Sosyal Kredi Sistemi; ne kadar usluysanız o kadar iyi köle sayılacaksınız

BAKİ M. TOP
Abone Ol

Sosyal kredi sistemi gibi paranoyak bir denetim sistemi, dünyanın her tarafında köle olmayı kabullenmeyen insanları tabiatıyla kaygılandırıyor. Sistem, insanların bir gerilim ve korku filminde yaşadığı hâlleri gerçek hayatın her anında yaşaması gibi bir şey. Orwell’in Büyük Birader’inin hayat bulmuş hâli olan sosyal kredi sistemi, insanların her anının izlendiği ve gözetlendiği ve mahremiyeti bütünüyle ihlâl eden istilacı bir uygulama. Algoritmaların yanlış hesaplamalar yapabilmesi ve puanlama hatalarının olabilmesinin yanında, memurların kişi veya işletmeleri haksız yere cezalandırabilecek işgüzarlıklarda bulunabilme olasılıkları da yüksek.

Düzen, sahip olduğu farklı algı inşacı aparatların sayesinde her defasında aynısını yapar ve her yenisini iyi bir şeymiş havasıyla kabul ettirir insanlara. Bu yüzden her teknoloji gibi dijital teknoloji de daha kolaylaştırıcı ve rahatlatıcı enstrüman olarak giriyor hayatımıza. Algı inşacı aparatlarının en tehlikeli olanı insan görünümünde olanlar. Özellikle de seçilmişler ya da bilimle ilişkilendirilmeye bayılan akademisyenler ile medya temsilcileri veya sanat yaptığına inanılanlar. Her yeni çapanoğlunun bayrağını çıldırasıya taşıyan ve sallayanlar genelde bunlar çünkü.

İnsan, dijital dünyada kendisini bekleyen hâlleri hem bunların hem de kendi bezginliğiyle maalesef henüz kavrayamadı. Mesela 5G ile başlayan nesnelerin internetinde en esaslı “nesnenin” kendisinin yapıldığını idrak edebilmiş değil. Bunda hem düzenin soru soran, sorgulayan, akleden insan istememesinin hem de zihni hedef alan algı mühendisliğinin etkisi çok. Algı operasyonları klasik koşullanmayı getirir. Operasyonlar ise sadece manüpilatif haberler, söylentiler, dedikodular, şehir efsaneleriyle çekilmezler. Günlük hayatın her anında daha görünür olan ve endişeyi tetikleyen olaylar ve vakalar da planların başarılı olmasını sağlayan aparatlardır. Bir zamanların 3. Sayfa haberlerinin nicedir ana haber olmasının sebebi tam olarak bu.

Güvensizlik endişesiyle kontrol etme

Her dakika izlenmesi için servis edilen mahalle aralarına kadar düşen gasplar, hırsızlıklar, kavgalar, silahlı çatışmalar, dolandırıcılar endişeyi, kaygıyı, korkuyu, telaşı artırıyor. İnsan bu hâlleri yaşarken denetimi artıran, sözde kuş uçurtmayacağı söylenen yeni teknoloji veya sistemlerin uygulanmasına nasıl reaksiyon verebilir? Tabii ki tepkisel koşullanmanın gereği, onları destekler. Çin'in geliştirdiği sosyal kredi sisteminin bu tür eksiklik için ideal olduğunu düşünen insanların çokluğunun sebebi budur. İnsanı her an endişe ve korkuya salan güvensizliği bu sistemin gidereceğini düşünüyorlar. Tabii ki her teknolojinin görünenden çok karanlık tarafına bakabilenler ise her ânı kontrol edilen ve bir kapana kıstırılmış hissi veren bir hayatın endişesini duyuyorlar.

Görünüşte sosyal kredi sistemi, Çin'deki kişilerin ve işletmelerin ülkenin yasa ve düzenlemelerine uymaları için tasarlandı. Amacı, sosyal davranışları düzenlemek, faturaları zamanında ödemek, yasalara uymaları artırmak, finansal verileri doğru bir şekilde beyan etmek ve sonuçta daha problemsiz bir hayata ermek. Yani çoğu insanın itiraz etmeyeceği hususlar. Sistem bireylere, işletmelere ve devlet kurumlarına güvenilirliklerine dayalı olarak bir kredi puanı veriyor. Kötü kredi puanı; banka kredilerine erişimden seyahatlerin kısıtlanmasına, iş fırsatlarından mahrum olmaktan herhangi bir okula kayıt yaptıramamaya kadar birçok alanda farklı cezalar getiriyor.

Sosyal kredi sistemi ve kara listeler

Sosyal kredi sistemi; dürüstlük, çalışkanlık, aileye bağlılık gibi farklı sosyal faktörlerden toplanan verilere dayanıyor.

