Gazze’yi ilk İngilizler bombaladı

DR. AHMET UÇAR
Abone Ol

1911’de Trablusgarp’ı işgal eden İtalyanlara karşı Mısır sınırlarındaki Gazze bir serhat şehri vazifesi yapmıştır. Yüzbaşı Emin Efendi komutasındaki Gazzeli süvariler, Süveyş çölünü aşarak Bingazi istikametine doğru ilerlerken İngilizler tarafından Mısır’da durdurulmuştu. Fakat gizli yollardan Derne’ye gitmeyi başaran Gazzeli Binbaşı Cemal, Libya’da Şeyh Senûsî’nin şifre kâtipliğini yapmış ve daha sonra 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Ordusu saflarında savaşmıştı. Trablusgarp ve Başkan Savaşlarında başta Gazze Müftüsü Ahmed Arif ve Belediye Başkanı Hacı Said Efendiler olmak üzere Gazze’nin ileri gelenleri Osmanlı hâkimiyetinin devamı için var güçleri ile çalışmışlardı. Hatta bu iki önemli şahsiyete, Osmanlı Donanması için yaptıkları büyük yardımlardan ve bu yolda gösterdikleri faaliyetlerden dolayı altın donanma madalyası bile verilmişti.

Yıllardır adı tekrar tekrar tüm Müslümanların beynine ve gönlüne kazınan Gazze, Filistin’in en güney-batısında Akdeniz kıyısında oldukça stratejik bir İslam beldesi. Gazze, 1516’dan 1917 sonlarına kadar Osmanlı Devleti’nin sınırları içindeydi. Osmanlı’nın son dönemlerinde birçok savaşın içinde Gazzeliler ve Gazze bulunmaktaydı. 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşında, Şıpka Kahramanı Süleyman Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusunun İkinci Alayı bünyesinde Ruslara karşı savaşan 500 kişilik bir Gazze Taburu yer almıştı. 1886’da Selanik merkezli olarak oluşturulan yeni kolorduya -deniz yolu ile getirilen- Kudüs Alay’ı kan vermiş ve can katmıştı.

Türk Süvarisi, Filistin 1917

Sultan 2. Abdülhamid Han, Kudüs Sancağı dâhilinde Gazze ve El-Halil kazalarındaki arazilerin ve özellikle de meraların yaban ellere geçmesine mâni olunmak için (16 Şubat 1887 tarihli bir belgeye göre) Hazine-i Maliye ile Hazine-i Hassa’yı devreye soktu. Tarihî eser aramak gerekçesi ile bölgeye gelen yabancı uzmanlar yanında özellikle İngiltere ve Fransa istihbaratının faaliyetleri Osmanlılarca çok yakından izlenmekteydi.

Osmanlı, Yahudi iskânına izin vermedi. Gazze’deki Osmanlılar tarafından Nablus’tan Gazze’ye demir yolu ve kara yolu yapılmış, yapılan rıhtım ve binalarla Gazze limanına işlerlik kazandırılmış, İskenderun- Gazze arasına üç adet yolcu gemisi tahsis edilmiş, bu hat daha sonra Mersin’e kadar uzatılmıştı.

Başta Hz. Ömer Cami-i Kebir ve Şücaüddin Camii vakıfları olmak üzere Gazze’nin tüm vakıflarının varlıkları korunmuş, türbe ve mescitler tamir edilmiş, medreseler ve ilk mekteplerinin yanında bir de rüştiye mektebi (ortaokul) açılarak modern eğitim-öğretime önem verilmişti.

