Paralı askerler:Her türlü cinayet itina ile işlenir!
Wagner ve Akademi, şu anda dünyadaki en etkili paralı asker grupları olarak biliniyor. Dünya genelinde bu şekilde kaç şirket olduğu ise tam olarak bilinmiyor. Pek çoğu paravan şirketlerin adı altında faaliyet gösteriyor. Örneğin paralı askerliğin suç olduğu Fransa’nın en büyük paralı asker organizasyonu, devletin yüzde 55 hisseyle ortak olduğu SOFEMA destekli DCI.
Geçtiğimiz hafta Rusya’dan gelen bir ‘adliye haberi’, Rusya’nın Suriye’de yaptığı katliamların detayları hakkında daha çok bilgilenmemizi sağladı. Rus avukat İlya Novikov, 2017 yılında Rus paralı asker grubu Wagner’in öldürdüğü bir Suriyeli muhalifle ilgili Rusya makamlarına yaptıkları başvuruların tamamının sonuçsuz kaldığını açıkladı.
- Novikov’un açıklamasına göre, Rus Wagner grubu, 2017’de Humus şehrindeki bir petrol tesisinde Muhammed Taha İsmail El Abdullah’ı sorguya almış ve çok yoğun işkencelerden geçirmişti. Sorgunun amacı tam olarak bilinmese de, sonucu net olarak biliniyor. Korkunç işkencelerin ardından El Abdullah’ın kolları ve başı kesilmiş, cesedinden geriye kalan parçalar da yakılmıştı. İşkence ve cinayetin tüm detayları net olarak biliniyor çünkü Wagner grubu tüm bu süreci videoya kaydetmişti. Videoyu izleyen Rus yargısı, bugüne kadar hiçbir adım atmadı. Videodaki işkencecileri gözaltına almamak da buna dâhil.
Rus kanunlarına göre devlet, ülke dışında suç işleyen Rusları yakalamak ve yargılamakla mükellef. Fakat aynı kanunlar, Rusya’nın ‘paralı asker’ tutarak eylemler yapmasını da yasaklıyor. Zaten Wagner grubunun Arjantin’de kurulmuş bir şirkete bağlı olmasının nedeni de bu. Yani kendi koyduğu kanunlardan kaçmak için kanunlarının arkasından dolaşan Rus devleti, cinayetlere kılıf uydurmak için her türlü şartı çok önceden hazırlıyor. İnsan hakları gönüllülerine göre mevcut davada herhangi bir Wagner personelinin yargılanması, ucu Putin’e kadar uzanabilecek bir yargı sürecini başlatabilir. Çünkü Wagner denilen paralı asker grubunun, 2010 yılında Putin ve onun adamı Yevgeni Prigojin tarafından kurulduğu biliniyor.
Devlet eliyle bir cinayet şebekesi kurulması Rusya’ya has bir durum değil. ABD’nin Blackwater grubu, ‘insanlıktan çıkma’ konusunda Wagner grubunu bile gölgede bırakacak katliamlara imza atmıştı. Adını daha sonra ‘Akademi’ olarak değiştirmesinde de Rusya’daki gibi bir yargı süreci etkili olmuştu.
Wagner ve Akademi, şu anda dünyadaki en etkili paralı asker grupları olarak biliniyor. Dünya genelinde bu şekilde kaç şirket olduğu ise tam olarak bilinmiyor. Pek çoğu paravan şirketlerin adı altında faaliyet gösteriyor. Mesela paralı askerliğin suç olduğu Fransa’nın en büyük paralı asker organizasyonu, devletin yüzde 55 hisseyle ortak olduğu SOFEMA destekli DCI (Uluslararası Savunma Konseyi).
Cinayetler yanlarına kâr kalıyor
Paralı askerlerin son yıllarda karıştığı, daha doğrusu açığa çıkan en kanlı olay 2007’de yaşandı. ABD’nin Irak işgalinin ardından bu ülkeye yüzlerce paralı asker yığan Blackwater şirketi, acımasızlıklarıyla bölgede kısa sürede nam yaptı. 2007 yılında Bağdat’da diplomatik bir konvoyu koruma görevi yapan Blackwater birlikleri, Nisur Meydanı’na geldiklerinde bir anda etrafa rast gele ateş açmaya başladı. Ağır makineli tüfekler ve el bombalarıyla masum sivillere saldıran paralı askerler, 17 kişiyi katletti, 20 kişiyi de yaraladı.
