Başarının sırrı 'her gün ney üflemek'

ÖMER FURKAN ÇINAR
Abone Ol

Ünlü müzisyen Ömer Faruk Tekbilek, çıkardığı son albümünün çalışmalarını dünyaca ünlü prodüksiyon şirketleriyle yaptı. 'Avatar 2' filminin müzik prodüktörüyle çalışan Tekbilek, başarısının sırrının 'her gün ney üflemek' olduğunu söyledi. Usta sanatçı, ilahi bir çalgı olduğunu söylediği neyden bahsederken, ''Evvela parmaksız üfleyip vücuttaki tazyiki atmak lazım'' diyor.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gerçekleştirilen konserde, Ömer Faruk Tekbilek, sevilen eserlerini müzikseverlerle buluşturdu.

Usta neyzen, son konserini Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda verdi.

Usta müzisyen, uzun zamandır üzerinde çalıştığı 'Love Is My Relegion' isimli yeni albümünü çıkarttı. Bu albümünde 'Avatar 2' filminin müzik prodüktörü Amotz Plessner ve Alex Alessandroni Jr. ile kesişti. Dünyaca ünlü prodüktörlerle çalışan Tekbilek, farklı bir eserin ortaya çıktığını söyledi.

''Hollywood ile benim müziğe bakış açım farklı''

Son albümünde yabancı isimlerle çalışan usta sanatçı, çalıştığı iki ünlü isim ile kendi müziği arasındaki farkı bu sözlerle anlattı.

''Onlar Hollywood için çalıştıklarından müziğe bakış açıları farklı oluyor. Beraber çalıştığımız ilk proje onlara aitti ve ses çıkarmadım ama plak yapmayı teklif ettiklerinde durum değişti. Harmoni basıyorlardı, 7-8 ses. Bunun çok fazla olduğunu anlattım. Çünkü biz makam üzerine çalışırız. Fakat fazla seslerde makam kaybolur. Sonunda en fazla üç ses kullanarak ortayı bulduk. Çalışmalarımda yüzde 75 bizim müziğimiz ve karakterimiz, yüzde 25 onların. Bu oran müzikte benim balans ayarım. Ayrıca müziğim ve konserlerimde 4 ana ögeye rastlarsınız; birincisi ilahiler yani ilahi aşk, ikincisi birbirimize olan aşkı anlatan romantik müzikler, üçüncüsü hayata olan aşkı ifade eden folklorik temalar ve hayal gücüne dayalı farklı kültürlere ait parçalar.''

Ömer Faruk Tekbilek, Türk ezgilerinin yabancılarla buluşturan isim oldu.

Ömer Faruk Tekbilek kimdir?

1951 yılında Adana'da doğdu. Türk müziği ritim ve makamlarını öğrendi. 1967 yılında 16 yaşında İstanbul'a geldi. Burada Mevlevi dervişleriyle tanıştı. Onların dünyaya bakışlarından, müziği yorumlayışlarından ve ruhlarından çok etkilendi. Mevlevi Şeyhi Neyzen Aka Gündüz Kutbay hayatında önemli bir yer edindi. Sufi müziği, müziğinin temel taşı oldu. Daha sonra müziğe karşı alternatif bakış açılarıyla tanınmış müzisyenlerle çalıştı. Farklı tarzda soundlarla tanışarak zihninde sürekli olarak büyüttüğü ve adına "Sabır Ağacı" dediği müziğini zenginleştirmeye başladı. 1971 yılında 20 yaşında Türk Klasik Folklor grubunun bir üyesi olarak ilk defa Amerika'ya adım attı. "Sabır Ağacı" da bambaşka bir yönde gelişme yoluna girdi. Sultans adlı müzik grubuyla çalıştı. Ortadoğu kökenli müzisyenlerle beraber kurduğu orkestra ile çeşitli kulüplerde çaldı. 1988 yılında ünlü prodüktör Brian Keane ile tanıştı. Dünya çapında tanınmasını sağlayan albümlere imza attı. Doğu ve batı ezgilerini tasavvuf müziğiyle sentezleyerek oluşturduğu özgün tarz, büyük beğeni topladı.New York Metropolitan Museum of Art'ta sergilenen "Muhteşem Süleyman" sergisi ve filmi için Keane ile çalışmaya başladı. Bağlama, ney, darbuka, zurna, bendir, def gibi enstrümanları virtüöz derecesinde kullanıyor.Albümlerinde Yunanistan, İsrail, Bulgaristan, İran ve İspanya gibi birçok farklı ülke ve medeniyetten müzisyenlerle çalıştı. Amerika dışında, Avustralya, Fransa, İspanya, İngiltere, İsrail ve Yunanistan başta olmak üzere birçok kıta ve ülkede verdiği konserlerle hayran kitlesini her gün genişletti. Bugüne kadar "Spy Game (R. Redford, B. Pitt)" gibi birçok filmde müziklerine yer verildi.