En Nakba: Filistin'deki zulmün başlangıcı ya da büyük felaket
ŞEYMA ÖZİN
Bazı şeyler bilinçli olarak unutulur; bazıları da hatırlanır. En Nakba deneyimi de, Filistinlilerin hafızasında “evin kaybı” olarak yer almaktadır.
1948 ve En Nakba.
14 Mayıs 1948 tarihinde İsrail, Birleşik Krallık'tan bağımsızlığını ilan etti, buna mukabil 14 Mayısı 15'ine bağlayan gece Mısır, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Irak İsrail'e savaş açtı.
İsrail savaştan galip çıktı ve Filistin coğrafyasında Araplara devlet kurmaları için bırakılan toprakların yarısını işgal etti.
İsrail, savaş sırasında topraklarını terk ederek kaçmak zorunda kalan Filistinli Arap mültecilerin “eve geri dönüşüne” izin vermedi ve Filistinliler için felaket, İsrailliler için Bağımsızlık Savaşı olan o tarih, En Nakba olarak anıldı.
Yani eski Filistin'in, oraya ait her şeyin kaybı.
Ev, insanların kendilerini güvende ve rahat hissettikleri mekandır ve Filistinliler için artık “ev” yoktu.
1948'den bu yana da Filistin topraklarının yüzde 78'i işgal edildi.
Bir halk, bilinçli olarak yıkıma ve felakete uğratıldı, bir ülke ve vatandaşları planlı bir biçimde yakılıp yıkıldı.
Bazı şeyler bilinçli olarak unutulur; bazıları da hatırlanır. En Nakba deneyimi de, Filistinlilerin hafızasında “evin kaybı” olarak yer aldı.
Birçok köy ve kasaba haritadan silinmiş, aileler parçalanmış, mülteci olmaktan kaynaklanan kader ortaklığıyla beraber Filistinlilik idiyeti başlamıştı.
Bu “talihsiz” deneyim sonrası mülteci Filistinliler sosyal dayanışma ağlarını yeniden kurmuş, değerlerini yeniden keşfetmiş, Filistinlilik fikri için toparlanma yıllarına girmişlerdir.
1998 yılında Yaser Arafat'ın katıldığı törenlerde 1 milyon kişinin katılımıyla toplu olarak vatanlarının, ölenlerinin ve mülklerinin yasını tutmak için Nakba gününün anılmasına başlandı. Felaketin canlı tutulması için çeşitli yerlerde gösteriler yapılmış ve 2003 - 2004 yıllarında Londrave New York'da gösteriler düzenlenmiştir.
Nakba günü İsrail Savunma Kuvvetleri ile Filistinliler arasında Batı Şeria ve Gazze'de çatışmaların en çok yoğunlaştığı yıllık dönemdir.
14 Mayıs 1948 tarihinde İsrail, Birleşik Krallık'tan bağımsızlığını ilan etti, buna mukabil 14 Mayısı 15'ine bağlayan gece Mısır, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Irak İsrail'e savaş açtı.
İsrail savaştan galip çıktı ve Filistin coğrafyasında Araplara devlet kurmaları için bırakılan toprakların yarısını işgal etti.
İsrail, savaş sırasında topraklarını terk ederek kaçmak zorunda kalan Filistinli Arap mültecilerin “eve geri dönüşüne” izin vermedi ve Filistinliler için felaket, İsrailliler için Bağımsızlık Savaşı olan o tarih, En Nakba olarak anıldı.
Yani eski Filistin'in, oraya ait her şeyin kaybı.
Ev, insanların kendilerini güvende ve rahat hissettikleri mekandır ve Filistinliler için artık “ev” yoktu.
1948'den bu yana da Filistin topraklarının yüzde 78'i işgal edildi.
Bir halk, bilinçli olarak yıkıma ve felakete uğratıldı, bir ülke ve vatandaşları planlı bir biçimde yakılıp yıkıldı.
Bazı şeyler bilinçli olarak unutulur; bazıları da hatırlanır. En Nakba deneyimi de, Filistinlilerin hafızasında “evin kaybı” olarak yer aldı.
Birçok köy ve kasaba haritadan silinmiş, aileler parçalanmış, mülteci olmaktan kaynaklanan kader ortaklığıyla beraber Filistinlilik idiyeti başlamıştı.
Bu “talihsiz” deneyim sonrası mülteci Filistinliler sosyal dayanışma ağlarını yeniden kurmuş, değerlerini yeniden keşfetmiş, Filistinlilik fikri için toparlanma yıllarına girmişlerdir.
1998 yılında Yaser Arafat'ın katıldığı törenlerde 1 milyon kişinin katılımıyla toplu olarak vatanlarının, ölenlerinin ve mülklerinin yasını tutmak için Nakba gününün anılmasına başlandı. Felaketin canlı tutulması için çeşitli yerlerde gösteriler yapılmış ve 2003 - 2004 yıllarında Londrave New York'da gösteriler düzenlenmiştir.
Nakba günü İsrail Savunma Kuvvetleri ile Filistinliler arasında Batı Şeria ve Gazze'de çatışmaların en çok yoğunlaştığı yıllık dönemdir.