Almanya'nın doğu eyaletlerinde aşırı sağcı AfD başa oynuyor

ÇAĞRI SAÇARALP
Abone Ol

● Yarın Almanya'nın Brandenburg ve Saksonya eyaletlerinde yapılacak seçimler siyasi gidişat açısından önemli. Göçmen karşıtı Almanya için Alternatif Partisi (AfD), Almanya’nın Doğu'sundaki iki eyalette kamuoyu yoklamalarında önde görünüyor.

● Siyasi analizlerde AfD’nin özelikle Doğu’daki eyaletlerde güçlü olmasının nedeni, bu bölgelerin Almanya’nın Batı’sındaki refaha bir türlü ulaşamamış olmanın getirdiği düş kırıklığı ve öfkeyle açıklanıyor.

● AfD seçim propagandasını, Almanya'nın doğu ve batısı arasında yaşanan sosyal ve ekonomik eşitsizlik üzerine kurarken, sloganı olarak Berlin duvarının yıkılışına atıfta bulunduğu "Wende 2.0" yani Dönüşüm 2.0. ifadesini kullanıyor.

ABD’de yaşanan ikiz kuleler terör saldırısı, 2008 ekonomik krizi ve 2009’daki Arap Baharı, Suriye'deki iç savaş sonucu olarak Doğu’dan Batı’ya göçün hızlanarak artması, popülist ve aşırı sağcı fikirlerin AB ülkelerinde kendisine geniş alanlar açabilmesine imkan sağlıyor.

Son dönemlerde yapılan seçimlerde göçmen karşıtlığını kullanan siyasi partiler Avrupa'da oylarını arttırarak ülke yönetiminde söz sahibi olmaya başladılar.

Almanya'da aşırı sağ yelpazede boy gösteren Almanya için Alternatif (AfD) partisi sadece altı yıl önce kurulmuş olmasına rağmen federal parlamentoya girmeyi başarmış durumda. Başlangıçta Euro Bölgesi karşıtı bir hareket olarak yola çıkan AfD, daha sonra göçmen ve İslam, Yahudi karşıtı bir siyasi oluşuma evrildi.

AfD'nin seçim kampanyasından bir kare.

AfD, yarın gerçekleşecek olan Saksonya ve Brandenburg eyaletlerindeki seçimlerde son kamuoyu yoklamalarında başa oynuyor.

Almanya'nın doğusunda yer alan iki eyalette yapılacak yerel seçimler öncesi anketler, Brandenburg'da AfD ile Sosyal Demokrasi Partisi'ni (SPD) başa baş gösteriyor. Saksonya eyaletinde ise Almanya Başbakanı Angela Merkel’in lideri olduğu merkez sağdaki Hristiyan Demokrat Parti (CDU) çok az farkla aşırı sağcı partinin önünde gözüküyor.

2 eyaletteki önceki seçim sonuçlarında kim kazandı?

2014 yılı seçimlerinde Brandenburg'da SPD yüzde 32'ye yakın oy toplayarak birinci parti olmuştu, AfD'nin oy oranı ise 12,2 idi. Saksonya'da ise CDU'nun oy oranı yaklaşık yüzde 40, AfD'nin ise yüzde 9,7 idi.

AfD seçim propagandasını ne üzerine yürütüyor?

AfD seçim propagandasını, Almanya'nın doğu ve batısı arasında yaşanan sosyal ve ekonomik eşitsizlik üzerine kuruyor.

1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılmasını müteakiben gerçekleşen birleşmenin hala tamamlanamadığını iddia eden partinin sloganı ise "Wende 2.0" yani Dönüşüm 2.0.

AfD’nin 2 eyaletteki olası zaferinin sonuçları ne olur?

Seçim sonuçları Berlin’deki Merkel hükümetinin geleceği açısından da önemli rol oynayacak. Koalisyon partileri CDU ve SPD’nin eyalet seçimlerinde ciddi kan kaybetmesinin Berlin’de hükümetin çalışmasını da zora sokacağına kesin gözüyle bakılıyor.

AfD’nin olası zaferi ve geleneksel partileri bekleyen hezimet Almanya’da ekonomi çevrelerinde de endişeye yol açıyor.

