Araştırma: Sürücüsüz araçlar, havayolu şirketleri için tehdit oluşturuyor mu?

YUNUS EMRE ŞAHİN
Abone Ol

Yapılan yeni araştırmalar, sürücüsüz otomobillerin seyahat tercihlerini önemli oranda değiştireceğini ve hatta havayolu şirketlerinin bundan olumsuz etkileneceğini gösteriyor.
Önümüzdeki yıllarda 5 saatten daha kısa mesafede yolculuk gerçekleştirecek olan birçok kişi uçak yerine sürücüsüz otomobilleri tercih edebilir.

Yeni araştırmalar, insanların seyahat tercihlerinin sürücüsüz otomobiller sonrasında ne kadar değişiklik gösterebileceğiniortaya koyuyor.

Sürücüsüz otomobiller daha yetenekli ve yaygın hale geldikçe, insanların seyahat alışkanlıkları çok daha geniş bir alanda farklılık gösterecek.

İnsanların seyahat tercihlerinin değişmesi de aslında havayolu endüstrisi için yeni bir potansiyel sorun anlamına gelebilir. Yani en azından araştırmalar arada bir bağ olduğunu gösteriyor.

Uçuşların en sıkıntılı yanlarından biri bagaj sırası, check-in işlemi ve bekleme süresi olarak görülüyor.

Atlanta'da yaşayan ve iş için Washington, DC'ye seyahat etmesi gereken birini hayal edin. Bu yaklaşık 10 saatlik bir yolculuk. Ancak bu uçuş için önce ve sonrasıyla 2 saati daha yolculuğa dahil etmek gerekiyor.

Sürücünün havaalanına gelmesi, check-in yapması; güvenlik kontrolünden geçmesi ve kapıda beklemesi. Bunların tamamı aslında uçuşun yani yolculuğun bir parçası. DC'ye varışta kontrol edilen çantaların alınması ve kiralık araba bulmak için daha 30 dakika daha ekleyin.

Tabii bu yolculuğun bir de otomobil boyutu var. Farklı açıdan baktığımızda kimse saatler boyunca tek başına direksiyon sallayarak geçirmek istemez. Bunun birçok sebebi var elbette ama hem yorgunluk hem de yolculuk süresi ilk sırada geliyor.

Ancak tamamen sürücüsüz otomobille yolculuk yapıldığında işler değişebilir. Yolcular 10 saatlik sürüşte boyunca yemek yiyebilir; bir şeyler içebilir, çalışabilir ya da kitap okuyabilir. DC'ye gittiklerinde ise uçaktan inmedikleri için kiralık bir arabaya ihtiyaç duymaz. Aynı araçla yolculuğa devam edebilir.

Hangisini seçerdiniz? Üstelik sürücüsüz otomobillerde oturma mesafesi gibi bir durumu da göz önüne almayın. Tamamen yatabileceğiniz konforlu bir koltuk hayal edin.

Sürücüsüz otomobiller bu noktada kuralları değiştirebilir. Özellikle 5 saatten kısa mesafeli bölgelerde diz mesafesinin seçileceği bir uçak yerine rahatça uzanabileceğiniz bir sürücüsüz otomobille yolculuk yapmak mantıklı olabilir.

Tüketiciler ne diyor?

Kamuoyu araştırmaları, aslında uzun mesafede uçuşların tercih edildiğini gösteriyor. Uzun yolları karayollarıyla aşmak yerine uçak tercih ediliyor. Ama güvenlik kontrolleri, gecikmeler, bagaj kaybetme riski uçuş deneyimini zedeliyor.

Ayrıca, şu anda çoğu insanın acil durumlarda tedavilerini hızlandırabilen ambulanslar dahil olmak üzere sürücüsüz araçlara binmek konusunda isteksiz olduklarını biliyoruz. Bununla birlikte, verilerimiz ayrıca insanların sürücüsüz otomobillerin faydalarını öğrendikçe, yeni teknolojiyi daha fazla kabulleneceklerini gösteriyor. Yani aslında zaman geçtikçe insanlar sürücüsüz otomobillere binme konusunda kendilerini daha rahat hissedecekler.

