Sinema dünyasına 1970'li yıllarda giriş yapan 'otomobil aksiyonları', 80'li yıllarda azalıp 2000'lerin başında ise bambaşka bir anlayışla geri dönerek efsanevi bir film türü oluşturmayı başardı. Önceleri yalnızca araba kaçışı içeren filmler üretilirken zaman içerisinde konsept ve yaklaşım bambaşka bir boyuta sürüklendi. Artık temel motivasyon aksiyon filmlerinin içine otomobil aksiyonu serpiştirmek değil, otomobil aksiyonunun içine kurgusal bir savaş hikayesi yerleştirmek oldu.

Sinemadaki dönüşümün de temsilcilerinden biri olan bu değişiklik, Hızlı ve Öfkeli serisiyle vücut buldu denebilir. İlk olarak 2001 yılında Rob Cohen tarafından California'da çekilen film; Vin Diesel, Paul Walker, Mizhelle Rodrigues ve Jordana Brewster ile gelmişti. 35 milyon dolar bütçeli filmden 209 milyon dolar kazanan yapımcılar için bu gelir, 'bir efsanenin doğuşu' konusunda fazlasıyla teşvik ediciydi. Bu denli efsanevi bir girişin ardından toplamda 8 ana film ve 2 kısa filmle devam eden Hızlı ve Öfkeli, yalnızca 'yıldız oyuncu kadrosuyla' değil, 'yıldız otomobil kadrosuyla' da hep konuşuldu. 1970 model Dodge Charger'dan 2012 model Lucra LC 470'e kadar onlarca farklı ve özel otomobil seri sayesinde önce sinema perdesine ardından da zihinlerimize kazındı.

"Aktörlerle 'ilginç bir anlaşma' imzalandı!"

Hızlı ve Öfkeli serisine gerçekten tutkun olan bir sinema izleyicisinin otomobil aksiyonuna duyduğu merakın seviyesini tahmin etmek zor değil. Seri, bu öngörülebilir merakın dışında kavga ve aksiyon sahnelerine adapte edilen sonsuz lezzetle de farklılaştı. Onlarca farklı ve ünlü oyuncu, kusursuz kavga teknikleriyle 'birbirine girerken' milyonlarca sinema izleyicisi de beyazperdeye kilitlendi. Dwayne 'The Rock' Johnson, Vin Diesel ve Jason Statham gibi efsane 'dövüşçü aktöre' sahip olan seri, bu aktörlerle yapılan ilginç bir anlaşmayla gündem oldu.

Hızlı ve Öfkeli serisinin aksiyon yıldızları sözleşmeleri gereği asla yenilmiyorlar. Dwayne 'The Rock' Johnson, Vin Diesel ve Jason Statham'ın sözleşmelerinde dövüş kaybetmeme maddesi bulunduğu ortaya çıktı. Ünlü oyuncuların birbirlerinden ya da diğer karakterlerden alacakları darbelerde bir sınır şartları bile var. Hızlı ve Öfkeli serisi öncesi her üç oyuncunun da kendini fazlasıyla ispat ettiği 'aksiyon filmleri' mevcut. Çoğu zaman, bu Hollywood neslinin en aktif aksiyon yıldızları olmalarını sağlayan rollerde de boy gösterdiklerini biliyoruz. Üç yıldızın sinema yaklaşımları ve Hızlı ve Öfkeli serisi dışında bir ortak yönleri daha mevcut: 'Dövüş kaybetmeme!'

Wall Street Journal'de yer alan makaleye göre üç oyuncunun da yer aldıkları filmlerde asla kaybetmemelerini dayatacak sözleşme maddeleri bulunuyor. Hatta öyle ki, oyuncular rol için kaç tane yumruk yiyeceklerini bile sınırlandırıyor. Makale; Johnson, Diesel ve Statham sözleşmeleri hakkındaki bu şaşırtıcı ayrıntıyı ortaya çıkardı. Haberde, 'Yapımcılara ve film ekibine göre, 51 yaşındaki Jason Statham, filmde ne kadar dayak yiyeceğini sınırlayan bir anlaşmayı stüdyo ile müzakere etti. 52 yaşındaki Vin Diesel'ın serinin yapımcılarından olan küçük kız kardeşi, oyuncunun yiyeceği yumruk sayısını kontrol ediyor. 47 yaşındaki Dwayne Johnson da filmde dayak yediği kadar dayak da attığını garanti edebilecek yapımcılar, kurgu editörleri ve dövüş koordinatörleri ile çalışıyor.' deniyor.

"Hızlı ve Öfkeli serisi, milyar dolarlık birkaç aksiyon yapımından biri konumunda."

Bu çabanın nedeni 'herhangi birimiz zayıf değil' demek!

Oyuncular tarafından yapımcılar ve teknik ekipte oluşturulan baskının temel nedeni, aralarında bulunan kimsenin diğer bir ekip arkadaşından daha zayıf görünmediğinden emin olmak olabilir. Her fiziksel müdahaleye varsayımsal bir değer koyma fikri Diesel'den geldi, bu şekilde her birinin ne kadar dövüldüğünü yakından kontrol edebiliyor. Bu sıra dışı bir anlaşma ve arkasında aktörlerin egolarını korumaktan başka bir sebebi yok gibi görünüyor. Aynı şartların, Hızlı ve Öfkeli serisi dışındaki diğer tüm projeleri için de geçerli olup olmadığı ise belirtilmiyor. Johnson ve Diesel'in sette birbirleriyle zorluk yaşadıkları bir sır değil, Statham'ın da bir şekilde bu çatışmaya karışıp karışmadığına dair ise bir bilgi bulunmuyor.