İkinci Arap Baharı Mısır’da mı başlıyor?

ABİR EN NAHAS
Abone Ol

Halk çaresiz. Yukarı tükürseler Sisi, aşağı tükürseler yine Sisi. Başa geleni çekmek de çözüm değil. Çünkü her geçen gün başa yeni dertler geliyor. Yeni dert, eskisini aratıyor. Halk bu durumda yaşarken Mısır’ın servetini saraylar inşa ederek saçıp savuran, ailesiyle gününü gün eden Sisi figürü göze daha fazla batıyor. Bugün halk isyan ederek sokaklara çıkıyorsa artık dayanma güçleri kalmadığı içindir.

Mısırlıların son günlerde yaptığı gösterilere verdiğim coşkulu destek, Sisi taraftarlarını tabiri caizse kudurttu. Bazıları bana sanal âlemde o kadar şiddetli bir şekilde saldırdı ki, içlerinden biri öfkeyle sordu:

- Neden mutlu oluyorsun? Sen Mısırlı mısın?

Aramızdaki fikir teatisi(!) elbette uzun sürmedi. Despot rejimlerin işbirlikçileri ile şöyle ağız tadıyla bir tartışmaya girmek zordur. Çünkü hemen hakaretler ve sövgüler yağmaya başlar. Ahlâk hak getire! Hoş, zalimlerin yanında duran, mazlumların acılarını umursamayanlar için ahlâk da ne ki?

Evet, ben Mısırlı değilim. Suriyeliyim. Fakat Mısır’daki protesto gösterilerinden son derece mutluluk duyuyorum. Çünkü Mısır'ın Arap ve İslam dünyasındaki mühim yerini biliyorum. Mısır’ın Arap âlemindeki lider ve lokomotif konumunu kim inkâr edebilir? Mısır'ı kontrol eden, bütün coğrafyayı kontrol edebilme imkânına erişir.

Sisi bu teoriyi öyle hoyratça kullandı ki, muhaliflere ait olduğu iddiasıyla ülkede 70'den fazla camiyi yıkmakla kalmadı, muhaliflerin evlerini bile dozerlerle yıktırdı. Direnenleri, orduyu üzerlerine salmakla, evlerini yıkmakla tehdit etti.

Mısır şu diktatör rejimden kurtulursa sıranın Suriye’ye geleceğini, ülkemizi Esed belâsından kurtarmak için elimizin güçleneceğini iyi biliyorum. Mısır iyi bir idareye kavuşursa etrafındaki Arap ülkeleri de bu durumdan ister istemez etkilenecek. Mursi’nin başına gelenler vaziyeti özetlemiyor mu?

İki önemli husus

  • Arap halkının düşmanları da bunu biliyor ve Mısır’ın ruhunu boğmak için var gücüyle çalışıyorlar. İki hususa son derece büyük önem veriyorlar.
  • • İlki, Mısır halkı hayatın zorluklarıyla uğraşsın. Geçimini güvence altına alamasın. Sürekli bir yoksulluk ve işsizlik sarmalında enerjisini heba etsin.
  • • İkincisi ise iktisatçı Milton Friedman tarafından öne sürülen şok teorisinin uygulanması. Korku ve terör iklimi oluşturup insanların dengelerini ve direnme yeteneklerini kaybetmesi, kontrol edilmelerinin kolaylaşması. Sürekli olarak iktisadî ve içtimaî şoklara mâruz kalan insanlar, zamanla kendi varlıklarının idame ettirmenin tasasına düşüp çevrelerine duyarsızlaşır, kendilerine biçilen her role uygun hale gelirler.

Bakın, bu teori birçok ülkede başarılı oldu. Arap ve İslam coğrafyası bu teoriyle dümdüz edildi.

Sisi bu teoriyi öyle hoyratça kullandı ki, muhaliflere ait olduğu iddiasıyla ülkede 70'den fazla camiyi yıkmakla kalmadı, muhaliflerin evlerini bile dozerlerle yıktırdı. Direnenleri, orduyu üzerlerine salmakla, evlerini yıkmakla tehdit etti.

Ev fiyatının dörtte biri ceza

Sisi muhaliflere sahip oldukları mülklerin dörtte birine denk gelen ağır para cezaları yağdırdı. Vatandaşın bu durumda cezayı ödemekten başka çaresi kalmıyor. Zira parayı ödemezse kapısına buldozer yanaşacak ve evini yerle bir edecek. Sisi, siyasi muhalefeti cezalandırma işini bile kazanç kapısı yapacak tıynette biri. Bu hamleyle çok büyük miktarda bir paraya el koyacağı söyleniyor.

Mısır üzerine çalışan uzmanlar, başa geldiği günden bu yana halkın umutlarına tercüman olmak şöyle dursun, ülkeyi daha da olumsuz bir duruma sürükleyen, Mısır halkını daha da yoksullaştıran, ülkenin tepesine çökmüş orduya devletin bütün kurumlarını teslim eden Sisi’nin aklını parayla bozduğunu söylüyorlar. Yatırım yaparak, sanayi tesisleri kurmak suretiyle gelen bir para değil bu elbet. Mısır halkının cebine takılan hortumla çekilen bir para.

Sisi'nin israfı göze batıyor

Halk çaresiz. Yukarı tükürseler Sisi, aşağı tükürseler yine Sisi. Başa geleni çekmek de çözüm değil. Çünkü her geçen gün başa yeni dertler geliyor. Yeni dert, eskisini aratıyor. Halk bu durumda yaşarken Mısır’ın servetini saraylar inşa ederek saçıp savuran, ailesiyle gününü gün eden Sisi figürü göze daha fazla batıyor. Bugün halk isyan ederek sokaklara çıkıyorsa artık dayanma güçleri kalmadığı içindir. Şerefli bir hayatı yaşamak isteyen insanlar mevcut şartlardan yılmış durumdalar.

  • Eylül ayının ilk günlerinde sokaklara çıkma çağrıları başladı. Sanal ortam sayesinde çok çabuk yayıldı. Gençler ulaşım araçlarına ve kamuya açık mekânlara bildiriler bıraktılar ve halkı sokağa çıkmaya davet ettiler.

Gerçek halk harekatı

Doğrusu böyle bir katılımı kimse beklemiyordu. Hele de geçen yılki saman alevi misali yanıp çabucak sönen tepkilerden sonra. Fakat bu defa iş başka. Bir kere bu direniş herhangi bir partinin eseri değil. Müslüman Kardeşler ile de doğrudan bir bağlantı yok. Seçkin isimler görülmüyor. İşte bu yüzden bu bir halk devrimi. Kır kesimine mensup halk, Sisi yönetimine karşı tepkisini yüksek sesle ifade ediyor. Kimsenin beklemediği yerden gelen bir hamle bu.

Sisi’nin resimlerini kaldırıp atıyorlar, parçalıyorlar, ayaklarıyla çiğniyorlar. Küçücük çocuklar bile Sisi’nin posterlerine hakaret edip taşlıyorlar. Rejim çocuklar dâhil yüzlerce kişiyi tutuklasa, insanlara türlü eziyetleri yapsa bile buradan geri dönüş olmayabilir. Çünkü geri çekilme, daha fazla yağmaya, hırsızlığa, cinayete ve yoksulluğa davetiye çıkarma demek. Baskıya ve zulme boyun eğme demek.

Allah (cc) mazlum Mısır halkını korusun ve onlara zafer nasip etsin. Suriye, Irak, Filistin ve tüm Müslüman coğrafya için zafer niyazındayız.