Cemal Kaşıkçı ailesinin 'tanıdık' hikayesi: Osmanlı'nın yanında, Arabistan'dan İstanbul'a
Kayseri Germir’de başlayıp, Medine Savunması sırasında Osmanlılarla birlikte hareket ettiği gerekçesiyle sürgün edilen, Mescid-i Nebevi’ye müezzinler yetiştirmiş bir aileden gelen bir isim o, hikayesinin sonunda atalarının geldiği ülkeye geri döndü. Adalet ve fikir özgürlüğünü savunan gazeteci Cemal Kaşıkçı, barınamadığı ülkesinin İstanbul konsolosluğunun kapısından girdi fakat bir daha oradan çıkamadı. Cemal Kaşıkçı'nın ailesinin Osmanlı'dan Suudi Arabistan'a 'bilinmeyen' hikayesi...
Dünya, Suudlu gazeteci Kaşıkçı'nın kaybolmasını konuşurken, Türkiye olayı aydınlığa kavuşturmak adına büyük bir çaba içinde. 2 Ekim günü İstanbul Suudi Arabistan Konsolosluğu'na girdikten sonra bir daha haber alınamayan gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın atalarının Osmanlı'ya destek verdiği için Kayseri'den sürgün edildiği, ailesinin 'bilinmeyen' hikayesi ve Suudi Prens Bin Selman'la olan ilişkisi...
Kaşıkçı'nın hikayesine dair bilinmeyenleri Karar gazetesinden Yıldıray Oğur köşesine taşıdı...
"Erciyes’in karı erirse"
Kayseri’nin Germir Bağları türküsü de meşhurdur diyen Oğur, "Germir’deki bu aşk türküsü bir rivayete göre ağanın kızını seven köyün delisinin acıklı hikayesini anlatmaktadır. Sonunda ikna olmuş gibi yapıp “Tamam kızımı sana vereceğim” diyen ağa bir şart koşmuştur: “Erciyes’in karı erirse." diye başlıyor hikayeye.
Germir'de Rumların, Ermenilerin ve Müslümanların ayrı ayrı okulları ve bir idadinin olduğu köyde iki bin kitaplık bir kütüphane, dört eczane, yirmi beş doktor, camiler ve kiliselerle çok canlı bir hayat olduğundan bahsediyor.
Bu canlı ve renkli hayat önce 1915’de Ermenilerin tehciri, ardından 1924’de Rumların mübadelesiyle karardı.
Köyden Yunanistan’a giden Rumlar Türkçe’den başka dil bilmedikleri için uzun zaman dışlandılar, O Rumlardan biri de ünlü Oscarlı ABD’li yönetmen Elia Kazan’ın annesiydi.
Annesi Germirli babası Kayserili olan Kazan, dört yaşında doğduğu İstanbul’dan ailesiyle birlikte ABD’ye göç etmişti. Yıllar sonra ata topraklarına geri döndü. 2003’de vefat edene kadar da sık sık köyünü ziyaret etti.
İmamoğluları, Narinler gibi Kayserili zengin ailelerin çıktığı Germir’e 1983 yılında atalarının izlerini bulmak için gelen bir başka ünlü ise Kayserilileri daha fazla heyecanlandırmıştı.
- Dünyanın en zengin adamlarından Adnan Kaşıkçı’nın oğlu Muhammed Kaşıkçı.
Medine tarihi yazan Asım Hamdan’a göre Kaşıkçılar Medine’de kuşaktan kuşağa Hz. Muhammed’in türbesine hizmet etmiş ve Mescid-i Nebevi’ye müezzin yetiştirmiş ailelerden biriydi.
Osmanlı'nın yanında yer alan Kaşıkçı ailesi Şam'a sürüldü
Osmanlı’nın son döneminde aile mensuplarından, İttihat ve Terakki’ye yakın Abdullah Kaşıkçı Medine’de muhtesip (Osmanlı’da dini ve mali zabıta) olarak görev yapmıştı. Onun Medine’de yöneticilik yaptığı sırada Şerif Hüseyin’in Arap İsyanı patlak verdi. Kaşıkçı ailesi Medine’yi koruyan Fahrettin Paşa ile birlikte şehirde kaldılar. Daha sonra Şerif Hüseyin’in adamları Medine’yi ele geçirince aile Şam’a sürüldü.
