Türkiye’nin karabasanı CHP’yi bekleyenler

KEMAL ÖZER
Abone Ol

CHP kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin başına karabasan olmuş bir parti. 15 yıl 62 gün CHP Genel Başkanlığı yapan Mustafa Kemal’in öldürülmesinden sonra partinin başına İnönü geçmiş ve 33 yıl 134 gün CHP’nin başında kalmıştı. Kasım Gülek onu devirmek için hayli çabalasa da devirmek, 8 yıl 169 gün CHP genel başkanlığı yapacak olan Bülent Ecevit’e nasip olacaktı.

Her defasında istifayla üç kez CHP koltuğundan ayrılan Deniz Baykal ise 15 yıl 242 gün partinin başında kaldı. Kaset kumpası ile bırakmak zorunda kaldığı koltuğuna bir kez daha dönemedi.

6 gün ile en kısa genel başkan vekilliğini Kâmil Kırıkoğlu yaparken, 351 gün ile en uzun vekillik ise Mustafa Üstündağ’a ait.

Hikmet Çetin genel başkanlık koltuğunda sadece 205 gün kalabilmişken, Altan Öymen ise 1 yıl 130 gün oturabilmişti. Baykal’a kurulan kaset kumpası ile genel müdür olarak tayin edilen ancak genel başkan olmayı başaran Kemal Kılıçdaroğlu ise 13 yılı aşkın bir süredir koltuğunu korumayı başardı.

Kılıçdaroğlu’nun işi bu kez zor gibi gözükse de henüz Kılıçdaroğlu’nu koltuktan edebilecek güçlü bir aday yok.

Geçmiş yazılarımızda da dile getirdiğimiz gibi kasaba siyasetçisinden öteye geçmeyen ve şişirilmiş bir karakter olan Ekrem İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu’nu koltuğundan edebilecek ne bir iradesi var ne de gücü.

CHP’nin 2024 mahalli seçimlerine Kılıçdaroğlu liderliğinde girmesi durumunda İmamoğlu’nun siyasi hayatı da bitmiş olacak. İmamoğlu’nun yeni bir siyasi parti kurma ihtimali var ise de liderlik kumaşı olmadığı için CHP’den kopup parti kuran siyasi mevtalardan bir farkı olmayacak.

İmamoğlu neden olmaz?

İmamoğlu iyi yetişmiş ve siyaset kumaşı güçlü bir isim değil. AK Parti’nin 2019 mahalli seçimlerindeki hataları ile muhalefetin ortak hareket etmesi neticesinde tombaladan çıkmış bir başkan olmanın ötesinde siyasi bir mahareti yok.

AK Parti’den aday olmak isteyen ancak kabul görmeyince müteveffa Mesut Yılmaz’ın ricası ile CHP’den Beylikdüzü adayı olan İmamoğlu’nun son 4-5 yıllık davranış ve konuşmaları hatırlanırsa, bu durumun onu CHP’nin başına düşünenleri de ürküttüğü görülür.

Beylikdüzü sahillerindeki 8 antik batık geminin ve içindekilerin çıkarılması için ortak çalıştıkları dillendirilen Mr. Koç’ların da artık İmamoğlu’nun ardında durdurmadığı dile getiriliyor. Gemiler meselesinin çözülemediği sanılıyor. Ayrıca İmamoğlu’nun İBB’yi yönetme biçimi sonrasında umutlarını tükettiği bir başka iddia.

Bir süredir kulislerde Rahmi Koç istese de Ömer ve Ali Koç’un İmamoğlu ile yol almanın imkânsızlığını dile getirdikleri konuşuluyor. Yani onlar da CHP’yi yönetemeyeceğini anlamışlar.

Zorun zoru

2019 seçimlerinde işbirliği yaptığı CHP İl başkanı Canan Kaftancıoğlu ile uzun zamandır kavgalılar. Sadece onunla da değil kendi kadrosuyla, çevresiyle ve partisiyle de.

2020’den bu yana İmamoğlu’nun davranışlarından tedirgin olduğu bilinen Kılıçdaroğlu özellikle Meral Akşener ile İmamoğlu ilişkisinden de hiçbir zaman hoşnut olmadı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Kılıçdaroğlu’nun yerine aday olma hevesini ortaya koyan İmamoğlu’nun bir adım öne çıkamaması da ‘siyâsî zayıflık’ olarak yorumlanmıştı. Aynı durum genel başkanlık için de geçerli.

