Güney Afrika'da Osmanlı Kültür Merkezi

DR. HALİM GENCOGLU
Abone Ol

Güney Afrika’da merhum Ebubekir Efendi’nin okulunun alınarak bir Osmanlı Afrika Araştırmaları Merkezi'nin kurulması, akademik, kültürel ve diplomatik alanlara katkı sağlayacak çeşitli başarılara imza atma potansiyeli taşıyor. Merkez, Osmanlı İmparatorluğu ile Afrika bölgeleri arasındaki tarihi etkileşimleri araştırabilir. Tarihi bağlantıları araştırmak, yüzyıllar boyunca ilişkiyi şekillendiren kültürel, ekonomik ve politik bağların incelikli bir şekilde anlaşılmasını sağlayabilir.

2013 yılında kaleme aldığım bir makalemde Türkiye Cumhuriyeti’nin Güney Afrika’da tarihi mirasına sahip çıkmak için Cape Town’da Ebubekir Efendi’nin evini alıp müze yapılması gerektiğini yazmıştım. Bu müzenin bildiğimiz sıradan müzelerden ziyade Ebubekir Efendi’nin mirasını yaşatacak bir eğitim merkezi yada Osmanlı kültür merkezi olması gerektiğini dile getirmiştik. Ne yazıkki çeşitli mahfillerde anlatmamıza rağmen müspet bir gelişme olmamıştı.

Halbuki Güney Afrika'nın kalbinde bir Osmanlı Merkezi'nin kurulması, Osmanlı İmparatorluğu'nun zengin tarihi ile bölgedeki çeşitli topluluklar arasındaki bağlantıları güçlendirerek kültür manzaramıza benzersiz bir boyut katabilirdi. Osmanlı Kültür Merkezi Afrika’da iz bırakmış Osmanlı münevverlerini anıp tanıtacak dergi ve programlarla kalıcı eserler ortaya koyabilirdi.

Güney Afrika’da Osmanlı mirasının korunması

Osmanlı Kültür Merkezi, Güney Afrika'daki Osmanlı mirasının korunması için bir yol gösterici görev üstlenecektir. Bu merkez, sergiler, etkinlikler ve eğitim programları aracılığıyla Osmanlı İmparatorluğu'nun sanatını, tarihini ve geleneklerini ortaya koyabilecektir. Bu kültürel birikim yalnızca Türk diasporasında yankı bulmakla kalmaz, aynı zamanda Güney Afrikalıları dünya tarihinin etkileyici bir bölümüyle tanıştıracaktır. Güney Afrika’da müspet bir mazisi olmamasına rağmen bunu yapabilen Alman ve Yahudi müzesinin ne kadar başarılı işlere imza attığı ortadadır.

Öyle ki planladığımız Osmanlı Merkezi, Güney Afrikalılar arasında kültürel alışverişin teşvik edilmesinde ve ortak mirasın tanıtımında önemli bir rol oynayabilecektir. Kültürel festivaller, sanat sergileri ve konferanslar gibi etkinlikler aracılığıyla merkez, farklı geçmişlere sahip insanların bir araya gelmesi, birbirlerinden öğrenmesi ve Güney Afrika'nın kültürel dokusunu zenginleştiren çeşitliliği takdir etmesi için fırsatlar yaratabilecektir.

Kıtada bıraktığı Türk-İslam mirası nedeniyle Osmanlı Merkezi'nin misyonunun temelinde eğitim yatmaktadır. Bu merkezde Osmanlı tarihi, edebiyatı ve dili hakkında bilgi vermek amacıyla atölye çalışmaları, seminerler ve dil kursları düzenlenebilecektir. Bu girişimler yalnızca Osmanlı toplumuna hitap etmekle kalmaz, aynı zamanda Güney Afrika'nın eğitim ortamına da katkıda bulunarak küresel tarihlerin daha geniş bir şekilde anlaşılmasını teşvik edecektir. Bir kültür merkezi olarak Osmanlı Merkezi, Güney Afrika ile daha geniş küresel toplum arasında köprüler kurarak kültürel diplomasiye katkı sağlayacaktır.

