Kızılçamın yangına dayanıksızlığı ve ağaçlandırma hakkında yanlış bilinenler
Kızılçam ormanlarının 'yangına dayanıklı' olmadığı yönündeki kanı Akdeniz'deki biyolojik çeşitliliğe büyük zarar verebilir. Kolay tutuşmasıyla bilinen kızılçamlar aslında milyonlarca yıldır yangına karşı stratejiler geliştirmiş ve mevcut afetlere karşı adapte olmuş durumda. İşin en dikkati çekici yanı şu: Kolay yanan kozalaklar ormanın kendini yenileme sürecinde en büyük rolü oynuyor. Kozalaklar sayesinde tohumlar yeni orman için saklanıyor.
Öte yandan kızılçam ormanlarının yenilenmesinde direkt olarak ağaç dikmek biyolojik çeşitliliğe zarar verdiği için ikinci seçenek olarak değerlendiriliyor. Dolaylı restorasyon yöntemleriyle toprak kızılçam tohumu açısından zenginleştiriliyor ve ormanın kendini yenilemesi bekleniyor. Böylelikle ağaçların yeni stratejiler geliştirmesi sağlanıyor hem de biyolojik çeşitlilik korunuyor.
Türkiye'nin güneyinde çıkan orman yangınları gözleri bölgenin bitki örtüsüne çevirdi.
Birçok kişi, kızılçam ağaçlarının yangına dayanıksızlığına vurgu yaparak 'bilinçsizlikten' bahsetti.
Hatta, zeytin ağaçları yerine kızılçam dikilmesinin üzerine teoriler konuşuldu. Ancak sanılanın aksine kızılçam güney bölgesinin iklime oldukça uygun ve yangınlara karşı bir savunma mekanizması geliştirmiş durumda.
Kızılçam ormanları, yangın sonrası yenilenebilme özelliğine sahip.
Yangın Ekoloğu Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu sosyal medya hesabında kızılçam ormanları hakkında çok önemli bilgiler verdi.
Yangınlar kızılçamı 'geliştirdi'
Canlıların tehditlere karşı geliştirdiği stratejiler doğal seçilime uğramadan hayatta kalmalarını sağlıyor. Kızılçamlar için de bu tehditlerden biri yangın.
Akdeniz'de birkaç milyon yıldır orman yangınları görülüyor. Kızılçamların 'yeni stratejileri' sayesinde ormanlar yok olmuyor, aksine yangın sonrası yenilenme sürecine çok kolay adapte oluyor.
Sosyal Medya: Kızılçam ormanları çabuk tutuşsa da yangına karşı stratejileri var
Kızılçamlar nasıl yenileniyor?
Kızılçam yangın nedeniyle tohumlarının heba olmaması için bu tohumları kozalaklarının içinde saklıyor.'Yangını körükleyici' etkisinden bahsettiğimiz kozalakların aslında tohumları muhafaza etme işlevi var. Peki sistem nasıl işliyor?
Yangından birkaç hafta sonra kozalaklar açılıyor ve tohumlar mineral bakımından zenginleşmiş ve sıcaklığı ideal toprağa düşüyor. Yaklaşık 7-8 ay sonra bu tohumlar fide veriyor.
Kısacası milyonlarca yıldır yangına alışık bu ağaç türü, yangından sağ çıkabilmenin formülünü bulmuş durumda.
Yangın sonrası çalışmalar ne olmalı?
Yanlış bilinen diğer bir gerçek de yangın sonrası direkt olarak ağaçlandırma çalışmasının başlaması gerekliliği.
Dozerle toprağı sürüp ağaç dikmek gibi 'aktif restorasyon' yöntemleri biyolojik çeşitliliğe büyük zarar veriyor çünkü ormanın gelecekte strateji geliştirmesine ve bileşenlerine müdahale ediliyor.
En kullanışlı yöntem ise 'dolaylı restorasyon.' Bu yöntemde yanmış dallar yere seriliyor ve böylelikle toprağa tohum takviyesi yapılmış oluyor. Bu şekilde biyolojik çeşitliliğe zarar verilmiyor.
Yani sanılanın aksine, kızılçam ormanlarının yenilenmesi için ağaç dikimi yapılmıyor. Ağaç dikimi, ikincil olarak tercih edilen bir seçenek.