Gelişmenin ardından kendilerini ‘saldırıya uğradık’ diye savunsalar da, görüntüler bunun yalan olduğunu ortaya çıkardı. Katliamdan bir gün sonra Blackwater şirketinin Irak’taki lisansı ABD tarafından iptal edildi. Olayla ilgili Irak ve ABD’de 5 farklı soruşturma açıldı. 2014 yılında, katliama karışan Blackwater çalışanlarından biri cinayetten, diğer üçü ise taksirle adam öldürme suçundan yargılandı. Geri kalanlar ise aklandı. Temyiz süreci devam eden dava, 2019’da tamamlandı ve Nicholas Slatten adlı paralı askere müebbet; diğer 3 askere ise ‘taksirle cinayet’ten 30 yıl hapis cezası verildi. Fakat bu paralı askerler 1 yıl bile hapiste yatmadı. ABD eski başkanı Trump, görevden ayrılmasına günler kala, geçtiğimiz aralık ayında başkanlık yetkilerini kullanarak Blackwater’ın tüm katillerini affetti. Balackwater ise adını 2009 yılında Xe Services, 2011 yılında ise Academi olarak değiştirerek yoluna devam etti.
Paralı askerlik genetik bir miras
Günümüzde ‘paralı asker’ sektörünü son 50 yılda kurulmuş Avrupa ve ABD merkezli şirketler yönetse de ‘paralı askerliğin’ geçmişi çok eskilere dayanıyor. Dijital Oxford Kütüphanesi, ‘paralı askerliğin’ tanımını “Dünyanın en eski ‘ikinci’ mesleği” şeklinde yapıyor. Batı açısından en eski meslek ise ne acı ki ‘hayat kadınlığı.’ Batı ideolojisinin bu sapkın bakışı insanlık tarihi ve şerefiyle çelişse de, bir gerçeği ortaya koyuyor: Batılı uygarlıkları için para kazanmanın en derin temelinde, ahlâkı bir kenara bırakmak yatıyor.
Paralı askerlik ilk çıktığı zamanlarda da ahlâktan mahrumdu ve maddî çıkarlar için adam öldürme temeline dayanıyordu. Arkeologların söylediklerine bakılırsa, Mısır firavunu Üçüncü Ramses, milattan önce 1200’lü yıllarda verdiği savaşlarda paralı askerler kullanmıştı. Hatta ordusunda 10 binden fazla paralı asker vardı. Bu askerlerin çoğu Avrupalı, özellikle de Kelt milletindendi. Romalıların en sevdiği paralı askerler ise bugünkü Yunanistan topraklarında yaşayanlardı. Yunanlılar, bundan 2500 yıl önce İran topraklarındaki Pers İmparatorluğundaki taht kavgalarının da; Hindistan’daki kral savaşlarının da gözde paralı askerleriydi. İlk dönemlerinden bu yana paralı askerlerin çoğunun Avrupalı olması, bugünkü barbar anlayışın genetik bir miras olduğunu da gösteriyor.
11. Yüzyıl: Şövalyeler ve Haşhaşiler çağı
Paralı askerler, modern çağlara kadar farklı evrelerden geçti. Bugün ‘kişisel gelişim seminerlerinde’ okutulan Çinli General Sun Tzu’nun kitabı ‘Savaş Sanatı’, uzun yıllar Çin İmparatorluğu tarafından paralı asker yetiştirmek için kullanılan eğitim kitabıydı.
1096’da düzenlenen ilk Haçlı Seferi’nin yarısına yakını, ‘Kudüs’ü almak için’ ola çıkan inançlı köylülerdi. Ama önlerine çıkacak tüm Müslüman köyleri yağmalama ve ganimet alma hevesi en büyük motivasyonlarıydı. Ordunun diğer yarısını oluşturan şövalyeler ise bu savaşlarla güçlerini kanıtlayacak ve Rodos, Girit gibi adalarda organize olarak karanlık çağda Avrupa’nın en etkili paralı askerleri olacaktı.
Şövalyelerden önce paralı askerliği ‘kurumsallaştıran’ en güçlü isim ise Selçukluların ve o dönemki İslam dünyasının başın belası olan Hasan Sabbah’tı. Ama Sabbah herkesin belalısı değildi. ‘Haşhaşi’ denilen paralı askerleri, en iyi bedeli ödeyen hükümdarlar için suikastlar düzenliyordu. Hasan Sabbah aynı zamanda paralı askerliği organize edip bunu bir terör unsuru olarak kullanan ilk isimdi.
