dersler üç hafta sürdü. Jonny'nin hocası onun doğal yeteneğine zarar vereceğini düşündüğü için gitar derslerini bitirme kararı aldı. "Kendi bildiği gibi müziğini yapmaya devam etsin" dedi. Bu durumlar gelişirken bir gün yine pamuk tarlası dönüşünde atölyede kardeşi Jack'le çalışması gerekiyordu. Jack dikkatsiz olduğu bir anda elektrikli testereye kapılarak hayatını kaybetti. Johnny bu olaydan çok etkilendi ve bu olayı hayatı boyunca yanında taşıdı. Babası Ray olayla ilgili hep onu suçladı ve Jonny'nin hiçbir yaptığı işten memnun olmadı. Jonny'nin bir şeyler yapabilirdim pişmanlığı da hep böyle sürdü.

Yıllar bu olaydan sonra Johnny için hiç iç açıcı geçmedi. Her zaman kardeşi Jack'i yanında aradı durdu. 1950 yılında lise eğitimi bittikten sonra Cash, askerlik eğitimi için Texas'a geldi. Askerliği babasının söylediği ağır laflardan kurtulmak için bir kaçış yolu olarak gördü. Texas'ta ilk eşi Vivian Liberto ile tanıştı. Daha sonra görev yeri olan Landsberg, Almanya'ya gitti. Almanya'da aldığı 5 dolarlık gitarla müzik yapmaya devam etti.

Cash, askerden döndükten sonra Vivian ile evlendi. Cash, müzik yapmak istese de ailesine bakması için para kazanması gerekiyordu. Uzun bir süre evleri kapı kapı gezip süpürge satmaya çalıştı. Bu işte başarılı olduğu da söylenemezdi. Asıl yapmak istediği müzik işinden çok uzaktaydı. Abisinin tamirhaneden arkadaşları ile amatör bir müzik grubu kurdu ve evin verandasında müzik yapmaya başladılar. Ancak eşi Vivien bu durumdan pek memnun değildi. Cash'in müzik yerine düzgün işler yapmasını istiyordu.

Cash ve arkadaşları zamanla bir yerde sahne almaya başladı. Biraz zaman geçtikten sonra da ekip arkadaşlarının isteğiyle Sun Records'un sahibi Sam Philips'in yanına gittiler.

Sun Records o dönem Elvis Presley'i keşfeden plak şirketiydi. Adını günden güne duyuruyordu ve yükselişte olan bir plak şirketiydi. Johnny, Sam Philips'in karşısında ekip arkadaşlarıyla şarkısını söylemeye başladı. Sam Philips Jonny'nin sesi ve karizmasından etkilenmişti.

Sam Philips, Jonny'nin yaptığı gospel tarzı müzikten pek hoşlanmamıştı. Daha farklı bir şey istiyordu. Johnny ve arkadaşları kısa bir süre çalışmak için Sam'in yanından ayrıldı geri döndüklerinde ise elinde yeni iki parça vardı. Johnny, Sam'in karşısında Cry! Cry! Cry' parçasını seslendirdi. Bu parça Sam'in hoşuna gitti ve ilk anlaşma yapıldı. Cash, 1955'te Cry! Cry! Cry! Ve Hey Porter kayıtlarıyla müzik dünyasına ilk profesyonel adımını atmış oldu.

Sun Records aracılığıyla albümünü çıkartan Cash, Folsom Prison Blues ile listeleri zorladı. Johnny'nin asıl zirve yaptığı durum 4. single'ı “I Walk The Line” ile gerçekleşti. Şarkı, country listelerinde tam 43 hafta 1 numarada kaldı ve 2 milyonun üzerinde satış yaptı.

Cash artık Elvis Presley, Jerry Lee Lewis ve Carl Perkins ile birlikte müzik çevreleri tarafından Sun Records'un “Milyon Dolarlık Quartet” şeklinde adlandırılan ekibinin bir parçasıydı.

