Koç finansörlüğünde İstanbul’u ele geçirme faaliyetleri

TOLGA SAÇIKARA
Abone Ol

Kültürel emperyalizm, Bizans hayâli görmeye devam ediyor. Avrupa, Yeni Roma Projesi ile İstanbul’da Bizans’ı hortlatmak istiyor. Arkeoloji bilimi de manipüle edilip bu amaç için bir işgal silahı olarak kullanılıyor. Bu doğrultuda Türkiye’deki Bizans çalışmalarının yüzyıllık serüvenini konuşmak üzere yüzlerce Bizantinist bir araya geldi. 3 gün süren sempozyumda, ‘Bizans 1453’te yıkılmamıştır’ ‘Bizans’ı tekrar görünür kılmalıyız’ gibi skandal ifadeler kullanıldı

‘Bizans Apre Bizans’

Bu sene 6.ncısı düzenlenen Uluslararası Sevgi Gönül Bizans Araştırmaları Sempozyumu’nda toplanan Bizantinistler çalışmalarını üç başlıkta aktardılar:

Türkiye’de 1960’ta ilk Bizans kürsüsü Prof. Dr. Semavi Eyice tarafından kuruluyor.

- Türkiye'de Bizans Çalışmalarının Yüz Yılı,

- Küresel Perspektiften Türkiye'deki Bizans Çalışmaları

- Bizans Konusunda Arkeolojik Çalışmalar.

10 oturumda gerçekleşen sempozyum, Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi'nde (ANAMED) yapıldı. Ayrıca programda Uluslararası Bizans Çalışmalar Birliği’nin lideri Prof. Dr. John Haldon ve Prof. Dr. İlber Ortaylı da yer aldı. Programın başında konuşulan ‘Bizans Apre Bizans’ yani ‘Bizans sonrası Bizans’ ifadesinin motto olarak anlatılması ise dikkatlerden kaçmadı. Bizans’ı tekrar diriltme gibi görülen terimin daha çok Yunanistan’daki tezlerde kullanıldığı aktarıldı. Skandal ifadenin salonda bir tepkiyle karşılaşmaması da olayın vahametini gözler önüne serdi.

Bizans toplantısında Erbakan ve Erdoğan’a atıf

Konuşmacılardan Buket Kitapçı Bayrı, ilk önce merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’la Amerika ilişkisinin neokapitalist bir Türkiye kimliği oluşturduğunu iddia etti. Daha sonra ise Merhum Başbakan Necmettin Erbakan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğraflarını göstererek ‘Politik İslam, Bizans çalışmalarını bir fitne yuvası olarak gündeme getirmiştir’ dedi. Ancak bu ifadelerin hemen ardından Oscar Wilde’nin bir sözünü paylaştı: ‘Sizden kötü bahsedilmesinden daha kötü bir şey varsa o da hiç bahsedilmemesidir.’ Akademik bir toplantıda bu tarz siyasi söylemlerin dile getirilmesi herhangi bir tepkiyle de karşılanmadı.

Bizans Tarihi 1981’de ilk defa anabilim dalı olarak kabul ediliyor.

Türkiye’de Bizans Kongrelerinin ilk serüveni

Bizans Kongresi Türkiye’de ilk olarak 1955 yılında düzenleniyor. İstanbul’da yapılma fikri ise ilk olarak Paris’te gündeme geliyor. Prof. Dr. Arif Müfid Mansel, Küçükçekmece’deki kazılar hakkında bir tebliğ sunabileceğini söylüyor. Bunun üzerine daha sonraki kongrenin İstanbul’da yapılma fikri ortaya atılıyor. 1953’te Selanik’te yapılan kongrede ise iki aday yarışıyor: Viyana ve İstanbul.

