HİSAR, KORKUT, SUNGUR, SİPER: Daha birkaç yıl önce bunların hiçbiri yoktu
Amerikan casuslarının katliam yaptığı geceden 6 yıl sonra Amerikan uçaklarını 100 kilometreden vurabilecek teknolojiye eriştik, çok şükür. Yeniden kanat çırpmaya o denli açmışız ki bu yüzden her şeyi bir anda kaybedecekmişiz gibi geliyor.
KORKUT, Çekili Top Sistemi, SUNGUR, HİSAR ve SİPER... Daha birkaç yıl öncesine kadar bu hava savunma sistemlerinin hiçbiri ortada yoktu. Topu topu 4 kilometre irtifaya kadar ulaşabilen ve ASELSAN'ın ATILGAN ile ZIPKIN adında iki ayrı araca entegre ettiği Stinger füzeleriyle, ABD'nin envanterden çıkarıp 2007 yılında hibe olarak verdiği demode HAWK bataryalarından başka bir şeye sahip değildik.
Amerikan ordusuna çalışan aşağılık hâinlerin katliam seansı sırasında, işte bu yüzden darbecilerin kullandığı uçak ve helikopterler 'bir düğmeye basılarak' düşürülemedi. Hava savunmadaki bu derin boşluk, 15 Temmuz 2016 gecesi Fetulahçı haşhaşîlerin F-16'larla, Süper Kobra'larla ve hatta ATAK helikopterleriyle vatandaşın üzerine ölüm kusmasını kolaylaştırdı.
İnsanları acımasızca öldürürken koynunda 'H.E. Duası' yazılı kâğıtla beraber 1 dolarlık banknotlar taşıyan katiller sürüsü, o gece tüm dünya arkalarında olmasına rağmen milleti yenmeyi başaramadı. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte tıpkı Türkiye gibi savunma sanayii de bambaşka bir kulvara girmişti. Devam eden projelere hız verildi, yenilerine başlandı ve cin şişeden çıktı.
Darbeci Semih Terzi'nin ciğerlerine Ömer Halisdemir tarafından kurşun sokulan geceden tam 6 yıl sonra Türkiye, Amerikan uçaklarını 100 kilometreden vuracak teknolojiye erişti. Savaş uçaklarından atılan GÖKDOĞAN füzesinin bu menzile ulaşması bir yana, yerden havaya SİPER füzelerinin de artık böylesine bir mesafeye ulaşabildiği açıklandı. ASELSAN yetkinliğinin bir tezahürü olan yerli ve milli hava savunma sistemi HİSAR'dan bahsetme vaktidir.
Gece gündüz 10 yıllık çalışma ve sonuç...
Bu büyük sanat eserinin ortaya çıkmasında yüzlerce mühendis ve teknisyenin 10 yıllık emeği var. 2011 Haziran'ında imzalanan sözleşme kapsamında başlayan çalışmalar, 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin püskürtülmesiyle kesintisiz devam etti. Türkiye'yi sonu belki de uzayın derinliklerinde bitecek hava savunma yolculuğuna sürükleyen proje, aradan geçen 10 yılın ardından önce HİSAR-A+, sonrasında HİSAR-O+ isimleriyle envantere girdi. Şüphesiz ki HİSAR'ların sahada kullanılmaya başlanmasıyla birlikte harp tarihimizde yeni bir dönemin kapısı açılmıştır.
Semalardaki her türlü uçağı, seyir füzesini, İHA ve SİHA'yı vurabilme kabiliyetindeki HİSAR, yerli üretim olması, en yeni teknolojileri barındırması ve sahadan gelen bilgiler doğrultusunda sürekli güncellenmesi sayesinde dünya üzerinde belki de en yetenekli ve sırları itibariyle savunmanın kara kutusu olarak görülebilecek platformlarından biri.
