Üçüncü seçim de İsrail'ilin hükümet krizini çözemedi

SELİM HAN YENİACUN
Abone Ol

Bu seçim sonucunda herhangi bir hükümet kurulamasa bile iki önemli gelişmeyi İsrail siyasetinin geleceği için hafızamızda tutmamızda yarar vardır. Birincisi, İsrail’de “Yahudi Temel Yasası’na” rağmen sürekli büyüyen bir Arap siyasi muhalefeti ortaya çıkmıştır. İkincisi ise İsrail vatandaşı Filistinliler dışında yer alan sol muhalefet Trump Planı neticesinde ucuz bir taklit batağına düşmüştür.

İsrail iç siyaseti seçimler öncesi her ne kadar öngörülemez bir akibete gebe olsa da, bu süreç boyunca yaşanan tüm dış gelişmeler halen mevcut başbakan olan Netanyahu’nun lehine gerçekleşmiştir.

İsrail kamuoyu son bir yıl içerisinde oluşan çalkantılı politik atmosfer neticesinde daha önce hiç tecrübe etmediği krizlerle karşılaştı. Dış politikadaki “şahin” tutumların iç siyasetteki müspet etkilerini defalarca gözlemlediğimiz İsrail siyaseti, kendi içindeki açmazlardan kurtulamazken gerek Yahudi, gerekse Arap toplumu açısından pek çok bilinmezliğe gebe gelişmelere de sahne olmaktadır.

İsrail, 2018 Aralık ayında Gazze ve Lübnan saldırılarını arttırıp ve Batı Şeria’daki işgal politikasına da devam ettiği bir dönemde seküler milliyetçi Avigdor Liberman’ın 34. hükümetteki görevlerinden istifa etmesi İsrail siyasetinin yaşadığı son bir yıllık krizin tetikleyicisi olmuştu.

  • Liberman’ın liderliğinde SSCB göçmeni Yahudileri temsil eden İsrail Evimiz Partisi, sağ bloktaki birlikteliği bozmasının ötesinde başbakan Bünyamin Netanyahu’yu da en üst perdeden eleştiren sağ lider olarak kendisini kritik bir pozisyona taşımıştı.

Sus Payına Red Cevabı

On dört yılı aşkın bir süredir İsrail siyasetinde rakipsiz olan Netanyahu, 2019 Nisan’ında yapılan seçimler öncesi karşısında karşılaştığı suçlamalar ve sağ blok içerisindeki çalkantılar ile öngörülemez bir şekilde yıpranmış durumda girmişti.

Netanyahu’nun başbakanlığını yaptığı 34. hükümetin dağılma süreci ne İsrail’in Filistin’e karşı mütecaviz tavrının eleştirilebilirliğine ne de Doğu Akdeniz politikalarındaki istikrarsız hamlelerine bağlantılı olarak değerlendirilebilir. Netanyahu’nun karşılaştığı yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları karşısında kendisine “dokunulmazlık” yasasını çıkarmak istemesi ve bunun için de koalisyon ortağı olan aşırı dindar partilere (Birleşik Tevrat Yahudiliği ve Şas) askerlikten muafiyet sözüne karşılık ortaya çıkan kriz bugün karşımıza İsrail’in bir sene içerisinde üç defa erken seçime gitmesiyle sonuçlanmıştır.

Avigdor Liberman’ın tabiri caizse kendisine sus payı istemek için Netanyahu’dan dışişleri bakanlığını istemesi ve red cevabı alması bugünkü çözümsüzlüğü derinleştiren temel problemdir.

Açıkçası on dört yılı aşkın bir süredir İsrail siyasetinde rakipsiz olan Netanyahu, 2019 Nisan’ında yapılan seçimler öncesi karşısında karşılaştığı suçlamalar ve sağ blok içerisindeki çalkantılar ile öngörülemez bir şekilde yıpranmış durumda girmişti. Dahası merkez-sol içerisinde birleşmeler neticesinde ve daha önce siyasette yıpranmamış bir figür olan Benny Gantz liderliğinde kurulan Mavi-Beyaz bloğu Netanyahu’ya karşı ciddi bir alternatif oluşturmuş durumdaydı.