Kılıçdaroğlu’nun adını zikretmeden eleştiren ve değişim talep eden İmamoğlu’nun ‘adayım’ diyememesi de onu genel başkan olarak görmek isteyenler için son sükût-u hayal oldu. Gerçi onu genel başkan olarak görmek isteyen, İmamoğlu’nca kurulan ve belediyelerden fonlandığı dile getirilen Batı İstanbul Vakfı ekibinden başka güruh var mıdır orası da ayrı bir muamma.

Kemal Kılıçaroğlu ve Ekrem İmaoğlu.

Koltuk erken kurultayla korunur mu?

Kılıçdaroğlu, FETÖ’cü ve PKK’lılar için ‘adâlet’ yürüyüşü yapmıştı. CHP’nin Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan da benzer bir eylem yaptı ve Bolu’dan Ankara’ya ‘değişim yürüyüşü’ gerçekleştirdi. CHP Genel merkezine sokulmadı. O da “Bazıları bölgeler olarak anahtar liste çıkartıyor. Bazıları mezhebî olarak anahtar liste çıkartıyor. Anadolu'nun her ilinde kavga var. Kan gövdeyi götürüyor desek yeridir” diyerek tarif etti CHP kazanını.

Kılıçdaroğlu ise 2024’e bıraktığı kurultayı öne alarak seçim öncesi yapmak istiyor. Özcan’ın da dile getirdiği gibi delege savaşı sürüyor. Bu savaştan Kılıçdaroğlu cephesinin zaferle çıkacağından kuşku yok.

Diğer adayların ise hiç şansı yok. 6 Haziranda “Bugün genel başkan değiştirecek durumumuz yok" diyen Özgür Özel 14 Haziranda “adayım, hazırım" çıkışı yaptı. Baykal’ın istifa serencamındaki Kılıçdaroğlu’nun taktiğine benzerlik arz etse de Özel, taşeron aday olabilir. Öte yandan CHP’nin yeni vitrininde partinin başına geçebilecek güçte bir isim görünmüyor. Bu da Kılıçdaroğlu’nun koltuğu koruma strateji ve başarısının bir neticesi.

Dosya savaşı başlar mı?

CHP’nin dilim dilim bölündüğü bir gerçek ise de çoğunluk güçlüden yana. Çünkü CHP’de siyaset bir dâvâ uğruna yapılmaz. Gerçekte hangi partidekiler hangi dâvâ uğruna siyaset yapıyor o da ayrı bir tartışma konusu. Bu dâvâ menfaat, makam-mevki dâvâsı mı, İslam dâvâsı veya bir ideolojik dava mı bundan emin olmanın güç olduğu zamanlardayız.

Kemalizm’i maske edinmiş CHP için ise dâvâ-mava zâten yok ve kavga seçim sonrasında yolsuzluk dosyaları ile yeni bir boyut kazanabilir. Mesele İzmir, Eskişehir, Ankara, İstanbul, Adana Belediye Başkanlıklarındaki hizipler ve ortaklar, belediye başkanları hakkında tuttukları dosyaları servis edebilir.

CHP ne değildir?

Amerika’dan gelen bir işadamı ‘Yerli ve Millî Parti’ adıyla yeni bir parti kurmuş. Görülüyor ki bu tasnifin suyu çıkmış durumda. Yerli olan her zaman millî olmayabilir, millî olan ise iyi... Ancak şunu kesin bir dille ifade edebiliriz ki, CHP ne yerlidir ne de millî. Geçen ayki sayımızda bu hususu ele aldığımız için üzerinde durmak istemiyoruz.

CHP ilk günden bu yana İslam düşmanıdır!

Adında halk olsa da halkı sevmez, halkın değerlerinden nefret eder. Halkı aşağılar, halkın mâzîsiyle de âtîsiyle da savaşmak onun varlık nedeni. Bu yüzden halkın genel ekseriyeti için CHP’de ne olup bittiğinin de bir ehemmiyeti yok.

CHP’nin ülke yakan hâlini iki genel başkanın cümleleri net bir şekilde izah ediyor. Ecevit, “CHP değişmez değiştirir” demişti. Kılıçdaroğlu ise 2019’da “Devleti yönetmek CHP'yi yönetmekten daha kolaydır.”