Irak’tan bir papa geçti: Bir ziyaretle birçok hedefi vurarak hem de...
2003 yılındaki Amerikan işgali kime yaramıştı, bir hatırlayın. Vatikan’ın Papası Irak’ta işte bu kesimleri muhatap aldı. Amerikan işgalinin mağduru Sünnileri görmezden geldi. İşgalin diğer mağduru Hristiyanlara ise sadece mavi boncuk dağıttı. Türkmenler her zaman yok sayılmıştı. Bu gerçek yine değişmedi. Dinlerarası diyalog projesi, BAE’deki yeni mâbed planı sonrası Ur kenti hac güzergâhı ilan edilmek suretiyle pekiştirildi. Hâsılı, Irak’tan bir Papa geçti. Bir ziyaretle birçok hedefi vurarak hem de...
Hristiyan dünyasının önde gelen ismi, Katolik mezhebinin lideri Papa Francis, 4 Mart 2021 günü Arapça twitter hesabından şöyle bir paylaşımda bulundu:
“Yarın üç günlük Hac gezisi için Irak’a doğru yola çıkacağım. Uzun zamandır çok acılar çeken bu halk ile buluşmayı arzuluyordum. Bu apostolik ziyaretin en iyi şekilde gerçekleşmesi ve istenen neticeleri sağlaması için dualarınızla eşlik etmenizi sizlerden talep ediyorum.”
Irak cephesinde ise farklı beklentiler mevcuttu. Sıradan vatandaşın ziyarete ilişkin sosyal medya üzerinden verdiği mesajlar hayli ilginçti.
Leyal el Kudsi isimli bir hesap şöyle diyordu:
- "Papa'dan hastaneleri ziyaret ederek banyoları ve ameliyathaneleri görmesini istiyorum. Belki birileri insafa gelir de daha temiz hastanelere kavuşabiliriz.”
Hüseyin Habib’in talebi daha farklıydı:
"Papa'dan Bağdat ile Musul'u birbirine bağlayan karayolu üzerinde arabayla seyahat etmesini rica ediyorum. Belki bu vesileyle yolu adam gibi tamir ederler.”
Irak’taki mezhep temelli düzenden artık gına getiren bir hesabın ziyarete ilişkin yorumu ise tam olarak şuydu:
- "Dostlarım! Papa, ülkemizdeki din adamları gibi şirketlere, siyasi partilere ve milislere hükmetmiyor. O, sadece dini bir şahsiyettir."
Papa’nın sadece dini bir şahsiyet olmadığını, aynı zamanda bir devlet başkanı olduğunu biz yine de hatırlatalım. Az da olsa askeri bile var. Sayısız şirkete ve mülklere sahip olduğunu da ilave edelim.
Gelelim en çarpıcı mesaja. Mesajın sahibi Ahmed el Maliki isimli bir Iraklı.
“Papa'dan beni de yanında Vatikan'a götürmesini istiyorum. Böylece ülkeden kaçmış olurum."
Siz bizden, biz de sizden
Irak’ın dört bir yanı, bilhassa Papa Francis’in uğrayacağı şehirler tepeden tırnağa afişlerle donanmış durumdaydı. Bu afişlerdeki mesajların sosyal medyada yazılanlardan çok da farkı yoktu. Bir caddenin kenarını işgal eden devasa boyutlardaki afişte, gagasında zeytin dalı taşıyan bir güvercin Irak ve Papalık bayrakları arasında kanat çırpıyordu. Az ötede ise “Barışın Papası” ifadesi yer alıyordu. Yine devasa boyutlardaki başka bir afişte cami minaresi ile çan kulesi yan yana resmedilmiş, Arapça-İtalyanca-İngilizce olarak üç dilde şu mesaj yazılmıştı:
“İnsanlar iki sınıftır. Ya dinde kardeşin yahut yaradılışta benzerin.”
Fakat hiçbiri tepelerinde beyaz güvercinlerin uçuştuğu, Papa Francis ve Ali Sistani figürlerinin yer aldığı afiş ile boy ölçüşemezdi. Zira bu afişte Sistani’den alıntılanan söz, ziyaretin maksadına belki de en net göndermeyi yapıyor ve şöyle diyordu:
“Entüm cüz’ün minna. Ve nahnu cüz’ün minküm / Siz bizden bir parçasınız. Biz de sizden bir parçayız.”
