Ömer Halisdemir için hazırlanan "30 Kuş" filminin galası yapıldı
BÜŞRA ŞERBETÇİ
Fetullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda darbeci generali vurduktan sonra şehit edilen Piyade Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir için hazırlanan "30 Kuş" isimli kısa filmin galası yapıldı.
Dursun Ali Erzincanlı'nın, şehit Halisdemir'e sıkılan 30 kurşuna ithafen yazdığı "30 Kuş" şiirinden ismini alan filmin galası, yoğun bir katılımla Esenler Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi'nde yapıldı. Galada açıklama yapan şair Dursun Ali Erzincanlı, "30 Kuş" şiirinin en sade ve en saf haliyle bir evladın babasına seslenişi olduğunu söyledi.
Darbe girişiminin olduğu gece halk tarafından bir destan yazıldığını belirten Erzincanlı, "Bize yazılan destanı, adeta okuması düştü ve kaleme döktük. Bir müzikal alt yapı ile uygulanmalı diye düşündüm. Taner Demiralp de kendi iç sesiyle müziği yaptı. Bunun üzerine de görsel olarak taçlandırmak istedik." ifadelerini kullandı.
Tarihe bir not düşüldü
Erzincanlı, şiirin ve filmin bir ekip çalışması halinde ortaya çıktığını aktararak, şöyle konuştu:
"Bize yüklenen görevi yerine getirme mutluluğu içerisindeyiz. Yani yarından itibaren, yine normal hayatıma dönmüş olacağım ben ama tarihe bir not düşülmesi gerekiyordu, bu konuda biz istihdam edildik adeta. Zannediyorum, şehitlerimizin manen komutanı olsa gerek ki bütün milletimiz Ömer Halisdemir'e gözyaşı döktü. Buradan bile yola çıksak o gecenin kahramanı, kahramanların komutanıydı. Ne kadar kendi babasına seslenmiş olsa da bütün şehitler adına bütün milletimize seslendi. Biz, kalbimize düşen yanma ile bunu çıkardık. Kim bilir başka kalplere neler düşecek de neler çıkacak. İnşallah yakışanı yapmışızdır."
Filmin yapımcılığını üstlenen Nazif Tunç da "30 Kuş" şiirini çok samimi bulduğunu ve dinlediğinde çok etkilendiğini dile getirdi.
Şiire bir kısa film çekme fikrinin de Dursun Ali Erzincanlı'dan geldiğini anlatan Tunç, "Şiir daha fazla yayılsın, daha kalıcı olsun, dünya duydukça şehitlerimizin fedakarlıklarına yakışan bir iş olsun istedik. Bunun üzerine tamamen gönüllü sayılabilecek bir ekiple bu filmi çekmeye karar verdik. Yani çok imkanımız yoktu. Tek sermayemiz duygumuzdu. Ona rağmen dünyanın farklı yerlerinden bu işe gönüllü olan insanları haber aldık ve geldiler." ifadelerini kullandı.
Modernite tekniği uygulandı
Tunç, filmin maddi beklentiyle çekilmediğine vurgu yaparak, şunları kaydetti:
"Bu film böyle ana sütü gibi temiz bir film. O açıdan sanıyorum bir sürü kusurumuz olmuştur. Şehitler, bizi çabamızdan dolayı affedeceklerdir. Ona yakışan etkili, duygulu bir film oldu. Turgay Atalay, Ömer Halisdemir'e, o yiğitler yiğidine yakışan, sadece fiziği ile değil imanıyla ve duygusuyla da yakışan bir oyuncu oldu. Çekimlerin her dakikasında titredi. Çünkü normal bir karakter değildi ve onun çağları aşan bir hale dönüştürülmesi lazımdı. Ben bu filmi yönetmiş olsaydım klasik bir drama yoluyla çekerdim ama Ekrem Aydın, birden bire biraz modernite tekniği de katarak daha göz alıcı bir iş çıkardı. Gecesini gündüzüne kattı. Türk milletinin bu yeniden dirilişi gibi güzel, sanatta da dirilişi simgeleyen bir iş çıktı."
