Bu sesi duymaya katlanamayacaksınız! İşte dünyanın en korkunç sesi

HABER MASASI
Abone Ol

Konsere girmek için servet akıtıp sonrada kulaklarınızı tıkamak zorunda kalmak ister miydiniz? Florence Foster Jenkins’i dinlemek için servet akıtanlar sonrasında günlerce migren ağrısı çekiyordu.

Tüm zamanların en kötü opera sanatçısı Florence Foster Jenkins’i dinlemek isteyenler adeta servet akıtırdı. Sonuç ise konserlerin ardından başlayan baş ağrıları olurdu.

Tıklım tıklım dolardı

Konser salonları tıklım tıklım dolar, Florence Foster Jenkins’i dinlemek isteyenler özenle seçilirdi… O’nu dinlemek yüksek sosyete için son derece önemliydi. Opera konusunda pek fazla bilgisi olmayan ancak cemiyet hayatına girmek isteyen dönemin ABD’li zenginleri Jenkins’i dinleyebilmek için servet dökerdi.

Olumsuz konuşulmazdı

Konserlerin ardındansa kesinlikle Florence Foster Jenkins hakkında olumsuz bir yorum yapılmazdı. Çünkü konseri dinleyenler onun çok başarılı olduğunu düşünürdü. Ta ki Florence Foster Jenkins bir stüdyoya girip eşinin haberi olmadan ses kaydı yaptırıncaya kadar.

Lakap üzerine yapıştı

Jenkins’in ses kaydı radyo istasyonlarında çalınmaya başlanınca ise usta sanatçı eleştiri oklarının hedefi oldu ve ölümünden sonra dahi herkesin onu hatırladığı lakabı elde etti.

Hüzünlü bir hayat hikayesi

Tüm zamanların en kötü opera sanatçısı” unvanının sahibi Florence Foster Jenkins'in ilginç olduğu kadar hüzünlü hayatını gelin daha yakından öğrenelim.

0.

ABD'nin Pensilvanya Eyaleti'nde 19 Temmuz 1868'de dünyaya gelen Florence Foster son derece varlıklı bir ailenin kızıydı. 

0.
Genç bir kızken Florence Foster, Frank Thornton Jenkins ile hayatını birleştirdi. Foster kısa bir süre sona eşinden ayrıldı. Ancak ayrılığın ardından büyük bir sorunla karşı karşıya kaldı. Çünkü Florence Foster Jenkins boşandığı eşinden kendisine frengi hastalığının bulaştığını doktorların yaptığı testler sonucunda öğrenir. 
0.

Hastalığını öğrenen genç kadın ardından da babasını kaybeder ve New York'a taşınır. Çocukluğundan itibaren müzikle iç içe olmanın hayalini kuran Florence Foster Jenkins, iyi bir piyanisttir. New York'a taşındığı ilk dönemlerde de çocuklara piyano eğitimi verir.

0.
Ancak Foster'ın hastalığı ellerini yeteri kadar iyi kullanmasını engellemeye başlar. Böylelikle Foster çok sevdiği piyanoyu çalamaz hale gelir. Müziksiz bir hayatı düşünemeyen Foster kendisini operaya adar. Foster'ın hastalığını bilen ve operadan çok fazla anlamayan kişiler onu yüreklendirir. 
0.
Operadan pek de anlamayanların destekleriyle konserler vermeye başlayan Foster bir turnesi sırasında St. Clair Bayfield ile tanışır. Göz göze geldikleri ilk anda aşık olan ikili 1909 yılında evlenir. Ancak Foster'ın frengi hastası olması evliliklerine farklı bir boyut kazandırır. Eşini çok seven Bayfield bir an olsun Foster'ı yalnız bırakmaz.
0.

İkili evli olmalarına rağmen ayrı evlerde yaşar hatta Bayfield'in başka kız arkadaşları da olur. Ancak o her zaman yakın çevresindekilere "Bizim evliliğimiz tamamen duygulardan ibarettir" ifadelerini kullanmıştır.

0.
Bayfield her zaman eşini opera konusunda desteklemiş. Eşinin sesinin çok kötü olduğunu bilmesine rağmen onu tüm ülkenin hayranı olduğu bir kadınmış gibi lanse etmeyi başarmış. Konser etkinlikleri düzenlenirken her şeyi Bayfield organize eder. Yalnızca operadan anlamayan insanlara bilet satan, konserlere gazeteci davet etmeyen Bayfield'in korumacı tavrı günün birinde işe yaramaz.
0.
Foster gizlice ses kaydı yaptırır ve bunu radyolara dağıtır. Sonunda da Foster ülkedeki insanların alay konusu olur. 
0.
Bütün bunların farkında olan yaşlı kadın yine de olanları anlamıyormuş gibi davranır. 
0.
Foster 1944'te vefat eder. St. Clair Bayfield ise eşinin ölümünden bir yıl sonra Kathleen Weatherley ile yaşamını birleştirir.
0.
Bu eğlenceli olduğu kadar da hüzünlü yaşam hikayesi 2016 yılında beyazperdeye yansıdı. Stephen Frears'ın yönettiği 'Florence' isimli film tüm dünyada büyük bir ilgi gördü.
0.
0.