Eski Suriye Cumhurbaşkanı Mareşal Hasan Hüsnü Zaim’in çocukları yıllar sonra Türkiye’de

DR. HALİM GENCOGLU
Abone Ol

Halk desteğinden yoksun kalan Zaim, sadece dört buçuk ay sonra meslektaşları el-Şişekli ve el-Hinnavi tarafından devrildi. El-Hinnavi askeri cuntanın lideri olarak iktidara geldiğinde, Hüsni Zaim hızla Şam'daki Mezze hapishanesine götürüldü ve Başbakan Muhsin el-Barazi ile birlikte kurşuna dizilerek idam edildiler.

Bir Osmanlı zabiti ve Cihan Harbi Gazisi olan Hasan Hüsnü Zaim, baba tarafından Arap asıllı bir Suriyeli aileden olup, ana tarafından Erzurumlu bir aileye mensuptu. Suriye’nin Fransız mandası olarak kalmasına rağmen ülkesini terk etmemişti. 1949 yılında Suriye Cumhurbaşkanı olduğunda Türk basını ‘Hüsnü Zaim Suriye Cumhurbaşkanı oldu’ diye manşetler atmış, onun idaresini desteklemişti.

Eşi Nuran hanımdan olan çocukları, Taksim’deki Suriye hanı da dâhil olmak üzere babalarından kalan servete rağmen Türk vatandaşlığı alıp hayatlarının geri kalan kısmını Türkiye’de yaşamak istiyorlar. Ailenin Türkiye’deki avukatı Uğur Faruk Tüzün Bey aracılığıyla tanıdığımız Osmanlı dönemi Şam ve Halep’in bu tanınmış ailesinin güzide mensuplarının geçmişinin izlerini Osmanlı arşivinde sürmek mümkündür.

Hasan Hüsnü Zaim kimdir?

Suriye Cumhurbaşkanɪ Mareşal Hasan Hüsnü Zaim, 1949.

Arapça kaynaklarda Hasan Hüsni el Za'im olarak geçen Suriyeli asker ve devlet adamı, 1897 yılında Șam’da Arap kökenli bir ailede doğdu. Osmanlı Ordusunda subaydı. Fransa'nın Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Suriye üzerinde sömürge mandasını kurmasının ardından Fransız Ordusunda Suriye’de asker olarak görev aldı. 1946'da Suriye'nin bağımsızlığını kazanmasının ardından Türkiye’nin de desteğini alarak Genelkurmay Başkanı oldu. 1948 yılında Arap-İsrail Savaşı'nda Suriye Ordusunu İsrail’e karşı savaşa sokması emredildi. Yeni kurulan hükümetin böyle bir savaşa girmesi ve Arap Birliği güçlerinin bu savaşta yenilgisi, Suriye'nin itibarını zedeledi ve ülkenin parlamenter demokrasisine olan güveni sarstı.

İlk askeri darbeyi yaptı

30 Mart 1949'da Zaim, kansız ve sessiz bir darbeyle iktidarı ele geçirdi. Darbeyi, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın (CIA) planladığı yönünde oldukça tartışmalı iddialar vardır. Şu anda mevcut olan kanıtların çoğu, darbeyi başlatma kararının yalnızca Zaim'e ait olduğunu gösterse de Zaim operasyonun planlanmasında bir dereceye kadar Amerika'nın yardımından yararlanmɪştı. Bu darbe esnasında Hüsnü Zaim ayrıca cumhuriyeti devirmek için komplo kurmakla suçladığı Münir el-Ajlani gibi birçok siyasi lideri de hapse atmıştı. Darbe, Amerikan büyükelçiliğinin gizli desteği ve Suriye Sosyal Milliyetçi Partisi'nin desteğiyle gerçekleştirildi ancak Zaim'in kendisinin üye olduğu bilinmiyordu. Zaim'in yönetimi ele geçirmesine yardım eden subaylar arasında, her ikisi de daha sonra ülkenin askeri liderleri olacak olan Edib el-Şişekli ve Sami el-Hinnawi de bulunuyordu.

30 Mart 1949’da Zaim, kansız ve sessiz bir darbeyle iktidarı ele geçirdi. Darbeyi, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) planladığı yönünde oldukça tartışmalı iddialar vardır. Şu anda mevcut olan kanıtların çoğu, darbeyi başlatma kararının yalnızca Zaim’e ait olduğunu gösterse de Zaim operasyonun planlanmasında bir dereceye kadar Amerika’nın yardımından yararlanmıştı.

