Türkiye Orta Asya’da Rusya ve Çin’e rakip oluyor

SAMİR BABAOĞLU
Abone Ol

Orta Koridor’un daha aktif hâle gelmesi için Türkiye, Kazakistan ve Azerbaycan’la daha aktif işbirliğini devam ettirirken, diğer taraftan tahıl ve kömür ihracatında önemli aktörlerden Türkmenistan ve Özbekistan’ın da bu lojistik hattı daha aktif kullanması için çabalarını sürdürüyor. Zengezur Koridoru’nun da açılmasıyla birlikte “Orta Koridor” tam teşekkül faaliyetini devam ettirdiğinde, Türkiye Orta Asya’ya doğrudan bir giriş sağlayacak ve bu da Türk mallarının bölgeye ihracatının yanı sıra hammadde ithalatını da artıracaktır.

Türkiye'nin son yıllarda Moskova’nın kendi etki alanı olarak gördüğü Orta Asya’da varlığını artırmaya çalışması ve bölgenin Türkçe konuşan devletleriyle bağlarını güçlendirmesinde, ekonomik adımlar ön plana çıkıyor.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in 10-11 Mayıs tarihleri arasında Türkiye’ye yaptığı ilk resmî ziyarette, iki ülke arasında ekseriyeti ekonomi alanında olmak üzere 15 anlaşma imzalandı. Son dönemlerde diğer Orta Asya ülkeleriyle de bu ve buna benzer anlaşmalar imzalaması, Türkiye’yi Rusya ve Çin’le birlikte bölgedeki en önemli aktörlerden birisine dönüştürdü.

Rusya-Ukrayna savaşı Kazakistan için bir fırsat

Kazakistan ile Türkiye arasında artan ekonomik ve siyasi yakınlaşma bağlamında Tokayev’in ziyareti özel bir önem taşıyor. Özellikle, Rusya-Ukrayna savaşı sonrası Ankara’nın Orta Asya’daki belirgin aktifliği göz önüne alındığında, Türkiye ile Kazakistan arasında imzalanan ekonomik ve askeri anlaşmalar çok daha anlamlı hâle geliyor. Türkiye’nin Orta Asya’da tarihi ve jeopolitik nedenlerden dolayı Rusya ve Çin’le rekabet etmesi çetin olsa da Türkiye’nin etnik ve dînî yakınlık nedeniyle bu ülkelerle kıyasta avantajlı faktörlere de sahip olduğunu belirtmek gerekiyor. Kazakistan yönetimi de bunun farkında olduğundan dolayı Rusya’ya uygulanan sert yaptırımlar karşısında Türkiye ile siyasî temasları en üst düzeyde tutarak ve ekonomiyi çeşitlendirerek çok yönlü politikasını başarıyla kullanıyor.

Tokayev'den cesur Türkiye hamlesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev masa tenisi oynadı.

Kazakistan’da Ocak ayının başında patlak veren protestolar sırasında Tokayev’in, Rusya’nın başını çektiği Kolektif Güvenlik İşbirliği Örgütü üye ülkeleri askeri birliklerini hâdiseleri yatıştırması için ülkesine davet etmesi, hem içeride hem de dışarıda tepkiye neden olmuştu. Çeşitli kaynaklarda Kazakistan’ın tamamen Rusya’nın kontrolüne geçtiği yorumları yapılmıştı. Şu anki durumda Kazakistan yönetimi, Rusya’nın Ukrayna’da tabiri caizse bataklığa saplandığı gerçekliğini göz önünde bulundurarak siyasî, askerî ve ekonomik olarak Rus bağımlılığından kurtulma çabası verdiğini söylemek mümkün. Bu anlamda, Tokayev’in Türkiye ziyaretinde Türk iş adamları ile 1 milyar dolarlık yatırım anlaşması imzalaması, Türk Havacılık ve Uzay Sanayi’nin ANKA İHA’larının Kazakistan’da üretim kararının alınması ve ikili askerî işbirliğini düzenleyen anlaşmanın imzalanması, Kazakistan yönetiminin cesur adımı olarak yorumlanabilir.