Netanyahu’nun sağ bloğu daha da hırçınlaştırma politikaları ve daha önce İsrail meclisinde temsil hakkını bulamamış aşırı ırkçı ve sahnedeki siyasi aktörlere rahmet okutturacak derecede Filistin halkı düşmanı partileri desteklemesi ise Nisan ve Eylül aylarında gerçekleşen seçimlerde Netanyahu’nun güvenlikçi politikalara dikkat çekme çabalarına rağmen bir işe yaramamıştır.

Filistinliler De Sandığa Gidiyor

Geçen yıla kadar seçimleri boykot kararı çerçevesinde sandığa gitmeyen İsrail vatandaşı Filistinliler, özellikle Eylül 2019 seçiminde elde ettiği başarı neticesinde Netanyahu’yu iktidardan etmenin önemini kavramış durumda hareket etmişlerdir.

Özetle 2019 yılı içerisinde Netanyahu’nun Lübnan ve Gazze’ye yönelik saldırılarını arttıran, Batı Şeria’daki illegal yerleşimleri kutsayan ve Mescid-i Aksâ’yı dahi yıkmayı parti politikalarına ekleyen ırkçı partilere desteği, Liberman’ın sağ hükümette bıraktığı boşluğu dolduramamıştır.

İsrail solunun 2019 yılı seçimlerindeki performansı Mavi-Beyaz’ın başarısına endekslenirken, eski tüfek sol bloğun (İşçi Partisi, Meretz, Geşher gibi) yaşamış oldukları düzenli oy kayıpları solun bir hükümet kurmasını engelleyen en temel sorun olmuştur. Tam da bu noktada siyasi denklem içerisinde “sol” çatısı altında değerlendirilebilecek fakat İsrail solu içerisinde dahi bir hükümet oluşumunda bulunması “siyasi tavrı” gereği mümkün olmayan Birleşik Arap Listesi, son bir yıl içinde solun iktidarına katkı sunmasa bile Netanyahu’nun 35. hükümeti korumasındaki en büyük engel olmuştur. Nisan seçimlerinde seçime ayrı partiler olarak giren Birleşik Arap Listesi, Eylül seçimlerinde birleşik olarak katılım göstermiş ve 11 vekil ile Eylül 2019 tarihine kadar yapılmış tüm seçimlerdeki en fazla Arap temsil oranını elde etmişlerdi.

  • Geçen yıla kadar seçimleri boykot kararı çerçevesinde sandığa gitmeyen İsrail vatandaşı Filistinliler, özellikle Eylül 2019 seçiminde elde ettiği başarı neticesinde Netanyahu’yu iktidardan etmenin önemini kavramış durumda hareket etmişlerdir.

Üçüncü Seçim Yeni Hükümet Mânâsına Mı Geliyor?

Gantz - Netenyahu

Netanyahu liderliğindeki sağ bloğun 120 sandalyeli İsrail meclisinde (Knesset) 61 vekillik basit çoğunluğu Nisan ve Eylül 2019 seçimlerinde elde edememesi, Avigdor Liberman’ın liderliğinde 8 vekil ile temsil edilen İsrail Evimiz Partisi ile tekrar anlaşamamsı ve Netanyahu’nun hakkındaki yolsuzluk soruşturmasının yargılama sürecine evrilmesi gelişmeleriyle gidilen 2 Mart 2020 seçimleri önceki iki erken seçimden çok da farklı sonuçlar ortaya koymamıştır. Fakat üç defadır süren ve İsrail siyasetinin bir yılına maâl olan belirsizlik, seçim sonuçlarının iyi analiz edilmesiyle aşılabilecek bir duruma evrilmiştir.