Sürücüsüz otomobillere sahip bir gelecek; insanların kendi başlarına, trenlerin ve otobüslerin ötesinde araç kullanmaktan kaçınmak için daha fazla seçeneğe sahip olacağını gösteriyor.

Çalışmalarda, insanlara farklı uzunluklarda yolculuklar için iki seçenek sunulmuş. Onlara araçlarını kendileri sürmek ya da uçma seçenekleri verilmiş. Bundan sonra ise sürücüsüz otomobillerdeki durum da değerlendirilmiş. Veriler genel olarak seyahat edecek kişilerin kendi araçları yerine sürücüsüz otomobilleri seçtiklerini gösteriyor.

Sürücüsüz bir otomobil almak, insanlara uçuştan sonra varış yerlerinde kiralık bir arabaya ihtiyaç duyacakları söylendiğindedaha da çekici hale geliyor.

Kısa yolculuklarda, 5 saatlik bir sürüşle, insanların üçte ikisi sürücüsüz otomobilleri tercih eder. Kendilerine otonom bir araç teklif edildiğinde bu durum çok fazla değişmiyor. Ama şehirlerinde bir arabaya ihtiyaçları olacağı söylenmediği sürece... Sonrasında ise insanların dörtte üçü uçak yerine sürücüsüz otomobilleri tercih ediyor.

Yolculuk süreci arttıkça insanların uçmayı tercih etme olasılıkları artıyor. Doğal olarak. Ancak sürücüsüz otomobiller hâlâ zorlayıcı bir seçenek olarak deneklerin karşısına çıkarılıyor. En uzun yolculuklarda 45 saatlik bir sürüşle yalnızca 10 kişiden biri otomobili tercih etti.

Bazı insanlar ne olursa olsun uçağa binmeyi tercih ederler. Ancak uçuştan sonra bir otomobile ihtiyaç duyan kişilerin bir kısmı yolculuklarını sürücüsüz otomobille gerçekleştirebileceğini söylüyor.

Bir sonraki aşamada ise yolculukta tek başlarına mı yoksa arkadaşları / aile bireyleriyle birlikte mi yolculuk yaptıkları soruldu. Tabii bu noktada ulaşım yönetimi daha fazla devreye giriyor. En çok merak edilen husus ise maliyetlerin tüketici tercihlerini nasıl etkileyeceği...

Tüm bunlar havayollarını nasıl etkileyecek?

Her 10 müşteriden birinin bile kaybedilmesi havayollarının gelirlerini önemli ölçüde azaltacaktır. Daha az gelir, hizmetlerini küçültmelerine neden olacak ve daha az rota kullanarak daha az sıklıkla seyahat etmek durumunda kalacaklar.

Sorun sadece uçmamayı seçen müşteriler olamaz. Bazı yoılcular kendi kendine giden otomobiller ve uçaklar arasındaki seyahatları bölerek havayollarının gelirlerini de azaltabilir. Örneğin Londra'ya gitmek isteyen Georgia'nın Savvannah kentinde bulunan bir kişi, Atlanta'daki uçuşları değiştirmeyi seçebilir. Ya da Atlanta havaalanına gitmek için kendi kendine giden bir otomobile binmek isteyebilir.

Bu değişiklikler havacılık endüstrisini önemli ölçüde değiştirebilir: havayolları üreticilerden daha az uçak sipariş eder, havaalanlarında daha az günlük uçuş gerçekleşir; otoparklardan daha düşük gelir sağlar ve daha az sayıda misafir ağırlayan havaalanı otomobilleri olur. Sürücüsüz otomobillerin geleceğinin tüketici alışkanlıkları önemli ölçüde değiştireceği aşikar. Bu da ticari uçuşun geleceğinin tehlikede olduğu anlamına geliyor. En azından uzun vadede.