Gazze soykırımının arkasındaki akıl: ‘Böyle bir fırsat bin yılda bir gelir’
Trump’ın başkanlığı döneminde ABD’nin Orta Doğu politikalarını yöneten ve daha o zamandan bugünkü çatışmaların alt yapısını hazırlayan Jared Kushner, İsrail’in ne yapmasını istediğine dair talimatlarını sosyal medya hesabından tüm dünyaya duyurdu. Azılı bir yahudi ve aynı zamanda Trump’ın damadı olan Kushner, İsrail’e kuduz bir köpek gibi her yöne saldırması talimatını verdi: “Kimseyi dinlemeyin, alabildiğinizi alın, geriye hiçbir şey bırakmayın. Böyle bir fırsat bir daha ele geçmez!”
Kendi babası da Trump gibi emlakçıydı. Hatta babasının babası da emlakçıydı. Dedesi Joseph Kushner, Hitlerin sözde soykırımından ‘kurtulmuş’, Rusya’ya kaçmış ve oradan da ABD’ye göçmüştü. Beş parasız olarak geldiği ABD’de 1985 yılında öldüğünde, ailesine 4000’den fazla daire, ev ve bina bırakmıştı. Ama ailesine bıraktığı tek miras bu milyonlarca dolarlık emlak serveti değildi.
Charles Kushner, babası Joseph’ten binlerce mülkün yanında büyük bir yahudi ahlâksızlığını da miras almıştı. Babası öldükten sonra işleri büyüttü. On yıl sonra 10.000'den fazla evi ve dairesi, bir inşaat şirketi, AVM ve fabrika binalarının yanı sıra bir de bankası olmuştu. Elbette o da bunları babası gibi yahudinin meşum ahlâkına borçluydu. ABD’li savcıların bunu anlaması uzun sürmedi. 2004 yılında Demokrat Partili adaylara yasa dışı olarak çok yüklü bağışlarda bulunmak ve ABD seçimlerini manipüle etmekten hüküm giydi. Ama bu suçtan sadece para cezasıyla kurtulmayı başardı.
Klasik yahudi silahını kullandı
Bir yıl sonra savcılar, nasıl bu kadar ucuz kurtulduğunu da anladı. Charles Kushner, kız kardeşinin kocası kendisi aleyhinde şahidlik yapacağını söyleyince klasik yahudi taktiklerini kullanmıştı. Bir hayat kadını kiralamış, kız kardeşinin kocasını baştan çıkarmış, ilişkiyi kayda almış ve bu videoyu da kız kardeşine izletmişti. Elbette ailenin damadı da tanıklıktan vazgeçmişti. Durum ortaya çıkınca Charles Kushner 2 yıl hapis cezası aldı. 14 ay cezaevinde kaldı ve çıktığında paravan mesleği olan avukatlıktan men edildi.
Aslında Demokrat Parti taraftarı olan Charles Kushner, cezaevinden çıktıktan sonra oğlu Jared Kushner’i, Donald Trump’ın kızı İvanka ile evlendirdi. Trump da onun gibi emlakçıydı ve siyasi görüş olarak reformcularla demokratlar arasında gelip giden bir maceraperestti. İddialara göre Charles Kushner’in amacı, oğlunu geleceğin başkanına damat yapmak değil, dünürünü geleceğin başkanı yapmaktı. Bunu da başardı. Önce Donald Trump’ı hiç aklında yokken Cumhuriyetçi Parti’ye dâhil etti, sonra da oğlu Jared’e, kayınpederi Trump’ı başkan yapacak olan meşhur seçim kampanyasını yönetme görevi verdi.
İşler istedikleri gibi gitti. Trump 2017 seçimlerinde ABD’ye başkan oldu. Önce damadı Jared Kushner’i Orta Doğu’dan tam sorumlu kıdemli danışman olarak atadı, sonra da başkanlık yetkisini kullanarak ‘dünürü’ Charles Kushner’i tüm suçlarından affetti.