Toplantıda İstanbul seçilse de kongrenin, İstanbul’un Fethi’nin 500. yıldönümünden iki sene sonrasında olacağı için Türkiye’nin müsaade etmeyeceği düşünülüyor. Fakat ‘Bizans Kongresi’ teklifi, dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar tarafından kabul ediliyor. Mâlî yükümlükleri ise Milli eğitim bakanlığı üstleniyor. Ancak 6-7 Eylül olaylarından bir hafta sonra düzenlenen kongrede katılımcı sayısı yarı yarıya düşüyor. 220 katılımcıdan sadece 115 tanesi katılım sağlıyor. Bu katılımcıların da sadece 16 tanesini Türkler oluşturuyor. İstanbul’un fethinin 500. yıldönümü olan 1953’ten 2 sene sonra İstanbul’da Bizans kongresi düzenlenmesi, tarihe âdeta bir intikam kongresi olarak kaydediliyor.

İlk Bizantinist İngiliz casusu M. Grant

Alessandra Ricci’nin sunumunda verdiği bilgilere göre Türkiye’de ilk Bizans çalışmalarını, İngiltere’nin ajanlarından Michael Grant başlatıyor. Grant, Kudüs başta olmak üzere birçok İslam beldesinde senelerde casusluk yapıyor. 1940 yılında ise İngiltere'nin Türkiye'deki ilk British Council temsilcisi olarak atanıyor.

British Council, İngilizlerin uluslararası kültürel ve eğitim konseyi, bir başka değişle kültürel istihbarat toplama merkezi olarak biliniyor. Grant British Council’deki gücünü kullanarak, tarihçi İngiliz Bizantinist Steven Runciman'ı İstanbul Üniversitesi'ne yerleştiriyor. Eşcinselliğiyle bilinen Runciman, Bizans faaliyetlerini İstanbul Üniversitesi’nde bu şekilde başlatıyor.

2023 itibariyle her yıl Bizans konulu 10 doktora, 20 de yüksek lisans tezi hazırlanıyor.

Bizans çalışmalarına finansörü Koç

Ricci’nin verilerine göre Türkiye’deki Bizans çalışmalarının yüzde 9’unu Prof. Dr. Semavi Eyice’nin eserleri oluşturuyor. Bir başka Bizantinist akademisyen Yıldız Ötügen de Ankara’da ayrı bir ekol oluşturuyor. Ötügen, Hacettepe Üniversitesi’nde yetiştirdiği öğrencilerle Bizantinist akademik kadroların %70’ini yetiştiriyor. Türkiye’de 2000 sonrası Bizans çalışmalarına ise en büyük desteği Koç Üniversitesi sağlıyor.

Rusların Bizans politikası

Sempozyumda ‘Rus İmparatorluğu’nda Bizans Çalışmalarının Kurumsallaşması’ başlıklı tezini anlatan Pınar Üre, Rusya’nın tarih boyunca kendisini Bizans’ın hamisi gibi gördüğünü dile getirdi. Hatta Bizans merkezli politikalarının Rusya’da bir dönem devlet politikası olarak kabul edildiğini söyleyen Üre, ‘Rus Arkeoloji Enstitüsü tarih boyunca İstanbul’a birçok Bizantolog gönderiyor. Bu kurumun çalışmaları, Rumlarla Rusların bir ittifak kurmalarına yardımcı oluyor. Patrikhane finansal olarak Ruslar tarafından destekleniyor. Ayrıca Ruslar, Kapadokya için de özel olarak çalışıyor. Kapadokya yeni bir Bizans eyaleti gibi görülüyor. Kapadokya’da 1000 civarında şapel olduğunu düşünüyorlar’ diyerek Rusların yaptığı Bizans çalışmalarına dikkat çekti.

Bizans tarihi Hristiyan tarihinin bir alt koludur

Son 10 yılda Bizans Arkeolojisi üzerine 41 doktora tezi hazırlandı.

- Türkiye’de 1960’ta ilk Bizans kürsüsü Prof. Dr. Semavi Eyice tarafından kuruluyor.

- Bizans Tarihi 1981’de ilk defa anabilim dalı olarak kabul ediliyor.

- 2023 itibariyle her yıl Bizans konulu 10 doktora, 20 de yüksek lisans tezi hazırlanıyor.

