“Fatih, bir yöneticinin nasıl olması gerektiğinin örneğidir”

Fatih Sultan Mehmed kitabınızı diğer biyografilerden ayrı kılan nedir?

Öncelikle kullandığım Batı kaynakları ve inovatif kaynak kullanımı. Daha önce kullanılmış yerli kaynakları ise evvelen yapılmamış yepyeni yorumlarla ele alıyorum. Hamasetten kesinlikle uzak durması ve olabildiğince tarafsız olup, olan biteni anlamaya yönelmesi denebilir.

Ayrıca kullandığım ‘brechtvari’ teknik ile okuyucuyu anlatının tehlikelerinden uzak tutmaya çalıştım.

Eserinizde Hünkâr’ın ketumluğundan bahsediyorsunuz? Birkaç misal verir misiniz?

Sefere nereye çıkacağını en yakınları bile bilmezdi. Birçok seferin devlet adamları tarafından ancak yolda öğrenildiğini biliyoruz. Aynı şekilde ailesine karşı da ketum bir hanedan reisi görüyoruz.

Çok ilginç bir padişahtan bahsediyoruz. Biraz ilme ve kültüre merakından söz eder misiniz?

• Bir yöneticinin nasıl olması gerektiğini onun şahsında görüyoruz: İlim (bilgi boyutu), kültür, sanat (estetik boyutu), irade, kudret ve hareket (aksiyon boyutu).

Bir bakıyorsunuz ceng sahasında atından inmiş yalın kılıç sallıyor, bir bakıyorsunuz rahlesinin önüne Kur’an okuyor, bir bakıyorsunuz dizinde kamış kalemi ile şiir yazıyor, bir bakıyorsunuz yüksek hitabetiyle orduyu şevke getiriyor, bir bakıyorsunuz ilim meclisini yönetiyor, hakem oluyor. Bize şunu söylüyor, sanat ve bilim ile uğraşmayan bir kimse ne tam bir yönetici olur ne de muktedir.

Çok kısa zamanda İstanbul’un fethinin ardından imparatorluğa dönüşen bir yapı. Fatih’in başarısındaki sır nedir?

Yönetimi kendine bağlı “kul”lar eliyle çekip çevirmesi, asil aileleri yönetimden uzaklaştırması, hangi din ve unsurdan olursa olsun tebaasını mutlak kuşatması, sınırlarının güvenliğini az zafiyet ile korumaya başlaması, nizam için hanedan içinde sert düzenlemeler yapması, içeride kanun, nizam koyması (örf, kanunnameler) ve uluslararası ilişkilere büyük devlet olarak anlaşmalar bahşetmesi (ahidnameler).

Fatih için çözülemeyen bir muamma da zehirletilmiş olup olmadığıdır. Sizin kanaatiniz ne oldu?

Zehirletildiğine dair beni ikna edecek zayıf deliller bile bulunmamaktadır. Şimdilik bu ihtimal bir komplo teorisi olarak durmaktadır.

A.Teyfur Erdoğdu Kimdir

1970 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık ve İstanbul Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümlerinden mezundur. İstanbul Üniversitesi Siyaset biliminde yüksek lisansını tamamlayan Teyfur Erdoğdu Hacettepe Üniversitesinde Tarih alanında doktorasını yapmıştır.

1993-1999 yılları arasında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler fakültesinde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Alman bursu ile 2 yıl Otto Friedrich Bamberg Üniversitesi’nde daha sonra Hazel Heughan bursu ile 1 yıl Edinburg Üniversitesinde faaliyetlerde bulundu.

2006 yılından itibaren Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Toplum Bilimleri bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Birçok eser kaleme almıştır.