O bombayı kim patlattı?

SÜLEYMAN ŞAHİN
Abone Ol

Suriyeli genç kız, eline bomba tutuşturan terör simsarı ve onun ağa babaları... Elbette hepsi layık oldukları cezayı çekecek. Fakat bunların tümü kukla. O bombayı patlatan irade kuklacının. İyi nişan alıp kuklacıyı devirmek gerekiyor. Kuklacı çoktan ifşa oldu, hepimiz iyi tanıyoruz onu. Nişan aldık, şu anda rüzgârı, nemi, mesafeyi hesaplıyoruz. Kuklacıyı vuracağımız o an gelecek, müsterih olun.

Haberin başlığı tam bir skandaldı: “Pazar günkü bombalar nasıl Erdoğan’ın işine yarar?”

Spotta ise aynı aymazlıkla “Kan banyosundan Erdoğan kârlı çıkar” yazıyordu.

Alman Der Spiegel dergisinde Von Jürgen Gottschlich imzalı haber şöyle diyordu:

“Pazar akşamı İstanbul'da meydana gelen bombalı saldırılardan kim sorumlu olursa olsun, saldırganlar ülkeyi vurmak için bundan daha hassas bir zaman seçemezlerdi.”

Yine bir pazar günüydü

Evet, yine bir pazar günüydü ve Türkiye yine kritik bir dönemecin eşiğindeydi. Tıpkı geçen ay İstiklal caddesinde olduğu gibi terörün çirkin yüzü kendini Güngören’de göstermiş, peş peşe patlayan iki bomba neticesinde beşi çocuk ve biri hâmile kadın olmak üzere 17 vatandaşımız kanlı bir saldırıya kurban gitmişti. Tarihler 27 Temmuz 2008’i gösteriyordu.

Der Spiegel haberi şu satırlarla devam ediyordu:

“Güngören ilçesinde 17 kişinin öldüğü ve 150'den fazla kişinin yaralandığı katliamdan sadece birkaç saat sonra Ankara'daki Anayasa Mahkemesi, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kapatılmasına yönelik davayı görüşmek üzere toplandı. Hafta sonuna kadar kararın çıkması bekleniyor. Ülkenin gelecek haftaya bir siyasi liderden mahrum girmesi mümkün.”

Almanların Güngören katliamına dair skandal tavırları bununla da bitmiyordu. Katliamı PKK’nın merdiven altı mamullerinden TAK üstlenmiş, yakalanan bombacı Kuzey Irak’ta örgüt tarafından eğitildiğini itiraf etmişti amma...

Alman istihbaratı PKK değil diyor

Alman borazanı Deutsche Welle, ülkesinin Dış İstihbarat Teşkilatı başkanı Ernst Uhrlau’nun Bild gazetesine verdiği demece istinaden “BND'ye göre Güngören PKK'nın işi değil” manşetini atıyordu. BND başkanı, hedef saptırmak için ısrarla saldırının PKK’nın eylem tarzına uymadığını söylüyor; yapılış tekniği, yer ve zaman cihetini öne sürüp El Kide ve “İslamcı” terörü işaret ediyordu.

Alman istihbaratına bakılırsa küresel cihat kapsamında Türkiye’de “İslamcı” terör kol geziyordu. Sivilleri hedef alan böyle kanlı bir eylemi de PKK değil, yapsa yapsa “İslamcı” teröristler yapabilirdi. Ve tesadüfe bakın ki, Von Jürgen Gottschlich imzalı Der Spiegel haberinin spotunda özenle yerleştirilmiş “İslamcı köklere sahip AKP” ifadesi yer alıyordu.

PKK’dan daha PKKcı bir Almanya vardı karşımızda.

Hem kanlı örgütü 17 masumu katleden bir saldırıdan temize çekip okları İslamcı terör gruplarına havale eden hem de AK Parti’nin “İslamcı” olduğunu bilhassa vurgulamak suretiyle “Bu aslında iktidarın işi” şeklinde müthiş bir algı çabasına girişen karanlık bir zihniyet.