Türk firmaları Kazakistan'da ikinci sırada

Kazakistan’da bağımsızlık kazanıldıktan sonra geçen 30 sene içerisinde, Türk iş dünyasının katılımıyla bugüne kadar 2 milyar doları aşan 61 büyük proje hayata geçirilmiş. Bugün ise 2,5 milyar doların üzerinde 25 proje hayata geçiriliyor ve 1,3 milyar doları aşan 54 umut verici proje ise uygulama aşamasında. Kazakistan’da 2022 verilerine göre, ülkede faaliyet gösteren yabancı sermayeli şirketlerin toplam sayısı 21.700 civarında.

Çoğu küçük işletmeler olan bu şirketlerin 325 tanesi orta ölçekli, 260 tanesi ise büyük ölçekli şirketlerdir. Kazakistan’da yabancı ülke sermayeli şirket sayısında Rusya 7.400’le ilk, Türkiye 2.440 firmayla ikinci sıradadır. Türk şirketlerin ekseriyeti ticaret, inşaat ve imalat alanında faaliyet gösteriyor. Ayrıca konaklama ve yemek hizmetleri alanında yabancı şirketlerin büyük çoğunluğu Türk (172 işletme) şirketleridir. Yeni anlaşmalarla birlikte lojistik, askerî ve enerji alanında da Türk şirketlerinin Kazakistan’da ağırlığının artacağı öngörülüyor.

Özbekistan'daki Türk firmaları Çin'e yetişiyor

Şevket Mirziyoyev.

2016 yılında Şevket Mirziyoyev’in Özbekistan’da cumhurbaşkanı koltuğuna oturmasından sonra ekonomi alanında başlattığı reformlar kısa zamanda TürkiyeÖzbekistan ilişkilerine de müspet tesirini gösterdi. İki ülke cumhurbaşkanlarının karşılıklı ziyaretleri ve Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altındaki ortak faaliyetleri, karşılıklı ticarette de her gün kendisini çok daha fazla hissettirmektedir. Türkiye, Rusya ve Çin’in ardından Özbekistan’da yatırım yapan yabancı ülkeler arasında 3. sırada.

1 Mayıs 2022 itibariyle Özbekistan’da kayıtlı 14.325 yabancı sermayeli işletme ve kuruluş sayısında Rusya 2.471 şirketle ilk, Çin 1.984 şirketle ikinci, Türkiye ise 1.981 şirketle üçüncü sıradadır. 1990-2016 yılları arasında Özbekistan Cumhurbaşkanlığı görevini yürüten İslam Kerimov döneminde, TürkiyeÖzbekistan ilişkilerinin çok iyi olmadığını dikkate aldığımızda bu rakamın gayet iyi seviye olduğunu belirtmemiz gerekir.

Rus firmaları swift nedeniyle Orta Asya'ya akın ediyor

Rusya-Ukrayna savaşının başlanmasından sonra hem Özbekistan, hem Kazakistan, hem de Kırgızistan’da Rusya sermayeli şirketlerin sayısının arttığı gözlemleniyor. Mesela, Özbekistan İstatistik Kurumu’nun Mayıs ayında açıkladığı verilere göre, Ocak-Nisan ayları arasında Özbekistan’da yeni kurulan yabancı firmaların sayısında Rusya 210 firmayla ilk sıradayken, Türkiye 128 firmayla ikinci sırada gözüküyor. Rus sermayeli firmaların sayısının artmasında iki önemli etkenin ön plana çıktığını görüyoruz.

Birincisi, swift sisteminden çıkarılan Rusya’da yerel firmalar, yabancı ülkelerle ticaretlerini devam ettirmek için Türkiye ve Orta Asya ülkelerine akın ediyorlar. İkincisi, aynı Batı yaptırımları sebebiyle, Rusya’da yaşayan ve Rus vatandaşlığı olan Orta Asyalı iş adamları, ticarî faaliyetlerini kendi memleketlerinde devam ettirme kararı alıyorlar. Bu durum da hâliyle istatistiklere yansıyor.