Paralı askerlikten bankacılığa dönüşen kariyer
Bugün Avrupa Birliği’ne bile üye olmayacak kadar tarafsız, her konuyu referandumla halka soracak kadar demokrasi tutkunu, saatçilik ve bankacılıkla uğraşan İsviçrelilerin Orta Çağ’da şövalyelerle birlikte en çok tercih edilen paralı asker olması da şaşırtıcıdır. 1400’lü yıllardan itibaren İsviçreli paralı askerler, özellikle hükümdarların yakın koruma için ilk tercihleri oldu. Zamanla bu alanda kendini geliştiren İsviçreliler, savaşlardaki vahşi tutumları nedeniyle yüksek ücretli ve aranan isimlere dönüştü. Bugün Vatikan’daki Papa’nın yakın korumalığını yapan komik kıyafetli İsviçreli muhafızlar, Avrupa’nın o karanlık döneminden kalan en eski mirastır.
Suriye paralı askerler için cennet gibi
Bugün dünyada çatışmaların aktif olarak devam ettiği tüm coğrafyalarda paralı askerlerin de görev yaptığı biliniyor. Güney Amerika’daki uyuşturucu kartelleri, Libya’daki Hafter güçleri, Suriye’de Esed rejimi, Afrika’daki diktatörler ve onlara karşı savaştığını iddia eden sözde isyancılar paralı askerlerden faydalanıyor. Suriye ise, paralı askerler için tam bir cennet. Bölgede Rusya’ya bağlı Wagner grubu en etkin paralı asker organizasyonu. Wagner, Esed rejimine doğrudan destek veriyor ve bunu da gizlemiyor.
2015’te Rusya’nın Suriye savaşına dâhil olmasıyla bölgeye giden Wagner grubunu, Dmitry Utkin isimli eski bir Rus subayı yönetiyor. Suriye’de 2500 kadar Rus paralı askeri olduğu tahmin ediliyor. Rusya bu gerçeği hiçbir zaman kabul etmedi. Ama Suriye’deki Wagner gruplarının lideri Utkin 2016 yılında Putin tarafından ‘Ulusal Kahramanlar Günü’ nedeniyle Kremlin’de ağırlandığında, Suriye’de savaşın paralı askerlerce yürütüleceği anlaşılmıştı.
Suriye sadece Ruslar için değil, ABD ve İran menşeli paralı askerler için de iş sahası oldu. İran destekli Haşdi Şabi ve Mehdi Ordusu, paralı askerlerden oluşan gayrıresmi Şii orduları olarak Suriye’de cinayetler işledi ve halen de devam ediyor. ABD ise, Suriye’nin kuzeyindeki PKK unsurlarını eğitmek için paralı askerleri kullanıyor. Fransız DCI ve sonradan adını Akademi olarak değiştiren Blackwater’ın, PKK’lı teröristleri eğittiği yakalanan teröristlerin itiraflarından biliniyor.
Paralı askerlerden paralı teröristlere
Paralı askerlik bugün ilk çıktığı zamanlardaki kadar net bir profil çizmiyor. Para alan ve bunun karşılığında çatışmalara giren eğitimli askerlerin yanında, bugün adına ‘terör örgütü’ dediğimiz oluşumlar da para karşılığı farklı ülkeler ve yönetimler için ‘paralı askerlik’ yapıyor. Suriye’de iç savaşın büyük bölümünde etkili olan DAEŞ, faaliyetleriyle ‘terör örgütü’ olsa da aslında paralı askerlerden oluşuyordu. Rus, Fransız ve ABD’li ‘resmi’ paralı askerler tarafından eğitilen ve para karşılığı çatışmalara girip masum sivilleri katleden örgüt, üzerine yüklenen görevi kısa sürede yerine getirdi ve Suriye demografisini, bu ülkeler lehine değiştirdi.
Batının paralı askeri DAEŞ’ın görevini tamamlamasının ardından onların hâkim olduğu bölgelere yerleşen PKK ise, bölgedeki en kullanışlı paralı askerleri barındıran terör örgütü oldu. ABD tarafından binlerce tır ve uçak dolusu silahla donatılan PKK’nın, bölgede 25 bin kadar teröristi olduğu tahmin ediliyor. Batı ve Rusya tarafından ismi ‘Suriye Demokratik Güçleri’ olarak değiştirildiğinden bu yana da, terör örgütü eylemlerine ‘paralı asker’ görünümüyle devam ediyor.