Merkez, kültürel ehemmiyetinin ötesinde eğitim için bir katalizör görevi görür. Osmanlı Merkezi, anlayışı teşvik ederek, tarihi mirası koruyarak ve sosyal gelişime katkıda bulunarak, daha kapsayıcı ve Güney Afrika'nın desteklenmesinde hayati bir rol oynayacaktır. Bu merkezin faaliyetlerinin Cape Town şehrinde tanıtılmasında en önemli destek bölgede yaşayan Osmanlı döneminde Güney Afrika’ya din eğitimi vermek için gelmiş Osmanlı alimlerinin torunlarından gelecektir. Bu aile mensupları dedelerinden kalan fotoğraf ve belgeleri araştırma merkezine bağışlayacaklardır.

Osmanlı kültür merkezinde Filistin araştırmalarının önemi

Osmanlı merkezinde işlenmesi gereken meselelerden biri de Filistin meselesidir. Bunun bir sebebi Güney Afrika’nın Filistin sorununu bir devlet politikası olarak görmekse diğeri 100 yıl önce Filistin havalisinin Türk idaresinde olduğu tarihi gerçeğidir. Dolayısıyla Osmanlı merkezinde işlenecek konulardan biri de Filistin tarihi ve günümüzdeki işgalidir.

Hakikaten, Filistin davası hakkında bilgi edinme çabası, Güney Afrika'da tarîhî paralellikleri ve adâlet ile insan haklarına olan ortak bağlılığı yansıtan büyük bir öneme sahiptir. Öyle ki, Güney Afrika'nın, Apartheid rejimine karşı verdiği mücadeleden kaynaklanan, ezilen uluslarla derin bir dayanışma geçmişi vardır.

Apartheid karşıtı hareket, zamanla Filistin'in işgale karşı mücadelesiyle ortak bir amaç bulmuş ve iki hareket arasında güçlü bir bağ oluşturmuştur. Filistin tarihini ve halkının karşılaştığı devam eden zorlukları incelemek, Güney Afrika'nın küresel olarak adaletsizliğe karşı durma konusundaki kararlılığının bir delilidir. Bunu son zamanlarda Lahey’de sergilediği tutumla Güney Afrika tüm dünyaya ispatlamış oldu.

Osmanlı merkezinde soykırım araştırmaları

Özel bir Osmanlı araştırma merkezi, geçmişteki zulümlerden alınan derslerin gelecek nesiller için korunmasını sağlayacak bir bilgi deposu görevi görebilir. Bu bilgi politika oluşturmayı bilgilendirmek, uzlaşmayı teşvik etmek ve bu tür trajik olayların tekrarını önlemek için kullanılabilir. Ayrıca, Güney Afrika'daki bir araştırma merkezi bilim insanlarını, araştırmacıları ve politika yapıcıları bir araya getirerek disiplinler arası işbirliğini kolaylaştırabilir.

Bu disiplinlerarası yaklaşım, soykırımın temel nedenleri, toplumsal dinamikleri ve uzun vadeli sonuçlarına ilişkin bütünsel bir anlayış elde etmek için hayati öneme sahiptir. Aynı zamanda kitlesel şiddet sonrasındaki sorunlarla mücadelede fikir ve deneyim alışverişini teşvik ederek uluslararası ortaklıkları da teşvik edebilecektir. Araştırma bulgularını yayarak, seminerler düzenleyerek ve daha geniş toplulukla etkileşim kurarak daha bilgili ve empatik bir topluma katkıda bulunabilir.

Cape Town Üniversitesi'ndeki Yahudi kaplan merkezi

Cape Town Üniversitesi'ndeki (UCT) Kaplan Merkezi, üniversite kampüsünde sağlık, kütüphane ve topluluk katılımının canlı bir merkezi olarak uzun zamandır duruyor. Adını Yahudi iş adamı Bay Issie Kaplan'dan alan merkez, öğrenciler ve daha geniş topluluk için bir odak noktası haline geldi.

Amaç, UCT topluluğunun genel refahına hitap eden, fiziksel uygunluğun ötesine geçen kaynaklar ve destek sağlamaktır. Yahudi öğrencilerin daha fazla burs almalarını sağlayan bu merkez ayrıca istenildiğinde üniversitede maaşı ödenen hocaların bulundurulmasına vesile olabilmektedir. Bugün UCT öğrencileri için Kaplan Merkezi kampüs yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır. Öğrencilerin dinlenebileceği, sosyalleşebileceği ve eğlence etkinliklerine katılabileceği bir alan olarak hizmet vermekte fakat arka planda Yahudi emellerine hizmet eden çok daha etkin bir merkez olarak kabul görmektedir.