Almanya'da aşırı sağcıların 'kara listeleri' korku iklimi oluşturuyor
● Almanya'da Almanya için Alternatif (AfD) sempatizanı aşırı sağcılar binlerce kişilik “kara listeler” hazırlıyor. Almanya İçişleri Bakanlığı somut bir tehlike olmadığını belirtirken, aşırı sağcı cinayet ve saldırılar tehlikenin boyutunu gösteriyor.
● Akdeniz'deki sığınmacıları kurtarma faaliyetleri yürüten "Sea-Watch" adlı gemide çalışanları da aşırı sağcılar hedef gösteriyor. Yardım gemisinde çalışan Ruben Neugebauer, aldıkları tehditlere ilişkin "Yıllardır ölüm tehditleri alıyoruz, somut tehditler de var. Bununla yaşamayı öğrendik." ifadelerini kullanılıyor.
● Sosyal medya da Almanya'da yükselen aşırı siyasi akım/görüşlerin kendileri için hayat alanı bulduğu bir mecra haline geliyor. Ülkede aşırı sağcı AfD postları geçtiğimiz yıl 1.8 milyon kez Facebook'ta paylaşılarak diğer partileri geride bıraktı.
Uluslararası ortamın da etkisiyle 2000'li yılların başından itibaren yükselişe geçen aşırı sağ akımlar, her geçen gün kendini daha fazla hissettiriyor. Son dönemlerde yapılan seçimlerde göçmen karşıtlığını kullanan siyasi partiler Avrupa'da oylarını arttırarak ülke yönetiminde söz sahibi olmaya başladılar.
Almanya için Alternatif (AfD) partisi sadece altı yıl önce kurulmuş olmasına rağmen yıl önce kurulmuş olmasına rağmen, federal parlamentoya girmeyi başarmış durumda.
Başlangıçta Euro Bölgesi karşıtı bir hareket olarak yola çıkan AfD, daha sonra göçmen ve İslam, Yahudi karşıtı bir siyasi oluşuma evrildi.
Almanya'da AfD'ye mensubiyet duyan aşırı sağcılar binlerce kişilik “kara listeler” hazırlıyor. Almanya İçişleri Bakanlığı somut bir tehlike olmadığı görüşünde olmasına rağmen aşırı sağcı cinayet ve saldırılar nedeniyle mağdurlar kendilerini ortada bırakılmış hissediyor.
Akdeniz'deki sığınmacıları kurtarma faaliyetleri yürüten "Sea-Watch" adlı gemide çalışan aktivistler de tehdit edilenler arasında. "Yıllardır ölüm tehditleri alıyoruz, somut tehditler de var. Bununla yaşamayı öğrendik." diyen Ruben Neugebauer adlı kurtarma görevlisi de adını aşırı sağcıların kara listelerinde gördüğünü belirtiyor.
Neugebauer boğulmaktan kurtardığı sığınmacıların Avrupa'ya getirilmesini sağlıyor, bu görevle de sadece dost kazanmayacağını biliyor. Bu nedenle de aşırı sağcıların düşman olarak gösterdikleri kişilerin yer aldığı "kara listede" adının yer almasına şaşırmadığını belirtiyor.
Listelerde adresler ve yorumlar yer alıyor
Söz konusu listelerde sadece isimler bulunmuyor. Aynı zamanda adresler ve kişilere ilişkin yorumlar da yer alıyor. Örneğin, isimlerin yanlarına, aşırı sağcılar tarafından Müslümanlara yönelik hakaretler, "Solcu spastik" gibi ifadeler yer alıyor. Listede yer alan kişilerin çoğunu aktivist, gazeteci ya da Yeşiller ve Sol Partili siyasetçiler oluşturuyor.
Aşırı sağcılar tarafından hazırlanmış böylesi çok sayıda "kara liste" bulunuyor. Örneğin aşırı sağcı grup "Nordkreuz" solcu bir punkrock dağıtım şirketinin internet sayfasını hackleyerek, 25 bin kişinin adres verilerine ulaştı. Uzun süredir özellikle Yahudilerin isimlerinin yer aldığı listeler de mevcut. "judas.watch" adlı platformda Yahudiler "düşman" olarak gösteriliyor ve nefret edilme derecelerine göre A'dan D'ye kadar kategorilere ayrılıyorlar.
Platformda hedef gösterilenler Davud'un Yıldızı ile işaretleniyor.
"Acaba yanımda biber gazı taşımalı mıyım?"
'Kara listede' yer aldığını Almanya polisinden değil DW'den öğrenen Heinrich, şoke olduğunu anlatıyor: "İlk aklıma gelen şu: Acaba yanımda biber gazı taşımalı ya da farklı bir şekilde kendimi korumalı mıyım?"
Öğretmenlik yapan Heinrich bugüne kadar aşırı sağcılarla neredeyse hiç ilgisi olmamış; ancak blogunda, sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisine karşı düşüncelerini net bir şekilde ifade etmesinin ardından nefret içerikli mesajlar almaya başlamış. Heinrich, blogunda yazdıkları nedeniyle aşırı sağcıların listesinde yer aldığını tahmin ediyor. Daha fazla hedef olmamak için de DW ile konuşmasında gerçek adını kullanmak istemiyor.
Aşırı sağcıların 'kara liste' hazırlamaktaki hedefleri ne?
