Tiktok, insanlık aç!
İlk olarak hedefine ilgi odağı olmak isteyen gençleri alan TikTok, zamanla yetişkin kullanıcılar tarafından da yoğun bir rağbet gördü. Dijital dünyanın sınırlarını genişletmesiyle artık sosyal medyanın hayatımıza soktuğu “etkileşim arzusu” isimli bir güdüyle tanıştık. Son dönemlerde popülerliğini artıran TikTok uygulamasının en fazla suiistimal ettiği güdü de sanal âlemin hayatımıza soktuğu bu yeni güdü türü “etkileşim arzusu” oldu.
Çin menşeli “müzikli-danslı” video yükleme uygulaması TikTok, ilk olarak Asya ülkelerinde başlayıp kısa sürede tüm dünyada popülerliğini artırdı ve en yoğun kullanılan sosyal ağlar arasında yerini almayı başardı. 2020 Nisan ayı itibariyle dünya genelinde 1,5 milyar kez indirilen TikTok, ülkemizde de oldukça büyük bir kitle tarafından kullanılmakta. TikTok’un twitter resmi sayfasında 1 milyon, instagram sayfasında ise 24 milyon takipçisi bulunmakta. Karşılaştırmak açısından bakarsak 14 yıllık twitter’ın instagram takipçisi sadece 780 bin’dir.
Türkiye 3. Sırada
‘Statista’nın yayınladığı istatistiklere göre uygulama, sırasıyla en fazla 119.3 milyonluk indirme sayısı ile Hindistan, 39.6 milyon ile Amerika ve 28.4 milyon indirme sayısı ile Türkiye tarafından kullanılıyor.
“We Are Social 2020” raporuna göre ise Türkiye’de tam 54 milyon sosyal medya kullanıcısı bulunmaktadır. Sosyal mecralarla arası oldukça iyi olan Türk insanı günde ortalama 3 saatini çeşitli sosyal medya platformlarında geçirmekte. Nüfusumuzun yaklaşık yüzde 65’inin sosyal medya hesabına sahip olduğunu düşündüğümüzde, ülkemiz adına dijital medyayı yetkin biçimde kullanmak, anlamak ve hakların farkındalığı hususlarında bilinçli olabilmek adına ‘Dijital Medya Okuryazarlığı’nın ne denli önemli bir eğitim ihtiyacı olduğunu bir kez daha anlamaktayız.
Türkiye’de hiçbir sosyal ağın vermediği kadar reklam veren, özellikle youtube üzerindeki reklamları ile üye toplayan TikTok, sosyal ağlar yarışını önde götürüyor.
TikTok Nasıl Bir Âlem?
Şimdi gelelim TikTok dünyasına ve insanlara sunduklarına. Sizler de çeşitli uygulamalarda veya oyunlarda vakit harcarken, izlediği saldırgan reklam politikalarıyla sürekli taciz halinde olan bu uygulamaya illa ki denk gelmişsinizdir.
İlk olarak hedefine ilgi odağı olmak isteyen gençleri alan TikTok, zamanla yetişkin kullanıcılar tarafından da yoğun bir rağbet gördü. Dijital dünyanın sınırlarını genişletmesiyle artık sosyal medyanın hayatımıza soktuğu “etkileşim arzusu” isimli bir güdüyle tanıştık. Son dönemlerde popülerliğini artıran TikTok uygulamasının en fazla suiistimal ettiği güdü de sanal âlemin hayatımıza soktuğu bu yeni güdü türü “etkileşim arzusu” oldu. “Bu güdü acaba bende de var mı?” diye merak ediyorsanız şu örnek üzerinden kendinizi test edebilirsiniz. Paylaşım sonrası istatistik bölümünü sürekli yenilenerek içeriğin kaç kişi tarafından beğenildiğini iştahla takip eden kişi, “etkileşim arzusu”nu iliklerine kadar hisseden kişidir…
‘Bir Şeyleri Kaçırma Korkusu’
FOMO yani “Fear Of Missing Out” Türkçesi “bir şeyleri kaçırma korkusu” bir mânâda beğenilme arzusu hastalığıdır.