Meissen'de yapılacak olan Saksonya eyalet seçimleri için yapılan bir kampanyada, Almanya İçin Alternatif (AFD) partisinin bir standı görülüyor.

Alman Sanayiciler Birliği BDİ Başkanı Dieter Kempf, “AfD’nin ilk parti konumuna gelmesi sadece ülke imajına değil, Alman ekonomisine de zararı büyük olur” şeklinde bir açıklama yaptı.

Siyasetçilerin ülkenin doğusunu ihmal ettiğini öne sürmesini eleştiren BDİ Başkanı Kempf, duvarın yıkılmasının üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen Batı’yla Doğu Alman eyaletleri arasında özellikle ekonomik açıdan büyük fark olduğunu da savundu.

Doğu eyaletlerinde aşırı siyasi grupların güçlenmesine karşı uyaran Başkan Kempf, “Brandenburg ve Saksonya eyalet seçimlerinde özellikle aşırı sağın güçlü çıkmasından endişe duyuyorum. Almanya’nın dış ticareti açısından tehlikeli bir durum olur bu” dedi.

Şansölye AfD'ye kapılarını kapattı

Geçtiğimiz aylarda Şansölye Angela Merkel'in partisi, söyleminin siyasi şiddeti teşvik eden nefret atmosferine katkıda bulunduğunu söyleyerek AfD ile her türlü işbirliğini reddettiğini açıklamıştı.

Angela Merkel (solda)

Yıllarca Hıristiyan Demokrat Birlik Parti’nin (CDU) genel başkanlığını yapan Başbakan Angela Merkel, “AfD ile federal düzeyde de eyaletler de kesinlikle işbirliği yapmayacağız” şeklinde konuşuyor.

CDU’nun şu andaki Genel Başkanı Annegret Kramp-Karrenbauer de “kardeş parti” Hıristiyan Sosyal Birlik Partili (CSU) politikacılar da öyle.

Hem federal düzeyde hem de eyaletlerde politik sorumluluk taşıyan Sosyal Demokrat Partili (SPD) politikacılar da “AfD ile asla işbirliği yapmayacağız” diyerek kararlı bir tutum sergilediler.

" Aşırı sağcılık demokrasinin bir parçası"

TRT World Berlin Muhabiri Yunus Paksoy, aşırı sağcı partinin Brandenburg adayı Andreas Kalbitz'le konuştu. Kalbitz, 'AfD’nin seçimler kazanmasından korkmakta haklı değil mi?' sorusuna, "Hayır. Korku tamamen temelsiz. Bizim ırkçı söylemlerimiz yok. Aşırı sağcılık demokrasinin bir parçası. Ama bazen tatsız söylemler olabiliyor" şeklinde yanıt verdi.

Almanya’nın doğusunda aşırı sağcı şiddet sayısında büyük artış

Almanya’nın doğu eyaletleri ile Berlin’de geçtiğimiz yıl aşırı sağcılar tarafından gerçekleştirilen saldırıların sayısında artış kaydedildi. Sağcı, Irkçı ve Antisemitist Şiddet Kurbanları Danışma Merkezleri Birliği (VBRG) Berlin’de 2018 yılı raporunu açıklamıştı.

Buna göre, 2018 yılında Almanya’nın doğu eyaletleri ile Berlin’de sağcı, ırkçı ve antisemitizm kaynaklı bin 212 saldırı kayıtlara geçti. Raporda, bu sayının 2017’ye kıyasla yaklaşık yüzde 8 fazla olduğuna dikkat çekilmişti. Raporda, 2018 yılında bin 789 kişinin de bu saldırıların doğrudan mağduru olduğu belirtilmişti.

Birliğin yıllık raporunda, doğu eyaletleri arasında farklılıklar bulunduğuna dikkat çekildi. Berlin, Brandenburg, Saksonya ve Thüringen eyaletlerinde aşırı sağ şiddetin artış gösterdiği, Mecklenburg-Vorpommern ile Saksonya-Anhalt eyaletlerinde düşüş yaşandığı ifade edilmişti.

