Dramın en net fotoğrafı: Can yeleği mezarlığı

SUAT YAHYAOĞLU
Abone Ol

Midilli'de çöplük haline gelen bir arazide, can yeleği, şişme bot ve bir zamanlar sığınmacılara ait çeşitli eşyalardan oluşan yığınlar, tarihin en büyük göç olaylarından birinin acı hatıralarını simgeliyor.

Molivos bölgesinde, yaklaşık 40 bin metrekarelik alana yayılan bu yığınlar, sığınmacıların Ege Denizi'nde sıklıkla ölümle sonuçlanan yolculukları sırasında yaşanan dramın izlerini barındırıyor.

Midilli Adası'na vardıktan sonra herhangi bir şekilde Avrupa yolculuğuna devam etmeyi başaran sığınmacılardan kalan eşyalar arasında yoksulluklarını gözler önüne seren giysiler, ayakkabılar ve oyuncaklar, bu ölümcül yolculuktan geri kalan acı hatıralar olarak dikkati çekiyor.

Adada geri dönüşüm tesislerinin bulunmaması ve ana karadaki merkezlere ulaştırılmasının pahalıya mal olması nedeniyle akıbeti belirsiz yığınların biraz ötesinde sığınmacıların Midilli'ye ulaşmalarında kullanılan eski balıkçı tekneleri de göze çarpıyor. Bazı sivil toplum kuruluşlarının, can yeleklerini çanta gibi kullanılabilir ürünlere dönüştürme çabaları ise yığınların büyüklüğü karşısında oldukça sınırlı kalıyor.



Sığınmacı krizinin ve göç sırasında denizde hayatını kaybeden yüzlerce sığınmacının sembolü haline gelen can yelekleri, krize dikkat çekmek için gerçekleştirilen çeşitli gösterilerde kullanılırken, birçok sanat eserine de ilham kaynağı olmuştu.

Sığınmacıların boğulmalarının bir sebebi olarak gösterilen ucuz can yelekleri Londra'nın Parlamento Meydanı'ndaki bir gösteride de kullanılmıştı.

Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras da geçen haziranda Atina'yı ziyaret eden Birleşmiş Milletler (BM) eski Genel Sekreteri Ban Ki-Mun'a bir sığınmacının geride bıraktığı can yeleğini hediye etmişti.

Geçen iki yıl boyunca çoğunluğu Suriye ve Irak gibi savaş bölgelerinden kaçarak Avrupa ülkelerine ulaşma umuduyla yola çıkan bir milyonun üzerinde sığınmacı Ege Denizi'ni aşarak Yunanistan üzerinden göç ederken, bunların yarısından fazlası Midilli'den geçmişti.

Ege'de 2015'te 279, 2016 yılında da 192 sığınmacı bu kısa ancak tehlikeli yolculuğu tamamlayamadan hayatını kaybetmişti. Geçen Mart'tan bu yana Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki göçmen mutabakatının ardından yüzde 95'in üzerinde bir oranda azalan sığınmacı geçişleri ile ölü sayısı 19'a düşmüştü.