Naylon Türkler, naylon Araplar ve sahici Latin Amerika

ADEM BİLAL
Abone Ol

Bir yanda İsrail'e boykot kararını engelleyen Arap ülkeleri, diğer yanda İsrail ile bütün diplomatik ilişkileri kesen bir Bolivya gerçeği... Bir yanda onca katliama rağmen Türkçülük maskesi altında siyonizme methiyeler düzmekle meşgul naylon Türkler ile Araplık satan ama Filistinli Araplar vahşice katledilirken sadece seyreden naylon Araplar... Diğer yanda elçilerini geri çağıran ve insanlık namına İsrail'e ateş püsküren sahici bir Latin Amerika... Ne diyelim, naylon Türkler ve naylon Araplardan bir an önce kurtulma niyazıyla...

“Ülkelerinin ve Ortadoğu’nun geleceğini düşünen Arap liderlere tek şey söylüyorum. Hamas’a karşı çıkmalısınız.

11 Kasım günü Suudi Arabistan’ın ev sahipliği yaptığı Gazze gündemiyle toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi'nde 11 Arap ülkesi, İsrail’i caydırmak amacıyla geniş kapsamlı bir ambargo teklifinde bulundu. Bu ambargo, petrol sopasını İsrail ve destekçileri için kullanmayı, İsrail uçaklarının Arap hava sahasına girme yasağını ve bütün ilişkilerin dondurulmasını öngörüyordu. Fakat teklif kabul görmedi. Çünkü başta ev sahibi Suudi Arabistan olmak üzere BAE, Fas ve Bahreyn buna karşı çıktı.

Yine aynı gün İsrail başbakanı Netanyahu kameraların karşısında bir basın toplantısı düzenliyor ve şöyle diyordu:

“Ülkelerinin ve Ortadoğu’nun geleceğini düşünen Arap liderlere tek şey söylüyorum. Hamas’a karşı çıkmalısınız. 16 yıllık zorbalık süresince Hamas, Gazze’ye felaket getirdi. Gazze şeridinde yaşayanlara sadece iki şey verdi: Kan ve fakirlik. Hamas, İran yönetimindeki terörizm çarkının bir parçasıdır ve bu çark bütün Ortadoğu’yu, bütün Arap dünyasını tehdit etmektedir. Arap liderlerin bunu anladıklarına inanıyorum.”

11 Kasım: Kara bir gün

Arap İslam Ortak Olağanüstü Zirvesi sonuç bildirgesinin 27. maddesi ise gayet netti:

“Filistin Kurtuluş Örgütünün, Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğuna vurgu yaparak, tüm Filistinli grup ve güçlere FKÖ çatısı altında toplanma ve FKÖ’nün liderliğindeki ulusal ortaklık çerçevesindeki sorumluluklarını yerine getirme çağrısı yapıyoruz.”

11 Kasım 2023 günü Gazze direnişinin, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği tarafından resmen satıldığı kara bir gün olarak tarihteki yerini aldı. “Ülkelerinin ve Ortadoğu’nun geleceğini düşünen Arap liderlere tek şey söylüyorum. Hamas’a karşı çıkmalısınız” diyen Netanyahu ile aynı paralelde bir kararın çıkması için uğraşan ve İsrail'e ambargo teklifini reddeden Suudi Arabistan, BAE, Fas ve Bahreyn'i asla unutmayalım. Bu ülkelerin Arap dünyasında İsrail ile normalleşme akımının başını çektiğini de ayrıca not edelim. Suudi Arabistan bunu şimdilik gizliden yapıyorsa da diğer ülkelerin açıktan İsrail'e destek verdiği biliniyor. Tam da bu noktada akla ister istemez 'naylon Araplar' bahsi geliyor.

Suudi Arabistan bunu şimdilik gizliden yapıyorsa da diğer ülkelerin açıktan İsrail'e destek verdiği biliniyor.

