Yüzyılları aşmış bir gelenek: Şivlilik

HALİME KİRAZLI
Abone Ol

Bir milletin, geleceğe bırakacağı en güzel miraslardan birisi gelenek ve göreneklerdir. Değişen çağa ayak uydururken geçmişle bağ kurmanın en iyi yollarından biri olan geleneklerden, hala yaşatılmaya çalışılan birini yakından tanıyacağız. Konya ve ilçelerinde yaşayanların her sene Regaib Kandili sabah namazından sonra başlayıp akşama kadar sürdürdüğü Şivlilik ve Fener Alayı, aslında Osmanlı dönemi padişahlarından II. Selim döneminden, yani 1560’lı yıllardan bugüne kadar süregelen bir gelenek.

Recep, Şaban ve Ramazan olarak bilinen üç ayların habercisi Regaib Kandili, yüzyıllardır benzer şekilde karşılanıyor. Şivlilik, Regaib Kandili sabah namazından sonra başlayıp akşamında sona eren bir kandil kutlama geleneği. Sabah namazı sonrası, “Şivlilik toplamak” için mahallede kapı kapı dolaşan çocuklar, hazırlanan ikramlıkları alıyor. Mahalle sakinleri de Şivlilik için birkaç gün öncesinden vereceği ikramlık ya da hediyeler için hazırlık yapıyor.

Kapımıza Şivlilik hediyesini almaya gelen 9 yaşındaki Emre’ye sokakların neden boş olduğunu sorunca, “Bu sene iptal edildi”

Kutlamaya verilen ismin nereden geldiğine ilişkin, çeşitli rivayetler bulunuyor. İlki, Konya’da yerel ağızda “Cüllülük” adıyla bilinen kuşun çıkardığı ses dolayısıyla, diğer rivayet ise hamur kızarırken ‘şiv şiv, civir civir’ diye çıkardığı sesten dolayı bu güne, Şivlilik’in adının verildiği yönünde.

Şivlilik toplamaya çıkan çocuklar, kapıya çıkmayan bir ev sahibi olursa, şu maniyle onu ikramlarını vermeye çağırır,

  • “Şivli şivli şişirmiş,
  • Erken kalkan pişirmiş,
  • İki çörek bir börek,
  • Bize namazlık gerek. Şivliliiiiik...”

Kutlamanın görseli: Fener alayı

Yine kandil günü, yağda kızartılmış mayalı hamurdan “bişi” yapılır ve önceden yapılmış olan yufkaların arasına koyulur. Bişiyle beraber, helva verildiği de olur. Bişi sadece çocuklara değil komşulara da dağıtılır. İkindi ve akşam namazı arasında mezar ziyaretleri yapılır, yatsı namazında camilerde mevlid okunur. Şivlilik günü aile büyükleri, komşu ve akraba ziyaretleri yapılır, “namazın mübarek olsun” denilir. Ziyaretler yemekli ve çerez-meyvelerden oluşan Şivlilik ikramlarının sunulmasıyla sürer.

Akşamında ise fenerlerini alan çocuklar sokağa çıkar, gerilen ipe fenerini asar ya da aldığı ışıklı oyuncağıyla yakılan ateşin etrafında toplanıp, fener alayına katılır.

Belediye Şivlilik hediyelerini unutmadı

Her sene, şehrin farklı noktalarında Şivlilik programları düzenlenir, program sonunda fenerler alayı oluşturulur ve fenerler yakılırdı. Bu sene pandemi nedeniyle Şivlilik etkinlikleri iptal edilmiş olsa da Konya Büyükşehir Belediyesi, bu geleneği modern yöntemlerle yaşatmaya devam ediyor. Şivlilik toplamaya çıkamayacak 5-10 yaş aralığındaki çocuklar, belediyenin verdiği hediyelerle sevindirildi.

Şivlilikten bir hafta önce, “sivlilik.konya.bel.tr” adresinden alınan başvurular sonrası ilk 20 bin çocuğa Şivlilik çantası hediye edildi.

Şivlilikten bir hafta önce, “sivlilik.konya.bel.tr” adresinden alınan başvurular sonrası ilk 20 bin çocuğa Şivlilik çantası hediye edildi. Hediyeler pandemi nedeniyle KOMEK, Bilgehane ve Gençlik Merkezlerinden ailelere teslim edildi. Paketlerin içinde leblebi, kuru üzüm, şivlilik hikâye kitabı, bilye (misket), cezerye, maske, kalemlik, yapboz, çikolata ve kek bulunuyor.