  • Şöyle ki; İsrail iç siyaseti seçimler öncesi her ne kadar öngörülemez bir akibete gebe olsa da, bu süreç boyunca yaşanan tüm dış gelişmeler halen mevcut başbakan olan Netanyahu’nun lehine gerçekleşmiştir. Nisan ve Eylül 2019 seçimleri öncesinde Trump yönetiminin İsrail’in Golan işgalini ve Kudüs’ün sözde başkent olarak ilan edilmesini tanıması gibi kararları Likud’un yıpranmışlığını önleme girişimleri olarak nispeten başarılı olmuştur. Mart 2020 seçimleri öncesinde ise Kasım Süleymani suikastinin İsrail kamuoyunda “zafer” minvalinde gösterilmesi ve Trump-Kushner Planı’nın Filistin’in tüm bağımsızlığını tehdit etmesi gibi gelişmeler ise Netanyahu’nun artı hanesine yazılan gelişmeler olmuştur.

Sağ bloğun bu gelişmeler karşısında kendi oy havuzunu konsolide etmesi mantık dahilinde görülürken muhalefetin amiral gemisi Mavi-Beyaz bloğu lideri Benny Gantz’ın oy endişesi ile bu planı tasdiklemesi ve Netanyahu’yu amatörce taklid etmesi ise Likud’un siyasetteki psikolojik üstünlüğü eline almasını sağladı. Nisan ve Eylül seçimlerinde oy farkları 1.000-2.000 bandında seyrederken Mart 2020 seçimleri sonucunda Likud en yakın rakibi Mavi-Beyaz’a 100.000’in üzerinde fark atmıştır.

Albay Muhammed Ahmed El AbduliEsed rejimine ilk darbeyi vuran komutan
Gerçek Hayat

İsrail’in dördüncü defa seçime gitmesinin toplum nezdindeki bıktırıcılığı düşünülürse Netanyahu’nun elinde psikolojik bir üstünlük olacağı muhakkaktır. Sağ bloğun (Likud, Birleşik Tevrat Yahudiliği, Şas, Yeni Sağ) toplamda 58 sandalye kazandığı seçim sonuçlarında İsrail Evimiz Partisi 7 sandalye kazanarak Netanyahu ile pazarlık payını yüksekten tutabilme imkanına erişmiştir.

Seçimin Kazananı Araplar

Trump’ın dış politikada tam desteğini alan Netanyahu’nun Batı Şeria’yı işgal etmek vaadiyle bir hükümet kurma motivasyonunu kamuoyunda baskın bir şekilde kullanacağı muhakkaktır.

Mavi-Beyaz’ın liderlik ettiği sol blok ise 40 vekilde kalırken seçimin belki de tek kazananı olarak değerlendirebileceğimiz Birleşik Arap Listesi tarihi rekor kırarak 15 vekil kazanmıştır. Açıkçası pek çok analizde Birleşik Liste sol blok içerisinde gösterilirken hem konumu hem de siyasi tavrı gereği daha ayrı bir noktada değerlendirilmesi gerekmektedir. Birleşik Arap Listesi bu zaferiyle Knesset tarihinde ilk defe başörtülü bir Arap vekili olan İman Hatip’i de meclise gönderme başarısı elde etmiştir.

Matematik hesaplamaları içerisinde sol bloğun kendi içerisinde bir hükümet kurmasına imkansız gözüyle bakılırken Sağ blok olası bir Netenyahu-Liberoan uzlaşması ile İsrail’i son bir yıldır yaşadığı siyasi çalkantıdan kurtarabilir.

  • Öte yandan dördüncü bir erken seçimin yapılması da hala ihtimaller dahilinde görülürken Trump’ın dış politikada tam desteğini alan Netanyahu’nun Batı Şeria’yı işgal etmek vaadiyle bir hükümet kurma motivasyonunu kamuoyunda baskın bir şekilde kullanacağı muhakkaktır.

Bu seçim sonucunda herhangi bir hükümet kurulamasa bile iki önemli gelişmeyi İsrail siyasetinin geleceği için hafızamızda tutmamızda yarar vardır. Birincisi, İsrail’de “Yahudi Temel Yasası’na” rağmen sürekli büyüyen bir Arap siyasi muhalefeti ortaya çıkmıştır. İkincisi ise İsrail vatandaşı Filistinliler dışında yer alan sol muhalefet Trump Planı neticesinde ucuz bir taklit batağına düşmüştür.