Dün DW bugün Reuters

Aradan yıllar geçiyor ama NATO üyesi müttefiklerin Türkiye’deki terör faaliyetlerine ilişkin tutumu nedense aynı kalıyor, pek değişmiyor. 13 Kasım 2022’de 6 vatandaşımızın vefatına, 81 vatandaşımızın da yaralanmasına sebep olan bombalı saldırının fâili, PKK’nın yan sanayi markası YPG tezgâhından geçmiş bir terörist çıkıyor ama bu kez Reuters bayrağı devralıyor; güya bir Türk yetkiliyi konuşturup “saldırının DEAŞ tarafından yapılma ihtimalinin gözardı edilemeyeceği” yalanına müracaat ediyor.

Üstelik “Türkiye ölümlere neden olan bombadan Kürt militanları sorumlu tutuyor; PKK ise bunu reddediyor” başlıklı haberin altında yapıyor bu işi. Başlığın hemen altındaki video ise saldırıyı gerçekleştiren terörist Ahlam El Beşir’in polis tarafından yakalandığı anları gösteriyor. Haberin içinde terörist El Beşir’in YPG/PKK ile irtibatını itiraf ettiğine dair herhangi bir ifadenin yer almadığına elbette şaşırmıyoruz.

Anglosakson şeytanlığı başka

Güvenlik kameralarına başörtülü resim veren kız şayet yakalanmasaydı, Suriyeli Arap kimliği ve giyim tarzıyla bu bombalama tamamen DEAŞ’a yıkılacak, YPG/PKK ise kılçıksız bir şekilde işin içinden tamamen sıyrılacaktı. Özel bir çabaya ihtiyaç yok, elimizdeki bütün veriler kendiliğinden bu noktaya çıkıyor.

Yıllar önce Güngören’de bombaları patlatan teröristin itirafına rağmen “PKK değil İslamcı teröristler yaptı” algısına hizmet eden Der Spiegel ve Deutsche Welle neyse, bugünün Reuters’i o. Yalnız ince bir detay söz konusu. Almanların kör göze parmak kabilinden BND başkanı üzerinden servis ettiği algı harekâtını, İngilizlerin kimseyi riske atmadan isimsiz bir “Türk yetkili” üzerinden boca etmesi dikkatlerden kaçmıyor. Anglosakson şeytanlığı bir kez daha farkını ortaya koyuyor.

Sırtında bomba çantasıyla Suriyeli genç bir Arap kızını başörtülü şekilde İstiklal caddesine gönderen zihniyetin, Reuters ile aynı algıda buluştuğunu görmek için kimsenin dahi olması gerekmiyor. Güvenlik kameralarına başörtülü resim veren kız şayet yakalanmasaydı, Suriyeli Arap kimliği ve giyim tarzıyla bu bombalama tamamen DEAŞ’a yıkılacak, YPG/PKK ise kılçıksız bir şekilde işin içinden tamamen sıyrılacaktı. Özel bir çabaya ihtiyaç yok, elimizdeki bütün veriler kendiliğinden bu noktaya çıkıyor.

Nitekim polis hızlı hareket edip sırra kadem basmadan kızı yakalayınca bu plan çöktü ama planı yapanların pes etme gibi bir niyeti söz konusu değil. Bu noktadan sonra buldukları en alakasız irtibatı bile değerlendirmeye çalışmaktan, sinekten yağ çıkarma uğraşından vazgeçmeyecekler. O da tutmazsa her zamanki gibi tezvirat makinası olarak en iyi bildikleri işe devam edecekler.

DEAŞ olmadı ÖSO verelim

Türk ordusunun Suriye’de harekât yaptığı topraklar, Türkiye’nin şemsiyesi altındaki Suriye Millî Ordusu’na (SMO) emanetken...

Buralarda yaşayan bir erkeğin bu orduya iştiraki gayet tabii iken...

Bu güvenli alandan çıkıp terör kontrolündeki sahaya geçerek bombacı olan bir kızın, belki gerçek, belki de tezvirat amaçlı ifadesiyle SMO mensubu olduğu söylenen ağabeyi üzerinden algı yapmaya çalışanlar, PKK bombacısı gerçeğini görmezden gelip en iyi bildikleri işe devam ettiklerini bihakkın ispatlamış oluyorlar.