Sosyal kredi sistemi; dürüstlük, çalışkanlık, aileye bağlılık gibi farklı sosyal faktörlerden toplanan verilere dayanıyor. Yani gerçekte bütün bu kavramları tarumar edenler, bozanlar bizi bu kavramlardan sınava tutuyorlar. Sistem, kişinin hayatının her alanında bilinçli ya da bilinçsiz fark etmeksizin yaptığı kural ihlallerine göre ulusal ve bölgesel çapta kara listeler hazırlıyor. Kara listeleri yapanlar her an vatandaşı bir yanlışın kurbanı yapabilme potansiyelleri olan devlet memurları ve yerel yetkililer. Ülke genelinde yüzlerce kara liste olduğu söyleniyor. Kötü kredi notunu alan kişi ve şirketlerin bu notları düşürmek için itirazları mümkün olsa da kötü puanı sildirebilmek kolay değil. Eğer yeterince şanslıysanız en az iki ila beş yıl uğraşmak gerekiyor. Kamu güvenliğine yönelik ihlaller ise birey ya da şirket düzeyinde sicilden silinmiyorlar.

Kişileri ilgilendiren sosyal kredi sisteminin yanında bir de kurumsal sosyal kredi sistemi var. Kurumların derecelendirmesi ise vergilerin zamanında ödenmesi, uygun lisansların alınması, çevre koruma talimatlarının yerine getirilmesi, gereksinimlerin karşılanması, işletme ortaklarının davranışları gibi “Oh ne güzel” diyeceğiniz kıstaslara göre yapılıyor. Kurumsal sosyal kredi sistemi kapsamında kurallara uymayan işletmeler “usulsüzlükler” listesine alınıyor. Usulsüzlük listesi, kara listeye alınmadan önce işletmelere puanlarını ve itibarlarını düzeltme fırsatı vermek amacı taşıyor.

Ödül ve cezalar

Her anın kontrol edildiği totaliter bir polis devleti hissi veren Çin'in sosyal kredi sistemi, Çin'de yaşayan veya faaliyet gösteren kişilerin ve işletmelerin yürürlükte olan kural ve düzenlemelere harfiyen uymasını sağlamak için geliştirilmiş. Sistem, uyum için kendini paralayacaklara ödül vermeyi de unutmuyor tabi ki. Fakat asıl mesele “uyumsuz” diye nitelendirilenlere uygulanacak cezalarda. Belirlenen davranış kurallarının ötesine geçilmemesinin, geçildiğinde sonuçlarına katlanılmasının, insanları etrafı elektrikli tellerle çevrilmiş bir hayvanın ruh haline sokacağı kesin.

Sosyal kredi sisteminde kara listelerden ayrı bir de kırmızı listeler var. Yüksek sosyal krediye sahip kişiler ve işletmeler kırmızı listelere giriyorlar. Kuşkusuz bilinçli olarak son derece düz ve basit bir mantığa oturtulmuş kırmızı listeler. Bu listelerde yer alanlar toplumun ve de ülkenin “seçkin üyeleri” olarak lanse ediliyorlar. Bu bireyler ve işletmeler sermayeye, krediye, eğitimde, sanatta, sporda, seyahatte devletin sağladığı imkânlara kolay ve hızlı ulaşabilme şansı yakalıyorlar.

Yarış atına dönüşen insanlar

Çin Halk Bankası ve Çin hükümeti, finans ve hükümet kayıtları ve çevrimiçi kredi platformları da dâhil olmak üzere her çeşit oluşum aracılığıyla bireyler ve işletmeler hakkında her türden veriyi topluyor. Toplanan bütün yazılı ve görsel veriler analiz edilerek, her birey, işletme ve devlet kurumu bir sosyal kredi puanına ya da karneye sahip oluyor. Sürekli tetikte olan yarış atları misali iyi sosyal kredi puanı toplayanlar “güvenilir vatandaş” olarak kira depozitolarından feragat, vergi indirimleri, iş promosyonları veya toplu taşımadan daha ucuz ücretlerle yararlanma gibi ödüllerden yararlanıyorlar. Sosyal kredi puanı kötü olanlar içinse kredi reddi, okula kabul edilmeme, seyahat kısıtlaması, bankadaki paralarına bloke hatta kamuoyunda utandırılma gibi cezalarla karşılaşıyorlar.

Kötü kredi puanı; banka kredilerine erişimden seyahatlerin kısıtlanmasına, iş fırsatlarından mahrum olmaktan herhangi bir okula kayıt yaptıramamaya kadar birçok alanda farklı cezalar getiriyor.

