"Açıklamalarımın muhatabı sayın Bahçeli değildi"
Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Basın toplantısındaki açıklamalarımın muhatabı sayın Bahçeli değildi. Birileri sayın Bahçeli’yi yanlış yönlendirdi, yanılttılar gibi geliyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Twitter sayfasındaki paylaşımlarına ilişkin bir soruya, "Burada tabii bir defa ciddi bir yanlış anlama var. Basın toplantısındaki açıklamalarımın muhatabı Sayın Bahçeli değildi. Birileri Sayın Bahçeli’yi yanlış yönlendirdi, yanılttılar gibi geliyor. Çünkü ne benim ifadelerim içerisinde Bahçeli’nin adı geçiyor, ne de onunla ilgili orada en ufak bir ifade var. Tam aksine, anamuhalefetin başındaki zatın birçok yanlışlarını pazara çıkaran bir cevap bu. Ona yönelik idi. Çünkü, şu anda ben partimin başındayım. Partimle ilgili herhalde bir cevap verme yetkim var. Bu konuda da FETÖ’ye karşı bu denli kararlı bir duruş sergileyen, adeta savaş açmış birisi olarak, eğer partimizin içinde böyle birisi varsa, bunu bize tevsik edin, bir dakika partimizde tutmayız, göndeririz. Ama kalkıp partimizle alakalı olmayan, İstanbul Belediye Başkanı’nın damadıyla alakalı bir konu... Bir defa, onun partimizi siyasi temsil yetkisi var mı? Yok. Öbür taraftan yargı onu denetimli serbestlikle bırakmış. Bu yargıyla alakalı bir konu. Onun üzerinden bir siyasi rant devşirme yoluna gitmek bizi üzer. Bu konuda da herhalde sessiz kalmamak gerekir. Ama maalesef, bu denli bu tweet’lerin atılmış olması doğru değil. Kaldı ki ben öyle tweet işleriyle uğraşamam." şeklinde yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Brüksel'de katıldığı "NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Toplantısı" sonrası yurda dönüşünde gazetecilerle sohbet etti.
Erdoğan'ın gazetecilerle sohbetinde öne çıkan başlıklar şöyle:
AB üyelik süreci
"Tusk ve Juncker ile görüşmemizde, AB üyelik sürecine yeni ve pozitif bir ivme kazandırılması hususunda olumlu bir görüsme yaptık. Göç anlaşmasının uygulanmasını, vize konusunu müzakere ettik. Referandum sürecinde yaşananların geride bırakılması gerekiyor. Tusk ve Juncker, yeni süreç başlatma temennilerini gündeme getirildi.Görüşmelerimizde AB Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani’nin konuları değerlendirmesinde isabetli yaklasımlarını gördüm."
İncirliğe ziyaret talepleri
Parlamenter heyetin İncirlik’i ziyaret talepleri oldu. Dedik ki: "Öncekinde isimleri gönderdiniz, isimleri uygun gördük, müsaade ettik. Bunda da listeyi Dışişleri Bakanı’nız gönderir, isimler uygunsa tabii olabilir..." Zira Alman vekillerinin arasında bazen teröristlere açıkça destek verenler de olabiliyor. Nitekim kendi partilerinden değil ama diğer partilerden olabilir, birilerinin teröristleri açıkça desteklemesinin, beraber hareket etmesinin hoş karşılanamayacağını ifade ettik. Şimdi Dışişleri Bakanlarımız görüşecek, ona göre adım atacağız.
Erdoğan, AB ile beyaz bir sayfa açıldı diyebilir misiniz şeklindeki soruya, "Tabii birtakım çalışmalar yapmışlar. Kendilerinden bu çalışmaya yönelik 12 aylık takvim aldık. Bu takvim üzerinde Dışişleri ve AB bakanlıklarımızla bir çalışma yapacağız, adımları atacağız. Tabii vize meselesi değil sadece, Kızılay ve AFAD’ın oralara yapacakları para yardımı hususunu da gündeme getirdik. Bu husus da gündemde kaldı. Bu konu üzerinde de çalışmaları karşılıklı yürüteceğiz." şeklinde cevap verdi.
Erdoğan’a NATO’nun kurum olarak YPG’ye bakışının nasıl olduğu konusu hiç gündeme geldi mi sorusu da iletildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO’nun YPG’ye müspet bir bakışının söz konusu olmadığını vurgulayarak, YPG’ye pirüpak bakmıyorlar. YPG konusunu NATO üyesi olan AB üyesi ülkelerle de konuştuk. YPG’yi ve bizim bu konudaki tavrımızı onlara da anlattık. ABD’nin malum, Rakka’da yapacağı bir operasyon var YPG ile beraber. Ama yine biz tekrar “Ülkemize yönelik herhangi bir yanlışlık olursa angajman kurallarını uygularız” dedik. Şu andaki süreç Irak için de Suriye için de geçerlidir. Türkiye; PKK, DEAŞ ve FETÖ’ye karşı, yani 3 terör örgütüyle birden mücadele eden tek NATO ülkesidir. Ve burada hedef olarak sadece DEAŞ’ı hedef göstermenin yanlış olduğunu, diğer terör örgütlerinin de ıskalanmaması gerektiğini ayrıca gündeme getirdik. ‘Türkiye’nin hava ve füze savunma yeteneklerinin takviye edilmesi hayati önem taşıyor’ dedik.” diye konuştu.