Ege'de Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunun kaynağı ne?
● Türkiye ve Yunanistan Savunma Bakanlıkları heyetleri, Ege Denizi'nde iş birliğini geliştirmek amacıyla bugün Atina'da bir araya gelecek.
● Heyetlerarası görüşmede Ege Denizi'nde güven arttırıcı önlemler ve davranış kuralları masada olacak.
● Türkiye ile Yunanistan arasındaki problemlerin ana kaynağını karasuları ve kıta sahanlığı oluşturuyor. Yunanistan’ın Ege Denizi'nde saldırgan hareketleri nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkiler zaman zaman geriliyor.
● Türkiye ve Yunanistan arasındaki deniz sınırı henüz bir anlaşmayla belirlenmemiştir. Mevcut durumda Ege'nin % 28'i Türk karasuları, % 35'i Yunan karasuları ve % 46.2'si açık denizdir. Eğer karasuları Yunanistan'ın istediği gibi 12 mil olursa, Ege'nin % 73'ünden fazlası Yunanistan'ın karasuları, % 9'undan azı Türk karasuları ve % 15'ine yakını da açık deniz alanına dönüşür.
Milli Savunma Bakanlığı, Türk heyetinin Yunanistan Savunma Bakanlıkları heyeti ile "Ege Denizinde Güven Arttırıcı Önlemler ve Davranış Kuralları" üzerine görüşmeler yapmak üzere 20-25 Mayıs tarihleri arasında Yunanistan'ın başkenti Atina'da olacağını açıkladı.
Türkiye ve Yunanistan'ın arasında gerilime yol açan Ege'deki sorunun kaynağı ne?
Türkiye ile Yunanistan arasındaki Ege'deki problemlerin ana kaynağı karasuları ve kıta sahanlığıdır.
Coğrafi konum olarak birbirine çok yakın olan bu iki ülkenin deniz alanları uluslararası hukuka göre belirlenmelidir; ancak Türkiye’nin olumlu adımlarına karşın Yunan tarafının bu sürece yanaşmaması zaman zaman iki ülke arasındaki ilişkileri germektedir.
- Türkiye ile Yunanistan’ın birbirine çok yakın konumda bulunan sınırlarının karasuları sınırının belirlenmemesi sorunu arttırmaktadır.
Yunanistan karasularını 6 deniz milinden 12’ye çıkarmak istemesi sorunun çözümünü engellemektedir. Yunanistan’ın karasularını 12 deniz miline çıkarması Ege Denizi’nin %70’inden fazlasını hakimiyeti altına alması anlamına gelmektedir ki bu durum Türkiye tarafından kabul edilemeyecek bir orandır.
Yunanlar tarafından karasularının 12 mile çıkarılmasının asla kabul edilemeyeceği ve bu hususun iki devlet arasındaki ilişkilere olumsuz etkisi olacağını Türk hükümetleri birçok kez belirtmişlerdir.
Yunanistan Doğu Ege Adaları’nı silahlandırmaya devam ediyor
Yunanistan’ın hakimiyetinde bulunan ve ülkemize çok yakın bir konumda olan Doğu Ege Adaları Lozan ve Paris antlaşmasına göre silahsız olmak zorundadır; ancak yürürlükte olan bu antlaşmalara rağmen Yunanistan’ın bu adaları silahlandırması ve gereken yasal yükümlülükleri yerine getirmemesi krizin sürekli alevlenmesine yol açmaktadır.
Ege denizindeki bazı coğrafi boşluklar gerilime yol açıyor
Ege denizinde bulunan bazı coğrafi noktalar konusundaki boşluklar krize neden olmaktadır. Türkiye, uluslararası antlaşmalarla belirlenen ve Yunanistan’a ait ada ve adacıklar hakkında herhangi bir hak iddiasında bulunmazken Yunanistan’ın Türkiye’nin çok yakınında bulunan bazı adacıklar hakkındaki hak iddiaları deniz sınırının belirlenmesine engel olmakta, iki ülke arasında gerilime yol açmaktadır.
