Doğu Akdeniz'de neler oluyor?

HİKMET YALÇINKAYA
Abone Ol

Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşım rekabetinde tansiyon tırmanırken Güney Kıbrıs, Fatih sondaj gemi personeline tutuklama kararı çıkardı. Ankara, karara sert tepki gösterirken, Dışişleri Bakanlığı bölgede bulunan gemilere ilişkin bir açıklama yaptı.

Yaklaşık olarak 1,7 milyar varil petrol ve 122 trilyon fit küp gaz potansiyeline sahip olduğu düşünülen Doğu Akdeniz'de, ABD, AB ve İsrail'i de yanına alarak bölgede 'enerji ittifakı' kurmayı amaçlayan Kıbrıs Rum kesimine Türkiye'nin arama faaliyetleriyle karşılık vermesi Akdeniz'de enerji kaynaklarında diplomasinin de önemini hatırlattı.

Türkiye ve KKTC, Doğu Akdeniz’de gaz krizinin temelini oluşturan Kıbrıs Rum kesiminin tek yanlı paylaşım anlaşmalarına şiddetle karşı çıkarken, Fatih gemisiyle sondaj çalışmalarını sürdürüyor.

Dünya siyasetinin yakın tarihteki sıcak gelişmelerinin oyuncularında bir değişim yaşanmazken, oyun alanlarındaki genişlemeler ve değişkenlik gösteren çıkarların yeni merkezi Doğu Akdeniz bölgesi olarak dikkati çekiyor.

Arap baharıyla başlayan sürecin devamı olarak değerlendirilen Suriye'deki iç savaş, Mısır'daki siyasi çıkarımlar ve ABD'nin yaklaşık 10 bin kilometreden işgalci konumundaki İsrail'in başkentini Kudüs olarak tanıması, Golan Tepeleri ve ABD'nin İran'a yaptırımları son 15-20 yılda bu coğrafyanın en çok konuşulan konuları oldu.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Fatih sondaj gemisi mürettebatına ilişkin aldığı karara Türkiye sert yanıt verdi.

İsrail'in işgal ettiği Golan Tepeleri'nde son durum ne?
Gündem

Doğu Akdeniz'in enerji potansiyeli ne kadar?

Doğu Akdeniz'de ise farklı bir durum söz konusu değil. ABD Jeolojik Araştırma Kurumu'nun yapmış olduğu bir araştırmaya göre; Doğu Akdeniz havzası 1,7 milyar varil petrol ve 122 trilyon fit küp gaz potansiyeline sahip ve bu rezerv uzak yakın tüm ülkelerin iştahını kabartıyor.

Bölgede, Türkiye, İsrail, Mısır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY) ve Yunanistan ile uluslararası aktörlerin son yıllarda Doğu Akdeniz’de yürüttüğü arama faaliyetlerini önemi de tam burada ortaya çıkmış oluyor.

TSK, 'Mavi Balina Tatbikatı' ile Doğu Akdeniz'de nefes kesti
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen MAVİ BALİNA-2018 Davet Tatbikatı'na ilişkin görüntüleri yayınladı.TSK'dan yapılan açıklamada, Türkiye’nin ev sahipliğinde Doğu Akdeniz’de 28 Eylül 2018 tarihinde başlayan ve NATO’ya üye ülkeler ile dost ve müttefik ülkelerin katıldığı MAVİ BALİNA-2018 Davet Tatbikatı'nın 7 Ekim 2018 tarihinde sona erdiği belirtilerek, 'Tatbikata, Türk Deniz Kuvvetlerine ait deniz ve hava unsurlarının yanı sıra, NATO Daimi Deniz Görev Grubu-2’de yer alan Türkiye, Hollanda ve İspanya Deniz Kuvvetlerine ait üç fırkateyn ve üç helikopter ile ABD, Pakistan ve Romanya’nın deniz ve hava vasıtaları da iştirak etmiştir' denildi.


Türkiye Doğu Akdeniz'de ne yapıyor?

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile bölgedeki etkinliğini iyiden iyiye artıran Türkiye, Barbaros Hayrettin Paşa sismik araştırma gemisi ve Fatih sondaj gemisi ile Kuzey Kıbrıs'ın ruhsat verdiği bölgelerde doğal gaz aramalarına başlamıştı.