- Kardeşlerden biri olan Muhammed Halit Kaşıkçı aile gelenekleri dışına çıkıp, Şam’da tıp okuyup, cerrah oldu. Daha sonra Paris’e gidip tıp eğitimine devam etti.
- 1925’de Vahhabi Suud Ailesi’nin Hicaz’ı Şerif Hüseyin’den almasından sonra Mekke’ye döndü ve muayenehanesini açtı. Mekke’nin ilk modern doktoru olarak, Suudi Arabistan’ı kuran Kral İbn Suud’un özel doktoru oldu.
Kızlarından Soheir Kaşıkçı ünlü bir roman yazarı oldu. Samira Kaşıkçı ise el-Şarkiya adlı bir dergi çıkardı ve ilerici bir yazar olarak ünlendi. Mısırlı milyarder Muhammed El Fayed ile evlendi. “Dodi” adında bir oğulları oldu, kısa bir süre sonra boşandılar. Fayed Ailesi, Londra’da Harrods Mağazaları’nı açtı. Dodi El Fayed, Prenses Diana’yla aşk yaşadı ve birlikte Paris’te bir araba kazasında hayatlarını kaybettiler.
Adnan Kaşıkçı
Doktor Muhammed Kaşıkçı’nın diğer oğlu, mühendislik okumak için gönderildiği Colorado’yu soğuk bulup, üniversiteyi bıraktı. İş hayatına atıldı. Petrol, silah sattı ve dünyanın en zengin insanlarından biri olan Adnan Kaşıkçı oldu.
İlk kez 1980 yılında Türkiye’ye gelen Başbakan Süleyman Demirel ile görüşen Kaşıkçı’nın Türkiye’de petrol çıkarmak istediği yazıldı. Aşkları, boşandığı eşi Süreyya, dev yatı, lüks harcamaları, yatırımları ile yıllarca Türkiye magazin gündeminden düşmedi. Filmlere konu oldu. Filipin diktatörü karı koca Marcoslarla ilişkileri yüzünden ABD’de hakkında verilen tutuklama kararı sonrası İsviçre’de hapse girdi, dev yatını en son Donald Trump satın aldı, 2017’de vefat etti.
- Adnan Kaşıkçı’nın babası Kral İbn Suud’un özel doktoru Muhammed Kaşıkçı’nın diğer beş kardeşi aile geleneğini devam ettirip Medine’de Mescid-i Nebevi’de dini hizmetlerde bulundular, müezzinlik yaptılar.
O kardeşlerden biri olan Ahmet Kaşıkçı, 1959’da doğan oğluna Cemal Ahmet Hamza Kaşıkçı adını vermişti. Muhtemelen bir sene önce Mısır ve Suriye’yi birleştiren Arap milliyetçiliğinin kahramanı Cemal Abdülnasır’dan etkilenerek. Onun adı da Cemal Paşa’dan ilhamla konmuştu.
Usame Bin Ladin'le röportaj yaptı
Ama Cemal Kaşıkçı gençliğinde Arap milliyetçiliğine değil, İslamcılığa meyletti. Müslüman Kardeşler taraftarı oldu. Gazetecilikte dikkat çekmesi de 80’lerde Afganistan’a gidip, o yıllarda Suudi Arabistan ve İslam dünyasında kahraman olarak bakılan “mücahit”lerden Usame Bin Ladin’le yaptığı röportajlarla oldu.
Ama “mücahit”lerin terör eylemlerine başlamasıyla bu hareketlere karşı mesafe aldı. 2003 yılında Riyad’da El Kide’nin sivillerin ölümüne neden olan Amerikan üslerine düzenlediği terör saldırıları sonrası genel yayın yönetmenliğini yaptığı yarı resmi Al-Vatan gazetesinde Selefi imamı İbn Temiyye’nin El Kide’nin terör saldırılarını meşrulaştırdığı cihatta gerekirse Müslüman sivilleri de öldürme ruhsatı veren fetvasını eleştiren yazısının ardından görevden alındı.
Prens Türki el Faysal
Ama görevden alındıktan sonra kendisi gibi düşünen reformcu ve güçlü bir Prens onu yanına danışman olarak aldı; Prens Türki el Faysal.
