Babasını erken yaşta kaybetmiş her kızın en iyi bildiği durumlar

HABER MASASI
Abone Ol

Dört tekerlekli bisikletin arka iki tekerleğini söküp de size “ben yanındayım, sen yaparsın” diyen kişinin yokluğunu bilen kızlar…

Her kız çocuğu doğumundan ölümüne kadar babasının prensesi olarak kalır, ya da her baba kızının kahramanıdır. Dünyada ölüm gibi bir gerçek varken biz insanlar anı yaşamaya çalışıyoruz biraz... Ama aslında her gece başınızı yastığa koyduğunuzda en yakınlarınızı kaybetme korkusu bir an olsun sizi yokluyorsa büyümüşsünüz demektir. Hele bir de aniden elini tutup park park dolaştırdığınız, o dört tekerlekli bisikletin arka iki tekerleğini söküp de size “ben yanındayım, sen yaparsın" diyen kişiyi kaybedince işte o zaman anlıyorsunuz büyüdüğünüzü.





Keşke telefonda sesimi yükseltmeseydim, keşke o sınavdan yüksek alsaydım da onu kızdırmasaydım diye sayısız keşkeyi sıralarsınız, sanki sebebi küçük keşkelerinizmiş gibi ölümün. “Bana bir masal anlat baba" dediğiniz kişinin zamanla sesini unutmaya başlarsınız… Görebileceğiniz tek yerin rüyalarınız olduğunu bildiğiniz aciz bir özlem duyarsınız bazen. Şimdi sizlere erken yaşta babasını kaybeden her kızın yaşadığı, yaşayacağı durumlardan bahsedeceğim…
1.
Yeni girdiğiniz her ortamda annen baban ne iş yapıyor konusuna gelindiğinde sıranın size gelmemesi için başka şeylerle meşgul olmak. Hatta ortamı terk etmeye çalışmak. Eğer sıra geldiyse de sizin için sıradanlaşmış o cevabı vermek. Devamında da karşı tarafı üzmemek için, geçti ama, çok oldu hatırlamıyorum bile diye eklemek.
2.
Etrafınızda arkadaşlarınızın babalarının bile büyük büyük babalarının yaşadığını duyduğunuzda hayatı sorgulamaya başlamanız.
3.
Telefon numarasını uzun süre rehberden silememek. Hatta cevap gelmeyeceğini bildiğiniz halde numarayı aramak.
4.
Elinize geçmiş, doldurmanız gereken formlarda baba bölümünde “ölü” kısmını işaretlerken gelen öfke. Evet öfke, çünkü her ne kadar ölümün yaşı, vakti olmasa da “erken ölüm” sizi öfkelendirir.
5.
Tuttuğu takımın maçını gördüğünüzde, sevdiği bir yazarın bir kitabını ya da en sevdiği şarkı çaldığında gözlerinizin dolması.
6.
Eğer sizden küçük bir kardeşiniz varsa, bazen kendinizi şanslı hissedersiniz en azından onunla hatırlayabileceğiniz anılarınız olmuştur.
7.
Mezuniyetiniz yaklaştığında bu acı biraz daha sizi yoklar. Kep atarken, diplomanızı alırken sizi göremeyecek olması “başaracağını biliyordum” diyemeyecek olması içinizi burkar.
8.
Yaşınız ilerledikçe daha dikkatli yaşamaya başlarsınız. Başınızda babanızın olmaması durumu bulunduğunuz toplum itibariyle en ufak bir başarısızlığınızda, hatanızda yüzünüze vurulacak ilk şeydir çünkü.
9.
Evlenmeye karar verdiğinizde bu burukluk daha da artar. Sizi istemeye gelecekleri kişi babanız olmayacaktır çünkü. Düğününüzde babanız olmayacak, kurdeleniz bağlanırken olmayacak, düğün davetiyenizde o anlamını büyüdükçe öğrendiğiniz “merhum” kelimesi yazacaktır.
10.
Bir parkta yürüyen ya da bir markette pazar alışverişine çıkmış baba-kızları gördüğünüzde yüzünüzde oluşan ufak tebessüm ve burukluk.
11.
Erken yaşta olgunlaşmış, yapacağınız her şeyin sorumluluğunu alabilecek kadar büyümüşsünüzdür.
12.
Bayramlar sizin için bir anlam ifade etmez. Evdeki kalabalık o “bayram havası” tam tersi sizi daha da üzer. Çünkü herkes el öperken siz bayram sabahı bir mermer taşına bakıp bayramlaşıp bir avuç toprağa gözyaşı dökersiniz.