Bölgedeki hedefleri doğrultusunda rahatsızlıkları hat safhaya çıkan başta ABD ve Avrupa Birliği (AB) üye devletleri olmak üzere Rusya, Mısır ve Fransa sondaj faaliyetlerini durdurma çağrısı yapmış Güney Kıbrıs Rum Yönetimi daha da ileri giderek Doğu Akdeniz'de sondaj çalışmaları yapan Fatih gemisinin personeline tutuklama kararı çıkardığını duyurmuştu.

Fatih sondaj gemisi böyle görüntülenmişti.

Tutuklama kararına Türkiye ne dedi?

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, "Rum tarafından yapılan açıklamalar ve gemimizde çalışan personelimize karşı çıkarıldığı iddia edilen tutuklama tehdidi karşısında faaliyetlerimiz hiçbir aksamaya mahal vermeden devam etmektedir. Kıbrıs’ın ve Akdeniz’in zenginliklerinin hakkaniyet ilkesi içerisinde adil şekilde bölüşülerek bölgesel barışın sağlanması için gayretlerimizi sürdüreceğiz." açıklamasında bulunmuştu.

Dönmez Akdeniz'de süren faaliyetlere ilişkin şu ifadeleri kullanmıştı:

"Türkiye hiçbir tehdide boyun eğmemiştir ve bundan sonra da eğmeyecektir. Türkiye'nin uluslararası egemenliğini yok sayacak girişimlerin önlenmesi için ilgili Bakanlıklarla beraber hukuki ve siyasi tedbirleri alıyoruz, almaya devam edeceğiz."

Mete Yarar: Doğu Akdeniz ile ilgili yaptığımız tespitler doğru çıktı
Türkiye'nin dijital televizyonu GZT'de her Salı yayınlanan Güvenli Bölge canlı yayınında konuşan Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar: 'Doğu Akdeniz ile ilgili yaptığımız tespitler doğru çıktı.' dedi

"Kararlılıkla devam ediyor"

Dışişleri Bakanlığı ise bölgede bulunan gemilere ilişkin bir açıklama yaparak, sondaj ve sismik gemilerin kendi kıta sahanlığında olduğuna dikkati çekerek sondaj faaliyetlerinin kararlılıkla devam ettiğine işaret etmişti.

İkinci sondaj gemimiz Yavuz'un da yakın bir tarihte hem Türkiye hem de Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti karasularında doğal gaz arama çalışmalarına devam edeceğine vurgu yapılmıştı.

Türkiye'nin bölgedeki faaliyetleri sürüyor.

Türkiye, Güney Kıbrıs Rum kesiminin tek taraflı olarak ilan ettiği münhasır ekonomik bölgeyi tanımadığını açıklamış, Türkiye’nin deniz yetki alanlarıyla çakışan bölgelerde arama ve üretim çalışmaları yapacak enerji şirketlerine ve söz konusu şirketlere ev sahipliği yapan ABD, İtalya, Fransa gibi ülkelere izin vermeyeceğini açıklamıştı.

Türkiye'nin konu hakkında uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını savunmak için harekete geçmekten çekinmeyeceğinin altı çizilmiş ve bölgedeki tüm aktörlere bir kez daha uyarılarda bulunulmuştu.

Türkiye’nin denizdeki gözü: Koca Piri Reis!
Teknoloji

Türkiye hangi noktada?

Jeopolitik konumuyla öne çıkan Türkiye, Rusya ile devam eden Türk Akım Projesi, Azerbaycan ile Trans Anadolu Boru Hattı (TANAP) ve İran ile Doğu Anadolu gaz iletim hattı projeleriyle enerji piyasalarında elini kuvvetlendirmeye devam ediyor.

Doğu Akdeniz’i tek yanlı parselleyerek uluslararası enerji şirketlerinin sondajına açan Kıbrıs Rum yönetimi 12’nci parselden doğal gaz çıkarılması için Amerikan Noble Enerji şirketiyle anlaştı. Rumlar, 18 yılda 9 milyar dolar elde etmeyi planladığını duyurdu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Doğu Akdeniz’deki süreç hakkında, "Bölgenin çıkacak olan tüm neması, bu petrol noktasında olabilir başka olabilir, hepsinden Güney Kıbrıs’ın nasıl hakları varsa aynı şekilde uluslararası hukuka göre Kuzey Kıbrıs’taki Türk soydaşlarımızın da hakları var. Bu hakları kimse kusura bakmasın biz ilgili alakası olmayanlara yedirtmeyiz" demişti.

