Haftalığa veda…

KEMAL ÖZER
Abone Ol

Maddî bereket ve mânevî huzur iklimi olan bir Ramazan-ı Şerif daha geldi. Hoş geldi safâlar getirdi, şerefyab olduk. Müslümanlar olarak hicrî takvimin 1442. senesinde Ramazan-ı Şerifi yeniden idrak ve oruç ibadetini îfâ edeceğiz. Âlem-i İslâm’a ve insanlığa hayırlı olsun!

Ramazan ayı ile birlikte ‘Gerçek Hayat’ olarak biz de yeni bir döneme giriyoruz. 30 Ekim 2000 / 3 Şaban 1421 tarihinde ilk sayısı neşredilen Dergimiz, bugüne kadar yayınını, haftalık neşriyatların bir bir aramızdan ayrıldığı dönemde bile aralıksız sürdüre geldi.

Elinizde bulunan 1066. sayı ile ‘Gerçek Hayat’ için de haftalık yayın dönemi son bulmuş oldu. İnşâallah bundan sonra sadece her ayın birinde sizlerle olacağız. Yani haftalık yayın periyodundan aylığa geçiyoruz. Bu durum kimi okuyucularımızı üzecek, kimilerini de mutlu edecek…

  • Bazı okuyucularımız, haftalık yayın periyodumuz ve güncel hâdiseleri derinlemesine tahlilimizden memnundu. Bazıları ise dünya meşgaleleri ve diğer başka nedenlerle tabiri caizse kitap gibi çıkan Gerçek Hayat’ı her hafta bitiremeden yenisinin çıkmasından dert yanmaktaydı. Şimdi her iki kesimi de memnun edecek bir döneme giriyoruz.

Daha fazla sayfa, daha derinlemesine tahliller ve her sayıda sürpriz sayılabilecek haber, yazı, tahlil, konuk, sinema, hiciv, sanat, kitap ve daha fazlasıyla inşâallah karşınızda olacağız. Ekranlar ve çevredeki kötü görüntülerden harap olmuş olan gözleri daha fazla yormaması için beyaz parlak kuşe yerine ince ama oldukça kaliteli bir kâğıt seçtik. Böylece dergimiz iki katına yakın bir sayfaya erişmiş olmasına rağmen daha da hafif olacak. Daha güzel sayfa tasarımlarımızın olacağını söylemek isteriz.

Zaman içerisinde yeni kalemlerle sizleri tanıştıracağız. Ayrıca 30 yaş altı gençlerin yazılarına yer vereceğiz. Sizlerden iletisim@gercekhayat.com.tr adresine gelecek olan 4000 vuruşu geçmeyen yazılarınızın sayfalarımızda kendine yer bulabilecek vasıfta olanlarına telif/yazı ücreti ödeyeceğiz. Kim bilir belki bu sayede yeni genç kalemlerle tanışma imkânımız olacak.

Ramazan ayı ile birlikte ‘Gerçek Hayat’ olarak biz de yeni bir döneme giriyoruz. 30 Ekim 2000 / 3 Şaban 1421 tarihinde ilk sayısı neşredilen Dergimiz, bugüne kadar yayınını, haftalık neşriyatların bir bir aramızdan ayrıldığı dönemde bile aralıksız sürdüre geldi.

Elinizde tuttuğunuz sayımızda ise Ramazan-ı Şerif ile birlikte hakkında çok az şey bilinen daha doğrusu kasten unutturulan bir mesele olan ayın insan ve diğer varlıklar üzerindeki etkisini ve ayın menfî yönlerinden korunmanın ve hatta kaliteli bir hayatın nasıl sağlanabileceği hususunu kapak konusu yaptık.

Dolunayda yani kamerî takvimin 13-14 ve 15. günlerinde Hz Peygamber (a.s.v.) Efendimizin şiddetle tavsiye ettiği eyyâm’-ül bi’z da denilen günlerde tutulan orucun insanı ayın menfî etkilerinden nasıl koruduğunu, maddî dertlerden nasıl arındırdığını ve mânevî derecelerine dair bilgiler ile ayın zirâî ve diğer beşerî fayda ve zararlarını mutlaka okumanızı tavsiye ediyoruz.

Ayın evreleri izlenip, hayatımızı buna göre planladığımızda elde edeceğimiz maddî ve mânevî kazancı kim reddedebilir ki? Zîra ay da, Allah-ü Teâlâ Hazretlerinin âyetlerinden biridir ve güneş gibi onun da dünya ve içindekiler üzerinde ciddi etkileri var. Özellikle de ayın etkileri, ders kitaplarında anlatılması gereken hayatî bir bilgidir. Her türlü lüzumsuz bilgiye yer verilen ders kitaplarında hayatımızı kaliteli kılacak bu tür mühim meseleler Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredatında kendine yer bulamıyor.

Zîra ay da, Allah-ü Teâlâ Hazretlerinin âyetlerinden biridir ve güneş gibi onun da dünya ve içindekiler üzerinde ciddi etkileri var.

Diğer bir husus ise korona sürecindeki oyunların artarak sürdürülmesi... Yine hayatı durdurmak için birileri ellerinden geleni yapıyor. Ramazan-ı Şerifin mânevî atmosferi bu yıl da önemli ölçüde sınırlandırılacak.

Korku tellallığı ve hatta zorbalığı ile koronanın biyolojik olmaktan çok, siyasi bir virüs olduğunu görememiş olmak büyük talihsizlik!

  • Korona dalaveresinin başında “Maskenin sağlık mensupları dışında kullanılması zararlı. Bu çok net ve açık… Ağzınızı pek açmayın burnunuzla alın nefesi” diyen şöhretli Dr Osman Müftüoğlu ne oldu da bu sözlerini yutup, “Maskeler virüsten korunmada en az aşı kadar önemli bir etki. Hatta… maskelerin neredeyse aşılardan daha fazla güvenlik sınırı olduğunu biliyoruz” diye video çekmiştir.

Almanya’nın aşı uygulamamak için direnmesini not ettikten sonra diyoruz ki; gripten bile tehlikesiz olduğu hâlde yeni bir dünya düzeni inşası için kullanılan bu siyasî virüs ve şaibeli aşılara karşı daha tedbirli olunması ve şüphe ile yaklaşılması gerekiyor. Unutmayınız ki, dünya sağlık bakanı gibi emirler yağdıran, paralar dağıtan, tek başına kararlar veren Bill Gates bu işin sadece maşasıdır. Bu oyunda Bill’in ardındakileri ve kirli oyunlarını çözmeden/anlamadan insanlık rahat yüzü görmeyecek!

1 Mayıs’ta yeniden buluşmak niyazı ile vesselam!