HİSAR'ın ateşlediği füzeler hedefe sadece kızılötesi (IR) ile değil 'görüntüleyici kızılötesi' (IIR-Imaging Infra Red) başlıkla güdümleniyor. Düşman unsurun hem yaydığı ısıyı hem de görüntüsünü takip ederek ilerleyen füzenin yanılma payı yok denecek kadar az. ASELSAN, IIR güdümlü füzeye alternatif olarak bir de radyo frekans temelli RF füzesi geliştirdi. Bu füzeler ise hedefe doğru ilerlediği esnada radar yayını yapıp gelen yansımaya göre kilitleniyor.
Radarı kapatıp elektro-optik aygıtla izleme imkânı var
HİSAR'da hedef tespit ve teşhisini sağlayan KALKAN radarının yanı sıra elektro-optik izleme aracı da yer alıyor. ASELSAN HİSAR Program Müdürü Şaban Karakaya, bu sistemin radyo frekanslarıyla çalışan klasik radara neden alternatif olduğunu şu sözlerle anlatıyor:
"Atış kontrol merkezine bağlı füze fırlatma sistemimizin dışında bir tane elektro-optik sistemimiz var. Bu, hem öldürme zinciri değerlendirmesi yapıyor hem de biz elekro-optik aygıtla atış yapma yeteneğini sisteme kazandırmış bulunuyoruz. Radarı kullanamadığımız ya da kapatmak zorunda kaldığımız bir durumda elektro-optik aygıtla atış yapma imkânımız var."
ASELSAN mühendisi Karakaya'nın verdiği kritik bilgi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin düşman anti-radyasyon füzelerinden kaçınmak için radar kapatmak zorunda kaldığı durumlarda, hava savunma görevine aksamadan devam edebilme kabiliyetinde olduğunu gözler önüne seriyor.
"Bir bataryamızda 18 adet ve üzeri füze var. Sistem aynı anda o kadar hedefe karşı angajman üretip çözüm geliştiriyor ve ateşlemeleri farklı şekillerde yapabiliyor. Yapay zekâ algoritmalarımız var; tehdide ve ortama göre en iyi kararı sistemin kendisi veriyor."
Savunma ve güvenlik uzmanı Mete Yarar'a konuşan Şaban Karakaya'nın sözleriyle devam edelim:
"HİSAR-A için 15, HİSAR-O için 25 kilometre önleme menzili açıklamıştık. Şimdi bütün HİSAR unsurları 10 kilometrenin üzerindeki irtifalarda özellikle silahlı İHA'lara karşı çok yüksek etkinliği olan bir sistem haline geldi. Her bir füze lançerinde 6 füzemiz var. 3 adet fırlatma sistemi bir bataryayı oluşturuyor; yani bir bataryada 18 adet füzemiz aynı anda fırlatılmaya hazır durumda görev alacak. Atışlardan sonra fırlatma sistemimize çok kısa sürede füze ilave edilerek görevin devamı sağlanıyor. Sisteme yeni yetenekler eklenecek. Füzelerin menzili artacak. Algoritma ve donanım olarak da yeni kabiliyetler ekleyeceğiz. Hâlihazırda sürekli güncelleme yapıyoruz. Sahadan geri bildirimler geliyor. Bu bilgiler çok değerli. Savaş ortamından gelen verilerle güncelleme paketleri hazırlıyoruz ve bunları sistemlere uyguluyoruz."
Yani HİSAR'ların yazılımı tamamen güncel durumda! Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, alçak ve orta irtifa savunması yapan HİSAR-A+ ve HİSAR-O+ sistemlerinin ardından SİPER Blok-0'a başladıklarını ve mevcut HİSAR füzesine 'booster' ile ekleme yaparak düşman unsur önleme menzilini 100 kilometre civarına çıkardıklarını açıklamıştı. Bu kritik bilgi, SİPER Blok-1 ve Blok-2'lerde rahatlıkla S-400 hava savunma sistemi seviyesinin yakalanabileceğini kanıtladı. Yani yakında tamamıyla yerli ve milli S-400 sistemimiz olacak. Her şey biraz zaman meselesi...