Suriye tarihindeki ilk askeri darbe olan Hüsnü Zaim'in yönetimi ele geçirmesi, ülkenin kırılgan ve kusurlu demokratik yönetimini parçalayacağından ve giderek şiddetlenen bir dizi askeri isyanı başlatacağından dolayı kalıcı etkilere sahip olacaktı. Zaim’in seküler duran devlet politikaları ve kadınlara oy hakkı vererek özgürleşme hareketine yönelik teklifleri, Müslüman dini liderler arasında bir heyecan yaratmıştı.

Vergilerin artırılması iş adamlarının şikâyetlerine sebep oldu ve Arap milliyetçileri onun İsrail'le ateşkes imzalamasının yanı sıra ABD petrol şirketleriyle Trans-Arap Boru Hattı'nın inşası için yaptığı anlaşmalar konusunda rahatsızdı. İsrail ile ateşkes hattı ve İsrail'in Tiberya Gölü'nün yarısı boyunca sınır değişiklikleri karşılığında 300 bin Filistinli mülteciyi Suriye'ye yerleştirmeyi teklif eden bir barış antlaşması yaptı. Mültecilerin yerleştirilmesi, Suriye ekonomisine yeterli dış yardım sağlanması şartına bağlandı. Bu proje Tel Aviv tarafından çok yavaş yanıtlandı ve en nihayetinde ciddiye alınmadı.

Öte yandan halk desteğinden yoksun kalan Zaim, sadece dört buçuk ay sonra meslektaşları el-Şişekli ve el-Hinnavi tarafından devrildi. El-Hinnavi askeri cuntanın lideri olarak iktidara geldiğinde, Hüsni Zaim hızla Şam'daki Mezze hapishanesine götürüldü ve Başbakan Muhsin el-Barazi ile birlikte kurşuna dizilerek idam edildiler.

Hasan Hȗsnȗ Zaim’in Șam’daki Mezarɪ, (Nevine Zaim Aile Arşivi).

Ölümünde İngiliz parmağı var

Hüsnü Zaim Şam’da devlet mezarlığında metfun olup mezar taşına şehit kaydı düşülmüştür. Türk dışişleri arşivindeki belgelere göre ise “Bugünkü tarihli 1115/302 (Şam.1116) sayılı rapora ekli olarak Zaim’in başına gelen felakette buralarda her siyasi olayda olduğu gibi İngiliz parmağının esaslı bir rolü olduğu yolunda bir kanaat da yok değildir. 30 Mart darbesi kahramanından talimatı Mısır Kralından alan Başvekilin bundan bir kaç gün evvel İngilizlerden şikâyet etmiş olması buna delil olarak gösterilmektedir. Zaim’in Irak ve Şark-ı Ürdün’ü tutan İngilizlere karşı Amerikan ve Fransız siyasetinde kalkan olarak kullandığı ve Türkiye’de nötralize etmek gayesiyle ona platonik avanslarda bulunduğu bu hususta ileri sürülen tahrik sebeplerindendir. Amerikan himayesinde olan Tapline'e bahşedilen imtiyaz da Orta Doğudaki Anglo-Ameriken petrol rekabetinde İngilizleri kızdıran bir unsur olarak ileri sürülmektedir. Ancak Zaim’in Anglo-İranian şirketiyle de bir anlaşma yapmış olduğu nedense göz önünde tutulmuyor. Her ne olursa olsun İngilizlerin Zaim’den pek hoşlanmadıkları muhakkaktır...” şeklinde önemli notlar düşülmüştür.

Zaim, Suriye'de kadınların oy kullanma ve kamu görevine aday olma hakkına verdiği destekle tanındı. Esasında bu yasa 1920'den bu yana Suriye Parlamentosu'nda tartışılıyordu ancak Zaim dışında hiçbir lider yasayı desteklemeye cesaret edemiyordu. Suriye'deki 137 günlük hükümdarlığı boyunca Hüsnü Za'im kimseyi idam etmedi. Sadece bir keresinde ülkede ekmeğin kalitesi yenilemeyecek seviyelere düştüğünde, Zaim’in tüm fırıncılara ayaklarından kan akana kadar çakıl üzerinde yalınayak yürümelerini emrettiği bilinir.

1951 yılında Türkiye’ye gelen Hüsnü Zaim’in biraderi hakkında gazetede çıkan bir haber 1950’lerde Türkiye’nin siyasi yapısı hakkında da ipucu vermektedir:

Hüsnü Zaim'in kardeşi Ankara’da Ticani zanniyle emniyete götürüldü.

Ankara, 6 (T.H.A) - Birkaç günden beri şehrimizde misafir bulunan eski Suriye Cumhurbaşkanı merhum Mareşal Hüsnü Zaim'in ağabeyi Şam müderrislerinden Salahattin El Zaim, başında uzun sarık ve sakal ile dolaşırken emniyet mensuplarının nazari dikkatini celbetmiş ve Ticani zanniyle emniyet genel müdürlüğüne götürülmüştür. Emniyet birinci şube müdürlüğünce hüviyetini ibraz eden Salahattin El Zaim, şapka kanununun ecnebilere şamil olmadığını beyan etmiş ve kendisi bunun üzerine serbest bırakılmıştır.