ABD’nin PKK’yı Suriye ve Irak bölgesinde paralı asker olarak kullanmaya karar vermesi ise 2004 yılına kadar uzanıyor. ABD ordusu, 2004 ve 2005 yıllarında Irak güvenlik güçlerine dağıtılan 190 bin silahın kayıp olduğunu açıklamış ve nasıl olduysa bu silahların izini sürmemişti. Türkiye’nin olayı ısrarla takip etmesi sonucu 2007 yılında olay aydınlanmış ve silahların tamamının PKK’ya verildiği ortaya çıkmıştı. Türkiye öldürülen ve yakalanan teröristlerin üzerinde bu silahları yakalamasa, ABD konuyu daha uzun süre sürüncemede bırakacaktı. Fakat açık deliller yargılama sürecini hızlandırdı ve ABD’li savcılar Irak’taki silahların izini daha ciddi şekilde sürdü.
Ulaştıkları sonuç ise, paralı askerlerin ne işe yaradığını, nasıl kullanıldığını ve suçtan kurtulmak için ne kadar önemli bir işlevi olduğunu ortaya koydu. ABD, 2007 yılında yaptığı o açıklamada Irak’ta dev bir kaçak silah piyasası oluştuğunu ve bu piyasayı da Blackwater isimli paralı asker grubunun yönettiğini itiraf etti. Fakat bu itiraf, Blackwater paralı askerlerinin Nisur Meydanı katliamını gerçekleştirmesinden 8 gün sonra yapıldı. Ve itiraf yapıldığında, Blackwater’ın Irak’taki faaliyetleri askıya alınmıştı.
Öldürmek için doğanlar
Paralı askerler konusu, 1949 Cenevre Sözleşmeleri’ne Ek Protokolün 47’nci maddesinde düzenleniyor. Ve bu düzenleme, paralı askerlerin uluslararası hukukta ne asker ne de insan olarak kabul edilmediğini gösteriyor. 47. maddenin birinci fıkrası “Bir paralı asker, savaşçı ya da savaş esiri olma hakkına sahip olmayacaktır” diyerek, yakalandıklarında öldürülmelerinin yasal olduğunu ortaya koyuyor. Maddenin geri kalanı ise özetle, para karşılığı savaşan herkesin paralı asker sayılacağını söylüyor. Peki, buna rağmen bu itibarsız ve onursuz iş nasıl ‘dünyanın eski mesleklerinden biri’ oluyor?
Geçtiğimiz hafta vizyona giren “Escobar’ı Öldürmek” isimli belgesel, tam da bu soruya cevap arıyor. Kolombiyalı uyuşturucu kartelinin lideri Pablo Escobar’a suikast düzenlemesi için 1989’da CIA tarafından kiralanan İskoçyalı Peter McAleese’nin hayatını anlatan belgesel, bir paralı askerin neden para için canını ortaya koyduğunu açıklıyor.
Kendi anlatımına göre gençlik yıllarında ‘sert ve vahşi’ bir adam olan McAleese, sırf içindeki öldürme arzusunu tatmin etmek için 17 yaşında evden kaçıp orduya katılmış. SAS komandosu olarak özel harekâtlarda bulunmuş ve öldürmenin tadını bir kere aldıktan sonra da vaz geçememiş. 27 yaşında ordudan ayrıldıktan sonra hiçbir işte tutunamamış. Saldırganlığı her geçen gün artmış ve sevgilisini dövdüğü için en sonunda hapse girmiş. Hapisten çıktığında ‘askerlikten duyduğu heyecanın bir benzerini bulmak’ için paralı asker olarak Angola, Zimbabwe ve Güney Afrika'daki iç savaşlara katılmış. İstediği gibi adam öldürmek ve üstelik bunun için günlük 1000 doları bulan paralar almak İskoç paralı askere çok iyi gelmiş. 1989 yılındaki Escobar suikastı ise son görevi olmuş. Suikast denemesi başarılı olamayan McAleese, ağır yaralandıktan sonra bu işleri bırakmış. Onun hayatı, paralı askerliğin motivasyonunun sadece para olmadığını, öldürme arzusunun çoğu zaman para hırsını gölgede bıraktığını gösteriyor.