"İyi" eylemler arasında kan bağışı veya hayır kurumlarına bağış, "kötü" eylemlerde sarhoşken araba kullanmak ya da hırsızlık gibi eylemler var. “Bundan tabiî ne olabilir” diyenler mutlaka olacaktır. Fakat her adımınızın kontrol edildiği bir hayatın içinde insan fıtratına ters durumların oluşmasının yanında, sistem hakkaniyetli ve eşit işlemeyeceğine dair yığınla kuşkular barındırıyor. İşletmeler için "iyi" eylemler ise zamanında ödeme yapmak, hayır kurumlarına bağış yapmak veya müşterilerden ve iş ortaklarından iyi yorumlar almak. Kötü eylemler ise zamanı geçen ödemeler, çalışanlarla ilgili anlaşmazlıklar veya yerel istihdam yasalarına uyulmaması sayılıyor.

Vergi ödemeleri, borç ödemeleri, iş kanunlarına uygunluk, müşteri incelemeleri ve iş ortaklarından gelen incelemeler de kurumsal sosyal kredi puanında olumlu rol oynuyor. Vergi veya kredi ödemelerini geciktiren veya kaçıran, iş anlaşmazlıkları yaşayan, ürün kalite standartlarını karşılamayan veya uygun lisansa sahip olmayan şirketlerin ise sosyal kredi puanı düşük oluyor. İşletmeler aynı zamanda kimlerle iş yaptıklarından da sorumlu tutuluyorlar. İyi durumda olan bir şirket, ceza almış başka bir kuruluşla iş yaparsa aynı cezayla karşı karşıya kalıyor.

Kökleri Konfüçyus'a uzanıyor

Çin, Sosyal Kredi Sistemini resmen 2014 yılında başlattı. Fakat köklerinin Konfüçyüs'ün MÖ 551-479 dönemine kadar uzandığı söyleniyor. Konfüçyüsçülük, iyi karaktere önem vererek, toplumun iyi işlemesine, bireyin katkısına vurgu yapan bir ideoloji olarak biliniyor. Konfüçyüslük, birbirini önemsemeye önem veren Mohizm ve sosyal düzeni korumak için yasalara uymanın önemini vurgulayan Hukukçuluk gibi iki felsefe ile uygulanıyor. 20. Yüzyılda bireylerin davranışlarını izlemeye yönelik kamu kayıt sistemi ise 1958'de tek tek haneleri kaydeden ve ev içi hareketleri izleyen "Hukou" sistemiyle başlatılan bir uygulama. Başlangıçta modern bir nüfus kayıt aracı olarak tanıtılan hukou, komünist rejimin ilk yıllarındaki ekonomik ve sosyal reformların bir parçasıydı.

Mevcut versiyonunda üç ana işlevi yerine getirdiği söyleniyor; iç göçün kontrolü, sosyal korumanın yönetimi ve sosyal istikrarın sağlanması. Hukou sistemi, toplumsal istikrarı teşvik etme vurgusuyla Çin’in sosyal kredi sistemiyle benzerlikler taşısa da sosyal kredi sisteminde yetkililer, kişilere sınıflandırmalarına göre farklı muamele yapmalarına olanak tanıyor. Mevcut sosyal kredi sistemi, Başkan Jiang Zemin'in sosyal kredi sistemini uygulamaya koyduğu 2004 yılına kadar ağırlıklı olarak ekonomiktir. Programın bölgesel pilot çalışmaları 2009 yılında başlatılmış. Kara listeler 2014 yılından sonra oluşturulmuş.

Seyahat ve hareket özgürlüğü kısıtlanıyor

Sosyal kredi notu düşük olan kişiler genellikle Çin'de uçak veya trenle seyahat etme konusunda kısıtlamalarla karşılaşıyorlar. Seyahat yasağı, sosyal kredisi kötü olan kişilerin ülkeyi terk etmesini engellemek için yurt dışına seyahati de kapsıyor. Çocukları okul yasağıyla karşılaşabiliyorlar. Okul ve üniversiteler, ebeveynlerinin sosyal kredi puanlarında yüksek borç gibi ihlaller bulunan öğrencileri kabul etmiyor. Oteller, sosyal kredi notu düşük olan bireyleri kabul etmeyebiliyorlar. Seyahat ve otel yasakları insanların iş veya turizm amaçlı seyahatlerini engellerken, tabiatıyla seyahat ve hareket özgürlüğünü de ihlal ediyor.

Kara listedeki bireyin iş başvurusunda bulunma, başkalarıyla iletişim kurma ve çevrimiçi bilgilere erişme imkânlarını olumsuz etkileyen internet kısıtlamaları da cezalar arasında. Düşük sosyal kredi puanı, insanları kariyer zorluklarıyla da karşı karşıya bırakıyor. Çünkü şirketler işe alımlarda kara listelere göre karar veriyorlar. Devletteki pozisyonlar nicedir yetenek ve bilgiden çok sosyal kredi puanlarına göre dolduruluyor.

