Ünlü mâmül müsünüz sanatçı mı?
Şu ömrümde en sevdiğim soru “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” sorusundan sonra gelen “kimsin” suâlidir. Kimsin? Mikrofonu dalağına kadar götürüp kablosunu boynuna dolamak suretiyle zorlanmış sesleri bir anda çıkarma gücü mahiyetinde şarkıcı. Vicdana gelince solo, dayağa gelince düete girişen şantör.
Anne, evladının dikiz aynasıdır. Ardını da toplar. Evlat bazen köpüklü olsa da anne sadedir. Sonra o tevazu durağı anne dizinden ayrıldığımızda özümüzün üveyi oluruz.
Kibir, elinde pudrasıyla şakaklarımıza varana kadar boyar bizi. Kendimizi emanete teslim edip üzerimize başkalarının denediği o tüylenmiş hatta yıkanıp giyilmekten gözlük kılıfına dönmüş şöhret elbisesi dolanıverir.
Bir haller olmuştur o saf halimize, var olmak sütüne tutunmaya çalışan bayat maya olmuşuzdur.
- Dilimiz kapı ağzı, hareketlerimiz yeni silkelenmiş kilimler gibi asimetrik ve abartılı, bakışımız artık tavan retinası, burnumuz Kaf Dağlarını dizayn eden küçük aktör olmuştur bile.
Şöhret açık mezar gibidir. Öldürdüğümüz dostları, hatırları, muhabbetleri el çabukluğuyla gömdüğümüz açık mezar. Telefonlarınız gıybet karnavalında elden ele laf nakliyatı işlerinde mâhirleşir, hiç tanımadıklarınız bile saksıyla size soy ağacını getirip size üç memleket ötesinden gelen atalarıyla bağlantılarını anlatır.
Kısacası şöhret, annenizin bile tanıyamadığı yüzünüzdür.
Bunları yazıyor olup nereye bağlayacağım konusunda ıskalayan az okur vardır diye düşünüyorum. Yakın bir zamanda Mintanlı Bohem Halil Sezai 67 yaşındaki kalp hastası komşusunu dövdü. Eline de cv’si odunu almış, sanırım doğal ortam oluşturmaya çalışıp romantik şarkılarına nakarat yapacaktı.
Önce hanesinden yaşlı adamı zorla çıkarıyor sonrasında öyle çerez tabağına uzanır gibi dinlenip dinlenip adamı yumrukluyor.
Gerekçesi çıkardıkları yüksek sesten yaşlı adamın rahatsız olması.
- Şu ömrümde en sevdiğim soru “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” sorusundan sonra gelen “kimsin” suâlidir.
Kimsin?
Mikrofonu dalağına kadar götürüp kablosunu boynuna dolamak suretiyle zorlanmış sesleri bir anda çıkarma gücü mahiyetinde şarkıcı. Vicdana gelince solo, dayağa gelince düete girişen şantör.
- Fanlarınız size bu sefer soğuk üfledi. Sanatçı olmakla ünlü mâmül olmak arasındaki farkı toplumun vicdanı belirledi. Ünlü mâmûlseniz raf ömrünüzle sınırlısınız, lâkin sanatçıysanız sanatınıza ömür biçilemez.
Ve yaşlı adamı döverken adam o anda kurtulamayacağını düşünüyor, Kelime-i Şehadet getiriyor. Bu fistanlı bohem de “Ezan mı okuyorsun sen” diyerek yaşlı adamı daha fazla dövmeye başlıyor. Ne diyelim geçenlerde cami minaresinden Çav Bella okutup salağa yatanlarla olayı kolajlayarak “Çavlayan köpek ısırmaz” diyerek dayak arasına yerleştirilen nefreti de menüye dâhil ediyorum.
Şimdi böğürmekle icra etmek arasındaki farka bir tabure atıp bakıyorum.
Nihayetinde şarkıcı tutuklandı. Umarım şu sıralar ideolojik barikat olarak ya da hava yastığı olarak kullanılan baklava desenli süveterli fotoğraf paylaşmaz. Öyle bile olsa şu süreçte süveteri ayrı giyip baklavayı ayrı yemiştir diye düşünüyorum.