Trans-Hazar güzergahı önemini artırıyor

Türkiye, Rusya ve Çin’in Orta Asya’daki mevcut etkinliğini de dikkate alarak, bölgede dikkatli bir politika izlediği görüntüsünü veriyor. Her şeyden önce Ankara, Orta Asya’yı ulaşım altyapısına yatırım için gelecek vaat eden bir alan olarak görüyor. Sovyet sonrası cumhuriyetlerin Rusya’ya olan altyapı bağımlılığını aşmak için yeni otoyolların ve güzergâhların oluşturulması gerekiyor ve bu nedenle bölge ülkeleri birçok proje sunuyor.

Ekonomik anlamda bölge ülkeleri için tarihî lojistik hattının tekrar canlandırılması olarak görülen, Çin, Kazakistan, Hazar Denizi su alanı, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye’den geçerek Avrupa’ya ulaşan “Yeni İpek Yolu” veya diğer adıyla “Orta Koridor” olarak adlandırılan Trans- Hazar Uluslararası Taşımacılık Güzergâhı, Türkiye’yi Orta Asya ülkelerine daha sıkı bir şekilde bağlama potansiyeli taşıyor.

Zengezur koridoruyla Türkiye Orta Asya'ya daha yakın

İkinci Karabağ Savaşı sonrası tekrar açılmasına karar verilen ve bu yönde çalışmaların devam ettiği Zengezur Koridoru da, “Orta Koridoru” Türkiye ve Orta Asya ülkeleri için çok daha cazip hale getirdi. Rusya-Ukrayna savaşı ve Batı’nın Rusya ve Belarus’a yönelik yaptırımları, savaş bölgesindeki lojistik hattı Hazar üzerine yönlendirmiş durumda. Orta Koridor’un daha aktif hâle gelmesi için Türkiye, Kazakistan ve Azerbaycan’la daha aktif işbirliğini devam ettirirken, diğer bir taraftan tahıl ve kömür ihracatında önemli aktörlerden Türkmenistan ve Özbekistan’ın da bu lojistik hattı daha aktif kullanması için çabalarını sürdürüyor. Zengezur Koridoru’nun da açılmasıyla birlikte “Orta Koridor” tam teşekkül ile faaliyetini devam ettirdiğinde, Türkiye Orta Asya’ya doğrudan bir giriş sağlayacak ve bu da Türk mallarının bölgeye ihracatının yanı sıra hammadde ithalatını da artıracaktır.

Ekonomik anlamda bölge ülkeleri için tarihî lojistik hattının tekrar canlandırılması olarak görülen, Çin, Kazakistan, Hazar Denizi su alanı, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye’den geçerek Avrupa’ya ulaşan “Yeni İpek Yolu” veya diğer adıyla “Orta Koridor” olarak adlandırılan Trans-Hazar Uluslararası Taşımacılık Güzergâhı, Türkiye’yi Orta Asya ülkelerine daha sıkı bir şekilde bağlama potansiyeli taşıyor.

“Orta Koridor”da Azerbaycan limanlarının bir merkez rolü oynaması, şüphesiz Türkiye’nin de Azerbaycan’a yatırımlarını önemli ölçüde artıracaktır. Bakü Uluslararası Deniz Ticaret Limanı ve hemen arkasında devasa bir alanda inşâsı devam eden “Elet Serbest Ticaret Bölgesi” Bakü’yü ekonomik ve lojistik anlamda Dubai’yle rekabet edecek bir seviyeye getirecektir.

Orta Asya, Türkiye’yi enerji arzını çeşitlendirmesi açısından da ciddi şekilde ilgilendiriyor. Güney Gaz Koridoru projesinin bir parçası olan Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı yoluyla Kazak petrolünün ve Trans-Anadolu doğalgaz boru hattı yoluyla Türkmen gazının Avrupa’ya ulaştırılması plânları, Türkiye’yi Avrasya’nın bir “enerji merkezi” ne dönüştürme plânlarının başında geliyor.