- Son 10 yılda Bizans Arkeolojisi üzerine 41 doktora tezi hazırlandı.

- Ayrıca Fen edebiyat fakülteleri tarih bölümlerinde ek olarak Bizans dersleri okutuluyor. Almanya’da ise Türkiye’nin aksine 1980’lere kadar Bizans tarihi, teoloji yani tanrıbilimi fakültelerinin altında öğretiliyor. Ayrıca Bizans tarihi Hristiyan tarihinin bir alt kolu olarak inceleniyor.

Mütekabiliyet esası uygulanmalı…

Bizantinistler, Türkiye’deki tüm Bizans envanterini çıkartmayı hedefliyorlar. 2000 yılında başlatılan TAY Keşif Gezileri Projesi ile 3300’ün üzerinde Bizans yapısının arşivlendiği açıklandı. Doğal olarak çok büyük bir kısmı yok olmuş durumda. TAYex Projesi’ndeki ana hedef ise akademisyenlerin aynı konuyu çalışıp tekrara düşmelerinin önüne geçmek. Ayrıca Bizantinstlerin en büyük kozunun arkeolojik kazılar olduğu biliniyor.

Türkiye mütekabiliyeti işletmiyor

Sempozyumdaki verilere göre Türkiye’de 2023 yılı itibariyle 638 arkeolojik kazı yürütülüyor. Bu kazıların büyük bir kısmını Bizans kalıntıları oluşturuyor. Ancak buna rağmen Yunanistan herhangi bir Osmanlı kazısına veya İspanya basit bir Endülüs kazısına müsaade etmiyor. En azından Türkiye’deki herhangi bir Bizans kazısına karşı olarak Yunanistan’da bir Osmanlı eseri için kazı veya restore izni talep edilmesi gerekiyor.

Türkiye, uluslararası hukuktaki tabii hakkı olan mütekabiliyet esasını bu konuda uygulamaktan çekiniyor. Kültürel emperyalizmi sadece bilimsel çalışma olarak değerlendirmek zamanla büyük krizlere yol açabiliyor.

En iyi Bizans eğitimi Yunanistan’da

Kapanış konuşmasında dikkat çeken ifadeler kullanan Prof. Dr. John Haldon, Avrupa veya Amerika’daki Bizans araştırmalarının Türkiye’den çok da iyi olmadığını söyledi. Dünyada en iyi Bizans eğitimini Yunanistan’ın verdiğini söyleyen Haldon, ‘Avustralya’daki Bizantoloji okuyan öğrencilerin %70’ ini Yunan öğrenciler oluşturuyor. Dünyada Bizans’a en büyük ilgi Yunanlardan geliyor. Zaten Yunanca bilmezseniz Bizans çalışması yapamıyorsunuz. Buna rağmen Münih Bizans Okulu da bizim için iyi bir örnek.

Ayrıca Fen edebiyat fakülteleri tarih bölümlerinde ek olarak Bizans dersleri okutuluyor.

‘Türkiye’de de 2000 sonrası büyük bir ilerleme kat ettik’

İngiltere’de bile Bizans çalışmaları istediğimiz seviyede değil. Türkiye, Bizans çalışmalarında İngiltere’nin sadece 15-20 sene gerisinde. İngiltere’den bir örnek vereyim: Birmingham Üniversitesi’nde 1980’de Bizans araştırmaları merkezi kurmuştuk. Yaptığımız ilk iş önce bir akademik dergi çıkartmak, ardından iki yılda bir sempozyum düzenlemek oldu. Türkiye’de de 2000 sonrası büyük bir ilerleme kat ettik. Her ne kadar zaman zaman politikacıların engellerine takılsak da çalışmalarımız devam edecek’ diyerek Bizans’ı hortlatma hayallerini yinelemiş oldu. Ancak bilmedikleri şey bu topraklar kıyamete dek Müslüman Türk’ün olduğu. Onların sadece hep bir hayalden ibaret kalacak.