MHP lideri Devlet Bahçeli ise konuya ilişkin şu açıklamayı yapmıştı:

"Doğu Akdeniz’de açıkça Türkiye’ye tuzak kurulmakta, kuyusu kazılmakta, egemenlik haklarına kast edilmektedir. Rum Yönetiminin, Fatih Sondaj Gemimizin çalışanları ve TPAO ile işbirliği yapan yabancı şirketlerin yöneticileri hakkında tutuklama kararı çıkarması hukuksuzdur, kepazeliktir. Kıbrıs Türklüğü yalnız değildir, Doğu Akdeniz asla peşkeş çekilmeyecektir."

MHP lideri Devlet Bahçeli konuya ilişkin sert açıklamalarda bulundu.

ABD, Doğu Akdeniz için ne diyor?

ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Matthew Palmer, Doğu Akdeniz'in ülkesi için stratejik öneme sahip olduğunu belirterek, "Doğu Akdeniz, ABD'nin bir dizi stratejik çıkarının ve önemli ortaklarının bulunduğu bir bölge. Biz Doğu Akdeniz'e, yeni hidrokarbon kaynaklarının bulunduğu, enerji kaynakları açısından da giderek önemi artan bir bölge olarak bakıyoruz." demişti.

KKTC ne diyor?

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı Ersin Tatar Doğu Akdeniz'deki gelişmelere ilişkin, "Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve onunla iş birliği yapanlar kendi çıkarları için Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Doğu Akdeniz’den dışlamaya, haklarımızı arzu ettikleri gibi gasbetmeye çalışıyorlar." ifadelerini kullandı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı Ersin Tatar

Bölgede kimler faaliyet gösteriyor?

Doğu Akdeniz'de faaliyet gösteren başlıca şirketler arasında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), ABD'li Exxon Mobil ve Nobel, Fransız Total, İtalyan Eni, Güney Koreli Kogas, Katar Petroleum, İngiliz BG ile İsrailli Delek ve Avner yer alıyor.

  • Bölgeye sınırı olmamasına rağmen ABD, Rusya ve İngiltere gibi ülkeler de Akdeniz'deki enerji denkleminde ağırlığını korumak istiyor.

Denizkurdu 2019 Tatbikatı'ndan bir görüntü.

Doğu Akdeniz, ülkeler arasında münhasır ekonomik bölge sorunu tartışması devam ederken, Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY) tarafından tek taraflı olarak ilan edilen 13 parselden oluşuyor. GKRY söz konusu parselleri uluslararası şirketlere ihale ederek lisanslandırıyor.

Kuzeydekiler sırasıyla 1. 2. ve 3. parsel, ortadakiler 4. 5. 6. 7. 8. 9. ve 13. parsel ve güneydekiler de 10. 11. ve 12. parsel olarak adlandırılıyor.

Dev enerji şirketleri bölgede

Bölgede sözde 2. 3. ve 9. parsellerde İtalyan Eni ve Güney Koreli Kogas şirketlerinin müşterek lisansı bulunuyor. Ortaklığın payları ise yüzde 80 Eni, yüzde 20 Kogas olarak dağılım gösteriyor.

Fransız Total ve İtalyan Eni 6. ve 11. parsellerde eşit pay sahibiyken, 8. blokta Eni tek başına ruhsat sahibi konumunda yer alıyor.

12. saha ise yüzde 35 ABD'li Nobel, yüzde 35 İngiliz BG ve yüzde 30 da İsrailli Delek ve Avner şirketlerinin hisselerinden oluşuyor.

Türkiye ve KKTC'nin hak iddia ettiği bölgede yalnızca sözde 10. ve 11. persellerde çakışma meydana gelmiyor, diğer parsellerin hepsinde münhasır ekonomik bölge tartışmaları devam ediyor.

10. parselde ABD'li Exxon Mobil ve Katar Petroleum ortaklığı, 11. parselde ise Total ve Eni ortaklığı sözde ruhsatları elinde bulunduruyor. Geriye kalan sözde 1'inci, 4'üncü, 5'inci, 7'inci ve 13'üncü parseller için görüşmeler devam ediyor.

Denizkurdu 2019 Tatbikatı, Mavi Vatan-2019'un ardından başarıyla gerçekleştirildi.

