Kredi kartları neden caiz değildir?
Ayette “Sana şarap ve kumardan soruyorlar, de ki bu ikisinde büyük bir günah, bir de insanlara bazı menfaatler var fakat günahları menfaatlerinden daha büyüktür.” (Bakara 219) buyrularak şarap ve kumarda insanlar için bazı menfaatler bulunmasının yasaklanmasına engel olmadığı beyan edilmiştir. Hayatımızı bu kadar kolaylaştıran(!) bir şeye fetva bulalım diye uğraşılıyor olabilir. Ancak günah tarafının daha ağır bastığı da görülmelidir.
Bilindiği üzere bankalar müşterilerine çeşitli kartlar vermekte. Bunların en yaygını bankamatik veya ATM kartı da denen harcama kartları (debit kart) ile kredi kartlarıdır.
ATM kartları bankadaki hesabınıza binaen size verilen ve hesabınızdaki para miktarınca harcama yapabildiğiniz kartlardır. Vadesiz mevduat açan kişiler hukuken bankaya karz/borç (hem de karz-ı hasen) vermektedirler. Bu sebeple banka bununla istediği işlemi yapar. Çoğunlukla da bununla (miktarın 10 katı kadar) başka müşterilerine kredi verir; karşılığında konvansiyonel ise faiz, katılım ise kâr payı alır. Bu sebeple eğer bir mecburiyet yoksa konvansiyonel bankalarda para bulundurmak caiz değildir. Maaşı oraya yatanların da bir katılım bankasında hesap açıp oraya aktarması uygun olanıdır. Bu kartların katılım bankaları yoluyla kullanımı caizdir.
Kredi kartı ise -adı üstünde- taşıyan kişiye veren bankanın belirlediği belli limitler içinde, nakit olmadan harcama yapma, para çekme imkânı sağlayan kartlardır. Zamanımızda çok sayıda hocamız kredi kartının hükmü sorulduğunda hemen
a) “Borç zamanında yatırılıp faize düşülmüyorsa,
b) Faizli kredi kullanılmıyorsa yani nakit para çekimi yapılmıyorsa caizdir” demektedirler.
Bu şartlar gerçekleşiyor mu bakan kimse yok!
Akdi İslam hukukuna uygun mu?
Kredi kartı hakkında hüküm verebilmek için önce akdinin İslam hukukuna göre geçerli/caiz olup olmadığına bakmak, sonra şartları ifade etmek lazım.
Bu hususta çalışma yapan araştırmacıların ifade ettiği üzere kredi kartı akdi/sözleşmesi kefalet, vekalet ve hizmet olmak üzere üç akdi birleştirmektedir. Bir akitte üç akit olması problemini bir kenara bırakarak sözleşmeye konulan maddelere bakmamız gerekir. Şu anda mevcut tüm konvansiyonel bankaların kredi kartlarında faiz maddesi bulunmakta. Hatta incelediğim kredi kartı sözleşmelerinde âdeta sözleşmenin ana konusu faizdir.
Katılım bankalarında ise murabaha kârı denmektedir. Tabii ikisinde de oranlar aynıdır ve önceden bellidir. Katılım bankalarının kredi kartı sözleşmelerindeki murabaha kârının faizden farkı sadece ismidir.
Fakihlere göre bir akitte faiz şartı bulunması sözleşmeyi fasit kılar. Fasit akit de günahtır ve izalesi gerekir. Mesela ev sahibi ile kiracı arasında yapılan sözleşmeye kira geciktiğinde faiz ödeneceği maddesi konsa bu akit fasit olur ve bunun düzeltilmesi lazımdır. Kiracının bu maddeye uyma zorunluluğu yoktur. Kredi kartı sözleşmesinde bunu düzeltme imkânı bulunmadığı gibi kart hamilinin faiz şartına uymama gibi bir hakkı da bulunmamaktadır. Devlet gücüyle tahsilata gidilir.
İkincisi konvansiyonel bankaların kredi kartı sözleşmelerinde faizli kredi (nakit para) çekme maddesi bulunmaktadır. Bu ise faizli bir karz akdidir ve böyle bir sözleşme bâtıldır.
Kredi kartına taksit daha sıkıntılı
Kredi kartına taksit ise daha büyük sıkıntıdır. Bu tamamen bankadan kredi kullanmaktır. Bu kredinin de faizsiz verilmesi diye bir durum yoktur. Bankaların peşin fiyatına taksit yapmaları faiz olmadığı anlamına gelmemektedir. Çünkü konvansiyonel bankalar vadeli mal satmamakta; para satmaktadır. Aradaki işyeri bu hususta aracı konumundadır.
- Birincisi İslam hukukuna göre paranın para ile vadeli satımı eşit miktar bile olsa faiz kapsamındadır.
- İkincisi zaten eşit miktara satım da olmamakta, banka ya müşterisinden ya da işyerinden bu faizi tahsil etmektedir.
Mesela 1000 TL’ye 12 taksitle aldığınız bir ürün için banka işyerine 800 TL ödeme yapmakta ve kart hamilinden 1000 TL olarak tahsil etmektedir.
Şimdi bunlara göre kredi kartı akdi İslam hukukuna göre bir taraftan fasit, diğer yönden batıldır. Böyle bir akde fetva vermek ancak zaruret veya yaygın ihtiyaç (umûmü’l-belvâ) prensibi ile mümkündür. Yani bu kartı almazsa kişinin hayatı ciddi şekilde sıkıntıya girecek veya yaşadığı beldede başka şekilde harcamaya müsaade edilmiyor olmalıdır. Böyle bir durum olduğunda da hangi şartlara uyulacağı söylenmelidir.