Bu ülkenin temel değerlerine, birlik ve beraberliğine kem gözle bakma dışında derdi olmayan, Reuters, Der Spiegel ve Deutsche Welle çizgisindeki “İçimizdeki İrlandalılar” her fırsatta tezvirat üretim çiftliğinin değirmenine su taşımaktan geri durmuyorlar. Çıkardıkları pespaye yayınlarda “Abisi ÖSO çıktı” başlıklarını atarak Batılı ağalarının izinde yürüyorlar.

Ekşi sözlük gibi salaş mecralarda ise sahte isimlerin namütenahi sanılan esenliğine sığınarak daha bir cür’ete gelip esip gürlüyorlar.

“ÖSO şey değil miydi ya, yılbaşında Taksim’de falan kalabalık toplanıp Suriye bayrağı eşliğinde miting yapan grup. Sen arkadaşlarınla Taksim’de 4 kişi bir araya gelip ayak üstü 5 dakika muhabbet etsen bekçisinden polisine herkes sana kimlik sorar.”

Hele biri iyice zıvanadan çıkıp resmen hırlıyor.

“Kadın ile alakalı her şey ÖSO'yu gösteriyor. Ama ısrarla hayır, PKK/YPG'li diyoruz. Çünkü AKP/MHP böyle olmasını istiyor.”

O bomba New York veya Berlin’de patlasa

Bir yandan tezvirata devam ederken diğer yandan Türkiye hakkında itibar suikastını ihmal etmiyorlar. “Türkiye’de Ne Oluyor? Türk Halkı Konuştu: Ezilenler Olmayacağız” başlığıyla çıkan tam sayfa ilanı yayınlamak suretiyle Gezi Parkı kalkışmasına destek veren The New York Times gazetesi, Anglosakson şeytanlığının okyanus ötesi şubesi olarak üzerine düşeni yerine getirmekte yine tereddüt etmiyor. İstiklal Caddesi’nde patlayan, Türk halkı olarak ciğerimizi yakan bombanın ardından “her yıl on milyonlarca turistin uğrak mekânı” mealindeki tweet ile ne terör kurbanlarına ne de Türk halkına zerre saygı duymadığını cümle aleme duyurmuş oluyor.

Saygısızlığın yanı sıra Türk turizmine, dolayısıyla Türk ekonomisine darbe vurmayı hedefleyen, bir taşla birçok kuşu vurma gayesini güden sadece The New York Times değil elbet. Alman Der Spiegel de üzerine basa basa, patlamanın vuku bulduğu caddenin “turistlerin uğrak noktası” olduğunu belirtme ihtiyacı duyuyor. Oysa o bomba İstanbul’da değil de New York veya Berlin caddelerinde patlasa, alışveriş yapan, çoluğu çocuğuyla gezmeye çıkan mâsum insanlar teröre kurban gitse, “Milyonlarca turistin bilhassa tercih ettiği filan caddede bomba patladı” gibi buram buram sefillik ve rezillik kokan bir cümleyi duyabilir miyiz? Küresel bir linç yemeyi göze almadıkça kimsenin buna cesaret edebileceğini sanmıyoruz.

Anglosaksonların belaltı vurma şeytanlığı yine bildiğimiz gibi, şaşılacak bir vaziyet yok. Henüz o seviye olmasa da, Almanların da bu işi öğrenmeye başladığı anlaşılıyor. İla cehenneme zümera...

Kuklacıyı vuracağız

Rahmetli Malcolm X ne demişti:

İnsan iyi nişan almalı, kuklayı değil, kuklacıyı vurmalı.”

Suriyeli genç kız, eline bomba tutuşturan terör simsarı ve onun ağa babaları...

Elbette hepsi layık oldukları cezayı çekecek.

Fakat bunların tümü kukla.

O bombayı patlatan irade kuklacının.

İyi nişan alıp kuklacıyı devirmek gerekiyor.

Kuklacı çoktan ifşa oldu, hepimiz iyi tanıyoruz onu.

Nişan aldık, şu anda rüzgârı, nemi, mesafeyi hesaplıyoruz.

Kuklacıyı vuracağımız o an gelecek, müsterih olun.