İstanbul'un içinde doğanın merkezi: Beykoz

RECEP TAYYİP ÇELİK
Abone Ol

İstanbul’un ortasında, doğayla iç içe bir semt; Beykoz! Hafta sonunda şehirden kaçmak isteyenler için biçilmiş kaftan...

Resmî olarak köy statüsünü yıllar önce yitirmiş olmasına rağmen gerek devletin gerekse vatandaşların uğraşlarıyla doğal çevresinden ödün vermeyen Beykoz, sakin yapısıyla şehir içinden, manevi dokusuyla da çevre illerden ziyaretçileri kendine çekiyor.

GZT seyahat notları: 48 saatte Lviv
Hayat

Ben GZT Seyahat Editörü Recep Tayyip Çelikve bu hafta sonu sizler için Beykoz’daydım. Semtin tarihi, yerel ve manevi dokusunu Instagram storyleri aracılığıyla hep birlikte keşfettik.

Küçüksu Kasrı.

Sabah hava yeni yeni aydınlanmaya başladığı sırada Avrupa Yakası’ndan yola çıktık ve ilk durağımız KüçüksuKasrı oldu. Ziyaret tarifesinin öğrencilere 5, diğer vatandaşlara 10, yabancı uyruklu turistlere ise 20 TL olarak belirlendiği mekânın iç kısmında ne fotoğraf ne de video çekimi için izin var.

Efsunlu Bahçe'den boğazın görünümüç

Kasrı gezdikten sonra kahvaltı arayışlarına giriştik. Sırasıyla Mihrabat Korusu, Kanlıca Teras, GöksüKafe ve YorosCafe’ye gittik ama tercihimizi son durağımız olan Efsunlu Bahçe’den yana kullandık. Sınırsız çay ve serpme kahvaltının 50 TL olduğu mekânda siz de deniz manzarasının tadını doyasıya çıkarabilirsiniz.

Meşhur Kanlıca yoğurdu.

Kahvaltının hemen ardından meşhur Kanlıca yoğurdunu tatmak için sahile indik. Sahil boyunca hemen her mekânda fiyatları 5 illa 20 TL arasında değişen çeşitli boyutlardaki yoğurtları görmek mümkün; lezzetleri gerçekten özel...

Yüşa Tepesi.

Sırada semtin en manevi mekânı olan ‘Yüşa Tepesi’ var. Hz. Yüşa’nın türbesinin bulunduğu tepeye çıkıp hem dua edebilir hem Boğaz’ı kuş bakışı seyredebilir hem de yerel lezzetlerin satıldığı stantlardan alışveriş yapabilirsiniz.

Riva'da bulunan Kalyon Restoran.

Gezintiye İstanbul’un içinde gizlenen Değirmendere, Öğümce ve Görele köyleri ile Riva’yı ziyaret ederek devam ettik. Riva’da Kalyon Restoran’da balık yedik. Diğer alternatif mekânlar olarak da Riva Köy Balıkçısı’nı ve Balıkçı Faruk’u önerebilirim.

Mecidiyeköy, Troika Kafe.

Dönüş yolunda, şehrin keşmekeşinin tam merkezi olan Mecidiyeköy’deki bir sanayi sitesinde bulunan Troika Cafe’ye uğradık. İç mekân tasarımı bana Ukrayna’daki kafelerin bir araya gelmiş halini anımsattı. Kahveleriyle, dekoruyla ve sakinliğiyle hala tam olarak keşfedilmemiş olan bu kafeyi de size son önerim olarak sunabilirim.

Bir sonraki günlük gezintide görüşmek üzere...

GZT seyahat notları: 48 saatte Odessa
Hayat