Mareşal Hüsnü Zaim’in ağabeyi müderris Selahattin el Zaim’in Türkiye ziyaretinin bir sebebi, annesinin Erzurumlu olması vesilesiyle akrabalarını ziyaret etmekti. Zaim ailesi bu münasebetlerini günümüze kadar devam ettirmişlerdir.

Hüsnü Zaim’in ailesi

Hüsnü Zaim'in eşi olan, İstanbul’da doğan Nuran Hanım (Bakizade), Nisan'dan Ağustos 1949'a kadar Suriye'nin ‘First Lady'siydi. Nuran Hanım, eski Halep Müftüsü Müderris Ahmed Efendi’nin torunu olup, Türk akrabalarından dolayı İstanbul’da doğup büyümüş, fakat evlenince dede toprağı Suriye’ye dönmüştü. Kızı Nevine hanımın ifadesine göre babaannesi de Erzurumluydu.

Nuran Hanım gazeteye verdiği mülakatta annesinin Türk olması hasebiyle İstanbul’da doğup büyüdüğünü söylemişti.

Dolayısıyla aile tam bir Osmanlı ailesi gibi Anadolu ile iç içe yaşamış, kız alıp vermişti. Hüsnü Zaim'in Cumhurbaşkanı olmasından iki yıl önce 1947 yılında evlenmişlerdi. Zaim, genç karısını memnun etmek için 11 yaşındaki kız kardeşi Kerime’den Şam'da kendileriyle yaşamasını istemişti. Ona da bir kız kardeş gibi davrandı ve onu Lycee Laique okuluna (şehirdeki en iyi hazırlık liselerinden biri) göndermişti. Başka bir kız kardeş olan Orfan ise onları sık sık ziyaret ediyor ve bir gardiyan olan Abdül Hamid Sarraj (cumhurbaşkanlığının güvenlik şefi, daha sonra içişleri bakanı) ile oynama alışkanlığını edinmişti.

Zaim’in tutuklanması sırasında gardiyanlar onu tutuklamaya geldiğinde Zaim giyinmiş ve hamile eşine birkaç sözle veda etmişti. Ona dönerek “Rahat ol, İlk bebeğimizi birlikte büyütmek için yakında yanına döneceğim!" demişti. Röportajımızı kabul eden ve İstanbul’da yaşayan kızı Nevin Hanım "Annem ve teyzem bana oturdukları kanepenin kurşunlarla dolu olduğunu söyledi” demişti.

Hasan Hüsnü Zaim’in doğum belgesi Fransız işgalinin izlerinin yaşandığı Suriye’de düzenlenmiş olsa da doğum belgesindeki Vilayeti Şam, eski Osmanlı şehri haliyle kaydedilmişti.

Zaim ve Başbakanı Muhsen el-Barazi'nin idamına yol açan darbeden bir haftadan az bir süre önce eşi Nuran'ın kuzenleri ona gelerek istihbarat bilgilerini doğruladıklarını söylediler ve Sami el-Hinnavi'nin olduğunu bildirmişlerdi. Bu rakibi aslında onu 1948 savaşında öldürmeyi planlıyordu. Zaim, Hinnavi’yi çağırıp:

"Sami, kayınbiraderlerim beni öldürmek istediğini söylüyorlar, doğru mu?" diye sorunca Hinnavi, "İmkânsız. Liderimi ve arkadaşımı nasıl öldürebilirim?” demişti. Başkanın 14 Ağustos'ta tutuklanmasının ardından Nuran ve kız kardeşi bir hafta boyunca ev hapsinde tutuldular. Nevin hanım "Eve yiyecek getirilmedi" dedi. Senegalli bir gardiyan, kendi yemeğini pencereden uzatarak onlara yardım etmeye çalışmıştı.

İşte Zaim ailesinin hatıralarından geriye Suriye ile ilgili bu hazin hikâyeler kaldı. Nuran Hanım, eşinin vefatından sonra yalnız kalınca bir süre sonra Fahri Dardari ile izdivaç yapmış ve ondan Ahmed adında bir oğlu olmuştu. Şimdi her ikisi de Türkiye’de yaşayan anadan bir babadan ayrı olan ve birkaç yabancı dil bilen bu kardeşler son derece varlıklı olmalarına rağmen aile geçmişlerinden ötürü Türk vatandaşlığı almak ve Türkiye’de ay-yıldızın gölgesinde ölmek istiyorlar.

Nuran Hanım (Bakizade) kocasının doğumunu göremediği biricik kızı Nevin’le, 1950’ler