İspanyol Gribi Koronadan Çok Daha Tehlikeliydi

SEVDA DURSUN
Abone Ol

Tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgını son yüzyılın en önemli salgınları arasına girdi. Koronadan önce bu derece salgın ve ölümlere yol açan İspanyol gribi, 1918-1920 yılları arasında 18 ay içinde 50 ila 100 milyon arası insanın (o dönemde yaşayan nüfusun yüzde 15'inin) ölümüne sebep olarak insanlık tarihinde bilinen en büyük salgınlardan biri olmuştu. İspanyol gribinin dünya ve Osmanlı üzerindeki etkileri üzerinde çalışması olan Dr. Murat Yolun’a göre, İspanyol gribi koronaya göre çok daha tehlikeli bir salgındı.

Avrupalı Avrupa'dan kaçıyor
Gerçek Hayat

Korona virüs yaygınlaşıp kitlesel bir salgın olarak ilan edildiği şu günlerde, daha önce bu tarz salgınların ne zaman ve ne şekilde görüldüğüne ilişkin merak arttı. Tarih boyunca veba, kolera, Rus Gribi ve İspanyol Gribi gibi salgınlar dünyada milyonlarca insanın ölümüne neden olduğu biliniyor. Ortaçağ’da Asya’nın güney batısından başlayıp, Avrupa’da büyük kayıplara sebep olan veba, milyonlarca insanın ölümüne yol açmış, ‘kara ölüm’ olarak adlandırılmıştı. Üzerine kitaplar yazılan vebadan sonra İspanyol gribi kitlesel bir salgın olarak en yüksek ölüm oranlarıyla ikinci sırayı aldı. Bu günlerde tüm dünyayı kasıp kavuran korona virüs ise İspanyol gribinden sonra en çok can yakan virüs olacak mı şimdilik bilinmiyor.

Veba, Ortaçağ’da Asya’nın güney batısından başlayıp, Avrupa’da büyük kayıplara sebep olmuştu. Milyonlarca insanın ölümüne yol açtığı için ‘kara ölüm’ olarak adlandırılmıştı.

20. yüzyılda büyük ölümlere yol açan İspanyol gribi 1918-1920 yılları arasında H1N1 virüsünün ölümcül bir alt türünün yol açtığı bir grip salgınıydı. 18 ay içinde 50 ile 100 milyon arası insanın (o dönemde yaşayan nüfusun yüzde 15'inin) ölümüne sebep olarak insanlık tarihinde bilinen en büyük salgınlardan biri oldu. 1918 yılının ilkbahar aylarında Amerika’nın Kansas City şehrindeki domuz çiftliğinden yayılarak ortaya çıkan bu salgın, Asya’dan Güney Amerika’ya kadar pek çok yerde ölümlere yol açtı. Devletler arası bugünkü kadar ticari münasebet olmasa bile, askeri münasebetin sıkı olması ve bu salgından gençlerin etkilenmesi, virüsün hızlıca tüm dünyaya yayılmasının en önemli sebeplerinden.

Gribin yol açtığı demografik yıkım bir yana 1. Dünya Savaşı’nda savaşın bitmesinde azımsanmayacak derecede etkili oldu. Orduların savaşma kabiliyetlerini yakından etkileyen grip salgını, birçok savaşın yönünü değiştirmesinde de rol oynadı. Nitekim Almanya'nın 1. Dünya Savaşı'nı kaybetmesinden sonra hatıralarını kaleme alan Almanya'nın önde gelen generallerinden Erich Ludendorff, Fransa'ya karşı taarruzlarında başarısız olmalarının sebebini grip salgını olarak gösterir.

İspanyol Gribi de Avrupra'dan Gelmiş

Tüm dünyayı kasıp kavuran İspanyol gribinin Osmanlı Devleti’ne uğramamış olması düşünülemez. Özellikle Mondros’tan sonra cepheden dönen askerlerin kapmış olduğu grip virüsü ister istemez cephenin gerisindeki insanlara da sirayet eder.

“İspanyol gribinin dünya ve Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki etkileri” başlığıyla bir tez çalışması yapan Dr. Murat Yolun’a göre, sadece İstanbul değil, Afyon, Yozgat gibi imparatorluğun en ücra noktalarına kadar bu virüs sirayet etmiş. Yolun, Osmanlı’nın nüfus hareketliliğinin en yoğun olduğu zaman dilimlerinden bir tanesi 1918 tarihidir. O da zaten tam İspanyol gribinin patlak verdiği döneme denk geliyor. Osmanlı’da sadece cepheden dönen askerler değil, 1917’deki Sovyet ihtilalinden kaçan Ruslar da İstanbul’da bulunmaktaydı. Onların bir kısmının da İspanyol gribini İstanbul’a getirdiğini düşünüyoruz. Ancak İspanyol gribi Osmanlı’ya Avrupa üzerinden gelmiş olması daha muhtemel olarak duruyor. Çünkü Osmanlı imparatorluğunun batı ile olan irtibatı, doğu ile olan irtibatından biraz daha kuvvetliydi açıklamasını yaptı.