Gazze'nin imarı

Gazze’de istihdam edilen Nizamiye süvarileri ve kurulan katırlı birlik ile bölgede güvenlik ve asayiş sağlanmış, Gazze’de bazı aşiret ve urban saldırıları önlenmiş, bazı arazi ihtilafları halledilmeye çalışılmış, fazla bulunan vergiler azaltılmış, konargöçer bazı aşiretler iskân edilerek onlara ekilecek tapulu topraklar ihsan edilmişti. Özellikle zahire (buğday, arpa) üretimine ve zeytinciliğe çok önem verilmiş, hatta önceden yerleşik hayata geçmiş bulunan Gazzeli çiftçilerden satın alınan tohumluk buğdaylar Çukurovalı çiftçilere hediye verilmiş, deve ve koyun başta olmak üzere hayvancılık teşvik edilmişti. Başta frengi ve (yirmi dört saatte bir Gazzelinin öldüğü) kolera olmak üzere Gazze ve çevresinde görülen hastalıklarla mücadele edilip var olan hastane büyütülmüş, şehre sürekli hükümet tabipleri ve ebeler gönderilmiş, başta Hükümet konağı olmak üzere resmî binalar inşa ve tamir edilmişti.

Gazze'den İstanbul'a yardım

Kötü yöneticiler azil ve sürgünlerle cezalandırılırken, halkın memnun olduğu yöneticiler ve âlimler nişanlarla ve ilave maaşlarla ödüllendirilmekteydi. Gazzeli zenginler başta İstanbul’daki Darüşşafaka ile Sağırlar ve Dilsiz okulu olmak üzere Hicaz Demiryolu kampanyasına da güçleri yettiğince cömert yardımlarda bulunmuşlardı.

2. Meşrutiyet sonrası da Gazze’de Osmanlı hizmetleri devam etti. 1915’te Gazze ile sahil arasında elektrikli tramvay çalışmaları bile başlatıldı.

Filistin cephesine sevk edilen Türk birlikleri

Osmanlı hakimiyetinin devamı için mücadele

1911’de Trablusgarp’ı işgal eden İtalyanlara karşı Mısır sınırlarındaki Gazze bir serhat şehri vazifesi yapmıştır. Yüzbaşı Emin Efendi komutasındaki Gazzeli süvariler, Süveyş çölünü aşarak Bingazi istikametine doğru ilerlerken İngilizler tarafından Mısır’da durdurulmuştu. Fakat gizli yollardan Derne’ye gitmeyi başaran Gazzeli Binbaşı Cemal, Libya’da Şeyh Senûsî’nin şifre kâtipliğini yapmış ve daha sonra 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Ordusu saflarında savaşmıştı.

1900’lerin başında Kudüs’te nöbet tutan bir Osmanlı askeri

Trablusgarp ve Başkan Savaşlarında başta Gazze Müftüsü Ahmed Arif ve Belediye Başkanı Hacı Sid Efendiler olmak üzere Gazze’nin ileri gelenleri Osmanlı hâkimiyetinin devamı için var güçleri ile çalışmışlardı. Hatta bu iki önemli şahsiyete, Osmanlı Donanması için yaptıkları büyük yardımlardan ve bu yolda gösterdikleri faaliyetlerden dolayı altın donanma madalyası bile verilmişti.

1914 yılı başlarında Yüzbaşı Stewart Francis Newcombe, arkeolog Sir Leonard Wolley ve o yıllarda henüz Ortadoğu’da ilk operasyonlarda rol almaya başlayan ünlü İngiliz Ajanı Thomas Edward Lawrence, İstihbaratının Filistin Keşif Kolu hesabına Filistin bölgesinin topoğrafya haritasını hazırlamak üzere Gazze’ye gelerek Gazze ile Akabe ardasındaki bölgeyi gezmiş ve bu bölgenin haritasını çizmeye çalışırken 1. Dünya Savaşı başladığı için Osmanlı Devletince sınır dışı edilmişlerdi.

Kudüs Sokakları 1900’ler

Gazze'yi ilk İngilizler bombaladı

Birinci Dünya Savaşı başlarında -daha 1914 sonlarında- İngilizlerce ilk kez bombalan Gazze, 1917’lerde üç büyük meydan muharebesinden sonra İngilizlerin eline geçmiştir.