Zaruretin olmadığı çok açıktır. Aslında kredi kartı taşımamak değil taşımak sıkıntıya yol açmaktadır. Yaygın ihtiyaç ise en azından ülkemiz için söz konusu değildir. Elektrik, su, telefon sözleşmelerindeki faiz maddesi bu hususta emsal gösterilemez. Bu sebeplerle İslam akit nazariyesi açısından kredi kartına fetva verme imkânı bulunmamaktadır.
Bir diğer yönden başta Hanefiler olmak üzere İslam uleması faiz şüphesini faiz gibi değerlendirerek faizin şüphesi olan hususları bile yasaklama yoluna gitmişlerdir. Kredi kartında faizin şüphesi olmadığını da hiç kimse iddia edemez.
Bunun yanında kredi kartının faiz sistemi ile bağlantısı, bu sisteme katkısı, Müslümanın hayatında yol açtığı veya açacağı problemler göz önüne alındığında makâsıd ve maslahat açısından da fetva verilemez.
Siyonizme destek veriyorlar
2024 yılı Mayıs ayı itibariyle Türkiye’de 123 milyondan fazla kredi kartı, 191 milyondan fazla da banka kartı bulunmaktadır. 2023 yılında kredi kartları ile 6 trilyon 699 milyar TL’lik harcama yapılmıştır. Kart ücreti, işyerinden alınan komisyonlar, gecikme faizleri vb. ile bankalar kredi kartlarından çok ciddi gelirler elde etmektedirler. Bankaların kredi kartlarından kârları diğer bankacılık işlemlerine göre çok daha yüksektir.
Bankalara yani faiz sistemine bu kadar gelir sağlayan bir enstrümana nasıl cevaz verilebilir?
Kredi kartı ile yapılan her harcamadan kartı çıkaran ana firmalar belli bir oranda komisyon almaktadır. Bu alandaki en büyük iki tanesinin (Visa ve Mastercard) sahipleri Siyonizm’e destek veren kuruluşlardır.
Faiz hassasiyeti törpüleniyor
Bir diğer problem kredi kartı taşıyanların faiz hassasiyetlerinin törpülenmesidir. Kredi kartı ödeme vakti geldiğinde tamamını ödeyemeyecek bir kişi çoğunlukla ne kadar faiz ödeyeceği hesabı yapmakta, faiz vermenin de haram olduğu inancı geri plana itilmektedir. Hatta kısa süreli nakit paraya ihtiyacı olan çok sayıda kişi birinden borç bulmak yerine kredi kartı ile nakit çekmekte ve yine ödeyeceği faiz miktarı hesabını yapmakta. Bu husus belki de en tehlikelisi. Çünkü akide taalluk etmektedir.
Bunun yanında tüketimi ve israfı teşvik etmesi, enflasyonu körüklemesi, insanları ödeyemeyecekleri harcamalara yöneltmesi de zikredilebilir.
Bir de yaygın olarak verilen fetvada söylenen şartların tahakkuk edip etmediğine bakalım. İki tane şart söylenmişti:
1- Faizli para çekilmeyecek;
2- Zamanında ödeme yapılacak.
Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre Kasım 2023 itibariyle bankacılık sektöründe toplam bireysel kredi kartı borcu 1 trilyon 92 milyar lira seviyesinde. Tam 36,3 milyon kişi bireysel kredi kartlı borçlusu. Risk merkezinin verilerine göre 2009-2023 yılları arasında her yıl kredi kartından dolayı yasal takibe intikal etmiş tekil kişi sayısı 800 bin ile 1 milyon arasında değişmekte. Bunların yaklaşık %20-25 arası temerrüde düşmekte. Bu rakamlara birkaç gün geciktirme ile ödeme yapanlar dahil değildir.
Bunlar da hesap edildiğinde kredi kartı taşıyan kişiler asgari %90 civarında zamanında ödeme yapamamakta ve faiz ödemek zorunda kalmaktadırlar.
- Nakit çekim de çok yüksek
- Bankalar arası kart merkezinin verilerine göre aylık 20 milyon civarında karttan nakit çekme işlemi yapılmaktadır. 2023 yılında toplamda 240 milyondan fazla nakit çekme işlemi yapılmıştır. Toplam işlem tutarı 820 milyar TL civarındadır. Bunların ne kadarı aynı kişiler ne kadarı farklı kişiler olduğu belli olmasa da bu rakamlar karttan nakit avans kullanımının çok yaygın olduğunu göstermektedir.
- Fıkıhta hüküm verilirken nadir üzerine hüküm bina edilmez. Kredi kartına fetva verenlerin her iki şartı da büyük çoğunluk tarafından ihlal edilmektedir. Buna göre de kredi kartının caiz olmaması gerekir. Ancak bunlara gerek kalmaksızın yukarıda ayrıntısını verdiğimiz deliller gereği en başta kredi kartlarının caiz olmadığını söylemek icap eder. Bu kartlara fıkhı eğip bükerek fetva vermek ciddi sorumluluk gerektirir.
- Ayette “Sana şarap ve kumardan soruyorlar, de ki bu ikisinde büyük bir günah, bir de insanlara bazı menfaatler var fakat günahları menfaatlerinden daha büyüktür.” (Bakara 2/219) buyrularak şarap ve kumarda insanlar için bazı menfaatler bulunmasının yasaklanmasına engel olmadığı beyan edilmiştir. Hayatımızı bu kadar kolaylaştıran (!) bir şeye fetva bulalım diye uğraşılıyor olabilir. Ancak günah tarafının daha ağır bastığı da görülmelidir.