- Tarih 1996 yılının Ocak ayı sonlarını gösteriyordu. Türkiye ve Yunanistan'ın deniz kuvvetleri Kardak kayalıklarının çevresinde konuşlanmış, iki ülkenin savaşmasına ramak kalmıştı. ABD ve NATO'nun devreye girmesi tansiyonu düşürdü, savaşın eşiğinden dönüldü.
Tarihe Kardak Krizi olarak geçen olay 1996 yılının Ocak ayında yaşandı. Figen Akat adlı Türk gemisi 25 Aralık 1995 tarihinde Ege Denizi'ndeki, Bodrum'un 3.8 mil uzaklığındaki Kardak Kayalıklarında karaya oturdu. Bu olaydan sonra Yunanistan, deniz kazasının kendi karasularında olduğunu ileri sürdü. Türkiye ise söz konusu adaların kendisine ait olduğunu belirtti.
Ege'de Bodrum kıyıları ile Yunanistan'ın Kalimnos (Kilimli) Adası arasında kalan ıssız iki adacıkta karaya oturmuş; kendisini çekmeye gelen Yunan kurtarma ekiplerinin yardımını reddetmişti.
"Figen Akat", Yunan kurtarma ekipleri tarafından çekilerek Türk kıyılarına teslim edilmişti. Ancak Türk ve Yunan kamuoyunun daha sonra "Kardak" kayalıklarının "kime ait olduğu" tartışması, iki ülkeyi savaşın eşiğine getirecekti.
Yunanistan hava sahasının 10 deniz mili olduğunu iddia etmesi de gerilime neden oluyor
Uluslararası hukuka göre, bir ülkenin karasuları genişliği aynı zamanda o ülkenin ulusal hava sahasının genişliğini de belirler. Yunanistan 1931 yılında yapılan antlaşmaya göre 3 deniz mili olan karasularını 10 deniz mili olarak açıklaması diplomatik krizlere neden olmaktadır.
Türk ve Yunan pilotlar arasında Ege'de yıllardır süregelen it dalaşı Yunan pilotun hayatına mal olmuştu
2016 yılında Ege'de Yunan pilot iki Türk F-16'sı arasına girmeye çalışınca çarpışmaya yol açmıştı. İt dalaşında Yunan F-16 uçağı, Türk F-16'larını türbülansa sokmak amacıyla ikisinin arasına girmeye çalıştı; ancak mesafeyi ayarlayamadı ve Türk F-16'sının kanadına alttan çarptı. Koltuğunu fırlatan pilot Üsteğmen Özdemir kurtulmuş, Yunan pilot yaşamını yitirmişti.
Olay Yunan basınında savaş telaşına yol açmıştı
Olay Yunanistan tarafında önce "savaş mı çıkıyor" diye algılanmış. Türk ve Yunan yetkililerinin açıklamalarıyla gergin hava dağılmıştı.
Ege sorunlarının bir kısmı da arama kurtarma faaliyetleriyle ilgilidir
Denizde Arama Kurtarma faaliyetleri 1979 tarihli Denizde Arama Kurtarmaya ilişkin Uluslararası Sözleşme (Hamburg Sözleşmesi) ile düzenlenmiştir
Hamburg Sözleşmesi’ne göre, ilgili taraflar arasında anlaşma yoluyla arama ve kurtarma sahaları belirlenemediği takdirde taraflar, böyle bir anlaşma yapılana kadar arama ve kurtarma hizmetlerinin kapsamlı koordinasyonu için çaba sarfedeceklerdir. Türkiye’nin bu hedefe yönelik çağrılarına rağmen Ege’de böyle bir koordinasyon kurulamadı.
Yunanistan ile Türkiye arasında arama kurtarma bölgeleri hakkındaki uyuşmazlık temel olarak Yunanistan’ın konuya egemenlik meselesi olarak yaklaşmasından kaynaklanmaktadır. İnsan hayatını kurtarmaya yönelik olarak belirlenen arama kurtarma bölgeleri egemenlik alanları değil hizmet sahalarıdır.