1. Dünya Savaşı öncesinde çekilen fotoğrafta Kubbetü’s- Sahra önünde Osmanlı askerleri.

1. Gazze Muharebesi 26 Mart 1917’de Mısır üzerinden gelen İngilizlerin topçu ateşi ile başlamış, çok ağır kayıplar veren İngilizler geri püskürtülmüştü. 2. Gazze Muharebesi birincisinden 24 gün sonra çok daha büyük bir askerî kuvvetle 19 Nisan 1917’de Gazze önlerine gelen İngilizlerin daha fazla kayıp ve yenilgisi ile sonuçlanmıştı.

İngilizler üçüncü muharebe için tam altı buçuk ay beklemişlerdi. Gazze’ye 31 Ekim 1917’de saldıran yeni İngiliz Ordusu eskisinin birkaç katına çıkarılmıştı. Başlarında meşhur İngiliz General Lord Allenby vardı. Tarihin yaşadığı en kanlı muharebelerden birisinden sonra 6-7 Kasım 1917 gecesi Türk Ordusu Gazze’den çekilmek zorunda kaldı.

İngilizler büyük kayıplar verdi

Filistin cephesinde esir ve şehid düşenlerle yaralananların derdi yıllarca Türkiye’de derinden hissedildi. Filistin Cephesinde şehit düşen Yd. Atğm. Adanalı İsa Naci’nin ailesine ancak 1933’de maaş verilebilmiş, Gazze Cephesi'nde yaralanan Yd. P. Atğm. Abdülkadir Kaya ancak 1941’de malulen emekliye sevk edilebilmiş, Filistin cephesinde esir düşen Yd. P. Atğm. Fuat Tarım ancak 1948’de malulen emekliye sevk edilebilmişti.

Birinci Cihan Harbi’nde Osmanlı Ordusu’nun muzafferiyeti için halk ve askerlerden oluşan büyük bir kalabalık Kudüs’te dua ediyor.

Gazze’de sadece binlerce yaralı ve esir değil binlerce şehit de vermiştik. Gazze’de 1917’de Gümülcine’den 34, İskeçe’den 5, Dimetoka’dan 6 olmak üzere sadece Batı Trakyalı 45 Türk askeri şehid oldu. Gazze’de sadece biz kayıp vermedik. İngilizler de çok önemli kayıplar verdiler. Ayrıca birçok İngiliz subayı, Türk ordusunca esir alınmıştı. Bunlar arasında İngiliz nazırlarından Bonar Law’ın oğlu Teğmen C. T. Bonar Law, Üsteğmen Eric John Gardiner, Yüzbaşı Gervan W. Birkbeck, Teğmen E. E. Beard, Üsteğmen H.A. Cox, Subay Grybson da bulunmakta idi.

“Kudüs, 673 Yıl süren Müslüman idaresinden İngilizler sayesinde kurtarıldı.” NY Herald Gazetesi, 11 Aralık 1917

Gazze Müdafaası; Kahramanmaraş, Gaziantep Müdafaaları başta olmak üzere tüm Fransızlara karşı yapılan Güneydoğu’daki İstiklal Harbine de örneklik oluşturdu.

1920’lerde Kahramanmaraş Müdafaasında kahramanlık gösterdiği için adı bir mektebe verilen Yedek Subay Abdurrahman Zeki’ler, İngiliz Lewis tüfeklerini Osmanlı mermisi kullanır hâle getirerek, Antep Harbinde Fransızlara ölüm kusan “Yıldırım Yusuf” tüfeklerine dönüştüren Antepli Yusuf Usta da ilk cihat aşkını Gazze Muharebelerinde tatmışlardı.

Adapazarlı Mülazım-ı Evvel Emin Efendi ise Filistin Cephesi’nde İngilizlere karşı kahramanca savaşmış, sonra esir düşerek Mısır’a götürülmüş ve dönüşünde Suriye’de kalan ailesini getirme yerine Anadolu’ya koşarak İstiklal Harbi’ne katılmıştı. Suriye’deki ailesini ancak 1923 sonlarında alabilmişti. Gazze’de onların şanlı mücadelesi, dönemin Osmanlı posta pullarına bir teşekkür hatırası olarak nakşedilmişti.