Yürüyen çöp suyu deryayı bulandıramaz!
Bir siyaset partisinin stepne mensubu, ülkesinin Cumhurbaşkanına sıçramaya kalkıyor, hakaretler ediyor. Hoş bir dere birikintisinin deryaya sıçraması hayaldir, onu anlıyoruz da, bunu savunmaya kalkması şeref katliamıdır. Bu mide bulandıran muhalefeti gördükçe, Çinlilerin sabah kahvaltısında yedikleri daha cazip gelmeye başladı, o derece.
Daha önce de yazmıştım eğer hurdalığa kaldırdığım kelimeleri çıkardıysam o kelimelerle hırdavatçıya sesleneceğim demektir. Kötüleri yazmayı sevmiyorum çünkü ahırın kapısını kalemle kapatamazsınız, o hesap. İyilerin dili mürekkeplidir, iyiler kelimelerini akşam pazarından seçmezler, işin ucuzuna kaçmazlar.
Lakin çamur lekesi, mürekkep lekesinden daha inatçıdır. Atıldığı yere bütün cıvık familyasını sıvar, yıkamaya çalıştıkça yıkılırsın.
Çamurun sıvanma hızı, mürekkebin dağılma hızından fazladır evet, çünkü çirkeflik kötülerin süksesi, iyilerin tenezzül etmediğidir.
Kötülerin kelimeleri suyunu çeker, iyilerin kelimeleri sağnak sağnak. Kötülerin hareket noktası, böğürme sesine güfte yazmakla başlar. Hareket noktası, virgülsüz hakaret istasyonudur.
Orada, kendilerini alkışlayacak bir poşet kemikli organizmayı toplarlar. Poşetteki kemikli organizmalar, onlara yaranacak her pozisyonu alan diğer kötülerdir.
Ben buradan nereye varacağımı biliyorum lakin vardığım yerden sizi çaldıramam. Çünkü ben bugün, içi et ve kemik dolu bir çukuru yazacağım, takdir edersiniz ki telefonlarımız çukurda çekmez.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Esed’e şirin görünmek için her türlü gargamelliğe soyunarak kendisinde eksik olanları söyledi.
Haysiyet, onur, şeref dedi. Evet bu üçü sizin bünyenizde solunum güçlüğü çektiğinden, sizin adamlığınız da makineye bağlı.
Makine burada zalimler oluyor... Katliam makinesi Esed de diyebiliriz.
Bunlarda bir hararet, bir su kaynatma, bir hoplayıp ip gevşetmeler, bir zıplayıp alçaklığı kuşanmalar. Neden sizce? Bu mültecisavarların hepsi neden sizce sever oldu.
Muhacir kardeşlerimiz dediğimizde “Al evine besle” diyen çöp torbaları neden cüsselerine vicdan makyajı yapmaya başladılar?
Ölmek istiyorum, çünkü cennette ekmek var diyen o çocuklara ekmek olmuş, tenceresinde taş kaynatan annelere Hz. Ömer’in yüreği olmuş bu topraklara böğürerek, şerefsiz oldukları gerçeğini neden bize unutturmaya çalışıyorlar.
Bakıyorum da “nargileci” diyerek hiç hesapta olmayan yalanları pazarlayanlar, şimdi bu kardeşlerimiz için tütmeye başlamış.
Piknik yapamazlar diyerek en insani hallerini dikizleyip sosyal medya otlağında yayanlar, onların yangınına mangal yelpazesiyle koşanlar, şimdi çim adam olmuş vicdan tohumu saçıyor.
Devletten maaş alıyorlar yalanını uydurup mabad büyütenler, şimdi o kardeşlerimizin acısına vicdan faturası kesip hesabı da devlete ödetme derdinde.
- Taciz, hırsızlık, gasp olaylarına Suriyeli yalanını dürenler, üzerine Fox Portakalı sıkıp afiyetle yedirenler, makyajlı vicdan fotoları pazarlama derdinde.
Ağızlarında kürdanla “geviş açısı” adlı programlara katılıp, ‘biz aslında öyle demedik’ diyerek tüy diktiler.
Muhacir denildiğinde kalbimi iki kere yoklarım, bu ülke onlardan alınmış duanın zirvesidir.
Kimse zorla gitmiyor, kimseyi evlerinden alıp o kapılara zorlamıyor, lakin ne olduysa o kapıları dikizleyenler, şimdi ahırdan bozma adamlıklarını bu kardeşlerimizin acısı üzerinden restore etme derdine girdi.
Avrupa empati, hoşgörü, insan hakları diyerek Birleşmiş Milletler ahkamları kesiyordu. Bakın bu bir aynadır. O kıyılarda Aylan’ın fotolarını çekip insan hakları diyenlerin şimdi o Aylanları nasıl tekmelediğini görün.
Daha düne kadar Avrupa’nın leş senaryolarını seslendiren içimizdeki Batı Orkestrası, şimdi ‘detonesiniz’ diye hükümeti suçluyor.
Kılıçdaroğlu bunlar eli kanlı terörist dediğinde, siz o işkembeyle kombinlediğiniz kafanızı sallıyordunuz.
Erva son nefesini verirken sizin vicdanınız nal topluyordu.
Bütün bunların nedeni alçaklığınız kadar aşikâr. İdeolojik nefretinizi şarj eden bu kardeşlerimiz o kapılara gidince rahatsız oldunuz. Çünkü Türkiye düşmanlarının moralini bozmamak pahasına yaşıyorsunuz siz.
Bu kardeşlerimize kapıdan önce yürek açan Türkiye’ye havlamak sizin konforlu muhalefetinizin rüzgârı.
Sabah kalktığınızda iki yüzünüzü de yıkayın dememin sebebi bu.
Olayı Engin Öz Hakiki Küfür Torbasına bağlarsak. Bir siyaset partisinin stepne mensubu, ülkesinin Cumhurbaşkanına sıçramaya kalkıyor, hakaretler ediyor. Hoş bir dere birikintisinin deryaya sıçraması hayaldir, onu anlıyoruz da, bunu savunmaya kalkması şeref katliamıdır.
Bunlar İslam Dünyasının körü olarak, kameraların olmadığı yerlerde mazlum kardeşlerimizin acısına göbek atanlar, şimdi o göbekleri eritmeye kalkar olmuş.
Bu mide bulandıran muhalefeti gördükçe, Çinlilerin sabah kahvaltısında yedikleri daha cazip gelmeye başladı, o derece.
Ne diyelim, zalimlere boyun eğdiren bir lideri bu çöplerin şerrinden koruması için Allaha dua edelim.
En güzeli...