Filmin yönetmeni Ekrem Aydın ise 15 Temmuz gecesi bir çekim için Bosna'da olduğunu ve darbeye gösterilen direnişin içinde yer alamadığı için burukluk yaşadığını ifade etti.
Destansı direniş hakkında bir şeyler yapmak istediğini ve demokrasi nöbetine çıktığı bir gün oyuncu Turgay Atalay'la tanıştığını belirten Aydın, "Görür görmez duruşunu, bakışlarını falan Ömer Halisdemir'e benzettim. Nazif Tunç'a, film için elimden ne geliyorsa yapabileceğimi söyledim ve Turgay'ı rol için tavsiye ettim. Kendisi cömert davrandı direkt koltuğu bize emanet etti. Ertesi akşam başladı set. Kendimizi birden setin içinde bulduk. Ben 10 yıldır bu işin içindeyim, açıkçası tarif edilemeyecek bir duygu yaşadım. Belli bir zaman sonra, başrol oyuncumuza 'Ömer' diye hitap etmeye başladım. Bu iş, öyle veya böyle yapılacak, bu destansı perdeye yansıtılacaktı. Bu da bize nasip oldu." değerlendirmesinde bulundu.
Benim için büyük onur
"30 Kuş" filminde kahraman şehit Ömer Halisdemir'i canlandıran Turgay Atalay da rol teklifi geldiğinde çok heyecanlandığını ve tekliften dolayı şeref duyduğunu söyledi.
Halisdemir'i canlandırmanın kendisi için Allah'ın bir lütfu olduğunu dile getiren Atalay, "Bu bir rol değil, şehidimizi yaşamaya çalışmak ve onunla bir bütün olmak. Onun seni görüyor olması ihtimali, insana umut veriyor. İslam sancaktarlığını taşıyan, ümmetin umudu olan son kalenin düşmemesine vesile olan ve bunun sonucunda şehadet şerbetini içen, şehidimiz Ömer Halisdemir'i yaşamaya vesile kılan Allah'a sonsuz şükürler olsun." ifadelerini kullandı.
Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu'nun da katıldığı gecede, FETÖ'nün darbe girişimiyle başlayan süreçte yaşananların gözler önüne serildiği bir fotoğraf sergisi de açıldı.
Darbe girişiminin olduğu gece halk tarafından bir destan yazıldığını belirten Erzincanlı, "Bize yazılan destanı, adeta okuması düştü ve kaleme döktük. Bir müzikal alt yapı ile uygulanmalı diye düşündüm. Taner Demiralp de kendi iç sesiyle müziği yaptı. Bunun üzerine de görsel olarak taçlandırmak istedik." ifadelerini kullandı.
Tarihe bir not düşüldü
Erzincanlı, şiirin ve filmin bir ekip çalışması halinde ortaya çıktığını aktararak, şöyle konuştu:
"Bize yüklenen görevi yerine getirme mutluluğu içerisindeyiz. Yani yarından itibaren, yine normal hayatıma dönmüş olacağım ben ama tarihe bir not düşülmesi gerekiyordu, bu konuda biz istihdam edildik adeta. Zannediyorum, şehitlerimizin manen komutanı olsa gerek ki bütün milletimiz Ömer Halisdemir'e gözyaşı döktü. Buradan bile yola çıksak o gecenin kahramanı, kahramanların komutanıydı. Ne kadar kendi babasına seslenmiş olsa da bütün şehitler adına bütün milletimize seslendi. Biz, kalbimize düşen yanma ile bunu çıkardık. Kim bilir başka kalplere neler düşecek de neler çıkacak. İnşallah yakışanı yapmışızdır."
Filmin yapımcılığını üstlenen Nazif Tunç da "30 Kuş" şiirini çok samimi bulduğunu ve dinlediğinde çok etkilendiğini dile getirdi.