60 Milyon Asker Dünya Üzerinde Seferber

Dünyada ortalama 50 milyon insanın ölümüne yol açan gribin, Osmanlı’nın iç bölgelerinde de ciddi şekilde etkili olduğu kesin. İstanbul’da İspanyol gribinden resmi ölüm sayısının 5-6 bin civarında olduğunu söyleyen Yolun, İstanbul dışındaki ölümler için net verilerin olmadığını ifade ediyor. Konuyu Gerçek Hayat’a değerlendiren Dr. Yolun bu hususta şunları söylüyor: “O dönemlerde Osmanlı imparatorluğunun birçok yerinde esir kampları vardı. Savaşlarda esir alınan askerlerin birçoğu Anadolu’nun en ücra yerlerinde tutuldu. Bunlar ister istemez salgın hastalıkları iç bölgelere götürdü.

Dünyada ortalama 50 milyon insanın ölümüne yol açan gribin, Osmanlı’nın iç bölgelerinde de ciddi şekilde etkili olduğu kesin.

O dönem sömürgeciliğin en yoğun olduğu dönemlerdendi. Fransa askeri ihtiyacını karşılayabilmek için Çin taraflarından asker getirdiği gibi, Afrika’dan da asker getirmek durumunda kalmıştı. Belki ticari bir yoğunluk yoktu, ama askeri bir yoğunluktan bahsetmemiz mümkün. 1. Dünya Savaşı esnasında yaklaşık 60 milyon asker dünya üzerinde seferber edildi. Osmanlı 3 milyon insanı seferber etti. Küreselleşme 1918 yılında çok zayıf bir olgu değildi.”

  • Dr. Murat Yolun, Amerika’dan yayılan virüsün İspanyol gribi olarak isimlendirilmesinin sebebinin 1. Dünya Savaşı sırasında halkın moralini yüksek tutmak için basın üzerinde sansür uygulandığını ancak İspanya medyasında bu sansürün uygulanmadığını açıklıyor.

Dünya bu grip salgınını İspanya aracılığı ile öğrendiği için de gribin adı İspanyol gribi olarak kalıyor. Fransızların ‘Alman gribi’, Almanların ise ‘yıldırım gribi’ olarak farklı isimlerle de anılan gribin en önemli özelliği ise çok hızlı yayılması ve çok hızlı bir şekilde öldürmesi olduğunu belirtiyor.

Osmanlı Aşı Bulma Çalışması Yaptı

Salgın sırasında Osmanlı’da da günümüzde uygulanan tedbirlere uygun tedbirler alındığını söyleyen Yolun, aynı zamanda aşı bulma çalışmalarının da yapıldığını belirtiyor. “Tüm dünyada olduğu gibi Osmanlı’da da tedaviden ziyade önleyici tedbirler alınmaya çalışıldı. Evlerin sıklıkla havalandırılması, düzenli beslenme, düzenli uyku, temizlik gibi geleneksel önleyici tedbirlerin halka önerildiğini görüyoruz.

İspanyol gribi 1918’de patlak verdiği halde, bu gribe yol açan virüsün bulunma tarihi 1933.

Kalabalık yerlerin oluşması mümkün mertebe engellendi. Okulların bir kısmı kapatıldı. Kapatılmayan Ermeni, Rum okullarıyla ilgili tahkikat başlatıldı. Sinemaların bir kısmı kapatıldı.

Herhangi bir ilaç bu konuda etkili olmadığı için, çok fazla ön plana çıkmıyor, ancak Bakteriyolojihane-i Şahane kurumunun müdürü 1918 veya 1919 gibi gribe karşı aşı bulduğunu iddia etmiş olsa da bunda başarısız olduğunu söyleyebiliriz.

  • Tüm dünyada da böyle, çünkü kesin bir çözümü bulunamıyor. Hatta İspanyol gribi 1918’de patlak verdiği halde, bu gribe yol açan virüsün bulunma tarihi 1933. Arada inanılmaz bir zaman dilimi var. Yani virüsü tanımadıklarından dolayı bilim insanları yıllarca beklemek zorunda kaldı ve buna dair geliştirdikleri yöntemler de ister istemez başarısız oldu.”

İspanyol Gribi Gençleri Öldürüyordu

İspanyol gribinde Çin ve Hindistan gibi kalabalık yerlerden net veriler olmuş olsaydı, oranlar çok daha yüksek çıkacağı kesin.

Dr. Murat Yolun, modern tıbbın karşılaşmış olduğu en büyük sınavlardan biri korona virüs olsa bile, İspanyol gribinin çok daha tehlikeli olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “İspanyol gribi çoğunlukla metabolizması hızlı çalışanları, cephede savaşan gençleri öldürürken, korona virüs biraz daha kronik rahatsızlıkları olanları, yaşlıları öldürüyor. Bu açıdan bence biz çok şanslıyız. Korona virüs ile İspanyol gribine yol açan H1N1 virüsü arasında mukayese yapacak olursak, İspanyol gribi biraz daha öldürücü olarak kalıyor. Hatta şunu söyleyeyim, özellikle genç nüfusun fazla olduğu, 1. Dünya Savaşı’nda çok fazla askerin alınmış olduğu Kamerun nüfusunun yarısı bu grip sebebiyle ortadan kalkmış.

Tarih boyunca insanlar tüberkülozu, vebayı, menenjit gibi birçok hastalığı gördü. İspanyol gribi bunların yanında son derece azılı bir kâtil olarak karşımıza çıkıyor. Öldürücülüğü son derece fazla. İspanyol gribinde Çin ve Hindistan gibi kalabalık yerlerden net veriler olmuş olsaydı, oranlar çok daha yüksek çıkacağı kesin.”