Kıbrıs’ta ipleri geren bölge: Doğu Akdeniz
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bir süredir çatışmaların merkezinde yer alıyor. Tek taraflı aldığı kararlar ve Yunanistan, Amerika ve İsrail gibi devletlerin desteğiyle bölgede Türkiye'yi safdışı bırakmaya çalışıyor. Türkiye de ustalıkla süreci yönetmeye çalışıyor. Birçok ülke savaş gemilerini Doğu Akdeniz'de tutarken yaşanan anlaşmazlıklar dünyayı tedirgin ediyor. Peki Doğu Akdeniz'de neler oluyor? Doğu Akdeniz'den doğalgaz çıkması bölge dengelerini nasıl etkiliyor? Çok Net'te bu hafta sizler için araştırdık.


Güney Rum kesimi ortak fonu reddediyor

Kıbrıs'ta garantör devlet olarak bulunan Türkiye, gerek Kıbrıs barış görüşmeleri sırasında gerekse diğer platformlarda daima adada eşit paylaşımı savundu. Buna rağmen GKRY, Kıbrıs barış görüşmelerinde gündeme gelen hidrokarbonlardan elde edilecek gelirler için ortak bir fon kurulması teklifini reddetti ve söz konusu görüşmeleri bir zaman kazanma aracı olarak kullandı.

Kıbrıs 'sorunu' enerji paylaşımını zorlaştırıyor

Uluslararası boyutta devam eden Kıbrıs sorunu da bölgedeki aktörler arasında enerji paylaşımını zorlaştırıyor. Bu noktada Türkiye de Kıbrıs'ta, Türklerin Rumlarla eşit haklara sahip olduğunu ve adanın zenginliklerinden ortak faydalanılması gerektiğini savunuyor.

Bölgenin en önemli aktörlerinden biri olan Türkiye, Doğu Akdeniz'de TPAO aracılığıyla etkinliğini her geçen gün daha fazla artırıyor. Bu kapsamda Türkiye, Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisi ve Fatih sondaj gemisi ile Kıbrıs adası yakınlarında çalışmalara başlamıştı. Böylece Türkiye, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını savunmak için harekete geçmekten çekinmeyeceğini bölgedeki tüm aktörlere bir kez daha göstermiş oldu.

Fatih sondaj gemisi.

Güney Kıbrıs hukuk dışı davranıyor

Ayrıca GKRY'nin adanın tamamını temsil eden bir devlet olmadığı için münhasır ekonomik bölge oluşturma ve ihale etme hakkı da bulunmuyor. Buna rağmen bölgenin kaynaklarından azami pay alma arayışına giren enerji şirketleri ve bu şirketlerin direkt veya dolaylı yoldan sahibi olan ABD, Fransa ve İtalya gibi ülkeler GKRY'yi adanın tamamında egemen gibi görüyor ve ihalelerle aldıkları lisansların hukuki olduğunu savunuyor.

Güney Kıbrıs ve AB sorunsalı

Kıbrıs sorunu çözülmeden GKRY'yi bünyesine kabul eden Avrupa Birliği de Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin uygulanmasındaki belirsizliklere rağmen Türkiye'yi uluslararası hukuka saygılı olmaya davet ederek, Rumların tek taraflı ve oldubittiye dayanan tezlerine destek veriyor.

  • Bu tezlere bakıldığında adanın batısında oluşturulan sözde blokların Türkiye'nin deniz yetki alanlarıyla çakıştığı açıkça görülebiliyor.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, TCG Barbaros (F-244), Türk Deniz Kuvvetleri'nin Barbaros sınıfı fırkateynlerinden birini selamlıyor.

Öte yandan, adanın çakışma olmayan kuzey, doğu ve güney kısımlarında Rum tarafının fiili durum yaratma olasılığına karşı, KKTC tarafından TPAO'ya ruhsat sahaları verildi. Böylece GKRY'nin adanın tamamını temsil etmemesine rağmen bloklar oluşturarak münhasır ekonomik bölge ilan etmesine karşılık verilmiş oldu.

Türkiye, gerek yetki alanları üzerindeki hakimiyeti gerekse KKTC tarafından verilen lisanslarla ada etrafındaki söz sahibi konumunu sürdürüyor.