■ Yeni like(beğen) geldi mi?
■ Yeni takipçi geldi mi?
■ Hakkımda bir şey yazıldı mı?
■ Haberlerden ne kaçırdım?
■ Hangi akımlar var?
■ Yeni gündem ne gibi bir sürü suâl eşliğinde elini gözünü telefondan ve sosyal medyadan ayıramama durumu, Türkiye ortalamasında insanların her 5 dakikada bir sürekli sosyal medya için telefona dönüp bakmasına sebep oluyor. Normalde cüzdanımızı kaybettiğimizde 3 saatte fark ediyoruz ama telefonu kaybettiğimizi 5 dakikada anlıyoruz. Dolayısıyla her 5 dakikada bir telefona bakar hâle geldik. Bu çok ciddi ve bizi dikkat dağınıklığına sevk eden bir nispet. Bugün birçok büyük şehirlerdeki çocuklar artık dikkat dağınıklığı sebebiyle psikologlara gidiyor, kendisini veremiyor çünkü aklı hep sosyal medyada kalıyor. FOMO bir hastalık olarak literatüre girdi Türkiye kullanıcıların yüzde 80’ninde FOMO Hastalığı olduğu kabul ediliyor. Siz de kendinizi deneyin?
Ayşe Teyzeler De Akıma Kapıldı
TikTok öyle bir dünya ki, kullanıcılarını her gün, her hafta yeni bir akımla tanıştırıyor. İnsanlara normal hayatta asla yapmayacakları hâl ve hareketleri “akım” kisvesi altında şirin gösteriyor ve türlü şaklabanlıkları popüler kültüre adapte ediyor.
Bu ortamı bir stadyumdaki taraftar grubuna da benzetebiliriz. Günlük hayatında asla küfür etmeyecek insanların tribündeki sürü psikolojisine uyarak rahat bir şekilde küfür ettiğine hepimiz şahit olmuşuzdur. İşte TikTok bu sürü psikolojisini dijital ortama uyarlayarak toplumumuzda gayriahlâkî görülen birçok davranışı “herkes yapıyor, ben de yapayım” psikolojisiyle harmanlıyor ve maalesef her türlü saçmalığı zihinlerde meşru bir zemine oturtmayı başarıyor.
- Ülkenin sanatçısı, sporcusu, siyasetçisi dahi bu akımlara alet olmuşken; Ayşe teyzeler, liseli gençler aslında mânâsız ve gayriahlâkî olan bu akımı neden normal bir iş olarak görmesin? Herkesleşmenin dayanılmaz hafifliği kullanıcıları sarıyor!
Akımlara uyarak birilerini eğlendirmek adına türlü şaklabanlıklara soyunan TikTok kullanıcıları, çoğu zaman izleyenlerin müteessir olduğu hatta utandığı görüntülere imza atıyorlar. Bir başka noktadan baktığımızda TikTok’un normal olmayanı normalleştirmeye çalıştığını da söyleyebiliriz. Dışarıdan kendi hallerini göremeyen, “akım” etkisi altında kalmış kitle, TikTok’un dayattıklarını her gün birer birer kabul ediyor, izliyor ve taklit ediyor. Peki, birileri tarafından beğenilme arzusu, gerçekten insanı gurursuzluğa sürükleyecek kadar güçlü bir tatmin noktası mıdır? Maalesef birçok TikTok kullanıcısı için EVET!