Alman Demokratik Cumhuriyeti’ne dair bilinmeyenler

7 Eylül 1949’ta Federal Alman Cumhuriyeti’nin kurulmasından ardından 1952 yılında Almanya'nın yeniden birleştirilmesini öneren Stalin Notası'nın ABD tarafından reddedilmesiyle birlikte Sovyet etkisindeki Doğu Almanya 1954 yılında tam egemenliğini ilan etmişti. Alman Demokratik Cumhuriyeti'nin varlığı 7 Ekim 1989'da Berlin duvarının yıkılmasıyla 1990 yılı içinde sona ermişti.

Berlin Duvarı, Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya'ya kaçmalarını önlemek için Doğu Alman meclisinin kararı ile yapılmıştı.

Doğu Almanya’da devlet de parti de demokratik merkeziyetçilik ilkesine uygun olarak varlığını sürdürmekteydi. Devlet hiyerarşik olarak örgütlüydü. Protokolde ilk sırada Devlet Konseyi vardı. Bakanlar Konseyi hükümet iktidarına sahipti.

Ülkedeki en önemli bakanlık Devlet Güvenlik Bakanlığı’ydı. Bu bakanlığın gücü hissediliyor, her geçen gün Doğu Almanya vatandaşlarını baskı altına alıyordu. Doğu Almanya tek parti devleti değildi. Ülkede 5 farklı parti bulunmaktaydı.

Doğu Almanya, Doğu Bloğundaki ülkeler arasında en yüksek kişi başına üretimi elde edebilmişti.

Komünist blok ile bütünleşmeden önce de sanayileşmiş bir ülke olması ekonomik açıdan sağlam bir durumda olmasını, ekonomik krizleri sorunsuz atlatmasına sebep oldu.Temel ihtiyaçlar nispeten ucuz fiyatlarla elde edilebilirken, lüks tüketim Federal (Batı) Almanya’ya göre çok pahalıydı.

Doğu Almanya'da gerçekleşen bir askeri geçit töreni

Doğu Almanya’nın toplumsal yapısı Batı Almanya’dakine göre farklıydı. Ekonomik krizin peyder pey baş göstermesi, komünist sistemin insanlar üzerinde baskısı Doğu Almanya vatandaşlarını Batı’ya yerleşmek için fırsat kollamasına neden oluyordu.

Nüfus ve nüfus yoğunluğu Batı Almanya’ya göre daha az olsa da gelir dağılımındaki eşitsizlik de aynı şekilde Batı Almanya’ya göre daha az belirgindi. Ülkede özel mülkiyet tanımının varlığı en aza indirgense de ayrıcalıklı gruplar bulunmakta, bu gruplar bazı lükslere daha kolay erişme fırsatına sahipti.

Alman Demokratik Cumhuriyeti bayrağı

Ülkede çalışan kadın-erkek nüfusu neredeyse yarı yarıyaydı. Doğu Almanya’da üst mevkilerde görev alma imkanına sahiptiler; ancak kadınların aldıkları maaşlar, eşitlikten oldukça uzak seviyedeydi. Doğu Almanya’da sanat, edebiyat propaganda amacı olarak kullanılmakta Sovyetler Birliği’ndeki gibi sanat altında siyasi propaganda yapılarak geniş kitlelere ulaşılmaya çalışılıyordu.

Doğu Almanya'daki istihbarat biriminin Alman vatandaşlarını fişlemesini yansıtan 'Başkalarının hayatı' filmi büyük ilgi görmüştü.

İki Almanya’nın birleşmesini hazırlayan en önemli olay kuşkusuz Berlin Duvarı’nın yıkılışı oldu. Tarihin belki de cilvesi olarak duvar tam da komünist Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 7 Ekim 1989'daki 40'ıncı yıldönümü kutlamalarından bir ay sonra yıkıldı. Bir yıl sonra, 3 Ekim 1990'da da yeniden oluşturulan Doğu Almanya’daki beş eyalet Federal Almanya Cumhuriyeti’ne katıldı ve iki Almanya’nın birleşmesi tamamlandı.

Almanya'da aşırı sağcıların 'kara listeleri' korku iklimi oluşturuyor
Jurnal.ist