Barbaros bölgenin 'röntgenini' çekti

Türkiye yürüttüğü sağlam politikalarla üçüncü tarafların bölgedeki çalışmalarını engelliyor ve satın aldığı arama ve sondaj gemilerini bölgeye sevk ederek enerji diplomasisinde daha proaktif bir politika tarzını ortaya koyuyor.

2013'te petrol ve gaz araştırmalarında kullanılmak üzere satın alınan sismografik araştırma gemisi Barbaros Hayreddin Paşa, kendisine eşlik eden donanma unsurlarıyla birlikte geçen yıl Akdeniz'e geçerek 2 ve 3 boyutlu sismik çalışmalarına başladı ve deyim yerindeyse bölgenin röntgenini çekti.

  • Barbaros Hayreddin Paşa gemisinin geçen yıl ekimde Yunanistan'a ait bir fırkateynin tacizine uğramasının ardından Türk Deniz Kuvvetleri Yunan gemisinin faaliyetlerini önleyerek fırkateyni bölgeden uzaklaştırdı.

TCG Barbaros'lar (F-244) böyle görüntülenmişti.

Türkiye'nin kararlı yürüyüşü Akdeniz'deki politikaların belirleyicisi oluyor

Doğu Akdeniz'deki bu sıcak temaslar Türkiye'nin bölgedeki çalışmalarında ne kadar kararlı olduğunu bir kez daha gösterdi.

Türkiye'nin kararlılığını bölgedeki tüm aktörlere gösteren diğer bir gelişme ise ülke tarihindeki en büyük deniz tatbikatı olan ve 28 Şubat-8 Mart 2019 tarihlerinde başarıyla icra edilen Mavi Vatan Tatbikatı idi.

Doğu Akdeniz'deki ABD ve Rusya çekişmesi

Bölgede ABD ve Rusya'nın da önemli oranda askeri gücü bulunuyor. Suriye'deki gelişmelere paralel olarak Rusya bölgedeki askeri varlığını güçlendirirken, ABD de bölgede bulunduğunu sık sık hatırlatıyor. Rusya ise bu bölgede ABD'nin varlığını artırmasından endişe duyuyor.

Geçen yılın Aralık ayında Rus Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova, ABD'nin Kıbrıs'ta üs elde etmek istediği iddialarına ilişkin bir açıklama yapmış ve "ABD'nin Kıbrıs'ta askeri varlığını güçlendirmek için aktif olarak seçenekleri incelediğine yönelik çeşitli kaynaklardan bilgi alıyoruz. Karşı önlemler almaktan çekinmeyiz." ifadesini kullanmıştı.

Geniş doğal gaz rezervleri ve Avrupa'ya dört koldan ulaşan boru hatlarıyla dünyanın en büyük enerji ihracatçısı ülkelerinden biri olan Rusya, Doğu Akdeniz enerji denkleminde de yerini sağlamlaştırmak istiyor.

Gelirinin yaklaşık yüzde 40'ını enerjiden elde eden Rusya, Avrupa pazarına alternatif kaynak olabilecek Akdeniz gibi bölgelerdeki siyasetini de askeri ve stratejik olarak enerji bağlamında geliştiriyor.

Rusya'nın bölgede Suriye, Lübnan, Mısır, İsrail ve GKRY ile köklü ilişkileri bulunuyor. GKRY'ye yapılan doğrudan yatırımların önemli bir kısmı da Rusya'dan geliyor.

Rus enerji şirketi Rosneft'in Mısır açıklarında İtalyan Eni tarafından keşfedilen 850 milyar metreküplük Zohr sahasında yüzde 30 hissesi bulunuyor.

Ayrıca Rusya'nın bağımsız en büyük doğalgaz şirketi Novatek, Lübnan'da Eni ve Total ile birlikte kurduğu konsorsiyumla rezerv aramaya hazırlanıyor. Rus şirketleri Suriye'nin kıyılarında sondaj yapma haklarını ellerinde bulunduruyor.

Türkiye'nin bölgede sondaja başlaması sonrasında Rusya'dan da tepkilerin gelmesi, bu ülkenin GKRY ile ne kadar yakın ilişkide olduğunun ve bölgedeki gelecek enerji planlarına GKRY'yi ne kadar dahil ettiğinin bir göstergesi.

Her hafta GZT sosyal medya hesaplarından canlı yayımlanan İsmail Halis ve Mete Yarar'ın sunumuyla Güvenli Bölge'nin bu haftaki konu başlıklarından biri de 'Doğu Akdeniz' oldu.