İslâmî finans tüm dünyada büyüyor

SEVDA DURSUN
Abone Ol

Bundan yaklaşık 30 yıl önce annelerin altın gününe benzeyen katılımcı bir sistemle ev veya araba sahibi yapmaya başlayan iki kuruluştan birisiydi Fuzul Holding. Bu süre zarfında faize bulaşmak istemeyen sabit ve dar gelirli kesimden bu sistemle ev veya araba almayan yok gibi. Şimdilerde sayıları 20’ye ulaşan faizsiz fon sistemiyle ilgili FuzulEv Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Akbal’la konuştuk. Faizlerin düşürülmesiyle ilgili yapılan kampanyaların kendi sistemlerine de olumlu yansıdığını söyleyen Akbal, ‘salgın’ sonrasında ekonominin canlanması için atılan bu adımların gerekli olduğunu ifade etti. Yıllardır İslâmî finans sistemiyle iş yapan, faiz sistemiyle yarışan biri olarak da, İslami finansın tüm dünyada revaçta olduğunun altını çizdi.

Sevda Dursun

Devlet bankalarının düşük faizle konut kredisi vermesi konuşuluyor bu günlerde. Sizce nasıl bir uygulama?

Eyüp Akbal

Salgın sürecinde piyasalarda üç aylık bir daralma söz konusu oldu. Hem ipotekli, hem ilk el, hem de ikinci el satışlarda bir düşüş yaşandı. Yeni normale geçerken hükümetin almış olduğu tedbirler sektörü canlandırmak için atılan adımlardır. Emlak Konut projelerinde 0.64’den başlayan faizler, iki yıl ödemesiz dönem imkânı, 180 ay taksit, yüzde 10 indirim, yüzde 5 peşinat şartı gibi imkanlar sunuldu. Bu ciddi anlamda bir talep oluşturdu. Bu noktada Holding şirketlerimizden Fuzul Yapı da Başakşehir Şehir Hastanesi’nin hemen yanı başında bir projeye başlıyor. Emlak Konut’un sunduğu avantajlara ek topraktan girme imkânıyla kâr imkânını yükseltiyor.

Gayrimenkul sektörünün Türkiye içerisindeki genel durumuna baktığınız zaman 200’ün üzerinde alt grubu besliyor. Bu anlamda hem istihdama dönük hem de diğer sektörlerde etkisi var. Böyle olunca bir canlanma söz konusu oldu. Tekrardan inşaat firmaları yeni projelerini sunmaya başladılar. Bir karamsarlık tablosu vardı, o şu an dağılmış durumda. Üç aylık durgunluktan sonra piyasaların canlanması açısından buna ihtiyaç vardı. Yerinde ve doğru bir karar olduğunu düşünüyorum. Vatandaş da bunu fırsata çevirdi.

Oturumcu Mu Yatırımcı Mı?

Bunun zararları olmayacak mı? Sonuçta üretime değil konuta yatırılan bir fondan söz ediyoruz.

Gayrimenkul sektörü ekonomi açısından yüzde 8 gibi bir parçayı temsil ediyor. Yüzde 92 diğer sektörler var. Vatandaş bütün parayı buraya yatırmıyor. Diğer taraftan Türkiye deprem bölgesi. Yeni bir deprem durumunda çok farklı bir tabloyla karşılaşacağız. Onun için çok hızlı bir şekilde depreme dayanıklı konutlarda yaşamamız gerekiyor.

Değer skalasında ‘tapu’ birinci sırada
Gerçek Hayat

Bunun yanı sıra şimdi turizmde de benzer teklifler gelecek hükümetten. Tarımda çok önemli bir atılım yapılacak. Dolayısıyla yavaş yavaş sektörlerin her birine yatırım yapılarak ekonomi belirli bir noktaya getirilmeye çalışılacak. Şu anda salgın sebebiyle tüm dünyanın sorunu bu. Her ülke bu süreçten en hızlı şekilde nasıl çıkabileceğini, hangi sektörün hızlı bir devinim sağlayacağını hesaplıyor. Türkiye’de son on yıldır büyüme inşaat sektörü üzerinden yürütüldüğü için, bu açıdan baktığınızda doğru bir adım.