Şiire bir kısa film çekme fikrinin de Dursun Ali Erzincanlı'dan geldiğini anlatan Tunç, "Şiir daha fazla yayılsın, daha kalıcı olsun, dünya duydukça şehitlerimizin fedakarlıklarına yakışan bir iş olsun istedik. Bunun üzerine tamamen gönüllü sayılabilecek bir ekiple bu filmi çekmeye karar verdik. Yani çok imkanımız yoktu. Tek sermayemiz duygumuzdu. Ona rağmen dünyanın farklı yerlerinden bu işe gönüllü olan insanları haber aldık ve geldiler." ifadelerini kullandı.
Modernite tekniği uygulandı
Tunç, filmin maddi beklentiyle çekilmediğine vurgu yaparak, şunları kaydetti:
"Bu film böyle ana sütü gibi temiz bir film. O açıdan sanıyorum bir sürü kusurumuz olmuştur. Şehitler, bizi çabamızdan dolayı affedeceklerdir. Ona yakışan etkili, duygulu bir film oldu. Turgay Atalay, Ömer Halisdemir'e, o yiğitler yiğidine yakışan, sadece fiziği ile değil imanıyla ve duygusuyla da yakışan bir oyuncu oldu. Çekimlerin her dakikasında titredi. Çünkü normal bir karakter değildi ve onun çağları aşan bir hale dönüştürülmesi lazımdı. Ben bu filmi yönetmiş olsaydım klasik bir drama yoluyla çekerdim ama Ekrem Aydın, birden bire biraz modernite tekniği de katarak daha göz alıcı bir iş çıkardı. Gecesini gündüzüne kattı. Türk milletinin bu yeniden dirilişi gibi güzel, sanatta da dirilişi simgeleyen bir iş çıktı."
Filmin yönetmeni Ekrem Aydın ise 15 Temmuz gecesi bir çekim için Bosna'da olduğunu ve darbeye gösterilen direnişin içinde yer alamadığı için burukluk yaşadığını ifade etti.
Destansı direniş hakkında bir şeyler yapmak istediğini ve demokrasi nöbetine çıktığı bir gün oyuncu Turgay Atalay'la tanıştığını belirten Aydın, "Görür görmez duruşunu, bakışlarını falan Ömer Halisdemir'e benzettim. Nazif Tunç'a, film için elimden ne geliyorsa yapabileceğimi söyledim ve Turgay'ı rol için tavsiye ettim. Kendisi cömert davrandı direkt koltuğu bize emanet etti. Ertesi akşam başladı set. Kendimizi birden setin içinde bulduk. Ben 10 yıldır bu işin içindeyim, açıkçası tarif edilemeyecek bir duygu yaşadım. Belli bir zaman sonra, başrol oyuncumuza 'Ömer' diye hitap etmeye başladım. Bu iş, öyle veya böyle yapılacak, bu destansı perdeye yansıtılacaktı. Bu da bize nasip oldu." değerlendirmesinde bulundu.
Benim için büyük onur
"30 Kuş" filminde kahraman şehit Ömer Halisdemir'i canlandıran Turgay Atalay da rol teklifi geldiğinde çok heyecanlandığını ve tekliften dolayı şeref duyduğunu söyledi.
Halisdemir'i canlandırmanın kendisi için Allah'ın bir lütfu olduğunu dile getiren Atalay, "Bu bir rol değil, şehidimizi yaşamaya çalışmak ve onunla bir bütün olmak. Onun seni görüyor olması ihtimali, insana umut veriyor. İslam sancaktarlığını taşıyan, ümmetin umudu olan son kalenin düşmemesine vesile olan ve bunun sonucunda şehadet şerbetini içen, şehidimiz Ömer Halisdemir'i yaşamaya vesile kılan Allah'a sonsuz şükürler olsun." ifadelerini kullandı.
Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu'nun da katıldığı gecede, FETÖ'nün darbe girişimiyle başlayan süreçte yaşananların gözler önüne serildiği bir fotoğraf sergisi de açıldı.