Yani... “Siz bizdensiniz, biz de sizden.”
Yeni mabede yeni hac rotası
Irak, tarihinde ilk kez bir Papa’yı ağırlıyordu. Daha önce Papa 2. Jean Paul ve 16. Benedikt de Irak ziyaretini akıllarından geçirmişlerdi ama bir türlü bu ziyaretler gerçekleşmemişti. Ziyaretin amacına dair Arapça twitter hesabından ifade edilen ‘hac’ gerekçesi ilginçti. Zira Irak, Papa Francis gündeme getirinceye değin Hristiyan dünyasında hac kasdıyla ziyaret edilen uğrak bir yer olmamıştı. Ama bundan sonra resmi hac güzergâhlarından birisi olacağına şüphe yoktu.
Peki, Papa’yı Roma’daki rahat koltuğundan kaldırıp Irak’a sürükleyen mukaddes mekân neresiydi? Irak’ın güneyinde yer alan antik Ur şehri. Ur şehri, Hz. İbrahim’in doğduğu yer olarak biliniyordu.
FETÖ’nün de önemli bir ayağı olduğu “İbrahimî Dinler Diyaloğu”, Vatikan’ın uzun yıllardır üzerinde özenle durduğu bir projeydi. Bu proje gereğince BAE’nin başkenti Abu Dabi’de daha önce eşi benzeri görülmemiş bir mimariye imza atıldı: İbrahim Ailesi Evi.
İbrahim Ailesi Evi, BAE yönetiminin insiyatifiyle Papa Francis ile Ezher Şeyhi Ahmed Tayyib arasında 4 Şubat 2019 günü “Dünya Barışı ve Birlikte Yaşama İçin İnsan Kardeşliği” belgesinin imzalanmasından sonra ortaya çıktı. Buna göre aynı mekânda cami, kilise ve sinagog yan yana yer alacaktı. Fakat ne cami camiye, ne kilise kiliseye, ne de sinagog sinagoga benziyordu. Modern tarzda birbirine benzeyen üç yapı göze çarpıyordu. İbrahim Ailesi Evi’nin 2022 yılında bitirilmesi hedefleniyor, bir kenara not edelim.
Farkında mısınız, 2022 yılında BAE’nin başkentinde faaliyete geçecek yeni mâbed anlayışına Irak’ın güneyinde yeni bir hac rotası ilave edilmiş oldu.
Bağdat Kardinali Louis Sako, Vatican News’e ziyaret hakkında ne demişti, hatırlayalım.
“Papa Francis, İbrahim Peygamber’in yolculuğuna başladığı yer olan ülkemizi ziyaret etmeyi dört gözle beklediğini bana söyledi.”
Yine Vatican News’ün haberine göre Papa, Hz. İbrahim’in doğduğu yer olan Ur şehrinde nasıl dua etmişti?
“İbrahim Peygamber’in çocukları, Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar olarak, diğer inananlar ve tüm iyi niyetli insanlarla birlikte sana teşekkür ediyoruz. Bize İbrahim’i, bu asil ve sevgili ülkenin evladını, inanç noktasında ortak babamız olarak sunduğun için teşekkürler.”
Ziyaretin şifreleri bize ne söylüyor?
Ziyaretin en önemli gerekçesi ‘hac’ olarak ilan edilmişti ama elbette tek gerekçe bu değildi. Nitekim ziyaretin rotasına baktığımızda Ur antik şehrinin yanı sıra Necef, Musul, Karakuş ve Erbil göze çarpıyordu. Başkent Bağdat, zaten ziyaretin başlangıç ve bitiş noktasıydı. Necef’te dünya kamuoyuna sunulan fotoğrafın, daha ziyaret başlamadan ülkeyi donatan afişler vasıtasıyla verildiğini biliyoruz. Bilhassa şu “Siz bizdensiniz, biz de sizden” afişi unutulur cinsten değil.