- Havada şarapnel bulutunu sakın küçümsemeyin
- Onlarca kilometre ötede hedefini bulup imha edebilen HİSAR ve SİPER sistemleri ne kadar önemliyse, geleceğin savaşlarında klasik uçaksavara benzeyen KORKUT ve Çekili Top Sistemi de (ÇTS) o kadar önemli olacak. Çünkü bu iki silahı dünyada yapabilen sadece iki firma var ve onlardan biri ASELSAN.
- Katmanlı hava savunmanın en alt seviyesinde görev yapan 35 mm'lik KORKUT ve Çekili Toplar, ATOM adı verilen akıllı mermileri kullanıyor. Mermi kapsüllerinin içerisine yerleştirilmiş yüzlerce çelik parça, hassas tapa teknolojisi sayesinde zaman ayarlı biçimde patlayarak gökyüzünde bir şarapnel bulutu oluşturuyor. Dakikada tek namludan 550 tane ateşlenen ATOM, çift namluyla hedefe 60 saniyede 1100 adet şarapnel torbası gönderebiliyor.
- Uçaklardan atılan her türlü mühimmatı, seyir füzelerini, kamikaze dronları ve insansız hava araçlarını etkili biçimde imha edebilen KORKUT ve ÇTS, yakın bir gelecekte sürü dronlu saldırıları bertaraf edecek en önemli unsur olacak. Yani bir mühimmat ya da dronun yere başarılı bir şekilde inip kendini patlatabilmesi veya hedefini vurabilmesi için öncelikle ATOM mühimmatının oluşturduğu şarapnel bulutunu geçmesi gerekecek. KORKUT ve ÇTS namlularından çıkan ATOM ‘un etkili menzilinin 4 kilometre olduğu açıklandı ancak gerçek rakamın çok daha yukarılarda olduğu biliniyor.
- Bir üst katmanda SUNGUR var
- Ateş İdare Cihazı tarafından otomatik yönlendirilen bu modern 'uçaksavarların' bir üst katmanında ise SUNGUR isimli hava savunma roketi var. Yani KORKUT ile HİSAR-A+ arasındaki silahın adı SUNGUR. Araç üzerine monte edilmiş lançerden fırlatılabildiği gibi MANPADS olarak bilinen ve omuzdan atılabilen türevi de mevcut ve menzili 8 kilometre.
- Bu kabiliyetin yerli ve millî imkânlarla geliştirilmiş olması öylesine önemli ki bunun için sadece Ukrayna savaşına bakmak bile yeterli. Ukrayna ordusu SUNGUR türevi omuzdan atılan hava savunma füzeleriyle Rusya'ya ait yüzlerce uçak, helikopter ve İHA'yı düşürdü.
- Alçaktan yükseğe, katmanlı savunmada seri üretim halindeki araçlarımız: KORKUT, ÇTS, SUNGUR, HİSAR-A+, HİSAR-O+.
- Bu silahların hepsi de son birkaç yıl içerisinde envantere girdi. Ve bu silahlardan hiçbiri birkaç yıl öncesine dek ortada yoktu.
- Nuri Demirağ'ın, Vecihi Hürkuş'un, Nuri Killigil'in ve Şakir Zümre'nin yok edildiği o eski zamanlar bu toplumda 'bir gençlik ölümü saklı bıraktı.' Öylesine açmışız ki yeniden kanat çırpmaya, işte bu yüzden her şeyi hemen bir anda kaybedecekmişiz gibi geliyor.
- Ve yine bu nedenle dilimizde birdenbire İsmet Özel'in Münacaat'ı beliriyor:
- "Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana Ya Rabbi
- Taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
- Kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
- Bileyim hangi suyun sakasıyım Ya Rabbel âlemin
- Tütmesi gereken ocak nerde?"