  • Naylon Araplar bahsi: Yahudi kökenli ve Hristiyanlığı seçen Arap yöneticiler
  • Naylon Araplar bahsini İsrailli gazeteci Edy Cohen'in 2 Haziran 2018 tarihli paylaşımıyla açıyoruz. Ne demişti Lübnan asıllı siyonist Cohen?
  • 'Masonluğun desteğini gören Yahudi asıllı iki büyük Arap yöneticisi var.'
  • “Bugün dünya masonluğunun desteğini gören Yahudi asıllı iki büyük Arap yöneticisi var. Bu, İsrail'de Dimona Nükleer Santrali'nden daha büyük bir sırdır. İçlerinden biri öldüğü vakit, İsrail bu kişinin kâhinler soyundan geldiğini söyleyip, uzun bir ömürden sonra naaşını talep ettiğinde şaşıracaksınız.”
  • Bakın, şu da yine Edy Cohen'in bir paylaşımı.
  • 'İsrailoğullarının Araplara hükmettiği gün gelecek.'
  • “Golda Meir, bir gün İsrailoğullarının Araplara hükmettiği gün gelecek demişti. O, bu sözüyle bizzat Yahudileri değil Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) yöneticileri gibi siyonistleşen Arapları kastetmişti.”
  • Edy Cohen devam ediyor...
  • 'Allahım! Onlar alemlere üstün kıldığın İsrailoğullarının güvenliğini korudular.'
  • “Allahım!Arap yöneticiler İsrail Devleti için bir nimettir. Bu yüzden onları yok olmaktan koru..
  • Allahım! Onlar alemlere üstün kıldığın İsrailoğullarının güvenliğini korudular. Allahım! Yahudiler ve Hıristiyanlar sana şahitlik ederiz ki, biz Arap yöneticilerinden tamamen razı olduk, onlar da bizden razı oldular. Onların çocuklarını da tıpkı onlar gibi Arapları yönetecek kimseler eyle!
  • Amin...
  • Ve bu da Edy Cohen'den.
  • İkisi Yahudi kökenli.
  • “Arap hükümdarları:
  • • İkisi ölüm döşeğinde.
  • • İkisi eşcinsel.
  • • İkisi Yahudi kökenli.
  • • Biri Hıristiyanlığa geçti.
  • • Biri bunadı.
  • • İkisinin sağlık durumu kritik, altlarında bez bağlı.
  • • Biri adalet tarafından aranıyor.
  • • Bir diğeri savaş suçlusu.
  • Arap yöneticileri, sizinle konuşuyorum efendiler!”

Naylon Türkleri unutmayalım

Jön Türklerin özgürlük-eşitlik-kardeşlik mottosu, İtalyan masonluğundan alınmadır.

Türkiye'de bazı kesimlerin suyunu çıkarmak suretiyle itibarsızlaştırmaya çalıştığı bir hakikatin benzerini Arap dünyasında da görüyoruz. Bizde de “naylon Türkler” meselesi var bildiğiniz gibi. Sultan Abdülhamid'e karşı yapılan 1908 ihtilâlinin altında yatan gerçeği, İngiliz elçisi Sir Gerard Lowther’ın çok gizli koduyla Sir Charles Hardinge’ye gönderdiği 29 Mayıs 1910 tarihli mektuptan öğreniyoruz:

“Selânik’teki hareketin başlıca ilham kaynağının Yahudilik olduğu görülüyor. Jön Türklerin özgürlük-eşitlik-kardeşlik mottosu, İtalyan masonluğundan alınmadır. Her ikisinin de renkleri aynıdır. Temmuz 1908 ihtilalinin ardından İttihatçı komite İstanbul’a yerleştiğinde çoğu liderinin mason olduğu anlaşıldı. Balkan komitesini ele geçirme başarısı dâhil Emmanuel Karasso önemli bir rol oynamaya başladı. Yerli yahut yabancı olsun her cins Yahudi’nin yeni idarenin ateşli destekçisi olduğu dikkat çekti. İş o noktaya vardı ki, bir Türk’ün dediği gibi her Yahudi gizli komitenin potansiyel casusu olarak görüldü ve halk, hareketin Türk’ten çok Yahudi ihtilali olduğunu söylemeye başladı.”

Sir Charles Hardinge.

Selanik dönmeleri ile Yahudiler el ele verip Türkiye'nin idaresini ele geçirdiler ve Ahmet, Mehmet, Mustafa gibi isimler taşıyan “naylon Türkler” olarak bu ülkenin nimetleriyle semirip şımardılar. Tıpkı Yahudi gazeteci Edy Cohen'in “naylon Araplar” itirafında görüldüğü gibi.

Coğrafyamızda benzer ihanetleri yaşıyor olmamızın tesadüf ile izah edilecek bir yanı yok elbette. İçimizden vurulmuşuz. Gazze'nin yaşadığı yalnızlığı buradan okumak gerekiyor. Evet, zahirde bir İslam dünyası, bir Arap âlemi var görünüyorsa da kontrol ne Araplarda ne de Müslümanlarda. İşte bu yüzden haritada yerini göster desek çoğumuzun beceremeyeceği bir takım uzak ülkelerin sahici tepkileri bir nebze olsun içimizi ferahlatıyor. Naylon insanların naylon gündemlerle belirsiz istikametlere sürüklediği toplumlar olarak bazı Latin Amerika ülkelerinin İsrail'e karşı gösterdiği tepkilerle avunuyoruz.

Sir Gerard Lowther.

