Kendimize dönüp baktığımızda, orada ne görmeliyiz?

HABER MASASI
Abone Ol

Düşünmek ve var olmak arasında bir bağ kurulalı bir hayli oluyor. Buralara hiç girmeden şöyle bir dolaşıyoruz sadece kendi içimizde.

Bazen de oturduğumuz yerden sıkılıp yaşadığımız çevrede bir tur atıyoruz. İngiliz tarihini anlatan filmlerde (tabii kitaplarda da) çok meşhur bu sahne sürekli tekrarlanır. Kahramanlardan birisi, diğerine 'yürüyüşe çıkmayı' teklif eder ve adım atmalarına eşlik eden sohbetlerinde ilk bir kaç cümlede yürüyüşün faydaları deklare edilir; zihni çalıştırmak için yapıldığı vurgulanır.

Yürüyüş... İki ayaklı insanın en karakteristik ve "klişe" özelliğidir. İki ayağımızın üzerinde durmak ve doğal olarak hareket etmek ve hareket ederken ellerimizi diğer eylemlerimiz için kullanabilme kabiliyeti kazanmamız, yani tekamül.


1.
Modern dildeki ifadesiyle "kendini tanımak", İslamiyet'in "nefsini bilen Rabbini bilir" şiarıyla bire bir örtüşmektedir.
Ve kendini bilmek, iradeye hakim olmayı da beraberinde getirmektedir.
Kendini bilen, nefsini tanıyan, kendine bir düşman gibi bakmayarak, günahı ve sevabı ile kendini kabullenip yolundaki taşları, taşın taşlığını da incitmeden kaldıran insan, isyan ahlakının en sadık müdavimi olur.
2.

Nurettin Topçu, "Zamanımızın meselesi ne teknik ne atom ne siyaset meselesidir. Zamanımızın meselesi irade meselesidir."
derken bunu anlatmak istedi belki.
3.
Nurettin Topçu, "Zamanımızın meselesi ne teknik ne atom ne siyaset meselesidir. Zamanımızın meselesi irade meselesidir."
derken bunu anlatmak istedi belki.
4.
Anlamın kastı tam bu değildiyse de, Umberto Eco'nun savına güvenerek, okuyucu kadar anlam katmanı oluşacağını, dolayısıyla her farklı okuyan kadar farklı anlamı kabullenmemiz gerektiğini bilmeliyiz.


5.

“bir yeni akıl diliyorum mahvından incelmiş kuşlardan

taze eskidendi bilinirdi buralarda adı konmadan

düşmeden toprağa damlalar kurumadan dalda meyveler

insan insanın kurdu mudur yurdu mudur insanın insan

yeni bir yeryüzü Allah'ım lütfen kimse olmadan peşimân.

bize sedirden sandalyeler biçti amca yaşlı marangoz

ellerinden bildimdi onu izlerinden yeni vatanlar

hayal eden müşterileri durmadan rahat doğarlardı

huzur dilemek işin kolayı zoru ancak yorgunlar tanır

ancak yaşlı amca marangoz odundan vatanlar çıkarır. “

Yusuf Kurtkaya /Abilene Paradoks

6.
Kendimize artık yalnızca büyük şehirlerde, metrolarda, plazalarda, büyük marketlerde rastlıyor ve aksimizle ancak bir vitrin camında karşılaşıyoruz.

Benlik artık AVM'ler etrafında kurulup genişliyor.

Dahası eski merkezler ise birer çöküntü havzasına dönüşüyor. Muhafaza edilebilecek en temel kadim değerler olan alçakgönüllülük, dünya malına uzaklık, sadelik ve bunu çevreleyen diğerkâmlık da bu tarz bir yaşam içinde nisyana uğruyor.