Soykırımın temellerini o günden attı
Kushner, danışmanlığı döneminde bugün Gazze’de devam eden soykırım ve Batı Şeria’nın tam ilhakı için yapılan saldırıların temellerini attı. Ancak o günlerde kimse bunu anlamamıştı.
Danışmanlığı sırasında İsrail’in Suriye’deki Golan tepelerini işgalini resmen tanıyan anlaşmayı Trump’a imzalattı. Ardından adına ‘İbrahim Anlaşmaları’ denilen işgal hazırlığına başladı. 15 Eylül 2020'de imzalanan anlaşmalarla Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’in “İsrail ile ilişkileri normalleştirme” sürecini başlattı.
İki anlaşmanın bir parçası olarak, hem BAE hem de Bahreyn İsrail'in egemenliğini tanıdı ve bu da tam diplomatik ilişkilerin kurulmasını sağladı. İsrail'in BAE ile yaptığı ilk anlaşma, İsrail-Ürdün barış antlaşmasının yürürlüğe girdiği 1994'ten bu yana İsrail'in bir Arap ülkesiyle diplomatik ilişkiler kurmasının ilk örneği oldu.
23 Ekim 2020'de Sudan’a İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeyi kabul ettirdi. Karşılık olarak ABD, Sudan'ı terörizmi destekleyen devletler listesinden çıkardı ve 1.2 milyar dolar kredi verdi. Aralık 2020'de İsrail-Fas normalleşme anlaşması imzalandı. Fas'ın İsrail egemenliğini tanıması karşılığında ABD, Batı Sahra üzerindeki Fas egemenliğini tanıdı.
“Yakın ortaklar”
Trump’ın iplerini elinde tutan ve onun başkanlığı döneminde İsrail’in etrafındaki ülkelerden bir güvenlik çemberi kuran Kushner, 2021’de Trump başkanlığı bıraktıktan sonra da Orta Doğu’daki çalışmalarını bırakmadı. Hatta daha da karmaşık bir hâle getirerek Arap ülkelerinin İsrail’i beslemesi için özel bir fon kurdu.
2021’de kurduğu “Affinity Partners” (Yakınlık Ortakları) isimli yatırım kuruluşunun tek amacı, ABD ve İsrail şirketlerine finansman sağlamaktı. Fakat ilginç bir şekilde bu yatırım fonuna para yatıran tek ülke Suudi Arabistan’dı. Suudi prens Bin Selman ile çok yakın olan Kushner, Bin Selman’ın Suudi hazinesinden resmi olarak bu fona pay aktarmasını sağladı.Kurulduğu yıl da Selman tarafından bu fona 3 milyar dolar para aktarıldı. Sözde yatırım ajansı, halen Suudi prensten her yıl gelen milyarlarca doları, İsrail’in farklı ülkelerdeki yatırımları için kullanıyor.
‘Gazzelileri çöle sürüp orayı dümdüz ederdim’
Trump’ın başkanlığı döneminde İsrail’in etrafındaki örümcek ağını sabırla ve adım adım genişleten Kushner, Filistin topraklarıyla ilgili asıl amacını ise Gazze soykırımının beşinci ayında açıkladı. Şubat 2024’te Harvard Üniversitesinde bir konuşma yapan Kushner, tüm Filistin’in Filistinlilerden temizlenmesi gerektiğini söyleyerek “insanları oradan çıkarmak ve sonra bölgeyi temizlemek (dümdüz etmek) için elimden geleni yapardım” dedi. Hatta “Eğer İsrail'in başında olsaydım bir numaralı önceliğim, güneydeki Refah kentindeki sivilleri çıkarmak ve hepsini Mısır’a sürmek olurdu” diyecek kadar açık konuştu.
Filistinliler Mısır’a sürülmedi ama İsrail işgal güçleri Refah’ta ‘Filedelfiya koridoru’ isimli bir insansız bölge oluşturarak Gazze ve Mısır’ın bağını kesti.