Cash, California'ya taşındı. Albüm kayıtları ve konser turu nedeniyle 10-11 ay evden uzak kaldı. 60'lı yılların başında dünya üzerinde ortaya çıkan amfetamin ve barbiturat bağımlılığı bu dönemde giderek artmaya başlamıştı. Elvis Presley, Bob Dylan ve Jimi Hendrix , Janis Joplin gibi yıldızlarda bu durumdan etkilendi. Cash'in eve uğramaması kıskançlık ve bağımlılık sorunları 1966'da Vivian Liberto ile olan evliliklerinin sona ermesine neden oldu.

Juna Carter'ın Cash'in hayatında çok farklı yeri vardı. Uzun bir süre ona olan aşkından müzikler yapan Cash'i, Carter kabul etmiyordu. Ancak belli bir süre sonra Carter, Cash'in hislerine karşılık vermeye başladı ve Cash'in bağımlılıklarından kurtulmasını sağladı. 1967'de June Carter ile evlendi. Ring of Fire tam da bu çalkantılı dönemde bestelendi ve kısa zamanda Johnny Cash klasikleri arasına yerleşti.

Cash, 1969'da Bob Dylan'dan, Louis Armstrong'a birçok ünlü müzisyeni ağırladığı televizyon programı yaptı. "The Johnny Cash Show" adıyla yayına başlayan program Amerika'nın gündemindeki konuların konuşulduğu ve müziğin yapıldığı bir program oldu.

Johnny Cash o yıllarda mahkumların koşullarından memnun değildi. Bu dönemde Folsom Hapishanesi'nde mahkumlara özel bir konser vermek istiyordu. Böylelikle bir şeylere dikkat çekebilecek ve mahkumlarında eğlenebileceği bir konser yapabilecekti.

Cash, bu isteğini gerçekleştirmekte kararlıydı. Ve bir konser ayarlandı. Folsom Hapishanesindeki performansta kaydedilen ve tüm zamanların en iyi konser albümlerinden biri olarak kabul gören “Johnny Cash At Folsom Prison” piyasaya çıktı. Cash bu albüm ile 2 Grammy Ödülü'nün sahibi oldu.

Medya, mahkumlar ve halk Cash'in cesaretine ve içtenliğine hayran kaldı. Samimi bir şekilde konserini gerçekleştiren Cash, içinden geleni yapmış ve birçok yerden bu hareketi dolayısıyla takdir almıştı.

Cash, Country Music Association Hall of Fame'e girerek bu prestijli ödüle sahip olan en genç sanatçı oldu. Bağımlılıklarının yarattığı sonuçlardan kurtulmak için birçok operasyon geçirdi. Bu operasyonlar zamanla Cash'in daha kötü bir durumda olmasını sağladı.

Artık dönem değişmişti alttan gelen genç nesil grunge ve hip-hop'tan başka hiçbir şey dinlemiyordu ve bu iki türün dışında olup da, piyasada var olmak imkansıza yakındı. Country&blues albümleri artık satmıyordu. Ancak Johnny Cash zamana nasıl uyum sağlayabileceğini bu zamanda gösterdi. Rick Rubin'le tanışan Johnny yeniden kendi dönemini başlatmıştı. Rubin prodüktörlüğünde tek gitarla kaydettiği “American Recordings” büyük yankı buldu. Geleneksel Amerikan parçalarını modern bir şekilde yorumlayan Johnny o yıl bir Grammy kazandı.

Zaman kimseye adaletli davranmıyordu. Yıllar 2003'ün Mayıs'ını gösterdiğinde Johnny Cash, çok sevdiği eşinin ölümüyle sarsıldı. Cash, bundan sonra kolay kolay kendini toparlayamadı ama eşinin vasiyeti üzerine bütün konserlerini tamamladı. Artık bu acı o kadar katlanılmaz hale gelmişti ki Cash, daha fazla dayanamadı. Eşinin ölümünden yaklaşık 4 ay sonra, 12 Eylül 2003 tarihinde Johnny Cash'de aramızdan ayrıldı. Sonunda yaptığı son parça Hurt'ı arkasında bırakarak...

Eğer sizde Johnny Cash'in hayatını daha yakından tanımak istiyorsanız, James Mangold'un yönetmenliğini yaptığı ve kendilerini canlandıran, Reese Witherspoon ve Joaquin Phoenix'i bizzat Johnny Cash ve June Carter'ın seçtiği Oscar adayı "Walk The Line" filmini izlemelisiniz.