Beğenmek ve Beğenilmek İhtiyacı
Beğenmek ve beğenilmek de insanların özünde olan ihtiyaçlardır ve ister istemez bu ihtiyaç bizi kararlarımızda yönlendirir. Giyindiğimiz kıyafetleri, bulunduğumuz ortamları hatta ilgi alanlarımızı bile çoğu zaman etkiler. Özellikle de gençlik zamanlarında insan beğenmek ve beğenilmek ihtiyacını gidermek adına ciddi bir uğraş verir. İlgi odağı olmaya çalışır, türlü çılgınlıklar yapabilir fakat burada âilenin ve toplum baskısının sağladığı dengeyle çizgiyi aşamaz. Yani gerçek hayatta bir takım dizginler insanın yapabileceklerinin sınırlarını belirler fakat sanal dünya artık sınırları tamamıyla ortadan kaldırmış durumda. Hatta ahlâksız davranışların yerilmek yerine takdir ve teşvik edildiği bir dünyadan bahsediyoruz.
- TikTok mecrasındaki en vahim durumlardan biri de dînî ve ahlâkî değerlerin ciddi derecede suiistimal edilmesi olarak görünüyor. Tesettürün amacından saptırıldığı, hatta amacının tam tersi olan dairelerde kullanılması büyük bir edepsizlik âbidesini temsil ediyor. Başları kapalı, yüzleri tonlarca boyalı genç kızların vücutlarını teşhir ettiği bu ortam, basit bir eğlence ortamının haddini çoktan aşmış ve gayri ahlâkî bir düzene evrilmiştir.
Netice itibariyle zaman ve mekân kavramlarının sınırlarını ortadan kaldıran sosyal medyanın aynı zamanda ahlâkî, toplumsal ve dînî değerleri de ortadan kaldırmak üzere ciddi bir ivme kazandığı açık şekilde ortada. Bu kirli âlemin içerisinde kalan gençlerin, kendilerini nasıl konumlandırmaları gerektiğini bilmediklerini ve yardıma ihtiyaç duyduklarını görmekteyiz. Toplumumuzun genetiğiyle oynamaya aday olan TikTok ve benzeri sosyal medya platformlarının zararlı yönlerini gençlerimize anlatmak ve onları bilinçlendirmek adına okullarda “Dijital Medya Okuryazarlığı”nın zorunlu ders olarak verilme ihtiyacı hâsıl olmuştur.
Teşhircilik İntânîsi
Sosyal medya hep daha fazlasını istiyor, yemek odasını göster, yatak odanı göster, özel eşyalarını göster, içindeki arsız arzularını ortaya çıkar! Teşhirciliğin meşrulaştırılmasının öncülüğünü TikTok yapıyor. Yoğun sayısı filtre, hızlandırılmış remix çalışmalar, cut'lar ve efektler yardımıyla kullanıcı istediği gibi görünebiliyor; ses ayarı ve sinema replikleri ile normalden daha sanatkâr olabiliyor; müzik ve dans eklenince ortaya tam bir kapitalist meta, pazarlanabilir insan çıkıyor.
Kendini, özbenliğini hiç edip, rollere girme, fizikî değişim; kopyala/yapıştırla, cinsellik ve popülarite beklentisi ve iflah olmaz bir riyakârlıkla bir uygulama insana ne kadar kötülük yapabilirse yaptırıyor.
Bu yazıyı kaleme alırken ilk kez uygulamayı indirdim, bilmediğim şeyi yazmam doğru olmazdı, içerikleri görmek istiyordum, belki mâsum bir şeyler bulabilirdim. Kayıt bile olmadan uygulama direkt açtı, ilgilendiğim konuları sordu ben sadece eğitim seçtim ve eğitimle ilgili içerikleri merak ettim, ardı ardına gelen 10 video da maalesef beden teşhiri ve şaklabanlıktan başka şey değildi. Hemen uygulamayı kaldırdım. Kurmuşsanız siz de kaldırın!
Uygulama fenomenlere para kazandırarak ayrı bir teşhircilik alanı açıyor, videosu çok izlenen fenomenler kendilerine yollanan hediyelerle para kazanabiliyorlar. Öte yandan Türkiye’de faaliyet gösteren Çinli teknoloji şirketleri de tiktok fenomenleri reklam çalışması yaparak bir anlamda buradaki teşhirciliği fonlamış oluyorlar.