Bu güzel imkânlardan gerçekten ihtiyaç sahipleri mi faydalanıyor yoksa yatırımcı mı faydalanıyor?

Yatırımcı mı oturumcu mu derseniz, her ikisi de geçerli.

Konut sektöründe sınıflandırmaya baktığımızda 10 milyonun üzerinde bir konut ihtiyacı var. Buna hasarlı olanların sayısını da eklediğimizde vatandaşın büyük bir kısmı ev sahibi olmak istiyor. Kampanyanın arza göre organize edilmesi nedeniyle hem oturmak isteyen, hem de yatırım yapmak isteyenler katılabiliyor. Burada asıl gaye ekonomiyi canlandırmak.

Faiz Hassasiyeti Olan Bize Geliyor

Sizin gibi faizsiz sistemle çalışan işletmeleri nasıl etkiledi bu avantajlar? Faizsiz sistemle neredeyse arada fark kalmadı. Sizi niye tercih etsin vatandaş?

Sevda Dursun Gerçek Hayat için Eyüp Akbal ile mülakat gerçekleştirdi

Birinci olarak burada yüzde 5 de olsa bir peşinat şartı var, bizim sistemde peşinat yok. İkinci avantaj bizde bütçeler kişiye göre düzenleniyor. 50 bin liradan başlayıp 500 bin liralık projelere vatandaş dâhil olabiliyor. Ama Emlak Konut’un projeleri yeri geldiğinde minimum 600 bin liradan başlayıp 1-2 milyon skalası var. Bizim müşteri grubumuzun oradan alma şansı yok. Bir diğer çok önemli nokta, Emlak Konut’un kampanyasında yer alan proje sayısı 29 tane. Yaklaşık olarak 10 bin konutla sınırlı. Bu kampanya Emlak Konut’un kampanyaları için geçerli çünkü. Yarısı satılmış zaten. Bunun dışındaki kampanyalarda rakamlar biraz daha yükseliyor.

  • Bir üçüncü önemli nokta, buradaki faizler enflasyonun altında olsa da nihayetinde bir faiz kavramıyla ifade ediliyor, tüm ödemelerin sonunda yine aldığınızın çok üstünde bir rakam ödemiş oluyorsunuz.

Faiz hassasiyeti olan insanlar zaten oradan kredi almıyor. Bu kampanyalar bizim sistemimizi etkilemiyor, hatta bir sinerjisi oldu diyebiliriz. Rakamlara baktığımızda geçen aya göre ciddi artışlar söz konusu. Yüzde 5’i bile veremeyen birçok insanımız var. Bizim eko sistemimizde vatandaş ödeyeceği rakamı, projeyi, alacağı evin lokasyonunu kendisi karar veriyor. 240 aya kadar vade yaptığımız kampanyalar var.

Annelerimizin Altın Günü Gibi

Faize bulaşmadan nasıl ev sahibi olunuyor? Sistemi biraz anlatır mısınız?

Bu sistem aslında kurulduğunda var olan bir yapının tezahürüdür.

Annelerimizin altın günlerinin ekonomiye yansımış hali diyebiliriz. Kampanyalarımızı birkaç başlık altında topladık, daha sonra alt kıvrımlarına göre kişiye özel sistemler geliştirdik. Mesela yüz aylık bir grup için müşterimiz isterse peşinat verebilir, isterse vermez, isterse ara ödeme yapar. Hiç peşinat vermezse örneğin yüz lirayı yüz aya bölüyoruz, ayda bir lira ödemesi oluyor. Peşinat verirse de kalan kısmı yüz aya bölüyoruz. Noter huzurunda 1 ila 50 ay arasında sıra tespiti yapıyoruz. İlk elli kişi ilk 50 ayda sırayla alıyor. Geri kalan 50 kişi 51. ayda komple teslim alıyor, yüz ay beklemiyor.

