Görünürde o, Naziler tarafından işgal edilen Paris'in sadık,oldukça kültürlü, yoksullara ücretsiz bakım hizmeti veren doktoru..,Ogörünürde, Yahudilerin Nazilerden kaçmasına yardım ederek hayatını riskeatabilecek seviyede bir özgürlük savaşçısı… İşte canavarca hislerle cinayetişleyen Marcel Petiot’un kan donduran yaşamından kesitler… 1944 Mart’ında Paris’deki evinin bacasından çıkan koyu siyah, rahatsız edici şekilde kötü kokan duman doktor Marcel Petiot için sonun başlangıcı olmuştu.
0.
1897 yılında Fransa'da doğan Marcel Petiot’un suça yatkınlığı daha çocukluk yıllarında kendini göstermeye başlamıştı. 17 yaşındayken posta hırsızlığı nedeniyle tutuklanan Petiot akıl sağlığının yerinde olmadığına karar verildikten sonra serbest bırakıldı. Doktorlar Marcel Petiot’a şizofreni tanısı koymuştu.
Akıl sağlığı yerinde olmayan defalarca okuldan uzaklaştırma cezası alan genç Petiot, 1915 yılında özel bir okulda eğitimini tamamlayabildi.
Birinci dünya savaşında Fransa ordusuna katılan Petiot ordudan battaniye çalmak suçundan hapis yattı. Cezası bitince görevine bir süre daha devam eden Petiot ,kendini ayağından yaralayınca ordudan atıldı.
0.
Marcel Petiot geçmişteki başarısızlıklarının ardından 1921'de tıp diploması alarak Villeneuve şehrinde doktorluğa adım attı. Çiçeği burnunda doktor o dönemlerde yasak olan kürtaj operasyonlarına girmesi ve uyuşturucu maddeleri hastalara bilgileri dışı enjekte ederek onları birer bağımlı yapması nedeniyle kötü bir üne sahip olmuştu. Petiot, 1926’da şaşırtıcı bir sonuçla Villeneuve şehrinde belediye başkanı seçildi. Ancak doktorun belediye başkanlığı dolandırıcılıktan mahkum olduğu için sadece dört ay sürdü.
Tarihler 1933’ü gösterdiğinde Marcel Petiot Paris'e taşınarak doktorluğuna orada devam etti. Petyo geçmişe bir sünger çekmiş gibi görünüyordu. Zira Paris’te doktorluğu esnasında fakirlere ücretsiz sağlık hizmeti veren, oldukça dürüst, kültürlü bir adam olarak ün salmıştı; ancak her şey tiyatrodan ibaretti.
1944’te Paris’te bir evin bacasından çıkan dumanlar o kadar kötü kokuyordu ki komşular polise şikayette bulundu. Polisler eve girdiğinde kolları ve bacakları kesilmiş üst üste yığılmış 20 ceset buldular. Bodrumdaki büyük bir fırında ise kesik kollar ve bacaklar yanıyordu. Daha sonra bütün cesetlerin Yahudilere ait olduğu anlaşıldı İnsanın burnunun direğini kıran kokunun sebebi canavarca cinayet işleyen Doktor Marcel Petiot’tan başkası değildi.
0.
İkinci Dünya Savaşı sırasında kendini bir direnişçi olarak tanıtan doktor Petiot, Nazi işgali altındaki Paris’ten kaçmaya çalışan zengin Yahudileri tuzağına düşürüyordu. 25.000 frank ödeyen zengin Yahudileri sahte pasaport ayarlayarak, Güney Amerika’ya yollayacağı vaadiyle kandıran doktor, sahte belgelerini almak üzere en küçük bir şüphe duymadan evine gelen Yahudilere sağlıkları için tifüs aşısı yapacağını söyleyip onlara zehir enjekte ediyordu.
0.
Ardından onları dört tarafı kapalı bir odaya koyuyor, delikten bakarak zavallı insanların can çekişirken seyrediyor açıkça bu vahşetten zevk alıyordu. Daha sonra da cesetleri krematoryuma çevirdiği bodrumdaki kazanda yakıp aklınca delilleri yok ediyordu. Dr Marcel Petiot öldürme eylemlerinden sadistçe zevk almanın yanı sıra, bu yolla büyük bir servete kavuşmuştu. Toplamda, canavarca cinayet işleyen katilin, kurbanlarından 200 milyon frank çaldığı ortaya çıkacaktı.
0.
ortaya çıkacaktı.
Doktor Petiot’un 1946 yılındaki duruşması, modern Fransız tarihinin en sansasyonel duruşmalarındandı.
Dr. Marsel Petiot’un duruşmasının avukatlarından Veron, mahkemede,
“Hepinizin çok iyi bildiği bir efsane vardır; gemi kazazedelerinin öyküsü. Zalim adamlar zor durumdaki gemileri kıyıya çekmek için kayalara fenerler yerleştirir.
Bu işaretlere güvenen, gemiciler kayalara doğru giderler ve ölürler; onlara klavuzluk yapıyormuş gibi görünenler de bu çirkin eylemlerinin sonucunda kendi sandıklarını ganimetlerle doldururlar. Petiot işte budur; sahte kurtarıcı… Çaresizleri, korkmuşları, avlananları kandırmış ve kendilerini kurtarma içgüdülerini onlara karşı çevirerek hepsini öldürmüştür.” İfadelerini kullanmıştı.
0.
Mahkemede zaman zaman; şakacı, sevimli ve kendini beğenmiş tavırlar sergileyen doktor, fevkalade bir gösteri ortaya koydu; ancak bunlarla yargıcı ve jüriyi kandıramadı.
Mahkeme, 26 Mayıs 1946’da bulunan onlarca delile rağmen halen suçunu itiraf etmeyen Petiot’un giyotine yollanmasıyla son buldu. 26 kişiyi kasten öldürmekle suçlu bulunan Petiot başı kesilerek idam edildi.