Sosyal kredi sisteminin ve kara listenin kamuya açık olması nedeniyle kredi notu zayıf olan kişiler kamuoyunun önünde ifşa edilip, utandırılıyorlar. Düzenleyiciler "isim verme ve utandırma" uygulamalarını teşvik ederek bireylerin sosyal duruşuna zarar verirlerken, işletmelerin büyümelerine de engel oluyorlar. Çin'de düşük sosyal kredinin cezaları kişileri ruhsal açıdan etkilese de katılığından ödün vermeyen Çin devleti için bunun bir anlamı yok.

Şimdilik mutlu aptal kurnazlar

Sosyal kredi sisteminde kara listelerden ayrı bir de kırmızı listeler var. Yüksek sosyal krediye sahip kişiler ve işletmeler kırmızı listelere giriyorlar. Kuşkusuz bilinçli olarak son derece düz ve basit bir mantığa oturtulmuş kırmızı listeler. Bu listelerde yer alanlar toplumun ve de ülkenin “seçkin üyeleri” olarak lanse ediliyorlar. Bu bireyler ve işletmeler sermayeye, krediye, eğitimde, sanatta, sporda, seyahatte devletin sağladığı imkânlara kolay ve hızlı ulaşabilme şansı yakalıyorlar.

Yüksek sosyal kredi puanı toparlayarak bir şeylere sahip olacağını düşünen kurnazlar ise sistemi nimet olarak değerlendiriyorlar. Yılanın kendilerine de değebileceğini akıllarına getirmeden, kredi puanlarının yüksek olması sebebiyle zamandan ve kaynaklardan tasarruf edebildikleri için şimdilik mutlular. Bankalar genellikle daha iyi faiz oranları sunarak onları yüksek sosyal krediyle ödüllendiriyorlar. Düşük faizli kredilere erişim, ev satın alma ve iş kurma konusunda daha cazip fırsatlar yakalayabiliyorlar. Şirketlerin gümrük işlemleri hızlandırılıyor. "A notu" olan kişilerin vergi beyannameleri, kredi notu düşük olan kişilere göre daha hızlı tamamlanıyor. Hükümet, sistemin yerleşmesi için genellikle sosyal kredisi yüksek kişilere iş vermeye öncelik tanıyor. İyi kredi, daha az inceleme ve denetim anlamına da geliyor.

Sosyal kredi sistemi gibi paranoyak bir denetim sistemi, dünyanın her tarafında köle olmayı kabullenmeyen insanları tabiatıyla kaygılandırıyor. Sistem, insanların bir gerilim ve korku filminde yaşadığı hâlleri gerçek hayatın her anında yaşaması gibi bir şey. Orwell’in Büyük Birader’inin hayat bulmuş hali olan sosyal kredi sistemi, insanların her anının izlendiği ve gözetlendiği ve mahremiyeti bütünüyle ihlal eden istilacı bir uygulama. Algoritmaların yanlış hesaplamalar yapabilmesi ve puanlama hatalarının olabilmesinin yanında, memurların kişi veya işletmeleri haksız yere cezalandırabilecek işgüzarlıklarda bulunabilme olasılıkları da yüksek.

İnsanlık için planlanan her bir kötülüğün laboratuvarı Çin’in uyguladığı hayat cenderesi bir sistemin aynısını Gaziantep’te başlatmak için çırpınan Fatma Şahin gibiler sistemi, adaleti ve sosyal düzeni korumanın bir yolu olarak anlatıp duruyorlar. Oysa sistemin, vatandaş ve şirketleri yaptıklarından sorumlu tutacağı, onları yasalara uymaya ve korumaya motive edeceği ve güvenliği artıracağı beklentilerinin pratikte karşılığı yok.

Güven ve huzuru sağlama konularında bugüne kadar söylenen iddialar ve tatbikleri ortada çünkü. O yüzden normal insan için bu istibdat sistemini “Karabasan” olarak tanımlamak çok daha doğru. Hızla akan fabrika bantlarında çalışan işçiler misali insanlar hayatın her alanında her an hata yapma tedirginliğinde yaşamaya mahkûm edilecekler. Bunun da insanlar için “Dijital çağın köleleri” olmaktan başka bir anlamı yok. Peki, kölenin güvenliğini, sağlığını, ruh halini düşünen “Efendi” olur mu? Olmadığına göre sistemin insandan ne beklediği de çıkıyor ortaya; ne kadar usluysanız o kadar iyi köle sayılacaksınız.