Siyaset bilimci Hajo Funke, uzun yıllardır aşırı sağcılar üzerine araştırmalar yapıyor. Funke'ye göre, bu tarz "kara listeler" hazırlayanlar birçok amaç güdüyor. "Bununla korku ve endişe yaymak istiyorlar" diyen siyaset bilimci, bu tarz hedef gösteren listelerin Kassel Bölge Valisi Walter Lübcke cinayeti gibi somut etkileri olabileceğini söylüyor.
Lübcke, 2 Haziran'da evinde başına yakın mesafeden ateş edilmesi sonucu hayatını kaybetmişti. Cinayet zanlısı gözaltına alınmış ve soruşturmada cinayetin aşırı sağla bağlantılı nedenlerle işlenmiş olabileceği ihtimali üzerine Federal Savcılık dosyayı devralmıştı.
Lübcke de aşırı sağcıların hazırladığı bir "kara listede" yer alıyordu. Siyaset bilimci Funke, aşırı sağcıların hazırladığı bu tarz listelerin bir amacının da "X Gün"e hazırlık olduğunu öne sürüyor. Funke söz konusu "X Gün”ün aşırı sağcıların yönetimi devralmayı umdukları gün olduğunu söylüyor. Bu listelerin o gün, kişileri bulmak için kullanılabileceğini belirtiyor.
Belediye Başkanını Türk dönerci kurtarmıştı
Almanya'da sığınmacı yanlısı politikalarıyla tanınan Altena kentinin belediye başkanı Andreas Hollstein 2 yıl önce bıçaklı saldırıya uğramıştı.
Hollstein'ın bıçaklı boğazını kesmek isteyen saldırganı Türk kökenli dönerci engellemişti. Hollstein halen ayda en az posta yoluyla ve telefonla ölüm tehdidi aldığını belirtiyor.
İstihbaratın yayınladığı rapora göre 12.700 kişi şiddet yanlısı
Almanya yerel istihbarat teşkilatı tarafından Haziran ayında yayınlanan bir rapordaki verilere göre, ülkede 12.700 kişi şiddet yanlısı aşırı sağcı.
İçişleri Bakanı Horst Seehofer rapora ilişkin "En sağdaki aşırı uçtaki yelpazede silah taşıma konusundaki yüksek ilgiden dolayı, bu rakamlar son derece endişe verici." ifadelerini kullanıyor.
II. Dünya Savaşı'ndan sonraki yıllarda, özellikle Batı Almanya, ülkenin tarihi, Yahudi Soykırımı ve demokrasiye duyulan ihtiyaçla yüzleşmeye çalışan bir eğitim programı başlatmıştı. Ülkedeki ortak inanç aşırı sağcılığın yükselen bir ivmede olmadığı yönündeydi. Ülkedeki bazı uzmanlar yanlış algılanmanın ırkçılıkla mücadelede gerekenden daha gevşek bir yaklaşıma yol açabileceğini söylüyor.
Amadeu Antonio Vakfı'nın ırkçılık karşıtı grubuna başkanlık eden Anetta Kahane, "Bence bugün Nazi geçmişimizden, insanların bugün sağ-sağ tehdidini tanımak istememelerinin nedeni olduğunu düşünüyorum. Kötü bir çocuk gibi, ailenin diğer kötü üyelerinin topluluğunu hatırlatıyor.” şeklinde konuşuyor.
Sol yelpazedeki Türk kökenli Ferat Koçak da tehdit altında
Almanya'da sol görüşlü Die Linke'de siyaset yapan Türk kökenli Ferat Koçak'ın aracı Ocak 2018'de aşırı sağcılar tarafından yakılmıştı. Polis, saldırıda iki şüpheli olduğunu söyledi ancak kimse gözaltına alınmadı.
Koçak, düzenli olarak sosyal medyada kendisine “vurulmalıydın” ve “yakılmalıydın” diyen e-postalar ve mesajlar aldığını söylüyor.
"Korkuyorum. Geceleri uyuyamıyorum. Gecenin ortasında sesler duyduğumda kalkarım. Sokakta yürürken arkamı kontrol ediyorum. Ama yine de kalmayacağım, bunun hakkında konuşacağım. ” diyen 40 yaşındaki Koçak, şu anda Berlin'in bir ilçesi Neukölln'de Die Linke'nin başkan yardımcısı olarak görev yapıyor.
Şansölye Merkel AfD'ye kapılarını kapattı
Geçtiğimiz aylarda Şansölye Angela Merkel'in partisi, söyleminin siyasi şiddeti teşvik eden nefret atmosferine katkıda bulunduğunu söyleyerek AfD ile her türlü işbirliğini reddettiğini açıklamıştı.
Yıllarca Hıristiyan Demokrat Birlik Parti’nin (CDU) genel başkanlığını yapan Başbakan Angela Merkel, hep “AfD ile federal düzeyde de eyaletler de kesinlikle işbirliği yapmayacağız” şeklinde konuşuyor. CDU’nun şu andaki Genel Başkanı Annegret Kramp-Karrenbauer de “kardeş parti” Hıristiyan Sosyal Birlik Partili (CSU) politikacılar da öyle.
Hem federal düzeyde hem de eyaletlerde politik sorumluluk taşıyan Sosyal Demokrat Partili (SPD) politikacılar da “AfD ile asla işbirliği yapmayacağız” diyerek kararlı bir tutum sergilediler.