Peki, Sansür Ne Âlemde?
Hemen hemen hiçbir yasak yok, hatta diğer sosyal ağlar, korona ve 5G bağlantısı noktasında içerikleri, nefret söylemini yasaklıyor, video kaldırıyor, TikTok’da bugüne kadar bu tür sansürlere rastlanılmadı ama 1 sansür var ki diğer hepsine bedel. Çin’in data (büyük veri) toplamak ve dünya sistemine başka ülkelerin kullanıcı verileriyle dahil olmak üzere her türlü ahlaksızlığa suça müsaade ettiği bu platform, Doğu Türkistan konusunda çekilen videolara inanılmaz sansür uyguluyor ve hemen müdahale ediyor. Amerikalı kullanıcı Feroza Aziz, Tiktok’a yüklediği bir videonun kaldırıldığını gördü daha sonra da Amerika’da gündem oldu. Dünyada büyük tepkilere ve TikTok’tan kopuşlara neden olan bu sansür sonrası TikTok geri adım attı ve hesabı açtığını duyurdu.
TikTok Bahane Büyük Veri Şahane!
Çin 4 yılda TikTok’u neden dünyanın en çok kullanılan sosyal ağları arasına soktu? Geç kaldığı bu yarışa nasıl yetişti?
Geleceğin en büyük madenciliği olarak data, yani veri madenciliği olacağı ısrarla söyleniyor. Diğer ülkeler üzerinde algı operasyonları sosyal ağlar üzerinden yapılıyor.
Arap Baharı tecrübesi yanı başımızda yaşandı. Çin çok büyük maliyetlere katlanarak TikTok’u dünyaya yayıyor ve dijital istihbaratı ve kullanıcı bilgileri ile kendine alan açıyor. Bunu gören ülkeler harekete geçti. 120 milyon üyesi olan Hindistan Tiktok’u yasakladı, Bangladeş de yasaklayan ülkeler arasında; ABD'de hali hazırda istihbarat ve güvenlik birimlerinde yasaklı olan TikTok, tüm devlet memurlarına yasaklanması tartışılıyor. ABD'li senatör Josh Hawley, Çin’in finanse ettiği TikTok’un "ülke için büyük güvenlik riski" oluşturduğunu öne sürerek yasa teklifi verdi.
Türkiye’de #TikTokYasaklansın etiketi altında yüzbinlerce yorum yazıldı, devlete uyarı yapıldı. Change.org sitesinde açılan bir imza kampanyasının açıklamasında şöyle yazıyor.
- “TikTok, sosyal medya üzerinden yürütülen bir algı operasyonuna döndü. Zira asker, polis, jandarma, JÖH, PÖH hiçbir devlet memuru gözetmeksizin görev esnasında, nöbette, intibak eğitiminde, karargâh içerisinde, askeri üste, devriyede ve çeşitli operasyon zamanlarında dahi silah arkadaşları düşünülmeden videolar çekiliyor ve bu tıpkı bir virüs gibi yayılmaya devam ediyor. Memurlar görevlerinden ayrı olmaya başladılar. Disiplin ortadan giderek kalkıyor, eli bombalı bir terörist kalabalık arasından geçecek olsa, video çekmekten göremez hale gelecekler.”
Netice itibariyle TikTok üzerinden dünyada dijital eğlence, algı ve data savaşları sürüyor, Türk kullanıcılar işin farkında değil, bazı parti liderleri Tiktok’ta hesap açtı ve eleştirildi. Amerikalı ünlü Dr. Mehmet Öz de bu kervana katıldı. TikTok konusunda bu başıboşluk devam ederse sosyal medyanın Türkiye’deki zararı önlenemez boyutlara gelecektir.