Kovid salgını gerekçesiyle geçen yıl ertelendiği söylenen ziyarette 90’u aşkın Sistani ile 85’e merdiven dayamış Papa Francis’in maskesiz, üstelik neredeyse kucak kucağa verdiği samimi pozları gözünüzün önüne getirin. Bir de kadraja giren maske takmış düşük rütbeli görevlileri... Ne yaman çelişki ama! İki önemli figür, bizim bilmediğimiz bir şeyleri mi biliyor acaba?
15 dakikada bitmesi planlanan ikili görüşmenin üç mislini aşarak 50 dakikaya dek uzaması da muhabbet göstergesi olsa gerek. Nitekim görüşmeye dair en ayrıntılı açıklamayı yapan Bağdat Kardinali Louis Sako’nun aktardıkları buna işaret ediyor.
- • Sistani: Papa’ya “Fakirlerin yanında olduğunuzu biliyorum ve sizi seviyorum” demiş.
- • Papa: Sistani’ye “Bilgeliğinizi takdir ediyorum ve ben de sizi seviyorum” karşılığını vermiş.
- Demek ki “Siz bizdensiniz, biz de sizden” afişi bir temenniyi değil, bizzat hakikati yansıtıyor. Papa’nın şu sözleri de pek mânâlı.
- “Sistani, alçakgönüllü ve bilge bir adam. Görüşmemiz sırasında büyük bir saygı gösterdi ve beni onurlandırdı. Asla ziyaretçilerini karşılamak için ayağa kalkmayan Sistani, beni selamlamak için iki kez ayağa kalktı.”
İçini Papa’ya döken bir Ayetullah
Louis Sako’nun aktardıkları içinde bir husus ayrıca dikkat çekiyor. Buna göre Papa'nın salona girişi sırasında oturduğu koltuktan kalkan Sistani, birbirlerine yakın bir şekilde oturmadan önce uzun süre Papa’nın ellerini tutup hemen bırakmamış. Daha sonra da başlamış içini dökmeye. Iraklı siyasilerin kendisini hayal kırıklığına uğrattığını, sadece kendi çıkarları için yanına geldiklerini, bu yüzden artık onları kabul etmediğini söylemiş. Papa da her siyasetçinin kendi çıkarlarıyla ilgilendiğini ifade ederek Sistani’nin gönlünü ferahlatmaya çalışmış.
Manzaraya bakar mısınız?
Ülkesini bir yabancıya şikâyet eden, içini el âlemin Papasına döken bir Ayetullah...
Üstelik en tepedeki isim. Abdülmehdi örneğinde görüldüğü gibi ülkedeki siyasetçileri basit bir piyon olarak oyuna sürüp, istediği gibi oyundan alan birisi söylüyor bunları. Irak’ı az çok bilenler teslim eder ki, Sistani’ye rağmen hiç kimse Irak’ta siyaset yapamaz. Kimsenin gücü yetmez buna.
Hristiyanları kim bu hâle getirdi?
1948 yılında Irak nüfusu 4.8 milyondu ve bunun yüzde 12’si yani 576 bini Hristiyanlardan oluşuyordu. 1987 yılına gelindiğinde ülke nüfusu 16.5 milyona ulaşmıştı ve Hristiyanlar 1.4 milyon ile yüzde 8.5’i temsil ediyorlardı. Amerikan işgali öncesinde ise 26 milyonluk ahalinin 1.5 milyonu, yani yüzde 6’sı Hristiyandı. Peki, bugünkü rakamlar ne minvalde? Irak nüfusu 40 milyonu aşmış durumda ve ülkede sadece 300 bin Hristiyan mevcut. Binde 7-8 civarı yani.
Bu rakamlar bize ne gösteriyor? Irak’ta Hristiyan nüfus sürekli bir azalma eğiliminde ama bilhassa Amerikan işgali sonrası oluşan manzara azalmanın da ötesinde. Bir yok oluş âdeta.
- • Amerikan işgali kime yaradı sorusunun cevabı belli: Şiiler ve Kürtler.
