Tarihi yalan: 'FETÖ'yü AK Parti mi büyüttü?'

HABER MASASI
Abone Ol


Terör örgütünün, devleti AK Parti iktidarında ele geçirdiğine dair Erdoğan karşıtlarının yaygın bir iddiası var. Peki, bu gerçek mi? Gerçek olmadığını ispatlayacak verileri konuşalım.

AK Parti 2001 yılında kurulup, 2002’nin Kasım ayında iktidara geldi. Terör örgütü ise ta 1966’da kuruldu. Yani AK Parti’nin iktidara gelişinden tam 37 yıl evvel. Terör örgütü, devleti ele geçirmek için 37 yıl bekleyip, ardından tüm kurumları mı ele geçirdi? Elbette ki hayır!

Masonik terör örgütü, devlete Demirel ve CHP iktidarları ile darbe dönemlerinde nüfuz etmeye başladı. Kaldı ki, örgüt bizatihi İnönü’nün adamlarından oluşan MAH eliyle kurulmuştu. Bir parti düşünün, iktidara geldiği gün ne yapabilir? Bu, o partinin sistemle ilişkisine bağlıdır. Mesela Kemalist bir parti iktidara gelmişse dilediğini yapar. Ancak AK Parti gibi sistemle kavgalı ise ve tepesinde Ahmet Necdet Sezer gibi bir cumhurbaşkanı, namlusunu hükümete doğrultmuş bir komuta kademesi varken ne yapabilir? Ya sistemle ittifak kurar, yahut da kavga eder.

Ahmet Necdet Sezer.

Erdoğan hükümetlerinin hemen hiçbir atama talebinin Sezer tarafından kabul edilmediği ve askerlerin 28 Şubat zulmünü sürdürdüğü bir ortamda siz iktidar olsanız ne yapardınız? Aynen düşündüğünüz gibi, evet kendinize ittifaklar arardınız. İşte AK Parti iktidarına kadar devletin her kademesine nüfuz etmiş olan FETÖ’cüler, Sezer ve asker namlusuna karşı Erdoğan’a ittifak teklif ettiler. Çünkü Polis ellerindeydi, adliyeler kendi adamlarıyla doluydu. Erdoğan’ın ise zamana ihtiyacı vardı!

Bürokraside bir makama getireceğiniz kişinin en az 10 yıl devlette görev almış olması ve belirli makamlarda bulunmuş olması gerekiyordu. Bunları aşıp dışarıdan birini bürokratik makamlara getirmeniz mümkün değildi. Çârenin çâresizlik olduğu bir zamanda, bir yılandan kardeş rengine boyanmış bir el uzandı. Ya tutmalıydınız yahut da siyaseti bırakmanız gerekiyordu. Ancak kimsenin bu diyardan gitmek gibi bir niyeti de yoktu ve meyvelerin olgunlaşması için zaman ve sürecin tamamlanması beklenmeliydi. Öyle de oldu.

Terörist yapı kardeş boyasına boyanmıştı

Ancak kardeş boyasına boyanmış terörist yapı, dilediğini Savunma Bakanı, Cumhurbaşkanı, MİT Müsteşarı makamlarına getiremeyince, freni boşalmış kamyon gibi önüne geleni yıkarak ilerlemeye başladı. Olup biteni soğukkanlılıkla izleyen Başbakan Erdoğan, masaya yumruğunu daha da sert vurarak süreci yönetti. Her türlü darbe, infaz ve işgal girişimini, Allah’ın ve milletin yardımı ile bertaraf etti. Elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün, gerçek hikâye bundan ibaret değil mi?

Recep Tayyip Erdoğan, 'evvela bunların hakkından gelmek lazım' sözünü 1998'de söyledi.

Ta 1998’de “Evvela bunların hakkından gelmek lazım” diyen bir Recep Tayyip Erdoğan’ın bunlarla müttefik olması ve önlerini açması elbette düşünülemezdi. Ancak AK Parti iktidarı çaresizdi. Adım adım gitmeliydi. Devlete çöreklenmiş yapılardan tek tek kurtulmadan ülkenin düzlüğe çıkarılması elbette imkânsızdı. Zira bu süreçte 28 Şubat ve öncesi alışkanlıklarını sürdüren askerler, bir asırdır devleti babalarının çiftliği gibi kullananlar, hak etmediği halde en üst makamları işgal edenler, tefeciler ve hâsılı her türlü aç kurdun kimi pusuda, kimi de alenen Erdoğan ve iktidarını bitirmeye yönelik hamleler yapmaktaydı.

Terör yapıları Erdoğan'ı bitirmek için el ele verdi

FETÖ dâhil tüm bu yapılar Erdoğan’a karşı el ele verip AK Partiyi kapatma ve Erdoğan’ı Erbakan gibi siyaset dışı bırakmak için hamle yaptılar. O güne kadar cumhurbaşkanı seçen TBMM’ye cumhurbaşkanı seçtirmediler, Erdoğan’ın aracını kilitleyerek içinde boğmak istediler, ameliyat masasında infaza kalkıştılar, e-muhtıralar yayınladılar, yerli ve yabancı düşmanlarla el ele verip Gezi isyanını başlattılar, yatırımları engellemeye baktılar, MİT Başkanı’nı tutuklamaya kalktılar, MİT tırlarını hedef aldılar, sahte ses kayıtları yayınladılar, düzmece delillerle mahkemeler kurdular ve nihayetinde başarısız oldular.

FETÖ’nün en iyi bildiği şey, fırsatını bulduğunda Erdoğan’ın onları kesinlikle tepeleyecek oluşuydu. Erdoğan bunun için dershane hamlesini başlattı. Sürecin başladığını fark eden terör örgütü, hamle üstüne hamle yaptı ve başaramadı. 15 Temmuz 2016’da ise tümüyle deşifre oldu, dost-düşman herkes nasıl bir şeytanî yapılanma olduğunu gördü. Bu demokrasinin zaferi değil, Allah ile savaşan bir haydudun büyüsünün bozulmasıydı. Şüphesiz ki bu hezimeti Allah yaşattı!