Prens Türki’nin annesi Kraliçe İffet İstanbul doğumlu yarı bir Arap-Türk’tü. Eski Riyad valisi olan ve Suud ailesiyle akraba bir aileden gelen babası Osmanlı ordusunda subaydı ve Çanakkale savaşında hayatını kaybetmişti. Akyazılı olan annesi Asiye Hanım ise Türk’tü.
İffet Hanım’ın yine İstanbul doğumlu kardeşi Kemal Adham da Kral Faysal tarafından yetiştirilmiş ve 1965’te Suudi istihbaratını kurmuştu.
1977’de ondan boşalan koltuğa, 1975’de babası Kral Faysal, yeğeni tarafından sarayda öldürülen Prens Türki el Faysal oturdu ve 1977’den 2001 11 Eylül saldırılarına kadar Suudi istihbaratının bir numarası oldu. 11 Eylülden sonra ayrılmak zorunda kalmasının sebebi de Afganistan yıllarında Bin Ladin’le kurduğu ilişkilerin 11 Eylül saldırılarından sonra ortaya serilmesi olmuştu.
Kaşıkçı basın danışmanı oldu
Aslında entelektüel bir isim olan Prens Türki reformcu çizgideydi. Bu yüzden kendisi gibi düşünen, onun gibi Türk asıllı olan Cemal Kaşıkçı’yı Londra ve Washington elçiliği sırasında basın danışmanı olarak yanında götürmüştü.
- Prens Türki, 2007’de tam zıddı olan Bandar bin Sultan tarafından tasfiye edildi. Onun Suriye’de yaptıklarının bedeli hala ödeniyor.
Cemal Kaşıkçı ise 2007’de bir kez daha Al Vatan’ın genel yayın yönetmeni oldu. Fakat 2010’da yine Selefileri eleştiren yayınları yüzünden tekrar görevi bırakmak zorunda kaldı.
Ama Kraliyet ailesine yakınlığı ve bir entelektüel olarak saygı görmesi yüzünden sık sık Arap Tv kanallarına çıkıyor, Batı medyasında görüşlerine yer veriliyordu.
Trump, Yemen ve Katar ablukasını eleştirdi
2016’da Trump’ı eleştirdiği için televizyonlara çıkması yasaklandı. Katar ablukasını, Yemen savaşını da eleştirmesi ise bardağı taşırdı.
Prens Selman’ın ipleri ele geçirmesinden sonra farklı düşünen, eleştirel yazar, işadamı, ekonomistlere yönelik tutuklama dalgasından 2017 Eylül’ünde Suudi Arabistan’ı terk edip Amerika’ya giderek kurtuldu.
Washington Post’a yazar oldu ve eleştirilerini sesini yükselterek sürdürdü.
"Prens Selman'ın karizmasını çizdi"
Onun eleştirileri kendisini Batı’ya reformcu gibi göstermeye çalışan Prens Selman’ın karizmasını çizmekteydi. Cemal Kaşıkçı, Suudi Arabistan’da demokratik değerlerin savunuculuğunu yapacak bir sivil girişimin hazırlıkları içindeydi. Ortadan kaybolmasından üç gün önce BBC radyosuna verdiği röportajda anlattıkları ise en az bu hikayesi kadar tanıdık:
- “Ülkemde tutuklanan yazarlar, ekonomistler muhalif de değillerdi sadece bağımsız kafalardı. Kendime de muhalif demek istemiyorum. Ben sadece bir yazarım. Fikirlerimi söylemek ve yazmak için özgür bir ortam istiyorum.”
Kayseri'de başlayan bir hikaye
Kayseri Germir’de başlayan, Medine Savunması sırasında Osmanlılarla birlikte hareket edince sürgün edilmiş, Mescid-i Nebevi’ye müezzinler yetiştirmiş bir aileden gelen bir entelektüel, hikayesinin sonunda atalarının geldiği ülkeye geri döndü. Adalet ve fikir özgürlüğü istediği için barınamadığı ülkesinin İstanbul konsolosluğunun kapısından girdi ama bir daha oradan çıkamadı.
"Germir türküsündeki gibi bir gönül meselesi"
Onu o kapıdan girmek zorunda bırakan da o Germir türküsündeki gibi yine bir gönül meselesiydi."