Şivliliği bir bilene sor

Yıllar önce katıldığı Şivlilik etkinlikleriyle bugünleri kıyaslayan Hatice Alan, “Şimdilerde ucuz, hangi marka olduğu belli olmayan içi şeker dolu ürünleri alıp, Şivlilik kutladıklarını sanıyorlar.

  • Çocuklarıma bu tarz ürünleri görünce almamalarını söylüyorum. Apartman içinden, komşu çocukları gelir diye her sene yaptığım gibi küçük kilitli poşetlere leblebi, üzüm, fıstık gibi kuruyemişler koydum. Hem toplu alınca maliyeti az oldu, hem diğer dağıtılan ürünlere oranla daha sağlıklı diye düşünüyorum. Kadim gelenekte de normalde bu tarz şeyler hediye edilirmiş” diyor.

Şerife Karaoğlan, farklı türden hediyelerle çocuklara yıllardır Şivlilik dağıtıyor. “Ben toka, bileklik, bilye, sakız gibi şeyler alıyorum. Çocukların hepsi her kapıdan zaten bir sürü şekerleme topluyor. En azından bilyeyle kardeşleri ya da arkadaşlarıyla oyun oynar ve kendilerine meşgale de bulmuş olurlar. Marketler bugünlerde kutu kutu çikolatalar satıyor. İnsanların ellerinde poşetler görüyorum. Bunu düzeltmemiz lazım. Çikolata artık ulaşılabilen bir şey. Önemli olan bizim onlara verebildiğimiz ve diğer topladıklarından farklı olabilecek şeyler.”

Oyuncak verenleri seviyorum

Kapımıza Şivlilik hediyesini almaya gelen 9 yaşındaki Emre’ye sokakların neden boş olduğunu sorunca, “Bu sene iptal edildi” diyor. Eski anılarından örnek verir misin dediğimizde ise perşembe günü annesini kardeşleriyle onu erkenden kaldırıp, Şivlilik poşetlerini ellerine verdiğini şöyle anlatıyor, “Sokağa çıktığımda grup halinde giden çocukları görüp, aralarından arkadaşlarımı bulup onlarla kol kola girip, kapı kapı gezeriz. Bişi dağıtan mı, para veren mi ne ararsanız var. O saatte neredeyse tüm mahalle ayakta oluyor. Herkes ellerinde tepsilerle bizleri bekliyor oluyor. Ben lokum-bisküvi veren bile gördüm. En sevdiğim evler, oyuncak verenler tabiki. Yazın olunca sorun yok da kışın zor oluyor. Üşüyorsunuz ama yine de güzel.”

“Sen niye geldin”

Betül de yıllardır Şivliliğe çıkan çocuklardan birisi. Betül, annesinin üzerine “Şivlilik” yazdığı keçe çantasını kullanamayacağı için biraz üzgün. “Yılda bir kere kullanıyorum bu sene takamayacağım. Ama annem apartman içinde gidebileceğimi söyledi. Belki çıkarsam o zaman takarım. Şivlilik ismi bana ilk zamanlar çok komik gelmişti. Sonra alıştım tabi. O kadar çok zula oluyor ki bitirmek baya sürüyor. Anneme bazen ‘Anne Ramazan Bayramı'nda misafirlere Şivlilik şekeri mi tutsak’ diyorum. Dalga geçiyorum tabi ki. Ama böyle bayram gibi oluyor. Fener alayı en güzel olanı. Herkes elinde ışıklarla sokağa çıkıyor, o görüntü çok güzel.”

Yıllar önce katıldığı Şivlilik etkinlikleriyle bugünleri kıyaslayan Hatice Alan, “Şimdilerde ucuz, hangi marka olduğu belli olmayan içi şeker dolu ürünleri alıp, Şivlilik kutladıklarını sanıyorlar

4 yaşındaki kardeşine refakat için onunla yakın apartmanlarda Şivlilik gezen 15 yaşındaki Muhammed, bize “Abla tepsiyi tutma bunlara. Sanki görmemiş gibi saldırıyorlar. Sen elinle poşetlerine koy” tavsiyesinde bulunuyor. “Yasak olsa da insanlar çocukları sevindirmek için birçok hediye almış. Bu bizim ikinci poşetimiz. İlkini eve boşalttık yeniden çıktık toplamaya. Seneye çıkmam artık, kocaman adam oldum. Bazıları ‘sen niye geldin’ falan diyor. ‘Gelenekleri kardeşim de öğrensin diye’ cevap verince ‘aferin’ deyip bir hediye daha veriyorlar” diyerek başka bir kapıyı çalmak için yola koyuluyorlar.