  • Latin Amerika'nın siyonist yüzü
  • Belki hepimiz Latin Amerika'yı külliyen İsrail karşıtı sanıyoruz ama hiç de öyle bir durum yok ortada. Tam aksine karşımıza iki farklı zihniyet çıkıyor. Üstelik bazı ülkeler şaşılası derecede siyonizm taraftarı. Çünkü İsrail, Filistinlilere karşı kullandığı zulüm metotlarını ve elbette silahları bu ülke yöneticilerinin emrine sunmakta tereddüt etmiyor.
  • Ekvador devletine ciddi bir silah yardımı yapan İsrail, aynı zamanda genç zabitlerin eğitimini de üstleniyor.
  • İsrail-Latin Amerika ilişkisi sanıldığından çok daha derin. Askeri cuntalarla yönetilen pek çok ülkenin silah temin ettiği adres İsrail'den başkası değil zira. Arjantin'i ele alalım mesela, 70'ler ve 80'ler boyunca silah temininde yüzde 95 gibi uçuk bir rakamla göbekten İsrail'e bağımlı. Bu oran El Salvador'da yüzde 92, Honduras'ta ise yüzde 81.
  • Mesele sadece silah temini de değil. Ekvador devletine ciddi bir silah yardımı yapan İsrail, aynı zamanda genç zabitlerin eğitimini de üstleniyor. Bu listeye Guatemala ve Şili'yi de çok rahatlıkla ekleyebiliriz. Pinochet’i, rejiminin muhalifleri uçaktan Pasifik okyanusunun soğuk sularına atması hangi şeytânî aklın ürünüydü sanıyorsunuz? Şili Hava Kuvvetleri kimin elindeydi o vakitler? Tabii ki İsrail'in.
  • Nerede zulüm orada İsrail parmağı
  • Latin Amerika'da halka karşı cunta zulmü nerede varsa, orada İsrail parmağı muhakkak vardır. İsrail İHA'ları cunta hükümetlerinin en büyük yardımcısıdır. Bu bağlamda Honduras, Ekvador, Peru, Meksika, Kolombiya ve Şili yönetimlerini bir çırpıda sayabiliriz. El Salvador ve Nikaragua'da ise İsrail özel güvenlik şirketinin paralı askerleri cirit atmaktadır.
  • Dahası, İsrail'in 2009 yılındaki Honduras darbesinde parmağı olduğu söyleniyor. İddialar, Honduras güvenlik mensuplarını eğiten David Mirza isimli bir İsrail vatandaşının üzerinde toplanıyor. Darbeyle iktidara gelen ekibin ise İsrail ile bilhassa güvenlik alanında işbirliğine girdiği biliniyor.
  • Honduras askeri darbesi.

Mevzu sadece Arap nüfus mu?

Latin Amerika'da İsrail ile arası hiç iyi olmayan ülkeler hangileri derseniz, Bolivya, Venezuela ve Küba'yı örnek verebiliriz. Küba, İsrail'e karşı Filistin direnişine silahlı eğitim veren bir ülke olarak hafızalara kazınırken, Venezuela'nın da Filistin'e Dönüş İçin Küresel Seferberlik kampanyasına 2015 yılında ev sahipliği yaptığını hatırlatalım.

Venezuela'da Filistin'e destek gösterisi.

Latin Amerika'da milyonlarca Arap asıllı göçmenin varlığı mâlum. Brezilya'da mesela Lübnan ve Suriye ağırlıklı 10 milyona yakın bir nüfustan bahsediliyor. Küba'da ise bu sayı 1 milyon civarında. Arjantin, Meksika, Şili, Kolombiya ve Honduras da Arap nüfus barındırıyor. En büyük Filistin diasporası ise Şili'de yaşıyor.

Küba'da Filistin'e destek gösterisi.

Bu arada şunu ilave edelim. Latin Amerika'ya göçen Arapların birçoğu Osmanlı devrinde geldiği ve Türk pasaportu taşıdığı için EL TURCO olarak anılıyor. Evet, Arap nüfus mevcut fakat meseleyi tamamen buna bağlamak da mümkün değil. Nitekim Honduras gibi Arap diasporasına sahip bazı ülkeler geleneksel olarak İsrail'in safında yer alıyor. El Salvador'un Filistin asıllı Devlet Başkanı Nayib Bukele'nin Hamas karşıtı tavrı da bu bağlamda dikkat çekiyor.

En delikanlısı Bolivya

Nayib Bukele.

7 Ekim itibariyle en delikanlı tavrı Bolivya'nın gösterdiğini söylemek mümkün. Bolivya'da yaklaşık 70 bin Arap asıllı göçmen yaşıyor. Bunların yüzde 80'i Ortodoks Hristiyan ve ancak yüzde 20 kadarı Müslüman. Bolivya hükümeti, İsrail ile bütün diplomatik ilişkileri keserken, Şili ve Kolombiya İsrail'deki elçilerini geri çağırma dirayetini gösterdi. Brezilya, Arjantin, Küba, Ekvador ve Venezuela ise İsrail'i kınayan açıklamalar yaptılar.

Bir yanda İsrail'e boykot kararını engelleyen Arap ülkeleri, diğer yanda İsrail ile bütün diplomatik ilişkileri kesen bir Bolivya gerçeği...

Bir yanda onca katliama rağmen Türkçülük maskesi altında siyonizme methiyeler düzmekle meşgul naylon Türkler ile Araplık satan ama Filistinli Araplar vahşice katledilirken sadece seyreden naylon Araplar...

Diğer yanda elçilerini geri çağıran ve insanlık namına İsrail'e ateş püsküren sahici bir Latin Amerika...

Ne diyelim, naylon Türkler ve naylon Araplardan bir an önce kurtulma niyazıyla...