Kısırlık asrından kıyamet yüzyılına
19. asırda dillendirmeye başladıkları nüfusun fazlalığı, aile planlaması ve kısırlaştırma fikrini 20. yüzyılda hayata geçirme imkânı buldular. Üstelik aralarında zamanın Türkiyesinin de olduğu çok sayıda devlet bu yarışa dâhil edildi.
Dünya nüfusunu dizginlemeyi başarsalar da istedikleri neticeyi bir türlü elde edemediler. Kampanyalar, alet edevat kısmî olarak işe yaradı. Bu nedenle daha sinsi ve etkili planlara ihtiyaç vardı.
‘Tümüyle yok edemiyorsan bari kontrol et’ politikası gereği, davranışları sinsice değiştirici usûller geliştirdiler.
‘Erkekler erkekliğini yapamazsa doğurganlık da ortadan kalkar’ fikri ehemmiyet kazanmaya başladı.
Akıllarına çok şey geldi ve hepsini bir bir uygulamaya geçirdiler.
- İnsanları kısırlaştırmanın en kolay yolunun; tohumları kısırlaştırmaktan (hibritleştirmekten) ve ziraat zehirlerinden geçtiğini fark ettiler.
Menşeini gizledikleri ilaç ve gıda katkı maddelerinin de kısırlaştırma silahı olduğunu gördüler.
Aşılar ise ellerindeki bulunmaz araçlardandı.
Londra’da Yahudi Freud’ın kızının kurucusu olduğu, insan davranışlarını inceleme ve yönetme konusunda mütehassıslaşmış Tavistock vardı. Bu enstitüde bir başka Siyonist Kurt Zadek Lewin (Lou-in) bulunuyordu. İrade yönetimi ve niyet okuma uzmanı Lewin, ABD’ye taşınarak, tecrübesini daha sonra adı CIA’e dönüştürülecek olan Office of Strategic Service (OSS)’a taşıdı. Gerçi 20. asrın başında ‘Amerikan Doğum Kontrolü Birliği’ çoktan kurulmuş ve zaten ülke çapında değil, dünyanın pek çok yerinde teşkilatlanmıştı bile.
Ardından bu kuruluşlara yenileri eklendi.
Kozmetik, kılık kıyafet, yiyip-içme biçimleri, dijitalleşme, sinema, medya ve bilim velhasıl silaha çevrilebilecek ne varsa hepsini insanın geleceğine doğrulttular.
‘Moda’ adı altında kadın-erkek fark etmeksizin 7’den 70’e giydirdikleri düşük belli ve daracık kıyafetler bile sperm öldürücü bir vâsıtaya ve cilt kanseri makinesine dönüştürüldü. Vücut özellikle de avret bölgesi ısısısını bir derece artıran bu dar ve üstelik çoğu petro-kimya ürünü kıyafetlerle gençlerin sperm verimliliği düşürüldü ve düşürülmeye devam ediyor.
Şampuanlara, diş macunlarına, diğer kozmetik maddelere ve ev ‘temizlik’ ürünlerine eklenen hormon bozucularla, kadınlar ve erkekler kısırlaştırıldı ve buna devam da ediyorlar.
Bugün erkeklerin menilerindeki canlı hücre sayısı, 60-70 yıl evveline nispetle 10’da bire kadar düşürüldü. Şu an gençlerin ezici çoğunluğundaki canlı hücre sayısı ve hareket kabiliyeti açısından yumurtayı dölleyebilme miktarının çok altına düşmüş. Bu yüzden her köşe başına tüp bebek merkezleri açılıyor.
Ev ve işyerlerindeki 24 saat açık, sayısız elektronik ve özellikle de kablosuz iletişim sağlayan cihazların sağlığı bozucu risklerine ilaveten, herkesin elinden düşürmediği ve de gençlerin yatarken bile başının altına koyduğu cep telefonlarının, vücut ısısını artıran SAR değerleri birkaç yıl öncesine göre 3 kat arttı. 5G ile artış 5 ila 10 kata erişecek.
Bill Gates’in başını çektiği ve son günlerde artan sentetik / yapay et tavsiyeleri, birilerinin arzdaki afetleri düşündüğü için değil de soykırımı hızlandırmak için olduğunu görememek ne büyük talihsizlik değil mi?
- İdrakten mahrum medyanın her gördüğü haberi körü körüne köpürtmesi karşısında insan ne yapacağını şaşırıyor.
Sayfalarımızda “İnsan nesli tehlikede” diye haykıran ABD Mount Sinai Icahn Tıp Fakültesi'nde çevre ve üreme epidemiyolojisi mütehassısı Dr. Shanna Swan’ın açıklamalarını ve onu destekleyen diğer gelişmeleri okuyacaksınız. Düşük sperm sayıları ve cinsel gelişimdeki değişikliklerin insan neslinin sonunu getirmek üzere olduğu yönündeki Batı’dan yükselen bu çığlığı, dünyada ve bu ülkede işitip, kavrayabilecek insan sayısı ne yazık ki çok değil. Sperm sayısının 20-30 yıl içinde sıfıra ulaşacağı ve CIA’in Türklerin bu yüz yıl içinde çocuk yapamaz hâle geleceği yönündeki açıklaması bile bizimkileri etkilemeye yeter mi bilinmez.
Bu gerçeklere, koronanın erkekliği önlemek için geliştirilmiş olma ihtimalini de eklediğiniz de, insanlığın kısırlaştırılma yüzyılından kıyamet asrına geçmiş olduğunu söylemek kesinlikle hata olmaz!
Vesselam!