- • Kime yaramadığı sorusunun cevabı da belli: Sünniler ve Hristiyanlar. Türkmenleri zikretmiyoruz. Çünkü kim gelirse gelsin, her zaman kaybeden taraf onlar.
Şimdi birileri DEAŞ belâsından dem vurup Hristiyanların azalmasını buna bağlayacak. İyi de, aynı DEAŞ Suriye ve Irak’ın kuzeyinde kime alan açtı? DEAŞ’ın merkezi hükümetlerden ele geçirdiği toprakların çoğu kime gitti, haritayı açıp bakın bakalım.
Sahi, Irak’ta Hristiyanların başkenti olarak nitelenen Musul yakınlarındaki Karakuş kentini DEAŞ’a kim teslim etti? Musul için Irak merkezi ordusunu suçlayanlar, Karakuş’u DEAŞ’a teslim eden Peşmerge’yi niçin görmezden geliyorlar?
Görgü şahidi Hristiyan siyasi lider Halid Ayşua Estayiffo’ya kulak verelim:
- “Yarım saat kala öğrendik gerçeği. Oradaydım ve Karakuş’u son dakikada terk ettim. Peşmerge de oradaydı. Karakuş önlerinde mevzilenmişlerdi. Son durumu sorduğumuzda bize ‘Hepimiz tek tek ölsek de geri çekilmeyeceğiz’ şeklinde cevap vermişlerdi. Biz de bunu bir garanti olarak değerlendirmiş, şehri terk etmeyi düşünmemiştik. Derken bombalar yağmaya başladı. İki çocuk ile bir genç kadın öldü, yaralananlar oldu. Bu, şehri terk etmemiz yönünde bir mesajdı.”
O gün 50 bin kişilik Hristiyan nüfustan geriye sadece DEAŞ’ın esir ettiği 400 kişi kalmıştı. Stadyum dolusu kalabalığa ah vah minvalinde üç beş kelam eden Papa, Irak Hristiyanlarına Saddam’ın bile yapmadığı kötülüğü Amerikan işgalinin yaptığını göremeyecek kadar kör müdür peki?
Papa’yı gören Erbil azıttı
Papa Francis, Erbil ziyaretiyle Kuzey Irak yönetimine uluslararası mecrada destek vermeyi ihmal etmedi. Nitekim Papa’dan aldığı destekle azıtan Erbil yönetimi, hatıra pulu bahanesiyle içindeki saklı niyeti daha fazla tutamadı, açığa döktü.
Hatıra pullarından birinde Kars’dan Sivas’a, oradan İskenderun’a değin Türkiye’nin doğusunu olduğu gibi “Kürdistan” olarak gösteren bir haritayı yayınlama aculluğu, Türk Dışişlerinden gereken karşılığı alınca suçu tasarımcılara atarak sıvışma yoluna saptıkları görüldü.
“Hepiniz kardeşsiniz” şeklinde İncil ayetini slogan edinen Papa’nın, verdiği mesaj ile uyumlu olmayan tavrı ise dikkatlerden kaçmadı. Mesajını Arapça, Süryanice, Kürtçe ve İngilizce olarak vermeyi tercih eden Papa Francis, Avrupa Parlamentosu’nun Şubat 2015 tarihli raporuna göre 3 milyon nüfusa sahip Irak Türkmenlerini görmezden geldi. DEAŞ’ın yaptığı zulümlerden onca bahis geçerken aynı zulme kurban giden Türkmen şehri Telafer her nedense aklına bile gelmedi.
2003 yılındaki Amerikan işgali kime yaramıştı, bir hatırlayın. Vatikan’ın Papası Irak’ta işte bu kesimleri muhatap aldı. Amerikan işgalinin mağduru Sünnileri görmezden geldi. İşgalin diğer mağduru Hristiyanlara ise sadece mavi boncuk dağıttı. Türkmenler her zaman yok sayılmıştı. Bu gerçek yine değişmedi. Dinlerarası diyalog projesi, BAE’deki yeni mâbed planı sonrası Ur kenti hac güzergâhı ilan edilmek suretiyle pekiştirildi. Hâsılı, Irak’tan bir Papa geçti. Bir ziyaretle birçok hedefi vurarak hem de...