Bizim diğer finansman kuruluşlardan farkımız, bir bankadan kredinizi çekip hemen evinizi alabiliyorsunuz. Kalan borcunuzu enflasyon oranında faiz oranlarını ekleyerek o rakamlara razı oluyorsunuz. Bizim sistemde o artışlar cebinizde kalıyor. Ama bunun karşılığında eğer sıranız gelmediyse sizin bu kampanyada biraz beklemeniz gerektiği. Siz bir araya gelip kendi ortak hedeflerinizi ortaya koyuyorsunuz, biz de garantör oluyoruz.

Faizsiz Finansa İhtiyaç Var

Eskiden FuzulEv’le birlikte iki tane faizsiz sistem vardı. Son iki yıl içerisinde 20’nin üzerinde kuruluş var. İhtiyaç mı arttı? Bu sistemlere vatandaş nasıl güvenecek?

Bütün dünyada İslâmî finans dediğimiz faizden arındırılmış öz sermayelerle iş yapma revaçta.

Piyasa koşulları faiz sisteminde ciddi anlamda yük getiriyor. Dînî hassasiyetlerden dolayı da insanlar faize bulaşmak istemiyor.

Hükümet yakın zamanda bu sistemleri takibe aldı. BDDK çatısı altında bir düzenleme kurulu bununla ilgili çalışmaları sürdürüyor. Bizlerden de düzenli olarak aylık raporlar alınıyor. Bir regülasyon yapılacak. Temmuz ayında bitmesi gerekiyordu ama salgın süreci işi biraz uzattı. Hükümet bu konuda kararlı. Şimdiye kadar resmi anlamda bir yaptırım yoktu. Bunun resmiyete bindirilmesiyle ilgili bir yasa bekliyoruz.

Faize Bulaşmak İstemeyen Sermaye Var

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen haftaki konuşmasında “İstanbul'u İslâmî Finans ve ekonominin de merkezi yapmayı planlıyoruz” dedi. Yıllardır faizsiz finansla iş yapan birisi olarak bunu nasıl yorumlarsınız?

Biraz geç kaldık aslında. Çünkü özellikle İslâmî finans noktasında dünyada belli merkezler oluşmuş. Bunlardan bir tanesi Malezya, ama en büyüğü Londra. Körfez sermayesinden tutun, Güney Asya’daki Müslüman ülkelerin dini noktalarda hassasiyetleri karşımıza çıkıyor. Türkiye bu enstrümanları daha yeni yeni keşfetti.

  • Rahmetli Özal döneminde kurulan faizsiz finans kuruluşları, katılım bankası adıyla devam ederek şimdilerde finans sektöründe yüzde 6.3’lere gelebildi. Bu pastanın büyüklüğü keşfedilmedi. Burada öyle bir sermaye var ki, kesinlikle faiz çarkına girmek istemiyor. Biz de yıllardır özellikle borsalarda tahvil alırken kurum ve kuruluşların İslâmî hassasiyetine dikkat eder, uymayanlardan uzak kalırdık. Böyle bir sermaye var, böyle bir talep var, sizin buna mutlaka arz oluşturmanız gerekiyor.

Son zamanlarda helal turizm, helal gıda, helal fuarlar artışta, bütün bunlar aslında sektörün artık yeni bir açılıma ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Bu sistemin daha da geliştirilmesi için mutlak surette özel sektörle birlikte kamunun iş birliği yapması lazım. Körfez sermayesinin büyük bir çoğunluğu Londra borsasında işlev görüyor. Hem konum olarak hem imkân olarak bunu İstanbul’a taşımak çok mantıklı.