Gazze’deki insanların Necef Çölüne sürülmesi planı da o gün Kushner tarafından ilk kez dile getirilen bir plandı. Kushner "Şu anda Necef’i açmanın, orada güvenli bir alan oluşturmanın, sivilleri dışarı çıkarmanın ve sonra içeri girip işi bitirmenin doğru hareket olacağını düşünüyorum" demişti. Plan hâlen İsrail tarafından masada tutuluyor. Aynı konuşmada Kushner, Filistin’de iki devletli çözüm olarak adlandırılan planın da İsrail tarafından hiçbir zaman kabul edilmeyeceğini şu sözlerle açıklıyordu: “Filistinlilerin kendi devletlerine sahip olması, temelde bir terör eylemini ödüllendirecek çok kötü bir fikir."
‘İsrail için geri dönüş yok’
Kushner 27 Eylül’de Hizbullah lideri Nasrallah’ın Lübnan’da öldürülmesinin ardından sosyal medya hesabından yayınladığı bir mesajında, ‘Büyük İsrail’ için bugüne kadar yaptığı hazırlıkların tam olgunluk seviyesine ulaştığını olabilecek en açık dille dünyaya duyurdu.
Nasrallah’ın öldürülmesinin, kendi eseri olan İbrahim Anlaşmaları kadar önemli olduğunu iddia eden Kushner, mesajında “İsrail şimdi Gazze'den gelen tehdidin büyük ölçüde etkisiz hâle getirildiğini ve kuzeydeki Hizbullah'ı etkisiz hâle getirme fırsatına sahip olduğunu görüyor. Buraya nasıl geldiğimiz talihsiz bir durum ama belki sonunda bir umut ışığı olabilir” diyordu.
‘Ateşkes’ kelimesine tahammülü bile olmayan Kushner, israilli teröristlere ve onların arkasındaki devletlere mesajında şöyle çağrı yapıyordu:
“Kuzey'de ateşkes çağrısı yapan herkes yanılıyor. İsrail için geri dönüş yok. Şimdi işi bitirmeyi ve kendilerine yöneltilen cephaneliği tamamen sökmeyi göze alamazlar. Bir daha asla şansları olmayacak.
Çağrı cihazlarının, radyoların ve liderliğin hedef alınmasının parlak, hızlı taktik başarılarından sonra Hizbullah'ın devasa silah deposu korumasız ve insansız. Hizbullah savaşçılarının çoğu tünellerinde saklanıyor. Hala etrafta olan biri, çağrı cihazı taşıyacak veya bir liderlik toplantısına davet edilecek kadar önemli değildi. İran da sarsılmış durumda, güvensiz ve kendi istihbaratının ne kadar derinden nüfuz edildiğinden emin değil. Tehdidi etkisiz hâle getirmek için bu fırsattan tam olarak yararlanamamak sorumsuzluktur.
İsrail'in son 10 ayda bazı parlak teknoloji ve insan kaynaklı girişimlerle nasıl istihbarat topladığına dair bazı şaşırtıcı hikâyeler duydum.
‘Bu fırsatı boşa harcamayın’
Ancak bugün Nasrallah'ın doğrulanmış bir şekilde öldürülmesi ve sadece dokuz günde en az 16 üst düzey komutanın ortadan kaldırılmasıyla, İran'ın İsrail'e yönelik bir cephaneliğinin olmadığı bir Orta Doğu düşünmeye başladığım ilk gündü. Çok daha olumlu sonuçlar mümkün.
Barış arayan İsrail ulusunun ve Beyrut'un kozmopolit bir şehir olduğu zamanlara geri dönmek isteyen Lübnanlıların büyük bir kısmının arkasında durmanın zamanıdır. Lübnan ve İsrail arasındaki temel sorun İran'dır; aksi takdirde her iki ülkenin halkının birlikte çalışmasında çok fazla fayda vardır.
Amerika için doğru hareket, şu anda İsrail'e işi bitirmesini söylemek olacaktır. Uzun zamandır bekleniyordu. Ve bu sadece İsrail'in mücadelesi değil.
Böyle anlar nesilde bir kez gelir, hatta hiç gelmez. Orta Doğu çoğu zaman çok az şeyin değiştiği katı bir yerdir. Bugün, sıvıdır ve yeniden şekillendirme yeteneği sınırsızdır. Bu anı boşa harcamayın.”