Vatanseverlik ekseninde birleşmek şart
Lübnan siyasi sistemi din ve mezhepçilik üzerine kurulu. Siyasi makamlar da buna göre oluşturulmuş. Cumhurbaşkanı Hristiyan, başbakan Sünni, meclis başkanı ise Şiiler arasından seçiliyor. Bakanların dağılımı ve parlamento aritmetiği de aynı şekilde.
Bu sistem, siyasi partilerin kaçınılmaz olarak mezhepçi bir yapıda teşekkül etmesini sağlıyor.
Mezhepçilik esasına göre hareket etmeyen bir siyasi partinin varlığını sürdürebilmesine imkân vermiyor.
Ayrıca birbirleriyle çekişme halindeki siyasi partilerin dış güçlere yaslanmasına zemin tanıyor. Bu sistemin ülkedeki sosyolojiyi esas aldığı ve hakkaniyet esasına dayandığı iddiaları bu yüzden saçma. Çünkü ülkeyi bir arada tutması gereken ana çimento unsur olan vatanseverliği zayıflatan hatta köküne kibrit suyu döken bir gerçeklik ile karşı karşıyayız.
Herkes Devletine Sahip Çıkacak
Lübnan gibi çok parçalı unsurlara dayanan bir ülkenin ayakta durabilmesi vatanseverlik ekseninde birleşmeye bağlı. Vatanseverlik ekseninde birleşildiği zaman kimsenin kendi hesabına, kendi dinî grubu veya mezhebi adına hareket etmesi mümkün olmayacak. Bu da şu an Lübnan’ın belini büken yolsuzluğun, hırsızlığın, rüşvetin ve ihmalkârlığın sonunu getirecek. Lübnan gerçek mânâda bir devlet hüviyeti kazanacak. Çünkü bütün unsurlarıyla Lübnan halkı devletine sahip çıkmış olacak.
Lübnan siyasi panoramasına baktığımız zaman, aslında her biri başka bir dış güçle irtibatlı siyasi partilerin söylem bazında Lübnan’ı ve Lübnan halkının maslahatını esas aldıklarını ifade ettiklerini görebiliyoruz. Dış güçlerle sürdürülen ilişki biçimini bir bağlılıktan ziyade bir ittifak olarak isimlendirmeyi tercih ediyorlar. Herkesin Lübnanlılığa vurgu yaptığı siyasi bir tiyatro oynanıyor. İşin gerçeğini bütün Lübnan halkı biliyor. 17 Ekim devriminin verdiği mesaj çok net. Halk bu ikiyüzlü düzenin artık bitmesini istiyor.
Önce Halkı İkna Etmeliler
Şu duruma bir bakın:
- ■ Hariri ailesinin öncülük ettiği Gelecek Hareketi’nin Suudi Arabistan ile yakın ilişkileri herkesin mâlumu.
- ■ Özgür Vatan Hareketi ve Lübnan Güçleri Hareketi’nin Fransa, AB ve ABD ile irtibatlı olduğunu kim inkâr edebilir?
- ■ Hizbullah ve Emel Hareketi’nin İran ve Suriye rejimiyle kurduğu ilişkiye sıradan bir ittifak olarak bakabilir miyiz?
Kimse Lübnan halkını kandıramaz, kandıramıyor da. Bütün bu siyasi oluşumların hepsi, adı geçen ülkelerin Lübnan uzantıları haline gelmiş durumda. Bu konuda resmi bir açıklama veya resmi bir belgenin mevcudiyeti gerekmiyor. Lübnan söylemini dillerinden eksik etmeyenler, önce başka ülkelerin siyasi bürosu gibi davranmaktan vazgeçecekler. Daha sonra da vatanseverlik ilkesine göre yeni baştan kendilerini inşa edecekler. Ve en önemlisi, samimi olduklarına Lübnan halkını ikna edecekler.
Lübnan'ı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor?
Şu anda Lübnan dostlarının ve kardeşlerinin el uzatmasını gerektiren çok zorlu bir süreçten geçiyor. Ekonomik sıkıntılar artık tâkat sınırlarının ötesine geçmiş durumda. Fakat bu yardımların yerini bulması için öncelikle bazı reformların yapılması gerekiyor. Siyasi krizin ekonomik krize eşlik etmesi korkutucu bir manzara. Yaşanan krizin daha ağır hissedilmesine yol açıyor. Beyrut’ta yaşanan liman patlaması bunun en açık örneği. Siyasi krizden doğan boşluk Fransa’nın iştahını kabarttı ve Macron adeta koşarak Beyrut’a geldi. Arap dünyası ve uluslararası toplum da Macron’un bu hareketini neredeyse alkışladı.
Daha rahat çözülebilir sorunlara sahip Fransa’yı çözümsüz bırakan Macron, Lübnan’ın kördüğüm olmuş sorunlarına çare olacağını vadedip gitti.
Evet, ülkede bir siyaset krizi var. Lübnan Sokağı da bunun farkında. Fakat bunun çözüm yolunu dışarıdan beklemek ne kadar mantıklı? Ülkede bütün partilerin fedakârlıkta bulunarak yeni bir siyasi sistemin teşekkülü için biraraya gelmeleri gerektiğini düşünüyorum. Yeni bir seçim sistemiyle yeni bir parlamento ve hükümetin işbaşına gelmesi gerekiyor. Herkesin üzerinde mutabık kalacağı, mezhepçi kotalara değil vatanseverlik esasına dayalı yeni bir siyasi sistem artık kendini dayatıyor. Peki, bu gerçekleşmezse ne olur? Lübnan, meçhule doğru yolculuğuna devam eder ve bu yolculuğun nasıl bir felaketle sonuçlanacağını da Allah bilir. İçerde veya dışarda hiç kimsenin böyle bir sonuca razı olacağını sanmıyorum.
- Siyasilere önerim şu: Lübnan sokağının sesini dinleyin! Halkın çektiği acıları ve şaşmaz vicdanını kendinize pusula edinin!